Yarım Kalmış Romanlar: Hayatın Eksik Bıraktıkları

Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Yaşam kısadır ama okunacak ve anlatılacak çok şey vardır. Ömrünü; yaşamı ve insanlığı anlamak ve anlamlandırmak üzerine yoran birçok yazar ya ömrünün yetmeyişinden ya da hayatın beklenmedik sürprizlerinden dolayı insanlığa yeni bir değer yahut fikir anlatmak için yazdıkları eserleri yarım kalmıştır. Yarım kalmış başlıca hayatların, yarım kalmış son sözlerini sizler için hazırladık!

1.Netoçka Nezvanova – Dostoyevski

Netoçka Nezvanova

“Bazen, yaşamakta olduğum hayatı bir düş sanıyordum.”

Dostoyevski, 1846 tarihli mektubunda abisine “büyük bir roman” yazmak istediğini söyler. Aynı yıl yazmaya başladığı eser sağlam iradeli ve yetenekli Netoçka’nın çilekeş hayatını, karakterin ağzından güçlü psikolojik tahliller ile anlatır. Ayrıca yazar, eserde kadınların konumlarıyla ilgili sorunları ve imkansızlıklara rağmen yetenekleriyle neler yapabileceklerini anlatmaya çalışmıştır. Roman, üç bağımsız hikâyeden oluşur. İlki kemancı üvey babası olan Yefimov etrafında şekillenir. İkinci kısım Netoçka’nın hem yetim hem öksüz kaldığı günde prensin küçük kızı Katya ile tanışması ve ilişkileri anlatılır. Ve son kısım ise Netoçka’nın Katya’dan ayrılıp prensin büyük kızı Aleksandra Mihaylova’nın yanına taşınması sonucu kendini keşfetmeye başlamasını anlatır. Ancak roman bu noktada yarım kalır. Çünkü yazar, 1849 yılında devlet karşıtı bir provokasyona karıştığı iddiasıyla tutuklanır ve bu sebeple “büyük bir roman” olacak dediği kitabı yarım kalır. Dostoyevski, sürgün hayatından sonra ilk günkü arzusuyla arasına yılların girmesinden dolayı esere devam etmez.

2.Bilirbilmezler – Gustave Flaubert

“İkisi de birbirlerini dinlediklerinde kendilerinin unutulmuş bir yanlarını yeniden keşfediyorlardı.”

Flaubert’in 1874’te kaleme almaya başladığı ve asıl adı “Bouvard ve Pecuchet” olan eser dilimize Tahsin Yücel’in çevirisiyle Bilirbilmezler olarak geçmiştir. Flaubert’in bu eseri yazma sebebi bilim meraklılıklarını ve entelektüelleri alay etmek ve bilimi ilahlaştıran, bilim dışında hiçbir şey tanımayan insanları yermektir. Yazar yergisini Bouvard ve Pecuchet’in dostluğuna dayanarak yapar. Kahramanlarımız; genel geçer bilgiler ile uzmanmış gibi davranan ve hatta o alanın gerçek uzmanlarıyla bile laf dalaşına girebilen, her şeye üstün körü ilgi duyan ve yalnızca teoride kitaplardan edindikleri bilgilerle iş yapan maceraperestlerdir. İki arkadaş; çiftçilik, yer bilimi, anatomi gibi çeşitli alanlarda Donkişotça bir maceraya atılırlar. Ancak yarım yamalak bilgileriyle her defasında hüsrana uğrarlar. Romanın yarım kalma sebebi yazarın 8 Mayıs 1880’de ani bir felç sonucunda ölmesidir. Yine de kitap, Flaubert’in ölümünden 1 yıl sonra derlenerek 1881’de yayına girmiştir.

3.Clarissa – Stefan Zweig

“En içten hisler karşısındakine anlatılmadıktan sonra ne değer taşır ki.”

İkinci Dünya Savaşı öncesinde 1933’te Naziler tarafından eserleri yakılan Zweig, eşiyle beraber hükümetin baskıları sonucu 1934’te Avusturya’dan ayrılmıştır. Zweig ve eşi, 1940’a kadar İngiltere’de kalmış ancak savaş yılları onları Brezilya yolculuğuna itmiştir. Avrupa’nın bulunduğu içler acısı durum sonucunda Zweig ve karısı karamsarlığa kapılarak 1942’de Rio’da birlikte intihar etmişlerdir. Zweig intiharıyla ardında kan ve nefret dolu bir dünyayla yarım kalmış bir roman bırakmıştır. Yazarın son çalışması olan Clarissa 1902’den Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar geçen sürede Avusturyalı subay bir babanın kızı olan Clarissa Schuhmeister’ın yaşadıklarını karakterin ağzından anlattığı bir hikayedir. Eser Clarissa’nın otoriter ve disiplinli babasının yanında kaldığı yıllar boyunca ruhundaki benliğin nasılda bastırılmış olduğunu ve sonrasında Dr. Silberstein ile kendini keşfetme yolculuğuna çıktığını anlatır. Bu yolculuk sırasında Fransız Leonard ile tanışır ve birbirlerine âşık olurlar. Ancak savaş yıllarının araya girmesiyle iki aşık birbirinden ayrı düşer ve bu esnada milliyetçilik duygusu çerçevesinde yaşanan olaylar boy gösterir. Roman, Zweig öldükten 39 yıl sonra taslak bir roman şeklinde yakın arkadaşı Knut Beck tarafından yayımlanmıştır.

4.Mızraklar Mızraklar Tüfekler Tüfekler – Jose Saramago

Mızraklar Mızraklar Tüfekler Tüfekler

“Bir yanda, dayatılan bir sessizliğin koruduğu hayat; diğer yanda, son bir hakikat çığlığını takip eden ölüm.”

“Silah fabrikasında neden hiç grev olmaz?” işte bu soru Saramago’nun ömrünün son yıllarında kafasını kurcalayan bir gizdir. Saramago bu soru çerçevesinde romana başlamış ve silah fabrikalarının karanlık geçmişlerine ışık tutmayı amaçlamıştır. Yazar, Artur Baz Semedo adlı bir silah fabrikası çalışanının gözünden sorgulamaya girişir. Başkarakterimiz başlarda savaşa karşı hissizleşmiş biridir. Ancak bir gün izlediği bir film onun içinde bulunmuş olduğu düzene karşı sorgulamaya iter. Yazarın kafasındaki soru, Semedo’nun silah fabrikalarının varlığını sorgulamasının temelini teşkil edecek ve akabinde yeni maceralara yelken açacaktır. Yazar, imla kurallarına umursamadan sadece okuru sorgulamaya yönlendiren bir üslupla romanı yazmıştır. Saramago’nun 2010 yılında ölümüyle eser sadece 3 bölümle sınırlı kalmıştır. Ancak Saramago vefatına yakın bilgisayarına eserin gidişatına ve sonuna dair notlar girmiştir. Eser bu notların ışığında okuyucunun hayal dünyasına bırakılarak basılmıştır.

5.Cennet Bahçesi – Ernest Hemingway

“Çok fazla duygu, çok fazla hasar, çok fazla her şey…”

Ernest Hemingway 1961 yılında yaşamını yitirir. Yazar, yüklendiği acılardan kaynaklı ruhsal bunalımların sonucunda çok sevdiği av tüfeğiyle intihar eder. Ernest ölümünün ardında gözü yaşlı bir eş ve 25 yıl sonra yayımlanacak yarım bir eser bırakmıştır. Kitap, Amerikalı yazarın 800 sayfalık el yazmalarından yola çıkılarak basılmıştır. Ancak Cennet Bahçesi, basılırken kırpılmalara uğrayarak asıl değerini yitirmiş olarak tarihe geçmiştir. Eser, Amerikalı yazar David Bourne ve eşi Catherine’in 5 aylık hikayesini anlatır. Bu çerçevede yazar kadın erkek ilişkilerine dair kendi çeşitli fikirlerini beyan etmiştir. Ne yazık ki basım sırasında bu alanlardan bir kısmı toplumu rahatsız edebileceği düşüncesi ile çıkarılmıştır.

