Hayranlık, insanoğlunun en eski duygularından biridir. Tarih boyunca güce, şöhrete, paraya sahip insanlara özel bir ilgimiz olmuş. Bunun temelinde hem psikolojik hem de toplumsal nedenler yatmaktadır. Evrimsel açıdan bakıldığında insanlar kuşatan, koruyup kollayan, liderlik özellikleri olan insanlara eğilim göstermiş ve hatta onların himayesine girmek istemişlerdir. Dolayısıyla böyle olmak ya da böyle olanın himayesinde bulunmak insanın hayatta kalma şansını arttırmış.
Hayranlığın Sırrı: İnsan Neden Etkilenir?

Kendimizde eksikliğini duyduğumuz bir şeyi başka birinde gördüğümüzde ve buna erişemediğimizde ona sahip olan insanlara hayranlık eğilimimiz artmış. İnsanlar kendi yaptıklarına sıradan, başkalarının yaptıklarına ise hayranlık uyandıracak bir noktadan bakmışlardır. Bizim belki çok istediğimiz ama yapmayı bile denemediğimiz şeyi başka birisi yaptığında onun yerine kendimizi koyarız. Oradaki cesaret duygusu da hayranlığın bir diğer sebebidir. Bizim üzerine çalışmaya vakit ayıramadığımız şeyi, başka birisi yaptığında ve özellikle bundan sonuç alıp o işi çok büyük noktalara taşıdığında kendimizi daha da fazla küçültürüz. Küçük adımların büyük sonuçlar doğuracağına olan inancımızı bir kenara bırakır tamamen o göz alıcı şeyin bizim olmasını isteriz. Bu durum kıskançlık duygusunu da beraberinde getirir. Olduğumuzdan daha aşağı halimizi görürüz, potansiyellerimizin ya da yaptıklarımızın farkına varamayız. Her başarı kendine özgü olarak nitelendirilir. Sonuç aynı olabilir fakat o uğurda öğrenilenler bambaşkadır.
Gerçek Saygınlık Nerede Başlıyor?

İnsanlar tarih boyunca değerlere daha fazla önem vermişlerdir. Para, güç, başarı gibi kısa vadede yitip gidebilecek unsurlara karşı uzun vadede etkisini koruyacak olan saygınlığı daha fazla önemsemişlerdir. İnsanlar kısa vadede hayranlık getiren duygular yerine kendilerini güvende hissedebilecekleri dürüstlük, erdemlik gibi duyguları kalıcı bir biçimde önemser. Hayranlığın genellikle iki boyutu olduğu ifade edilir: “Bilgiye dayalı hayranlık” ve “model hayranlığı”. İlki insanın becerisi, kapasitesi ve emeğiyle oluşan bir hayranlıkken; diğeri daha çok güç, itibar gibi değerleri içinde bulunduran sonradan kaybedilebilecek veya kazanılabilecek hayranlık şekli. İlki daha çok doğuştan, kendiliğinden oluşan değerler olduğu için güven veren hayranlık biçimidir. Buradan bakıldığında bilgiye dayanan hayranlık güvenle birlikte saygınlığı da beraberinde getirir.
Popüler Kültürün Yeni Putları: Influencerlar ve Şöhret

Günümüzde sosyal medya hayranlık duygusunu daha belirgin hale getirdi. Eskiden toplumumuz daha kapalı bir biçimde yaşarken sosyal medya sayesinde daha görünür yaşıyor. YouTube, TikTok gibi sosyal medya platformlarında insanlar günlük hayatlarını paylaşıyorlar ve çoğunlukla güç, şöhret gibi kavramlar hayatımızda “gösterişli” bir biçimde bulunuyor. Çok büyük bir etki gücüne sahip olan influencerlar toplumun değer algılarını da değiştiriyor. Eskiden rol modellerimiz liderler, akademisyenler, sanatçılarken; günümüzde sosyal medya fenomenleri oldu. Aslında toplumu bir ayna gibi yansıttıklarını söyleyebiliriz. Toplum eksikliğini duyduğu şeyi o küçük grupta görüyor ve daha çok maddeleri içeren zenginliğe hayranlık duyuyor. Bu durum, toplum olarak ihtiyaç duyduğumuz önceliklerimizi de yansıtıyor. Bir toplumda tüketim kültürü hakimse zenginlik, hayranlık getirir. Psikolojide “sosyal karşılaştırma” diye bir kavram var. Bu teoriye göre, insanlar kendi değerlerini ortaya koymak adına başkalarıyla kendilerini kıyaslar. Bu durum da beraberinde sosyal anksiyete, kendini yetersiz görme, sosyal hayata uyum sağlayamama, özgüven kaybına sebep olabilir. Özellikle sosyal medyanın hayatımızın merkezinde olduğu bir gerçeği düşündüğümüzde kişi oradaki pahalı markaları, pırıl pırıl ciltleri gördükçe tek taraflı ve adaletsiz bir biçimde kendini değerlendirir. Gerçek hayattan kopup dijitalin filtreli, parlatılmış olduğunu unutur. Bunun tabii ki olumlu tarafına baktığımızda bir genç, fenomeni idol olarak görüp onu kendine rol model de alabilir.
Hayranlık mı, Kör Takip mi?

