Diziye ufak bir zaman atmasıyla başlıyoruz. Kral Viserys I, geçtiğimiz bölümün sonunda duyurduğu gibi Alicent Hightower ile evlenmiş üstelik çift ikinci çocuklarını beklemekte. Kralın Alicent ile olan birlikteliğinden doğan ilk çocuğun erkek olması Yedi Krallığın içini rahatlatmış gibi gözüküyor. Çocuğun isminin Aegon konulduğunu duyduğumuzda bazı taşlar bizler için oturmuş oluyor. Henüz Rhaenyra’nın annesi Kraliçe Aemma’nın ölmediği ilk bölümde Kral Viseyrs’ın eşini rahatlatmak için; rüyasında oğulları Aegon Targaryen’ın tahta geçtiğini ve tüm ejderhaların bir ağızdan kükrediğini gördüğünü söylediğini izlemiştik.
Bu dizinin bir iç savaş hikayesini konu alacağını henüz dizi çıkmadan hazırlamış olduğumuz bu yazıda belirtmiştik. Dizinin ilk iki bölümü iç savaşın olacağına dair bizlere birçok sebep vermiş olsa da bu bölüme kadar kesin cevaplar alamamıştık. İç savaş neyden çıkacak? Ne sebep olacak veya taraflar kimler olacak? Rhaenyra’nın Demir Taht’ın varisi seçilmesinden üç yıl geçmesine rağmen hala krallıkta bir kadının tahta oturmasının istenmediğini görüyoruz. Alicent ve Viserys’ın oğlu Aegon II ise yıllar sonra hatırlayamayacağı ikinci yaşını kutladığı doğum gününde krallığın lordları tarafından Demir Taht’ın varisi olarak adlandırılıyor.
“Aegon I Targaryen kuralları değiştirdi. Bu yüzden ölümünden üç yüz yıl sonra bile her çocuk hala onun adını ezbere biliyor.”
Tywin Lannister
Babasının kral olduğunu ve üstlenmesi gereken görevler olduğunu bilen Rhaenyra geçtiğimiz bölüm babasının tekrardan evlenme kararına olumlu yaklaşmış olsa da bu kişinin en yakın arkadaşı olduğunu öğrendiğinde yüzündeki hayal kırıklığını görmüştük. Henüz baba-kız ilişkisini tam oturtamamış ikilinin bu bölümde de çatışmalar yaşadığına şahit olduk. Üstelik Rhaenyra artık sadece babasıyla değil en yakın arkadaşı Alicent’la da arasına bir duvar örmüş. Daha bölümün ilk dakikalarında prensesin üvey kardeşi Ageon’un doğum günü kutlamalarına katılmaktan kaçındığını ve Alicent’la resmi bir dilde konuştuğunu görüyoruz.
Babasının erkek evlat uğruna annesinin ölümüne göz yummasının ardından aralarındaki ilişkinin zayıflamasını ve Rhaenyra’nın bu konudaki hassaslığını amcası Daemon’la konuştuğunu izlemiştik. Bu bölümde kralın, evlilik yaşına gelen kızının izdivacını sağlamaya çalışmasıyla Rhaenyra, iki yaşına giren üvey kardeşinin tahtın varisi ilan edileceğinden tedirginlik duyduğunu gördük. Bu sahnelerde dizide ilk defa bir Lannister’ın replikli sahnesi olduğuna şahit olduk.
Prenses Rhaenyra her ne kadar varis seçildiği için içten içe gururlanıp mutlu olsa da bu konuda onu en çok mutlu eden şeyin babasının sonunda erkek çocuk merakını geride bırakıp onuna ilgi göstermesi olduğunu biliyoruz. Fakat hem etrafta bir kadının Demir Taht’a oturmasını istemeyen lordların küçümseyici tavrı hem de babasının Alicent ile olan evliliğinden bir erkek çocuğa sahip olmasından sonra Rhaenyra’yı biriyle evlendirme çabası tüm bu mutluluğu yavaşça büyüyen bir kine ve nefrete dönüştürüyor.
Av için gittikleri alanda, herkesin içinde babasıyla evlilik hakkında tartışan asi Rhaenyra atına atladığı gibi ortamı terk etti. Bu sahnelerin ardından gelen Rhaenyra – Sir Criston Cole sahneleri ise bu bölümün tek tatlı anlarıydı desek yanılmış olmayız.
House of The Dragon’un üçüncü bölümü ile birlikte dizinin ilk destansı savaşına tanıklık etmiş olduk. Yengeç Yemcisi problemi geçtiğimiz bölüm Corlys Velaryon tarafından dile getirilmiş olsa da Kral Viserys, Özgür Şehirlere savaş açmak istemediğini belirtmişti. Bunun üzerine Prens Daemon Targaryen ve Corlys Velaryon’un bölüm sonunda bir ittifak oluşturduğunu biliyoruz. Yapılan zaman atlamasıyla birlikte tüm Velaryon Hanedanının ve Targaryen Hanesinden Daemon’ın üç yıldır Yengeç Yemcisi ve ittifaklarına karşı savaştadır fakat bu savaş kral tarafından bir yardım sağlanmadığı sürece Yengeç Yemcisi aleyhine sonuçlanacaktır. Kral Viserys I ise kardeşi Daemon ve Corls Velaryon’un ittifakını kendisine ve hanesine bir ihanet olarak görmekte, yardım etmeyi reddetmektedir.
