Dante ve Yunus Emre isimleri size biraz uzak geliyor olabilir, ancak kelamları o kadar aynı ki…
Dünya üzerinde yetişen bu iki Hümanist sanatçı, aslında bizim bildiğimizden daha da yakın. Dante, İtalya doğumlu bir şair, Yunus Emre ise tanrı aşkıyla yanıp tutuşan bir şair. Dante, dokuz yaşlarındayken Beatrice adındaki bir kızı sevdi ve bu aşkı ölünceye kadar şiirlerinde anlattı. Yunus Emre, ilahi aşkı keşfetti ölünceye kadar da bu aşkla yaşadı. Dante’nin Yeni Avrupa edebiyatı üzerinde emeği kadar, Yunus’un Türkçe için emekleri var.
Peki Hümanizm nasıl bir ortaklık onlar için?
Hümanizm; yani diğer adıyla insanlık aşkı. Çoğu zaman tartışılan bir konu. İnsan sevgisi, insanlığa tapma ve güvenme, “Her şeyin ölçüsü insandır.” diyebilme. Evet, Yunus ve Dante’nin insan sevgisi şüphesiz aynı gibi görünüyor. Dante’nin İlahi Komedya adlı eseri Hümanizm’in en iyi kaynağı kabul ediliyor. Hatta sevdiği kız Beatrice orada da karşımıza çıkarak bize aşkı yansıtıyor.
Ancak bir nokta kafamızı karıştırıyor. Burada size Doğu Hümanizmi ve Batı Hümanizmi’nin farkını göstermek istiyorum;
Yunus, “Yaradılanı severim, Yaradandan ötürü.” diyerek bize nasıl bir mesaj veriyor? Yunus, insanları bir Tanrı aşkı ile özdeşleştirir. Çünkü insan, tanrının bir parçası olduğu için (İlahi bir öz) sevilir. Şöyle diyebiliriz ki, Yunus’un aşkının kaynağı tanrıdır.
Ancak Dante’nin insana, insanlığa ve Beatrice’e duyduğu aşkta bir ilahi öz bulunmaz. Batı hümanizmasında “insan” bireyin kendi vadetmesiyle üstündür. Çünkü insan düşünebilen bir varlıktır ve saygı görmelidir.
Yanlış bilinen Hümanizm konusuna açıklık getirmeye çalıştım. Görüldüğü gibi, biz tek bir anlayış gözüyle baksak bile sanatçılar akımlara böyle anlamlar yüklemişlerdir. İkisi de büyük şair, ikisi de en “Hümanist” şair belki. Önemli olan kaynağı değil midir ki?