Hyunam-Dong Kitabevi: Yürek Isıtan Bir Hikâye

Editör:
İclal Yaka
spot_img

Koreli yazar Hwang Bo-reum’un büyük ilgi gören ilk romanı Hyunam-Dong Kitabevi, okurken hissedeceğiniz huzur ve güven duygusunu daha kitabın kapağından hissettiriyor. Hayatın bireye dayattıklarının peşinde koşmaktan tükenen insanları merkeze alan kitap, yeniden başlamanın mümkün olup olmadığını sorgulatıyor. Farklı insanların benzer hikâyelerini okurken bir noktada kendi hayatlarımızı gözden geçirmemizi sağlıyor. Yalın ve sade anlatımının yanında karakterlerin sorgulamalarını gerçekçi bir bakış açısıyla da ele alıyor. Fakat bu gerçekçiliğe rağmen gün sonunda yaşanan kabullenmeler, değişimler ve samimi sohbetler ise yüreğimizi ısıtıyor. Yazarın kitabı yazarkenki motivasyonu ise okumak istediği hikâyeleri yazmak istemesinde yatıyor.

“Doğru düzgün nefes almaya vakit bulamadığımız günlük yaşamın koşuşturmasından uzak bir alan, daha becerikli olmamızı, daha hızlı olmamızı söyleyerek yakamıza yapışan dünyanın seslerinden kopabildiğimiz bir alan yaratmak istiyordum. O alanda sakin, kısa anlarla dalgalanan bir günün resmini çizmek istiyordum.”

Bu nokta bence yazar gerçekten de güvenilir, huzurlu ve sıcak bir atmosfer yaratmayı başarıyor. Özellikle de aralarda yaptığı müzik, film ve kitap önerileriyle bu atmosferi kafamızda net olarak canlandırdığını söyleyebilirim. Karmaşık ve tempolu anlatıları sevenlere çok hitap etmediğini düşünsem de karakterlerin dertleri evrensel özellik taşıyor. Kitap özellikle kısa bölümlere ayrılarak karakterlerin değişim ve gelişimini çok daha net görmemizi de sağlıyor.

Hüzünlerin Temeli: Hayal Kırıklıkları

Hüzünlerin Temeli: Hayal Kırıklıkları

“Evet, mutluluk o kadar da ulaşılmaz değil. Mutluluk denilen şey geçmişimizde ya da uzak geleceğimizde beklemiyor. Hemen gözlerimizin önünde duruyor.”(s.183)

Hyunam-Dong Kitabevi’nde sıradan karakterlerimizin sıradan hayatlarındaki hüzünlerinin peşine düşeriz. Bu mutsuzlukların arkasında büyük olaylar, kayıplar ya da travmalar yok. Karmaşık olay örgülerinden ziyade her bir karakterin içsel dünyasına sayfalar geçtikçe daha derinden bakıyoruz. Derinlere indikçe de yaşanılan hüzünlerin kaynağını bulmak daha kolay oluyor tabii. Asıl önemli olan karakterlerin derinlere inme cesaretini gösterebilmesinde yatıyor. İşte tam burada bu cesareti gösteren karakterlerimizi birleştiren Hyunam-Dong Kitabevi oluyor.

Hyunam-Dong Kitabevi’nin sahibi Youngju’nun kitabevini açmadan önceki hayatına uzaktan baktığımızda aslında her şey oldukça güzeldir. Youngju, kariyerini saygın bir şirkette yürütürken aynı zamanda iyi bir adamla da evli olarak toplumun göreceli iyilik halinin maddelerine tik atmış, her şeyi doğru yapmıştır. Fakat ne var ki, bir anda işler öyle bir noktaya gelmiştir ki Youngju artık boğulmaya başladığını hisseder. Öyle ki bu boğucu his onu fiziksel ve ruhsal olarak da etkileyerek tükenmişlik sendromunun eşiğine getirir. Ani bir kararla işinden ayrılır hatta eşinin aynı yoğun iş temposuna devam etme kararını gördüğünde ondan boşanır. Bu boşanma kararı içinde hep bir bencillikle birleşerek kalsa da karşısında olan ailesine rağmen tüm bu kararları verir. Belki de dışarıdan bir göz olarak olayın iç yüzünü bilmeden baktığımızda çoğumuz Youngju’nun hayatını tepetaklak ettiğini düşünebiliriz. Fakat “Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmadığını?” sözünde olduğu gibi mutlak doğrular yoktur. Youngju, birçoğuna göre sorunsuz olan hayatını elinin tersiyle itip hayallerinin peşinden koşar ve tüm çevreye şifa dağıtacak o kitabevini açar.

