Mutlu bir sonra biten öykülere meraklı biriyseniz, başka bir kitap okumanız daha iyi olur.
Lemony Snicket
Talihsiz Serüvenler Dizisi; üç ayrı kardeşin, annesini ve babasını kaybettikten sonra, velayetlerinin amcalarına verilmesiyle birlikte yaşadıklarını anlatan bir dizidir. 1999 yılında ilk kitabı, 2004 yılında sinema filmi ve son olarak 2017 yılında ise Netflix dizisi ilgilileriyle buluştu. Lemony Snicket tarafından yazılan hikaye 13 kitaptan oluşuyor.
Kimdir Bu Lemony Snicket?
Yazar her ne kadar Lemony Snicket’in gerçek bir karakter olduğunu Daniel Handler’ın ise kanundan kaçarken kullanmakta olduğu bir takma ad olduğunu iddia etse de Lemony Snicket aslında yazarın takma ismi. Fakat Snicket ismi seride bir mahlas olmaktan çok daha fazlasına ulaşıp ufak da olsa bir rol sahibi olan bir karakter haline geliyor. Daniel Handler’ın o zamanlar bir yayınevinde editörlük yapmakta olan bir arkadaşı Handler’dan bir çocuk kitabı yazmasını istiyor fakat Handler bu teklifi düşünmeden reddediyor zira Handler kendisinin fikir dünyasının ve anlatım şeklinin çocuklara herhangi bir şey kazandırmayacağını, aksine kaybettireceğini düşünüyordu. Fakat sonra aynı arkadaşı ona ”Şu an 10 yaşında olsaydın ne okumak isterdin?” diye sorduğunda ortaya Talihsiz Serüvenler Dizisi çıkıyor. Adından ve ilk kitabın ilk cümlelerinden de anlaşılacağı üzere bu hikayede mutlu olan çok az insan ve gerçekleşen çok az güzel olay var.
Baudelaire Yetimleri
Seri ilk kitap olan Kötü Günler Başlarken ile başlıyor. Hikaye bir yangında ”talihsiz” bir biçimde ebeveynlerini kaybetmiş üç yetimi konu alıyor; Violet, Klaus ve Sunny.
Violet en büyük kardeş olmanın yanı sıra küçük yaşına rağmen insanları şaşırtan düzeyde yetenekli bir mucit. Tıpkı Snicket’in de dediği üzere ”Violet saçlarını bağladığında onun yeni bir icat üzerine yoğunlaştığını anlardınız.” Ortanca ve tek erkek kardeş olan Klaus tam bir kitap kurdu. Ailelerinin eskiden sahibi olduğu dev malikanenin kütüphanesinde okunmadık kitap hatim edilmedik sayfa bırakmayan düzeyde ne ile ilgili olduğu hiç fark etmeksizin eline geçen her kitabı okuyan bir çocuk. Sunny ise en küçük kardeş. Kendisi bir bebek olmasına rağmen şaşırtıcı derecede keskin dişleri ve mutfaktaki becerileri ile dikkat çekiyor. Kitabın belki de en önemli detaylarından biri de Sunny vasıtasıyla bizlere aktarılıyor. Sunny bir bebek ve yazarın da dediği üzere anlamsız kelime öbeklerini kullanarak iletişim kuruyor. Fakat Sunny’nin söylediği şeyler aslında çok da basit şeyler değil. Sunny ne zaman bir bebek sesi çıkarsa bunu konuyla ilgili tarihsel veya edebi bir konuya referans olarak yapıyor. Örnek vermek gerekirse şiirler yazan bir kızla tanıştıkları zaman Sunny ”Sappho” diyor.
Hani Bize Kötü Adam?
Çocuklar mutlu mesut hayatlarına devam ederlerken ailelerinin servetinden sorumlu olan masum banka çalışanı Bay Poe onlara kötü haberi veriyor. Bu noktadan sonra çocukların hayatı baştan aşağı değişiyor. Tam bu noktada devreye kendi deyimiyle ‘‘Mükemmel aktör Kont Olaf” giriyor. Olaf, Baudelaire yetimlerine kalan serveti ele geçirmek için insan öldürmek dahil her şeyi gözünü kırpmadan yapabilecek kötülükte biri. Üstelik çocuklardan da nefret ediyor. Baudelaire servetini eline geçirmeyi kafaya koymuş olan Olaf çocukların peşini bırakmayı hiç ama hiç düşünmüyor. Sinema filminde Jim Carrey, Netflix dizisinde ise Neil Patrick Harris tarafından canlandırılan Olaf kendine has kişiliğiyle uzun süre akıllarda yer edecek türden bir kötü karakter. Yine kendi deyimiyle ”Onun çok çok çok çok kötü biri olduğunu düşünebilirsiniz fakat emin olun en ufak fikriniz bile yok.”
Tüm Olay Köşe Kapmaca Mı?