Bölün önemli anlarından biri Alicent’ı kralın fikirlerini değiştirmede ve karar vermesinde büyük bir rol oynadığını gördüğümüz andı. İlk olarak her ne kadar onunla konuşmuyor olsa da Rhaenyra ile konuşması için yönlendirdiğini sonrasında da Yengeç Yemcisine karşı verilen savaşa yapılan yardım çağrısına cevap vermesi yönünde kralı cesaretlendirdiğini gördük.
Ancak Daemon Targaryen‘ın istediği şey abisinden gelecek herhangi bir yardım değildir…
Kral tarafından yazılan mektubun savaş alanındaki kardeşine ulaşır. Daemon, hali hazırda nefret beslediği abisinin kendi açtığı bir savaşa yardımda bulunmasını istemez. Bunun da ötesinde artık Demir Taht’a varis olma şansı kalmamış Daemon’ın egosu, bir şey başarma isteği ve asi hali abisine olan nefretiyle birleştiğinde bu yardım ona adeta hakaret olarak gelmekte. Bölümün en etkileyici anları ise mektubun Daemon’a ulaşmasından sonra başlayan son on beş dakikaydı.
Halihazırda savaşı kaybetmeye başladığını anlayan askerlerin ve Velaryon Hanesinin lordlarının Daemon’a karşı cephe almaya başladığı gördük. Yardım mektubunun ulaşması üzerine Daemon’ın girdiği öfke krizi ve etrafındakilere saldırıyor oluşu fakat bu denli öfkeli olmasına rağmen tek kelime dahi etmeyişi devamında izlemiş olduğumuz savaş sekansını çok daha gerici ve etkili kıldı.
Daemon’ın sanki barış istiyormuşçasına beyaz bayrak ile düşman topraklara tek başına gelişi ve yüzlerce adama karşı tek başına bir savaş veriyor oluşu bu adamın istediğinde ne kadar tehlikeli, vahşi ve bir o kadar da kontrolsüz olabileceğini gösterdi. Bu savaş sekansını uzun bir süre unutabileceğimizi biz kendi adımıza söyleyebiliriz ki: Düşünmüyoruz!
Ana karakterlerin hiç düşünülmeden kıyıldığını, öldürüldüğünü veya işkenceye maruz kalabileceğini 8 sezonluk Game of Thrones sürecinde zaten tecrübe etmiştik. Kendini tüm negatif özelliklerine rağmen seyirciye sevdirten Daemon’ın yüzlerce adamla ve tepesinde bir o kadar okçuyla karşı karşı anda eminiz ki hepimizin yüreği bir hop etmiştir. Yandan yükselen ateşi gördüğümüzde verdiğimiz rahat bir nefesin ardından Corls Velaryon’un oğlu Laenor Velaryon‘u Daemon’ın ejderhası Caraxes’ın üstünde görmemizle yeni bir şok dalgası vücudumuzu sarıyor ve bir kez daha dizide Dracarys seslerinin yükseldiğini görüyoruz. Velaryonluların Valyria kanına sahip olduğunu düşündüğümüzde bu sahne çok da imkansız gelmiyor.
Tüm bu savaş sekansının yanında Otto Hightower’ın arka planda hem kralı hem de kızı Alicent Hightower’ı manipüle etmeye çalıştığını ve aslında bir noktada da başarılı olduğunu görüyoruz. Her ne kadar Alicent doğru olanı savunmaya çalışsa da babasına karşı yelkenleri hemen indiriyor ve söylediklerine boyun eğiyor.
Game of Thrones evreninde siyasi kavgaların ve planların çok daha tehlikeli olduğunu ve kan dökmen için gerekli olan tek şeyin kılıç olmadığını biliyoruz. Otto Hightower gerek konumu gerek bu konulara olan yatkınlığı ve tecrübeleri sayesinde siyasi konuları kafası çalışan biri. Krala olan yakınlığı sebebiyle savunduğu şeyleri Viserys’a oldukça kolay bir şekilde empoze edebilmekte. Evlilik konusu gündeme gelen Rhaenyra’yı henüz iki yaşında olan üvey kardeşi Aegon ile evlendirilmesinin doğru bir karar olabileceğini krala söylediğinde bu adamın çıkarları için yapmayacağı şey ve gitmeyeceği bir yol olmadığını anlıyoruz.
Dizinin jeneriğinde adeta bu hane için bir sembol haline gelen kan şeklindeki şarabın yine Targaryen Hanesinin sembolü üzerinde son buluyor oluşu bu dizide neler beklememiz gerektiğinin bir habercisi niteliğinde. Henüz üç bölüm olmasına rağmen düşman-dost fark etmeksizin birçok karaktere veda ettik bile. Bu bölümün seyirciyi geren havası ve iç savaşı körükleyecek olayların artık yavaş yavaş yaşanıyor olması diziyi izlemek için koca bir haftayı nasıl geçireceğimizi düşünmemize itiyor.
Ejderhaların dansı henüz yeni başlıyor!