George R.R. Martin’in Targaryen hanedanlığının hüküm sürecini anlattığı “Fire and Blood” (Ateş ve Kan) isimli kitabının en önemli olaylarından biri olan Ejderhaların Dansını ele alan “House of the Dragon” dizisinin yeni sezonu geçtiğimiz haftalarda seyirci ile buluştu. İlk bölümün son dakikalarında yer alan, iç savaşın en trajik olaylarından biri olan Kan ve Peynir‘in başrolünde ise Gaspçı Kral Aegon Targaryen’in eşi Kraliçe Helaena Targaryen‘i görüyoruz. Helaena Targaryen’ın kim olduğuna gelin birlikte bir gözatalım.
Ateş ve Kan

Helaena Targaryen, Kral Viserys I Targaryen’in ikinci eşi Kraliçe Alicent Hightower’dan olma kızı, Kral Aegon II Targaryen‘in kız kardeşi-eşidir. Jaehaerys ve Jaehaera adında ikizleri ile Maelor adında üçüncü bir çocuğu vardır. Dreamfyre isimli ejderhanın sürücüsüdür. 12 yaşında ejderha sürücüsü olmuş, 13 yaşında Targaryen gelenekleri dolayısıyla ağabeyi Aegon ile evlendirilmiş, 14 yaşına geldiğinde ise ikizleri çoktan doğurmuştur. Dizidekinin aksine, kitapta kâhin olarak bahsedilmez. Kendisi hakkında kitapta çok fazla bilgi geçmemektedir. Sadece Targaryenlere göre daha tombul ve az çekici olduğu, fakat aynı zamanda tatlı ve mutlu bir kız olduğu söylenir. Aynı zamanda Kraliçe Helaena halk tarafından sevilen bir karakterdir.
Kan ve Peynir, Kraliçe Helaena’nın Trajedisi

Kuşkusuz ki, hem dizide hem de kitapta, Helaena Targaryen bu kanlı iç savaşın masum karakterlerinden biridir. Fakat en büyük trajedilerden birini yaşar. Kraliçe Rhaenyra’nın oğlu Lucerys Velaryon’un Aemond Targaryen tarafından katledilmesinin ardından kraliçenin eşi Daemon Targaryen intikam planı olarak bir oğul karşılığında oğul ister. Daemon, Kan ve Peynir isimlerini kullanan iki kişiyi kiralık katil olarak tutar. Kraliçe Helaena her gece çocuklarını yatmadan önce Alicent’ın yanına götürmektedir. Bu bilgiye sahip olan Kan ve Peynir, Dul Kraliçe Alicent’ın odasında saklanır. Daha sonrasında Alicent’ın ellerini ve ağzını bağlayarak Helaena’nın gelmesini beklerler. Helaena ve çocukları iki katil tarafından esir alınır. Katiller Helaena’dan oğullarından birini seçmesini isterler ancak Kraliçe Helaena kendi canını almalarını söyler. Onun bir oğul olmadığını söyleyerek reddederler ve eğer bir tercih yapmazsa Jaehaera’ya tecavüz edeceklerini, ardından üç çocuğunu da öldüreceklerini söylerler. Helaena tehditler sonucunda en küçük oğlu olan Maelor’un neler yaşandığını anlayamayacak kadar küçük olduğunu düşünerek, öldürmeleri için Maelor’u seçmek zorunda kalır. Ancak Kan ve Peynir, Aegon’un varisi olan Jaehaerys’i vahşice öldürür. Bu olayın ardından Kraliçe Helaena bunalıma girer ve delirmeye başlar. Yemek yiyemez, banyo yapmaz, odasını terk edemez ve hatta en küçük oğlunun yüzüne bakamaz hâle gelmiştir. Bir ejderha sürücüsü olarak yetersiz kalmaya başlar, dolayısıyla da Rhaenyra Kral Toprakları şehrini ele geçirdiği zaman Helaena esir düşer. Daha sonrasında Kraliçe Helaena’nın oğlu Maelor da hayatını kaybeder. Kardeşi Aemond Targaryen’in ölümünden birkaç gün sonra Helaena odasının penceresinden atlayarak intihar eder. Öldüğünde henüz 21 yaşındadır.
House of the Dragon