Olaf’ın, Baudelaire yetimlerini kovalaması ve onların da kaçmaya çalışmasından çok daha derin bir hikaye aslında okuru bekleyen. Kitabın ilk sayfasını açtığımızda Beatrice isminde birine adandığını ve bu kişinin ölmüş olduğunu görüyoruz. Beatrice de aslında hikayenin bir parçası Lemony Snicket. Çocukların başından geçen kötü olaylar bir türlü azalmazken yazar bir yandan okura GİT (Gönüllü İtfaiye Teşkilatı) adında çok gizli bir örgütten bahsediyor. GİT adından da anlaşılacağı üzere şehrin dört bir yanında çıkan yangınlara itfaiye teşkilatının yetişemiyor olmasından dolayı kurulmuş bir grup yardımsever insanı temsil ediyor. Fakat zaman ilerledikçe örgüt yangından çok daha fazlasıyla ilgilenmeye ve bir entelektüel hareket haline gelmeye başlıyor. Gizli kodların şiirler olduğu, belirli kitapları okumayanın kapısından giremeyeceği bir çeşit edebiyat kulübü haline gelen örgüt dünyanın dört bir yanına yayılıyor. Yangınlar ise her zamankinden daha büyük bir tehlike olmak üzere çünkü hizipleşme adını verdikleri bir olayla birlikte örgüt ”yangın çıkaranlar” ve ”yangını söndürenler” olarak ikiye ayrılıyor. Kitaplar boyunca da okuru GİT ile ilgili çok daha kapsamlı ve detaylı bilgiler bekliyor.
Sinematik Evren
17 Aralık 2004 tarihinde serinin ilk sinema filmi vizyona giriyor. Jim Carrey’nin, Kont Olaf’a hayat verdiği film serinin ilk üç kitabını konu alıyor fakat hikayeyi beyaz perdeye geçirirken kitaplardaki hikayeye çok fazla sadık kalınmıyor. Gişede bekleneni de veremeyen film serinin ilk filmi olması gerekirken ne yazık ki ilk ve son filmi oluyor. Seneler sonra 2017 tarihinde ise başarılı bir Talihsiz Serüvenler Dizisi uyarlaması yapmak isteyen Netflix hikayeyi çok daha kapsamlı anlatacak şekilde kitap başına iki bölüm çekerek hikayeyi olduğu gibi yansıtmayı tercih ediyor. Beklenen kitleye ulaşan dizi ise sorunsuz bir şekilde finalini yapıp serinin hayranlarına baştan sona izleyebilecekleri bir görsel kaynak sunmayı başarıyor.
Sanırım Burada Gönderme Var
Yazar okumayı çok seven ve bunu her fırsatta dile getiren bir insan. Serinin içinde de ”Yanında tek bir kitap bile bulunmayan birine asla güvenmeyin.” gibi kitap okumanın önemini vurgulayan alıntılar mevcut. Bu sebeptendir ki daha önceden okuduğu şeylere ve klasiklere göndermeler yapmayı asla ihmal etmiyor. Banka çalışanı Bay Poe ile Edgar Allan Poe’ya selam çakan yazar, Baudelaire yetimleri ile de Charles Baudelaire’i anmayı ihmal etmiyor. Bir diğer karakter Esme Squalor ve eşi Jerome Squalor ile Jerome D. Salinger’ın kaleminden çıkan ”For Esme: With Love and Squalor” adlı hikayeye küçük bir gönderme yapıyor. Yaptığı şeyler sadece isimler vermekten çok daha fazlası. Baudelaire yetimlerinin adını ölüm temasında yazdığı şiirlerle ünlü Charles Baudelaire‘den almaları bunun bir rastlantı olma ihtimalini hayli zayıflatıyor. İlk kitabın; ilk satırından, son kitabın, son satırına kadar edebiyat dünyasından birçok farklı karaktere belki de yüzlerce gönderme yapan Snicket, okurun bunları fark ederken keyif almasına imkan sağlıyor.
Peki Ya Beatrice?
Yazar yarattığı hayal dünyasına çok fazla güvendiğinden oluşturduğu bu dünyayı en ince ayrıntısına kadar tamamlamış. Şehirlere isimler vermiş, her bir karaktere ayrı bir benlik yüklemiş ve Talihsiz Serüvenler Dizisi hayranları için GİT ve Beatrice ile ilgili daha fazla bilgi alabilecekleri ek kaynaklar bile oluşturmuş. Bunlardan biri Lemony Snicket’in çocukluğunu anlatan Tüm Yanlış Sorular serisi, bir diğeri ise Beatrice ile aralarında geçen mektupları paylaştığı Beatrice Mektupları. En ince detayına kadar oluşturduğu dünyayı paylaşan yazar okurun bu dünyanın içine girmesine ve bu dünyayı keşfetmesine izin veriyor.


