“Daha fazla yaygara kopmadan yapımcılar, oyuncular ve filmde çalışanlar adına
duyurmak isterim ki, ‘The Hobbit’ üçleme olacak.”
Oscar rekortmeni Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin yönetmeni Peter Jackson, iki film olarak planlanan Hobbit serisinin bir üçleme olacağını böyle duyurmuştu. Doğal olarak, pek çok açıdan Yüzüklerin Efendisi seviyesine çıkamasa da, “Hobbit Üçlemesi” olarak sinema külliyatında hikayesiyle kendine bir yer edindi. İlk üçlemede anlatılan hikayenin çok öncesini, Tek Yüzük’ün hayatımıza nasıl girdiğini anlatan bir prequel (orijinal hikayenin öncesini anlatan esere verilen ad) niteliği taşıyan bu üçlemeye yakından bakalım.

İlk Film, İlk Hayal Kırıklığı – Hobbit: Beklenmedik Yolculuk (2012)

Bilbo Baggins, Shire’daki evinde beladan uzak bir yaşam sürerken, eski dostu Gandalf’ın ziyaretiyle kendini bir maceranın eşiğinde bulur. Thorin Meşekalkan ve ona eşlik eden 12 cüce Gandalf‘ın işaretini takip ederek Bilbo’nun evine gelirler. Gandalf, burada bir toplantı düzenler ve Smaug’un koruduğu Yalnız Dağ’ın içindeki Cüce Krallığı‘nı geri almak için yardım ister. Bilbo ertesi sabah tam da yolculuk öncesinde teklifi kabul eder ve böylece Beklenmedik Yolculuk başlar. Bu yolculuk sırasında Bilbo Baggins, Smeagol ile bir karşılaşma yaşar, bu karşılaşma tek yüzük’ün Bilbo’ya geçmesiyle sonuçlanır.
Film, 7.8 IMDb puanıyla serinin, ilk üçlemeye en çok yaklaşan filmi oldu. Ancak yaklaşık 1 puan altında kalarak da ilk üçleme kadar sevilmediğini gösterdi. Özel efektler ve prodüksiyon tasarımı birinci sınıf olsa da ilk üçlemede hiç CGI kullanılmaması kuşkusuz film severler ve Oscar akademisi tarafından daha fazla takdir görmüştü. Ek olarak Tolkien‘in nispeten kısa romanını üç uzun filme bölme kararı, çok sayıda alt olay örgüsüne ve ana macerayı sulandıran ek karakterlere sahip şişirilmiş bir hikayeyle filmin, temposu ve anlatım yapısı açısından bocalamasına sebep oldu. Ama bütün bu teknik değerlendirmelerin yanı sıra, LoTR evrenini sevenler için bu hikayeyi beyazperdede üç uzun film olarak görecek olmak üçlemenin belli bir beğeni eşiğinin üzerinde kalmasına yetmiştir.
Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları (2013)
Bilbo, Thorin ve onlara eşlik eden 12 cüce, Yalnız Dağ’a doğru yolculuklarına devam ederken, cüceler Kuytuorman’da Orman Elfleri tarafından yakalanırlar. Elflerin Kralı Thranduil’e esir düşen cüceler, Bilbo‘nun yardımıyla kaçmayı başarır ve Göl Kasabası’na(Esgaroth) ulaşırlar. Burada Bard ile tanışırlar ve onun yardımıyla Yalnız Dağ’a zamanında varmayı başarırlar. Dağa ulaştıklarında, Bilbo, Arkentaşı’nı bulmak için içeri girer. Ancak ejderhanın öfkesini uyandırır. Bu macera sırasında Gandalf, Dol Guldur’da karanlık bir gücün yükseldiğini keşfeder ve orada, Sauron‘un yeniden güçlendiğini öğrenir.
Tıpkı ilk film gibi IMDb’de 7.8 puan alsa da, değerlendirme sayısı ilk filme oranla bile çok düşük kalmıştır. İlk üçlemenin değerlendirme sayıları neredeyse 2 milyonu bulurken, Hobbit üçlemesinin popülaritesi giderek düşmüştür, ikinci filmin puan sayısı 709 binde kalmıştır. Bunun en büyük sebeplerinden birisi de ilk üçlemede Tom Bombadil’den hiç bahsetmeme hatasının bir benzerine bu üçlemede de düşülmesidir. Legolas’ı görmemiz, onun Gimli’nin babasıyla tanıştığı sahneye tanık olmamız gibi hoş detaylar bir yana, kitapta adı geçmeyen Tauriel karakterinin filmde bu kadar geniş yer alması ve olay akışında hiç yeri olmayan bir aşk hikayesine ayrılan bölüm, izleyicilerin kalbinde Aragorn & Arwen etkisini yaratmaktan çok uzak kalmıştır.
Ayrıca Legolas’ın yanı sıra Galadriel, Elrond, Saruman ve hatta Sauron gibi karakterleri de ilk defa bu filmde görmüş olduk. Bu bağlamda serinin ikinci filmi, bir prequel’in temel görevlerinden biri olan orjinal üçlemedeki karakterleri tanıtma işlevini yerine getiriyor diyebiliriz.
Hobbit: Beş Ordular Savaşı (2014)