Dizide Helaena, bir “dragon dreamer”dır. İlk bölümlerde Alicent’ın bebek Helaena’yı sakinleştirmekte zorlandığını görürürüz. Daha en başından itibaren Helaena’nın farklı ve zor bir çocuk olduğuna işaret eder adeta. Helaena’nın çocukluğuna geldiğimizde ise böcekler gibi tuhaf ilgi alanları olduğunu görürüz. Anladığımız kadarıyla Helaena’nın aklı pek yerinde değildir. Pek çok kez söylediği başta anlamsız gelen cümlelerin aslında kehanet olduğunu görürüz. Her ne kadar kâhin de olsa ne o ne de çevresi pek anlam yaratamamaktadır. Bir nevi, bu onun lanetidir. Kan ve Peynir, kitaptan oldukça farklı işlenir dizide. İkinci sezonun ilk bölümünde Helaena, Aegon’a farelerden korktuğunu söyler. Hatta konuştukları kısımda ördüğü şey oğlu Jaehaerys’in kefenidir. Helaena her ne kadar kâhin de olsa gördüğü şeyleri anlamlandıramadığı için hiçbir şeye engel olamaz. Dizi uyarlamasında Kan ve Peynir’in trajedisi budur Helaena için. Ne kadar iyi bir tercih olduğu sorgulanır elbette. Çevresindekiler tarafından tuhaf olarak algılanan Helaena, göz temasından ve genel olarak fiziksel temastan kaçınması, özel ilgi alanları olması, sosyal olarak yetersiz olması gibi pek çok sebepten ötürü izleyiciler tarafından nöroçeşitliliğe sahip olabileceği tartışılmaktadır. Hatta Helaena’yı canlandıran Phia Saban’ın ta kendisi de Helaena karakterinin otizm spektrumunda olduğunu düşünmektedir. Dizide diğer azınlıklara da yer verildiği için Helaena’nın görünürlük adına gerçek manada neurodivergent-coded bir karakter olarak yazılmış olması muhtemeldir. Ayrıca dizide yine kitaptan farklı olarak Helaena ve kardeşleri ilgisiz bir baba ile çocuk gelin bir anneye sahiptir. Hepsi Alicent’ın kendisi henüz çocukken evlilik içi tecavüz sonucu istemeden dünyaya getirdiği çocuklardır. Babaları Kral Viserys onları umursamazken, Alicent çocuk hâli ile tek başına çocuklarını büyütmeye çalışmıştır. Dolayısıyla Alicent Hightower, bir anne olarak tonlarca hata yapar ve asla kuşaklar arası travmayı atlatamaz. Hatta kendisi de kızını küçük yaşta evlendirerek bu travmayı ona aktarır. Bütün bunların etkisini de Alicent ve Viserys’in çocuklarında görüyoruz. Dizinin 2. bölümünde babasının Alicent’ı dinlemeyi reddetmesinin ardından Alicent’ın Aegon’un odasına girip onu ağlarken gördüğünde teselli etmek yerine hiçbir şey yapmadan sadece izlediğini görüyoruz. Daha önceki sahnelerde ise Aegon ve Helaena, ebeveyn olarak ortak acıyı paylaşmalarına rağmen birbirlerine hiçbir şey demeden geçiyorlar. Bu ailenin işlevsizliğini, şefkat eksikliğini görüyoruz adeta. İçinde yetiştiği ve halen daha bulunduğu ortamın Helaena üzerindeki etkisini de senaristlerin daha fazla işleyeceğini umuyorum. Dizinin ilerleyen bölümlerinde Helaena karakterini ve Phia Saban’ın başarılı performansını daha sık görme olasılığımız oldukça yüksek.
Kaynakça: