Hokkabaz filmi… Her bir detayıyla nostaljiyi hissettiren, çocukluğumdan bana puslu bir hatıra olarak kalan film. Aslında herkesin sahip olabileceği kaygıları, aile ve dostluk ilişkilerini, umutları ve bir şeyleri oldurma çabalarını anlatır. Hepimizden bir parça taşır, bizden bir filmdir Hokkabaz.
Hokkabaz filminde İskender‘in (Cem Yılmaz) sihirbazlık tutkusunu izleriz. Çocukluk yıllarından başlayıp İskender’le bütünleşmiş olan sihirbazlık, İskender için sadece bir tutku değil, onun işi, yaşam felsefesi ve hayata tutunma çabasıdır.
İskender ve çocukluk arkadaşı Maradona lakaplı Orhan (Tuna Orhan), geçimlerini bir gazinoda yaptıkları sihirbazlık gösterileriyle sağlar. Ancak ikilinin bu meslekte pek de dikiş tutturamadığını söylersem yanlış bir şey söylemiş olmam. Çalıştıkları gazinodan kovulan İskender ve Orhan, Ege bölgesini gezip yepyeni sihirbazlık numaralarıyla İstanbul’a geri dönmeyi planlarlar. İşte film, tam olarak bu noktada başlar. İskender ve Orhan’ın planladığı bu turneye İskender’in babası Sait‘in (Mazhar Alanson) katılmasıyla ekip tamamlanır.
Bu filmde anlatılan hikaye aslında bir sonucun değil de bir sürecin, bir yolculuğun hikayesidir diyebilirim. Çünkü filmde İskender ile Orhan’ın kendilerini ve sihirbazlık yeteneklerini kanıtlama çabalarını, çıktıkları turne boyunca yaşadıkları arabalarının bozulması, kuşlarının kaçması gibi çeşitli talihsizliklerle nasıl baş ettiklerini izleriz. Bunların yanında İskender ve Sait’in arasındaki karmaşık bir baba-oğul ilişkisine şahit oluruz.
Fatma‘nın (Özlem Tekin) bu turne ekibine sürpriz bir şekilde dahil olduğu anlar ve filmin devamında kendi yoluna devam etmesi filmin atlanamayacak önemli dönüm noktalarıdır. Fatma’nın gidişi, İskender’in depresif bir sürece girmesiyle filmin akışı daha da gerçekçi bir hale bürünür. Filmin sonunda İskender hayatına, yaşadığı tüm bu hayal kırıklarının hissettirdiği acıları durdurmak için kendi yaşamına son vermeyi düşünür. Ancak filmdeki bu kadar talihsiz olaya rağmen İskender ölümün eşiğinden döner ve mucizevi bir şekilde hayatta kalır. Film, İskender ve Orhan’ın idealleri şeklinde sonuçlanmasa da seyircinin yüzünü güldüren bir sona sahiptir.
Bu filmde o kadar çok dönüm noktası var ki bu dönüm noktalarından filmin çeşitli sonlarına ulaşabiliriz. Gelin, Hokkabaz filminin sahip olabileceği bu çeşitli sonlara bakalım.
1) İskender ve Orhan Büyük Bir Şöhrete Kavuşabilirdi
Çıktıkları turne boyunca türlü aksiliklerle karşılaşan İskender ve Orhan ikilisi, yaşadıkları tüm bu talihsizliklere rağmen İstanbul’a dönmeyip turneye devam edebilirlerdi. Sait, Çanakkale’yi görüp İstanbul’a tek başına geri dönebilirdi. Düğünden kaçan Fatma, ağabeyinin altınlarını aldığını öğrendiği zaman İskender’i geride bırakıp kendi yoluna devam edebilirdi. Böylece İskender, Orhan ve Sait, Fatma için İstanbul’a dönüp çalınan altınları tekrar yerine koymaya çalışmazlardı.
Turne boyunca yaşadıkları aksilikleri telafi etmek için çeşitli sahneler alıp tıpkı planladıkları gibi yepyeni numaralar öğrenebilirlerdi. Turne süresince istedikleri başarıyı elde edip çeşitli mekanlarda sahne alabilirlerdi. İskender ve Orhan turneyi tamamlayıp istedikleri parayı kazanabilirlerdi. Kazandıkları bu parayla göz çizdirme ameliyatını sadece Orhan değil, İskender de yaptırabilirdi. Gözlüklerin sahne imajlarını etkilediklerini düşündükleri için daha büyük bir özgüvenle sahneye çıkabilirlerdi. Dönemin gazetelerinde yer alıp devamında televizyon programlarına çıkacak kadar ünlenebilirlerdi. Artan özgüvenleri ve tüm bu zorluklara rağmen turneye devam etme kararlılıkları ikilinin sihirbazlık kariyerlerini tanınan bir noktaya ulaştırabilirdi.
