Hopper’den Van Gogh’a Kafede Sanat (I)

16. yüzyılda İstanbul’da ortaya çıkan ve sonrasında da İtalya, Fransa, Almanya ve İngiltere’de devam eden kafe kültürü, günümüzde hala bir buluşma, tartışma, sosyalleşme hatta keşfetme alanı. İlk zamanlarda özellikle Fransız kafeleri (café) entelektüeller ve sanatçılar için bir buluşma noktasıydı. O dönemin edebî eserlerinde ve resimlerinde de bunu açıkça görmemiz mümkün.

Kafeler sosyolojik olarak bireylerin ilişki ve etkileşim ağlarına yaslanıyor. Farklı kültürleri ve çeşitli kimlik ögelerini barındırıyorlar. Mimarileriyle kente derinlik katıyorlar. Karşıladıkları sosyal tatminle bir yer/mekân olmanın ötesinde, bireye bir varoluş kazandırıp farklılığını belki de sadece sıradanlığını vurgulamak isteyenlerin bir şekilde kendi yaşam alanlarını inşa ettikleri yerler haline geliyorlar. Bireylerin kendi ruhlarını ve renklerini yeniden yansıttıkları bu yerlerin ontolojik bir aidiyet alanı olduğunu o zamanlar için söyleyebiliriz; fakat bununla birlikte günümüzde, bildiğimiz “mekân” imgesi yok oluyor ve aidiyet duygusu da yitiriliyor gibi görünüyor. Marc Auge’nın ifadesiyle “yok mekân”, “yer olmayan”, “hiçbir yer”, “yersizlik” gibi yeni anlamlara kavuşuyor. Bu hızlı değişim de giderek gelip geçiciliğin ve yabancılaşmanın şekillendirdiği bir sosyal etkiye doğru savruluyor. Yine de sahne, genel olarak kentin karmaşası içinde sosyal temsiliyetini göstermek isteyenlerin olduğu bu kafelerde açılıyor.

Bu içeriğimizi de ressamın yaşadığı dönemi ve buna bağlı olarak sanat anlayışını dikkate alarak inceleyeceğiz.

August Macke

August Macke, doğanın olduğu gibi temsili yerine duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı ekspresyonizm (dışavurumculuk) akımının önde gelen temsilcileri arasında kabul ediliyor.

August Macke, Alman dışavurumculuğunun gelişmesinde büyük ölçüde katkıları olan iki oluşumdan biri olan Der Blaue Reiter (Mavi Süvari) grubuna dahildi.

Mavi Süvari ressamları; parlak, çok renkli, simetrik kompozisyonla ve dinlendirici renkler ve şekiller ile doğayı göstermek istiyorlardı.

Macke, “Türk Kahvesi(Turkish Cafe)” adlı iki tablosunu da bu grupta iken ortaya koymuştur.

Resimlerinde ekspresyonizme uygun olarak duygularını ifade etmeye odaklandığını söyleyebiliriz. Çalışma tarzı, renk ve biçimler eserlerinde duygu ve ruh halleri ile çarpışıp yansıyor.

Türk Kahvesi (1) (Turkish Cafe (1)), August Macke
Türk Kahvesi 1 Turkish Cafe 1 August Macke

Ekspresyonist bir sanat eserinde çizgilerin ve renklerin kullanımı önemlidir. Sivri keskin çizgiler, kırmızı ve tonları öfkeyi ön plana çıkarırken; dairesel oluşumlar, mavi ve tonları daha çok sakinliği vurguluyor.

Türk Kahvesi (2) (Turkish Cafe (2)), August Macke
Türk Kahvesi 2 Turkish Cafe 2 August Macke
Édouard Manet

Manet‘nin kafe manzaraları içeren resimlerinin 19. yüzyılda Paris’teki sosyal yaşam hakkında gözlem yapılmasına yardımcı olduğunu söyleyebiliriz. Ressamın sık sık insanları sosyal hayatlarında resmettiğini görebiliyoruz. Bir şeyler içerken, eğlenirken veya sadece dururken…

Cafede, Edouard Manet
Cafede Edouard Manet

Bu eserde, pek çok insan barda durmaktadır. Bir kadın resmi izleyene bakarken diğerleri kendilerine servis yapılmasını beklemektedir. Bu resimlerin havası Frans Hals ve Velázquez‘in çalışmalarını anımsatmaktadır. Bohem hayattan, kent yaşamından, çalışan insanlardan ve burjuvaziden anlık görüntüler gibidirler.

Lathuille's'de, Edouard Manet
Lathuillesde Edouard Manet

Manet, ayrıca sık sık “Pere Lathuille’s” isimli Avenue de Clichy üzerindeki restoranda vakit geçirmiş ve “Lathuille’s’de” isimli tablosunu da orada çizmiştir.

Cafedekiler, Edouard Manet
Cafedekiler Edouard Manet
Cafe Köşesi, Edouard Manet
Cafe Köşesi Edouard Manet
Edward Hopper

Edward Hopper’ın, döneminin en gerçekçi ressamlarından biri olduğunu ve yaşamının sonuna dek aynı tarzda eserler vermeye devam ettiğini söyleyebiliriz.

Hopper, genellikle günlük Amerikan yaşantısını ve bireyleri ele almıştır. Kendisine yabancılaşmış, dış dünyadan soyutlanmış ve terk edilmiş hissi veren manzaralarla, sıradan insanların yalnızlığını ve izolasyon duygusunu konu almıştır. Resimlerinin neredeyse tamamı derin bir sessizlik hakimiyeti altındadır.

Hopper’ın mekânlarındaki rahatsız edici terk edilmişlik hissi, bireylerin kitlesel problemler nedeniyle maruz kaldıkları durumu, hissiyatı gösteriyor ve şüphesiz ki Hopper bu durumu çok gerçekçi bir biçimde işliyor.

Chop Suey, Edward Hopper
Chop Suey Edward Hopper

Chop Suey adlı bir Çin Restoranı’nda iki şık giyimli kadın merkezde görünüyor. Mekandaki ışık, açık pencerelerden geliyor ve arkada “konuşmayan” bir çift var. Resimdeki yüzlerini gördüğümüz insanların ağızları kapalı ve herhangi bir iletişim belirtisi içinde değiller.

Gece Kuşları(Nighthawks), Edward Hopper
Gece KuşlarıNighthawks Edward Hopper

Aldığı sanat eğitiminden sonra Empresyonizm(izlenimcilik) akımının da etkisinde kalan ressam, resimlerinde kullandığı belirgin fırça darbeleri ile de dikkatimizi çekiyor. Resimde günümüzde çok sık rastladığımız görüntülerden biri olan, kalabalık içerisindeyken bile yalnız olan insanlar görülüyor.

Soir Bleu 1914

Soir Bleu, Hopper’ın Paris’e yaptığı son seyahatinden neredeyse dört yıl sonra, 1914’te New York’ta yapılmış oldukça canlı ve akılda kalıcı bir eserdir. Bu melankoli alegorisini hatıralardan yaratmıştır ve resmin anıtsal ölçeği, Paris yaşamının genç Hopper üzerinde ne kadar güçlü bir izlenim bıraktığının kanıtıdır.

Umutla beraber durumu kabulleniş söz konusu gibi ve Hopper bu zıtlığı çok güzel işlemiş. Gelişen teknoloji ile başlayan boşluğa maruz bırakılmışlar ve bu boşluk içerisinde topluma, kendilerine yabancılaşmış bu insanlar bize günümüzü hatırlatıyor. Gelişen teknolojinin getirisiyle nesnelere dönüşen insan figürünü Hopper tablolarında görebiliyoruz.

Hoca Ali Rıza

Sanat tarihimize Üsküdar’lı Hoca Ali Rıza adıyla geçen sanatçı, resim derslerindeki yeteneği ile dikkat çekiyor ve o dönem resim derslerini Osman Nuri Paşa ve Süleyman Seyyid Bey’den alıyor.

Hoca Ali Rıza’nın saray bahçelerinden çıkıp bir empresyonist gibi kırlarda ve sahillerde resim yapan ilk Türk ressamı olduğu söyleniyor.

Deniz Kenarı Kahvehanesi, Hoca Ali Rıza
Deniz Kenarı Kahvehanesi Hoca Ali Rıza

Ressamın genel olarak doğup büyüdüğü Üsküdar ve Karacaahmet’ten esinlenerek semtin sessiz köşelerini, kıyı kahvelerini ve güneşli kayalıklarını resmettiğini söyleyebiliriz.

