Henri Rousseau: Kendi Kendini Yetiştirmiş Bir Ressam

Editör:
Esra Şahin
spot_img

Yaşadığı dönemde sanatının değeri anlaşılamayan ancak o öldükten belki yıllar sonra yapıtları önem kazanan sanatçılar vardır, Fransız sanatçı Henri Rousseau (1844-1910) da onlardan biri. Hiç resim eğitimi almamış ve resim yapmayı kendi kendine öğrenmiş bir ressam olduğundan ve eserlerinin primitif özellikler barındırdığından naif sanatının (naive art) öncülerinden kabul edilir Rousseau. Peki “naif resim, ressam” ne demek ve Rousseau neden bu sanatın öncülerinden kabul ediliyor?

Naif resim, Fransızca “naive” kelimesinden dilimize yerleşmiştir. Saf ve yapmacıksız anlamına gelmekle birlikte genellikle eğitim görmemiş sanatçılar ve çalışmaları için kullanılmaktadır. Herhangi bir kuramsal çerçevenin içinde değildir. Çoğu kez çocuksu bir betimlemeyi tanımlarken, naif resim sanatı samimi olarak da nitelenir. Öte yandan naif sanatçılar geleneksel sanatın kalıplarını ve kurallarını genellikle bilseler de ya uygulayamazlar ya da kullanmamayı bilinçli olarak seçerler.

Henri Rousseau Kimdir?

Adı post-empresyonist ressamlarla da anılan Rousseau, 1844 yılında Fransa’da dünyaya gelir. Okul döneminde çok başarılı olmadığı bilinse de resim ve müzik derslerine olan ilgisi ve aldığı ödüllerle o yıllarda sanata olan yeteneği ortaya çıkmıştır aslında. Ancak bir tesisatçının oğlu olan Henri Rousseau, hukuk okuyarak memur olmayı tercih etti.

Rousseau 1868’de 24 yaşındayken, Paris’te yaşadığı evin sahibinin 15 yaşındaki kızı Clémence Boitard ile ilk evliliğini yaptı. Çiftin altı çocuğu oldu ama sadece bir tanesi hayatta kaldı, 1888’de eşini de kaybetti o yıllarda tüberküloz yaygın bir hastalıktı. On sene sonra ikinci evliliğini kendisi gibi dul olan Josephine Noury ile yaptı. Noury de hastalığa yenik düştü ve evlendikten sadece dört yıl sonra vefat etti ve Rousseau yine kendisiyle baş başa kaldı.

Henri Rousseu’nun otoportresi, 1903.

Sanatçı esasen 40 yaşından sonra resim yapmaya ya da tam anlamıyla sanatla ilgilenmeye başlamıştır. Kendisinin ölümüne aylar kala, yaşadığı dönemdeki insanlar yeni yeni onun sanatçı olduğunu az da olsa kabul etmeye başlamışlardır. Dönemin ressamları onu çocuk gibi resim yapmakla tanımlasalar da aslında kendi tekniğini ustaca kullandığının kanıtı olan yapıtları günümüze kadar ulaşabilmiştir. Hatırlarsanız Vincent van Gogh için de dönemi boyunca “çocuk resimleri gibi” benzetmeleri yapılmıştı. Ancak ikisi de günümüzde büyük sanatçılar olarak görülüyorlar.

Artillerymen | The Guggenheim Museums and Foundation.

1886’da, 42 yaşındayken yaptığı resimlerini büyük bir özgüvenle Salon’a gönderdi. Akademik ressamları bile beğenmeyen Salon, Rousseau’nun naif sanatını anlamamıştı, tabi ki reddedildi. Hiçbir tablosu satılmadı ve hayatı boyunca sadece bazı sergiler tarafından kabul edildi.

Tiger in a Tropical Storm – Suprised, 1891.