Hyunam-Dong Kitabevi’nin sessiz ve yalnız baristası Minjun da Youngju’na benzer şekillerde iyi bir üniversiteye girmiş ve parlak notlarla mezun olmuştur. Ailesinin onun zihnine kazıdığı üzere hep iyi bir iş için hayatını yaşamıştır. Fakat buna rağmen hiçbir şirkette iş bulamaz. Her kabul edilmediği şirket için kendindeki eksikliği bulup düzeltse de sonuç değişmez, işsizdir. Geriye dönüp baktığında tüm hayatını bunun üzerine kuran Minjun’un hayatı boşa mı gitmiştir?

Tam bu noktada Minjun’un ailesinden öğrendiği benim de okurken ilgimi çeken “düğme iliği” teorisiyle tanışırız. Düğmeler amaca giden yolda kendine kattığın özellikleri temsil eder. Minjun’un ilk düğmesi ise iyi bir üniversiteye girmek olur. Sonrasında da tüm düğmeleri sırayla tamamlar. Fakat asıl önemli olan ilikler, çünkü düğmeleri ilikleyemediğimizde düğmeler amacına hizmet edemez. Minjun’un hayatında eksik olanlar da ilikler.

“Dünya, her ne kadar büyük bir düğme olsa da, içinden kolayca geçebilecek devasa bir boyutlarda iliklerde dolup taşsa…”(s.57)

Goatbean kahve fabrikasının sahibi Jimi, kitabevinin kahve çekirdeklerini üretmesi sebebiyle aynı zamanda Youngju ile arkadaş. Jimi’nin günlerinin büyük çoğunluğu kocasıyla ilgili yakınmalarla geçer. Durmadan yakınıp dursa da boşanma fikri aklına gelmez ya da bu fikri kabullenmek istemez. Ta ki bir gün Minjun’un her ne kadar aile olsalar da mutsuzluk varsa bir sorun olduğunu ve kurulan bu ailenin sonuna kadar sürmesine gerek olmadığını hatırlatana kadar. Böylece artık Jimi de o cesarete sahip olmuştur.

Hyunam-Dong Kitabevi’nin müdavimlerinden Jungseo da iş hayatının çıkmazlarına girenlerinden biri. Asıl hak ettiği mertebeye gelmek için ne kadar çalışsa da oraya ulaşamaz. Boşa giden çabası ve onu gittikçe yiyip bitiren öfke hissiyle baş başa kalır. Bu öfke hissinden kurtulmak için kafasındaki düşünceleri atması gerekir. Bu yüzden işinden ayrılır ve kitabevinin sihirli atmosferine katılır. Kafasını meşgul etmek için kitabevinde örgü örmeye başlar. Bir süre sonra kitabevinin sakinlerinin oluşturduğu sıcak aileye katılır. Hatta Jimi ve Youngju’nun arkadaşlığına ortak da olur.

Geçmişi Geride Bırakmak

Hwang Bo-reum| asianreviewofbooks.com

“Bunca zaman duygularını dizginlemek adına çok fazla enerji harcadığına bakılırsa, hepsi hala derinlerinde varlığını korumuş olmalıydı. Bundan sonra geçip gitmelerine izin vermeliydi. Bir süre daha ağlaması gerekiyorsa, ağlamalıydı. Ardında bırakmaya devam ettikçe, geçmişini düşünse de artık gözyaşı dökmediği günler gelecek ve o zaman Youngju ellerini uzatarak şimdiki anını kucaklayacak, tüm gücüyle ona sıkıca tutunacaktı.”(s.237)

Hayatımızın dört bir yanı mutsuzlukla çevrelendiği, bulunduğumuz yerden memnun olmadığımız zamanlarda bir şeylerin değişmesi gerektiğini hissederiz. Bazen de değişimden ziyade yeniden başlamak gerekir. Fakat bu tabii düşünüldüğü kadar kolay değildir. Çünkü yeniden başlamak için, bazı şeyleri geride bırakmak ve gözden çıkarmak gerekir. Youngju, işini ve ailesini geride bırakarak yeniden başlama cesaretini gösterebilenler arasındadır. Bu yeni başlangıçta küçüklüğündeki kadim dostu kitaplara geri dönmeye karar verip kitapların iyileştirici gücüne sığınır.

Youngju, yeniden başlama kararını verdiğinde, her şey bir anda yoluna girip güllük gülistanlık olmaz. Özellikle de eşi Changin’den boşanma kararını bencillik olarak nitelendirerek sık sık suçluluk duygusuyla baş başa kalır. Yani yeni bir başlangıçta da aşması ve yüzleşmesi gerekenler olacaktır. Kitaptaki buna benzer gerçekçi detayların beni kitabın daha çok içine çektiğini söyleyebilirim. Değişimin, yeniden başlamanın ve iyi yaşamanın salt iyi yanlarını göstermeyerek kötü yanlarını da göstermesi; bu süreçlerin getirdiği zorluklara rağmen değdiği düşüncesini oluşturdu bende.