Aslında üçlemenin, direkt olarak kitabın konusunu anlatan tek filmi diyebiliriz. İlk iki filmden de yaklaşık olarak 20 dakika daha kısa sürmesiyle, izleyenleri “seri bir tek bu film olsaymış da olurmuş” diye düşündürmüştür.
Filmin anlatısı, Bilbo’nun eve dönüşü ve hikayesini yazmaya başlamasıyla sona ermiştir ki üçlemenin başı da aslında böyle başlamıştır. Bir bakıma, Bilbo’nun yazmakta olduğu hikayeyi kendi ağzından dinledik diyebiliriz. 7.4 IMDb puanıyla serinin en az beğenilen filmi olurken, tek Oscar adaylığında kalarak da ilk 2 filmin gerisine düşmüştür (İlk iki filmin üçer Oscar adaylığı vardı).
Üçleme Neden Beğenilmedi?
Star Wars’un prequel’inin elde ettiği popülaritenin ardından, bütün büyük film serilerinin bu yolu tercih etmesi çok beklendik bir durumdu. Hobbit üçlemesi daha vizyona girmeden önce bile, Yüzüklerin Efendisi serisinin sevenlerine bir selam niteliği taşıyacağı ama sinema sanatı açısından ilk üçlemenin derinliğinin korunamayabileceği de muhtemeldi.
Her şeyden önce ilk üçleme sırasında, teknolojik imkanlar ikinci üçlemeye göre çok daha eskiydi ve bu da ilk üçleme için daha fazla emek harcanması demekti. Bu emek, ilk 2 filmde 19 Oscar adaylığı ve 6 ödülle karşılık bulurken üçüncü film olan Kralın Dönüşü, aday gösterildiği 11 dalın tamamında Oscar alarak kırılması güç bir rekorun da sahibi oldu. Daha önce 1960’da Ben Hur, 1998’de de Titanic filmleri 11 dalda Oscar aldılar ancak her iki filmin de aday gösterilip alamadığı ödüller olmuştu.
İlk üçlemede gördüğümüz bazı karakterlerin Hobbit’te de görünmesi, sevenlerin ilk üçlemeyle bağlantı kurması açısından olumlu olsa da, bu karakterler Hobbit üçlemesinin hikayesinde çok da kritik bir rol üstlenmedi ve bu kadar fazla rol almasalar bile, belki de eksiklikleri hissedilmeyecekti.