Tiger in a Tropical Storm, Henri Rousseau’nun ilk tropik sahne çalışması olarak biliniyor. Yeşil, sarı ve turuncu renklerinin hakim olduğu tabloda avlanmak üzere olan bir kaplan ve fırtınada onun şaşkına dönmüş yüzü öne çıkıyor. Resmin devamında ne olduğunu resmi izleyenlerin hayal gücüne bırakıyor ressam. Rousseau bu tablodan sonra uzun bir süre tropik çizimler yapmaya ara vermek zorunda kalmıştır çünkü çok sayıda eleştiriye maruz kaldı.

Doğa ile Arasındaki İlişki

Hiç vahşi orman görmemesine rağmen en ünlü resimleri orman resimleridir. Resimli kitaplardan, botanik bahçelerinden ve doldurulmuş vahşi hayvanlardan ilham almıştır. Hayatı boyunca hiç Fransa’nın dışına çıkmamıştır. “Manzaralı portre” adını verdiği bir tür geliştirdiğini tüm yaşamı boyunca dile getirmiştir; bu resimlerde bir yerin manzarasını çiziyor, sonra da manzaranın önüne birinin portresini yapıyordu.

Sık sık gittiği “bitki bahçesinden” şöyle bahsetmiştir: “Seralara girip egzotik diyarların yabancı bitkilerini gördüğümde, sanki bir rüyaya girmiş gibi oluyorum.”

Pablo Picasso ile Arkadaşlığı

Henri Rousseau otoportre, Portrait Landscape, 1890.

Rousseau’nun bir tablosunu, sokakta satılan ikinci el bir tablo olarak gören Picasso tabloyu çok beğenince hemen ressamla tanışmak ister. Sonrasında Rousseau’nun sanat camiasında tanınabilmesi için aralarında Jean Metzinger, Juan Gris ve Gertrude Stein’ın da bulunduğu bir akşam yemeği organize eder. Gecede eğlenceli anlar yaşandığı her zaman söylentiler arasındadır. Öyle ki Rousseau’nun Picasso’ya ”Sen ve ben dönemin en önemli iki sanatçısıyız. Sen antik tarzda ben ise modern tarzdayım” dediği söyleniyor. Gece o denli etkili izler bıraktı ki o kutlamadan Le Banquet Rousseau (Rousseau Kutlaması) diye bahsediliyor.

Pablo Picasso ve Henri Rousseau uzun yıllar boyunca arkadaş oldu. Ve sanat dünyasında Rousseau’yu, onun yaratıcılığını ve tekniğini en çok destekleyen yine Picasso oldu.

Bazı İllegal Durumlar

Rousseau’nun hayatında ilginç diyebileceğimiz iki ufak illegal durum var. İlki, bir avukatın yanında çalıştığı dönemde müvekkillerden biri için yalancı şahitlik yapmış olması. Bu durum fark edilince Henri Rousseau ceza almış ancak hapis yatmamak için dört yıl orduda çalışmayı kabul etmiştir.

İkincisi ise para kazanmak için dolandırıcılık yapması. Hayatı boyunca hiçbir zaman refah bir hayat sürmediği bilinen ressamın adı, ölmeden üç yıl önce banka dolandırıcılığa karışmış. Hakime yazdığı mektupta aslında kandırıldığını ve dolandırıcı olmadığını anlatan Rousseau bu şekilde olaydan sıyrılabilmiş.

Rendevouz in the Forest, 1889.

Yaptığı tablolar ölümünden sonra değerlenmiş olsa da Henri Rousseau yaptığı tabloların kalitesinden ve estetiğinden hiçbir zaman şüphe etmedi. Kendi yeteneğini takdir ediyor öyle ki kendisini, kendi kendine yetiştirmiş bir sanat dahisi olarak tanımlıyordu.

Rüya

The Dream, 1910.

Yukarıda gördüğümüz Rüya tablosu sanatçının en bilindik eserlerinden biri olmasının yanında Rousseau’nun ölmeden önce yaptığı son tablodur. Vahşi bir ormanda nilüfer yapraklarında yatarken resmedilmiş kadının da sanatçının gençliğindeki sevgilisi Polonyalı Yadwigha olduğu iddia ediliyor. Resmin detaylarında gizlenmiş olan hayvan figürleri de tablonun büyüleyici yanlarından biri.