6.Kabul Edilmiş Dualar – Truman Capote

Kabul Edilmiş Dualar

“Hiçbir şeyiniz olmadığında ve her şeyiniz olduğunda; bunların ikisi de uçurumun dibidir.”

Truman, 25 Ağustos 1984’te aşırı alkol tüketimine dayalı karaciğer kanserinden ölmüştür. Yazar, ölümünün ardından geriye sansasyonel bir hayat ve yarım bir eser bırakmıştır. Aziz Teresa’nın “Kabul edilmiş dualara, reddedilenlere göre çok daha fazla gözyaşı dökülür.” sözünden esinlenerek kitabın ismi koyulmuştur. Kitap, gerçek bir hayatın Capote tarafından yazıya geçirilmiş gözlemleridir. Yazar, eseri tamamıyla kendi yaşam birikimlerinden oluşturmuştur. Kitabın başkahramanı; annesi ve babasının kim olduğunu dahi bilmeyen, hayatını enteresan cinsel zevkler peşinde koşturan bir yazardır. Ayrıca eserde karakterimizin hayatını şekillendiren, dönemin başta siyasi ve edebi anlayışı olmak üzere sosyete içindeki kişilikler çokça yer alır. Eser, Truman’ın ölümünden sonra ortaya çıkan günlüğüyle benzerliği toplumda büyük etki yaratmıştır.

7.Suikast Bürosu – Jack London

“Yaşamış sayılmam. Çünkü maceraya atılmadım.”

Eser, bir grup insanın devletin ve adalet yasalarının yerine kendilerini koymasını anlatır. Dragomiloff’un kurduğu bu oluşum; iş adamı, doktor ve yazar gibi çeşitli alanlarda çalışan insanların sipariş üzerine kendilerince ölmeyi hakkettiklerine inandıkları kişilere suikast düzenlemesidir. Ancak Winter Hall ile Dragomiloff’un çetenin düzenindeki sistematik boşluklara dair sohbetlerinden sonra olaylar Dragomiloff ile çete üyelerinin birbirlerini kovalamasına evrilir. Yazarın, siyasi göndermeleriyle dolu olan 20 bin sözcüklü bu eser; yazarın mantıklı bir son bulamadığı gerekçesiyle yarım bırakılır. Ardından yazar, 1916 yılında vefat edince eser sonu bilinmez bir taslak olarak kalır. Suç ve gerilim roman yazarı Robert Lloyd Fish tarafından London ve karısının notlarıyla tamamlanır. Her ne kadar üslup farkı olsa da Fish anlatımda eserin asıl sahibine sadık kalmıştır. Eser 1963’te iki yazarlı biçimde yayımlanmıştır.

8.Eylembilim – Oğuz Atay

“Bence insanlar bu yüzden anlaşamıyorlardı: Herkes başka dili konuşuyordu.”

Eylembilim, Oğuz Atay’ın Avukat Dilaver Kalas aracılığıyla merhum Prof. Server Özbudak’ın anılarını anlattığı bir eserdir. Eser, profesörün o günlerde bir devlet üniversitesinde yaşanan sağ sol olaylarına karşı bakış açısını anlatır. Ayrıca Server’in burjuvazi yaşamın içinde sol görüşlü bir birey olarak çevresine yabancılaşması, yazarın okuyucuya aktardığı bir diğer noktadır. Kahramanımız bu ortamda yaşadığı hayat ile bir iç hesaplaşmaya girecektir. Ancak eser Oğuz Atay’ın 1977’deki ani ölümüyle yarım kalır. İlk olarak, eserin sadece 40 sayfası bulunduğundan 1987’de Günlük adlı bir kitabının son kısmında “Etkinlik” adıyla yayımlanır. Yazarın ölümünden 11 yıl sonra isimsiz bir kargoyla eserin geriye kalan 74 sayfası Atay’ın kızına yollanır. Ve eser Eylembilim adıyla 1998’de yayımlanır.

spot_img

2 YORUM

  1. Yarım Kalmış Romanlar: Hayatın Eksik Bıraktıkları adlı yazınızı çok ilgi çekici ve farklı kitapları bir araya toplayan bir yazı olmuş, elinize sağlık keyifle okudum 🙂

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Editor Picks