Jean Béraud

Fransız izlenimci ressamın resimleri, “Belle Epoque” (Güzel Dönem)” denilen dönemde Paris hayatını yansıtmasıyla ünlü. Belle Epoque, adından da anlaşılacağı üzere genellikle iyimserlik, barış ve yenilikler ile karakterize edilir. Sanayi devrimi ile beraber orta sınıfın gelirinin artar ve bireyler boş zaman aktivitelerine ve eğlenceye ayırabilecekleri zamanı kazanırlar.

Jean Beraud da bu sosyal etkinliklere uygun türde resimler yapmıştır.

Cafe, Jean Béraud
Cafe Jean Béraud
Paris’te Cafe, Jean Beraud
Pariste Cafe Jean Beraud

Kadınların gündelik hayatta öne çıkması ve sosyal etkinliklerde boy gösterebilmesi bu dönemin en önemli özelliklerindendir. Beraud’un da bu fenomeni eserlerinde sıklıkla resmettiğini görebiliyoruz.

Şanzelize’de Pastahane, Jean Beraud
Şanzelizede Pastahane Jean Beraud

 

KAYNAKÇA:

EDWARD HOPPER İLE GÜNÜMÜZDE RUHUNU KAYBEDEN İNSANLARA BAKIŞ, Pınar Fazla

Sanat Günlüğüm

Serkan Hızlı

İstanbul Sanat Evi

Kent, Metropol ve Değişen Yer/Mekân İmajları, Ömer Aytaç

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Jane Eyre Hangi Şarkıları Dinlerdi?

Gelin, hep birlikte Jane'in muhtemelen profilinde herkese açık paylaşmayacağı, yalnızca kendisinin erişebileceği müzik listesine ulaşmaya çalışalım!

Epik Fantastik Türüne Giriş ve Kralkatili Güncesi Evreni

Epik fantastik türüne derinlemesine bir bakış ve Kralkatili Güncesi ekseninde modern mit yaratımının izleri...

Söylenti Sinema Şeridi: Direniş ve Özgürlük Ayı

Hayatın içinden beyaz perdeye taşınan zorluklar, yaşam mücadelesi ve daha nicesinin işlendiği film önerilerimiz.

Yerel ve Evrenselin Birlikteliği: Çağdaş Moda Tasarımlarında Anadolu İzleri

Moda dünyasında sürdürülebilirlik ve özgünlük arayışı giderek daha fazla tasarımcıyı yerel ve kültürel unsurlara bakmaya yönlendiriyor.

Met Gala 2025: Moda Dünyasında Dikkat Çeken Kültürel Tema

Met Gala 2025, kültürel teması ve "Black dandyism" vurgusuyla moda dünyasında kimlik ve stil hakkında güçlü mesajlar verdi.

Ölü Ozanlar Derneği Hangi Albümle Eşleşir?

Sistemin duvarlarını şiirle yıkan bir film ve notalarla öfkesini haykıran bir albüm: Ölü Ozanlar Derneği ve The Wall’u birlikte inceliyoruz.

Terapide Kaybolmak: “Beyaz Psikoloji”den Kültürel Uyum Arayışına

Batı merkezli terapi yaklaşımlarının kolektivist kültürlerde neden uyumsuzluk gösterdiğini "beyaz psikoloji" kavramı üzerinden inceledik.

Orta Çağ Avrupası’nda Moda, Sağlık ve Hijyen

İnsanın kendini eğitmesi, araştırması ve en önemlisi sorgulaması kadar güzel bir şeyin olmadığı dersini veren Orta Çağ Avrupası'ndan bir soru: “Siz hangi çağda yaşıyorsunuz?”

Crash (1996) Film İncelemesi: Bedenin Arzuyla Çarpışması

Cronenberg’in Crash filminde beden, arzu ve makina birleşir; kaza, hem haz hem dönüşüm alanına dönüşür. Film, gerçekliğin simülakra evrildiği bir evren çizer.

Söylenti Aylık Frekans

Mayıs ayını taçlandıracak müzik önerileriyle karşıladığımız Söylenti Frekansı sizlerle!

Editor Picks