Bir diğer nokta, ilk üçlemede hikayenin ana karakterlerini tanımaya, duygusal değişimlerini izlemeye daha fazla vakit ayırabilmiş olmaktı. Hobbit üçlemesi ise, buna yeterince odaklanamadı. Thorin’in kişisel duygu değişimlerine çok kısa yer ayrıldı, buna karşılık kitapta adı bile geçmeyen Tauriel karakterinin Kili ile olan aşkına neredeyse hemen hemen aynı düzeyde yer verildi. İlk filmden itibaren isminden bahsedilen, gücünü ve dehşetini merakla beklediğimiz Smaug, üçüncü filmin hemen başında Göl Kasabası’na saldırdı ve öldü. Üçlemenin hikayesinde önemli bir nokta mı, ufak bir detay mı olduğu soru işareti olarak kaldı.
Aslında Ne Anlatıyordu?
Kurgusal olarak bu üçlemenin odak noktası, ilk üçlemenin başında Yüzük Kardeşliği filminde tanıdığımız Bilbo Baggins’in, Tek Yüzük’ü nasıl ele geçirdiğinin hikayesini anlatmaktı. Esasen kitabın adı olan Hobbit‘te, odak noktasının bu olmasını gerektiriyordu.
Ancak seride cücelerin hikayesine çok fazla yer verildiği gibi, kitaptan belirgin sapmalar yaşanması da izleyiciler tarafından hoş karşılanmadı. Örneğin, filmin finalinde Thorin’in uzunca düello ettiği Kirletici Azog, hikayenin orijinalinde (son filmde Thorin’e yardıma geldiğini gördüğümüz) Dain Demirayak tarafından daha önce Moria madenlerinde öldürülmüştü. Thorin ise, bu savaşta Azog tarafından değil savaş içerisinde aldığı mızrak darbeleriyle, kartallar gelmeden hemen önce ölmüştü.
Sırada Ne Var?

Warner Bros‘un Andy Serkis’in Gollum olarak geri döneceği ve aynı zamanda yönetmen koltuğunda da yer alacağı “The Lord of the Rings: The Hunt for Gollum” adlı filmi duyurması Yüzüklerin Efendisi hayranlarını heyecanlandırdı. Orijinal Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit üçlemelerinin yönetmeni Peter Jackson da projede yapımcı olarak yer alacak. Aynı isimde 2009 Britanya yapımı bir hayran filminin de bulunuyor olması enteresan bir detay. Film ile ilgili bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

Filmin duyurulmasının hemen ardından bir dergiye röportaj veren Jackson, Gollum karakterini yeni bir film olarak doğru seçim haline getiren şeyin ne olduğunu ve Andy Serkis’le tekrar çalışacak olmanın ne kadar heyecanlı olduğunu anlattı:
“Gollum/Sméagol karakteri beni her zaman büyülemiştir çünkü Gollum insan doğasının en kötü yanını yansıtırken, Sméagol tarafı da tartışmasız oldukça sempatiktir. Sanırım hem okuyucularla hem de film izleyicileriyle bağlantı kuruyor çünkü hepimizin içinde her ikisinden de biraz var.”
Onun geçmişini gerçekten keşfetmek ve yolculuğunun daha önceki filmlerde ele almaya vaktimiz olmayan kısımlarını araştırmak istiyoruz. Onun yoluna kimin çıkacağını bilmek için henüz çok erken, ama bize Profesör Tolkien’in liderlik edeceğini söylemek yeterli.”
The Hunt for Gollum’u, Yüzüklerin Efendisi serisini Jackson ile birlikte yazan Fran Walsh ve Philippa Boyens kaleme alacak. Şimdilik filmin konusu da 2009 yapımı hayran filminde olduğu gibi Aragorn‘a ya da Yüzüklerin Efendisi‘nden başka bir karaktere yer olup olmadığı da kesin olarak bilinmiyor. Filmin 2026’da vizyona girmesi planlanıyor.
“Daha çok insan kendi yurduna altından daha çok değer verse,
dünya daha mutlu bir yer olurdu.”
– Thorin Meşekalkan
Kaynakça
İnceleme: Hobbit Smaug’un Çorak Toprakları
Yüzüklerin Efendisi Oscar’ın hakimi
Peter Jackson, Yeni “Yüzüklerin Efendisi” Filmi Hakkında Sessizliğini Bozdu