Kitabevi açma düşüncesi kafasına yerleşip mekân arayışına girdiğinde daha önce hiç gitmemiş olduğu Hyunam-Dong Mahallesi’ni kendine yakın hisseder. Daha sonra bu mahalleyi seçmesinin asıl sebebiyse ismindeki “hyu” hecesinin anlamında yatar. “Hyu” Hancada dinlenmek anlamında olan syil hyu’dan gelir. Youngju’nun tek ihtiyacı olan da ruhsal yorgunluğunun dinmesi. Böylece Youngju hem aradığı yeri hem de kitabevinin ismini bulmuştur.

Youngju, artık kitabevini açtığında bu sefer de onu diğerlerinden farklı kılmanın yollarını araştırır. Ona göre kitabevi, salt kitap alışverişi yapılan bir yerin ötesinde olmalı. Bu yüzden çok satan kitaplar yerine bilinmedik kitaplara öncelik verir. Tıpkı bireylerin kendini keşfetmesi gibi saklı kitapların da ruhuna iyi gelecek müşteriler tarafından keşfedilmesini bekler.

Hyunam-Dong Kitabevi’nin İyileştirici Gücü

Hwang Bo-reum| thestar.com

“Hepimiz uyumsuz olduğumuz için birbirimize çarpınca incinip incitiyoruz işte. Bu senin de sıradan bir insan olduğun anlamına geliyor. Hepimiz öyleyiz. Yaralayarak yaşıyoruz.”(s.79)

Karakterlerin derinine indikçe mutsuz geçmişine şahit olduğumuz her karakterin değişimine şahit oluruz. Hayatı daha iyi yaşamanın yollarının olduğunu gören karakterler bazı şeyleri zorlamak yerine değişimin mümkünlüğünü görürler. Minjun’un ifadesiyle düğmeyi olmayan iliğe geçirmeye çalışmak yerine belki de direkt gömleği değiştirmek gerekiyordur. Bu süreçte bireylerin çevresinde kendisine benzer kişileri görmesi değişim adına cesaret vermekle birlikte yalnız olmadığı hissini de verir. Artık onları sadece kitap karakterleri değil çevresindeki insanlar da anlayabileceklerdir.

“Youngju için gençlik bir ütopyaydı. Hiçbir yerde var olmayan ütopya gibi, gençlik de kimsenin yaşayamadığı bir dönem olabilir miydi?”(s.122)

Hyunam-Dong Kitabevi, sadece Youngju’ya değil mahalle sakinlerine, müşterilerine ve çalışanlarına kadar birçok kişiye iyi gelerek sıcak ve huzurlu atmosferi ruhunda barındırır. Herkese yeni bir başlangıç yaptırmasa da değişebilme ve kabullenme cesaretini verir. Tıpkı Minjun ve Jimi’de olduğu gibi. Kitabevinin en genç müdavimlerinden Minchul, başlarda annesinin zoruyla gelse de zaman geçtikçe sihirli atmosferin içine çekilir, kitap okumasa bile Youngju ve diğerleriyle ettiği sohbetlerle hayattaki yerini kafasında oturtmaya çalışır.

Kitabevi, kitap kulüpleri ve çeşitli atölyeler başta olmak üzere farklı etkinliklerle birbirini tanımayan insanları buluşturur. Onları yoğun hayat akışı içerisinde bir nebze nefeslendirip, yaşadıkları sorunlarda yalnız olmadıklarını çevrelerindeki birçok kişinin de aynı sorunları yaşadığını onlara hatırlatır.

Böylece Hyunam-Dong Kitabevi zamanla çoğu kişi için kolayca ulaşılamayacak güvenli bir alana dönüşür. Bu gücünü ise salt kitaplardan değil kitabevinin bir köşesinde iz bırakmış bambaşka kişilerin kattığı renklerden alır. Akıp giden hayatın farklı bir yanını gösterirken bireylerin kendi içlerindeki renklerin farkına varmalarını da sağlar.

Bir çırpıda bitirebileceğiniz Hyunam-Dong Kitabevi, kendi içinize dönmenizi sağlarken aynı zamanda günlük hayatın köşeye sıkıştıran matematiğinde yalnız olmadığınızı hissettiriyor.


Bo-reum, Hwang. Hyunam-Dong Kitabevi. İstanbul: Destek Medya Grubu, 2024.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.