Hayranlık, rol model yaratır. İnsan birini görerek çalışabilir, gelişebilir ve kendini olduğundan bambaşka bir yere taşıyabilir. Fakat bunu gerçekten hayranlık duyduğu için mi yapıyor, yoksa körü körüne tek bir özelliğini beğendiği kişinin davranışlarının tümünü kendine örnek mi alıyor? Tehlike çanları burada çalıyor diyebiliriz aslında. Çünkü günümüz medyasıyla da birlikte kişi genelde bir ünlünün dış görünüşüne dair bir şeyi (güzellik, zenginlik vb.) beğenip onu bütüncül olarak kendine rol model olarak görüyor. Onu filtresiz değerlendiremediğinde, bu durum eleştirel tahammülsüzlüğü ve idolü korumaya yönelik saldırgan davranışları beraberinde getiriyor. Bu da “fan kültürü”nü doğuruyor. Psikolojide buna “halo etkisi” deniliyor. Zamanla ilerleyen bu davranışlar kişinin kendisinden uzaklaşmasına, kendi benliğini tanıyamamasına ve eleştirel düşünememesine sebep oluyor. İnsanlar üzerindeki etkisi tarihsel seyre baktığımızda da görülüyor. Örneğin, 1930’larda ekonomik kriz ve savaş sonrası ortamda Hitler, büyük kitlelerin hayranlığını kazandı. Milyonlarca insanın hayatına mal olan karanlık bir soykırıma yol açmalarına rağmen, toplum onları hâlâ birer “lider” olarak görmeye devam etti. Hayranlık, bir lideri veya kişiyi güçlü kılabilir. Fakat eleştirel düşünmeden körü körüne gidilen bir yol toplumun bedelini ödediği bir felaketle sonuçlanabilir.
Hayran Olduğumuzda Aslında Kendimize mi Bakıyoruz?

İnsan hayran olduğu kişide aslında kendi olmak istediği ideal benliği görür. Yani kime hayran olduğumuz, idealize ettiğimiz değerlerimizi yansıtır. Önemli gördüğümüz bu değerleri üstümüze bir kıyafet gibi giymek isteriz, bu da hayranlığın bir sonucudur. Kimi insanlar için bu değerler eğreti durur; çünkü zenginlik gibi kısa vadeli değerleri alıp ona bir kılıf uydururlar. Çünkü zenginlik gibi kısa vadeli değerleri alır ve bir kılıf uydurur. Kimisinin üstüne de tam olur. O da uzun vadeli olanları yakıştırır. Saygınlık, bilgelik, dürüstlük toplumu uzun vadede parlatan değerlerdir. Gerçekten hayran olduğumuz kişilerin sahip oldukları gücü mü, yoksa kendi özlemlerimizi istiyoruz? Burada bir muhakeme etmek şart. Belki de hayranlık başkalarına değil, içimizdeki potansiyele duyduğumuz özlemin bir ifadesidir.
Kaynakça
Kapak görseli: Web
Evrim Ağacı. “Neden Başka İnsanlara Hayranlık Duyarız?” Evrim Ağacı Soru & Cevap, 8 Nisan 2020. Web
Psikolog Bahar Kaya. “Sosyal Karşılaştırma Teorisi: Tanım, Örnekler ve Psikolojik Etkileri.” Psikolog Bahar Kaya Blog, 13 Mayıs 2024, Web.