The Football Players, 1908.

Yaşadığı dönemde hiçbir zaman diğer sanatçılar tarafından başarılı olarak görülmedi. Ona verilmeyen bu başarıyı ona borç bilip resimlerini mutlaka incelemenizi öneriyoruz.

Carnival Evening, 1886.

En önemli eserlerinden biri olan “Uyuyan Çingene resminde, dikkatli baktığımızda Ay’ın içinde bir yüz daha olduğunu görebiliriz. Aynı zamanda çerçevenin arkasına yazdığı ibarede de şöyle yazar: “Aslan, avını görüyor fakat onu yemeye kıyamıyor.”

La Bohemienne Endormie, 1897.

Henri Rousseau hiçbir zaman binbir emekle yaptığı tablolarından iyi para kazanamadı ve tabloları değer görmeyen birçok sanatçı gibi Rousseau da hayatını parasız sürdürdü. 1910 yılında bacağındaki göz ardı ettiği bir yaranın kangren olması yüzünden olduğu ameliyat sonrasında kan zehirlenmesinden hayatını kaybetti.

Kaynak

https://www.oggusto.com/sanat/sanatci/henri-rousseau-hayati-eserleri-ve-bilinmeyenleri

https://www.youtube.com/watch?v=0K_qM-o5Qy8

https://bayaiyi.com/henri-rousseaunun-tiger-in-a-tropical-storm-resmi/

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Tüylerinizi Ürpertecek En İkonik 5 Korku Oyunu Müziği

Uzun yıllar geçmesine rağmen içimizi ürperten melodileriyle aklımızdan çıkmayan beş korku oyunu şarkısını birlikte inceliyoruz!

Yazınca Hafifler: Günlük Tutmanın Psikolojik Gücü

Günlük tutmak duygusal yükleri hafifletir, farkındalığı artırır ve iyileşme sürecinde içsel bir dönüşüm sağlar; yazmak ruhu özgürleştirir.

Lady Bird Hangi Albümle Eşleşir?

Hayatta ne istediğimizi, kim olmak istediğimizi bulmak temalarıyla öne çıkan Lady Bird filmi hangi albümle eşleşir?

5 Maddede Cage the Elephant’ı Tanıyalım

Cage the Elephant, farklı türlerde birçok şarkı yaparak büyük beğeni toplamış başarılı bir grup.

İstanbul’un En Güzel Kafeleri: Kitap, Kahve ve Yağmur Keyfi

İstanbul’un sonbahar atmosferine eşlik eden, kitapla kahvenin buluştuğu en güzel kafeleri derledik.

Downtown Girl Estetiği: Şehrin Ruhunu Yansıtan Moda Akımı

Downtown Girl estetiği: Özgürlüğü takip edenlerin ve sonbaharın ruhuyla bağlananların temsilî.

Şirvanşahlar: Demir Kapı’nın Muhafızları

Şirvanşahlar Devleti, Azerbaycan ve Kafkasya’da yüzyıllar boyunca hüküm süren İranî ve Türk etkilerini harmanlayan köklü bir hanedanlık mirasıdır.

Enter the Void Film İncelemesi: Noé’nin Neon Tokyo’su

Tartışmalı yönetmen Gaspar Noé, Enter The Void ile izleyiciyi Tokyo’nun neon ışıkları ve dar sokakları arasında ruhsal bir yolculuğa çıkarır.

Aşk Zamanı Filmi: Hafızanın Yarattığı Geçmiş

Aşk Zamanı; hafızanın, deneyim ve arzular eşliğinde en baştan inşa ettiği geçmişin izini sürüyor. Toplumsal normların dayattığı yaşantının yeni özel alanlarını açığa çıkarıyor.

Ters Yüz Karakterleri Hangi Kitapları Önerirdi?

Riley'in duyguları, Ters Yüz ile ekranlara taşındı. İç dünyamıza rehberlik eden bu karakterlerin sizler için hazırladığı kitap listesini inceleyin!

Editor Picks