En başından beri desteklemediği oğlunun başarıya ulaştığını gören Sait, nihayet oğluyla gurur duyabilirdi. Bence bu, babasından hep destek bekleyen İskender’i şöhreti yakalamaktan daha çok mutlu edebilirdi.
2) İskender Hayatına Son Verebilirdi
Çıktıkları turneden istedikleri başarıyı elde edemeyip İstanbul’a dönen ekip, Fatma’nın kaybettiği altınları Fatma’ya tekrar verebilmek için resmen canlarını dişlerine takmıştı. Daha sonra Fatma, gittiğini açıklayan bir itiraf mektubuyla İskender’i büyük bir hüsrana uğratmıştı. Fatma’nın gidişinin ardından 2 aylık bir depresyon sürecine giren İskender bir gün sahte bir enerjiyle ayaklanmış ve Orhan’a akvaryum numarasını denemek istediğini söylemişti. Bunun üzerine Orhan, büyük bir neşeyle İskender’in artık hayata döndüğünü düşünmüştü ancak İskender o anlarda hayatına son vermeyi kabullenmişti. Su dolu akvaryumun içine giren İskender, anahtarı gizlice ağzına atmış ve Orhan hiç fark etmeden onunla vedalaşmıştı.
Daha sonra Orhan ve Sait, akvaryumu kırarak İskender’i kurtarmaya çalışmıştı. Sonrasında Orhan ve Sait, İskender’i o akvaryumun içinden çıkarana kadar İskender hayatını kaybedebilirdi. İskender’den geriye gerçekleşmesi mümkün olmayan yarım kalmış hayaller, oğlunu en başından beri desteklemediği için pişmanlıklarla dolu bir baba ve kalbi kırık, yapayalnız bir arkadaş kalırdı.
3) İskender ve Fatma Birlikte Olabilirdi
Filmi izlediğimde Fatma’nın hikayesinin göründüğünden daha derin olduğunu fark ettim. Ağabeyinin zoruyla evlendirilmeye çalışılan, tonla hayalleri olan, enerjik ve umutlu bir karakter olan Fatma kendini keşfetme yolunda ilerler. Bu yolda ilerlerken karşısında kimseyi istemez. Öyle ki ağabeyini, kendisi için çabalayan İskender’i, Orhan’ı ve Sait’i geride bırakır. Ama ya İskender’in ona olan hislerine karşılık verseydi?
Ağabeyi, Fatma’dan düğünden kalan altınları aldığında Fatma gitmeyi seçmek yerine, İskender ve Orhan’la kalıp turneye devam edebilirdi. İskender ve Fatma’yı büyük bir aşkın içine düşmüş halde görebilirdik. İskender ve Fatma ikilisinin sahip olduğu yaralar farklı yerlerden olsa da birbirlerine iyi gelebilirlerdi. İskender’in pratik zekası ve Fatma’nın yüksek motivasyonu birleştiğinde turne boyunca büyük başarılar elde edebilirlerdi. İskender sonunda aşka ve başarıya ulaşırdı, babasının gözünde de istediği konuma gelebilirdi. Fatma da turne boyunca kazandığı paralarla sonunda kendi ayaklarının üstünde durmayı ve özgür olmayı başarabilirdi.
4) İskender ve Fatma Hiç Karşılaşmayabilirdi
İskender ve ekibi, ilk durakları olan Çanakkale’ye geldiklerinde düğünde sahne almasaydı Fatma ile hiç karşılaşmayabilirdi. Böylece Fatma, düğünden kaçmak için İskender ve Orhan’ın şovunu sabote edemezdi, İskender ve Orhan, Sait’e Çanakkale’yi gezdirip Sait’i İstanbul’a geri yollayıp turneye kaldıkları yerden devam edebilirlerdi. Hiçbir aksilik, kafa karışıklığı ya da hayal kırıklığı olmadan turneyi tamamlayabilirlerdi. Turneden tam da planladıkları gibi yeni numaralarla ve kazanmak istedikleri parayla dönebilirlerdi. Ama hikaye böyle tam da planlandığı gibi devam etseydi film ne kadar ilgi çekici olurdu, kim bilir?
Kaynakça
Öne Çıkan Görsel: imdb.com
Yılmaz, C. ve Baltacı A. T. “Hokkabaz”. bkmonline.net. 2006. Web. Erişim Tarihi: 07.02.2025
Yılmaz, C. ve Baltacı A. T. “Hokkabaz”. imdb.com. 2006. Web. Erişim Tarihi: 07.02.2025
Yılmaz, C. ve Baltacı A. T. “Hokkabaz”. beyazperde.com. 2006. Web. Erişim Tarihi: 07.02.2025
