Fleetwood Mac – “Landslide”: Hayatın Dönüm Noktalarına Mektup

Editör:
Zeynep Kezer
spot_img

Müzik tarihine damgasını vuran, 70’li yılların belki de en fırtınalı, en ikonik gruplarındandır Fleetwood Mac. İlk olarak blues ve sonrasında pop ve rock türlerinde müzik üreten grup, dünya müzik tarihine damga vurmayı ve küresel çapta bir kitle edinmeyi başardı desek yanlış olmaz. Ancak bu başarının ardında; yükselişler, düşüşler, sırlar ve çatışmaların yankılandığı hikayeler de yatıyor. Fleetwood Mac denildiğinde, grubun çalkantılı ancak yaratıcılığı engellemek yerine besleyen yüksek gerilimleri, romantik ilişkiler ve ayrılıklar sıkça akıllara geliyor. Tüm bu yaşanan dalgalanmalar, grubun belki de en zor sınavları beraber aşmasına ve en dokunalı parçalara imza atmalarına yardımcı oldu. O en dokunaklı parçalardan biri ise, Stevie Nicks‘in henüz Fleetwood Mac’e katılmadan önce kaleme aldığı “Landslide”.

Landslide Bize Ne Anlatıyor?

Fleetwood Mac, honeypunchmag.com

Landslide, derinliğe sahip sözleri ve folk melodilerle kurduğu güçlü atmosferle zamansız bir parça. Kararsız genç bir kadın pencereden Rocky Dağları‘nın bembeyaz karlı zirvelerini izliyor. Cesaretini kaybetmiş, yalnız ve hayatta hangi yöne gitmek istediğine karar veremeyen kadın, duygularını yazmaya başlıyor ve Landslide çıkıyor ortaya.

Nicks’in şarkı sözlerini bestelemesi beş dakikasını alıyor ve ortaya çıkan dizeler, rock tarihinin en popüler, bana göre de en dokunaklı şarkılarından birini oluşturuyor. Stevie Nicks bu dizeleri yazarken henüz yirmili yaşlarında, bir gün müzisyen olma hayaliyle garsonluk ve temizlikçilik yaparak geçinmeye çalışan genç bir kadındı. Hayata karşı verdiği mücadelelerde tam yenik düşmüş gibi hissediyorken, karlı Aspen dağları ona bir anda ilham verdi ve Landslide’ı yazmaya başladı Nicks. Nicks’in bu içsel mücadelesi, yalnızca kendi hikayesine değil, aynı zamanda hepimizin yüzleşmeye korktuğu kişisel dönüşümlere ayna tutuyor.

Şarkının kaleme alınmasından 3 ay sonra Stevie Nicks ve gitarist erkek arkadaşı Lindsey Buckhingham, Fleetwood Mac’e katılmaları için davet aldılar ve işte o an hayatları tamamen değişti; değişimin şarkısı Landslide, onlara hayatlarının değişimini getirdi. Her dinlediğimde, kendi hayatımdaki değişimlerin, bitişlerin ve başlangıçların izlerini buluyorum bu şarkının dizelerinde. Stevie Nicks’in sözleri, hepimizi kendi kişisel heyelanlarımıza, yani hayatın bizi dönüştürdüğü o sarsıcı anlara götürüyor. Belki de tam bu yüzden Landslide, zamansız bir etkiye sahip.

Parça, stilistik olarak folk rock ve blues öğelerinin bir araya geldiği ve dakikalar geçtikçe dingin ruh halinin biraz yükseldiği bir soft rock örneği. Akustik gitar tınılarına eşlik eden Nicks’in dengeli ve yer yer sert vokalleri melankolik bir atmosfer oluşturuyor. Düşünceli rezonansı ve dingin notlara ek olarak Buckingham’ın, şarkı sözleriyle beraber adeta sızlanıyor sandığımız elektro gitar riffleri de şarkıyı oldukça güçlü kılıyor.

Tematik olarak baktığımızdaysa Landslide, büyümenin karmaşası ve belirsizliğini anlatıyor bizlere. Genç yetişkinlik döneminin getirdiği çalkantıları, stresi ve hayal kırıklıklarını dizelere döküyor Nicks. Tüm bunlar bir yana, zamanın durdurulamayışına parmak basıyor aynı zamanda. Tanıdık, bilindik bir geçmişi ardında bırakmanın getirdiği yürek burkan tereddüt, gençlik yıllarının masumiyeti ve kırılganlığının yitişi ve zamanın her şeyi usulca aşındırmasını bir bir gözler önüne seriyor bu şarkı. Bir zamanlar kurulan çocuksu hayallere duyulan özlemi hissediyorsunuz şarkının her notasında. İşte tam bu sebeplerden, kendimce “konfor alanım” diyebildiğim şarkılardan biridir kendisi.

Landslide, değişimin ve dönüşümün bambaşka yüzlerine ayna tutuyor. Her bir dize, kendi içsel dönüşümlerimizle birer yüzleşme görevi görüyor. Şarkıyı dinlerken gözlerinizi kapattığınızda kimi zaman geçmişin ağırlığını taşımaktan duyduğumuz yorgunluk ve hayattan bıkma hissi, kimi zaman da yeni başlangıçların getridiği heyecan geçecek gözlerinizin önünden. Bu yüzden her dinlediğimde, Landslide’ın yalnızca bir Stevie Nicks şarkısı değil, hepimizin yaşamındaki dönüşümlere eşlik eden bir duygu haritası olduğunu düşünüyorum. Şarkının güzelliğinin bir kısmı da temalarının yoruma açık olmasında yatıyor; sözler herkes için farklı bir şey ifade edebiliyor, farklı yolculuklara ışık tutabiliyor ama en nihayetinde değişimin gücünü gösteriyor.

Şarkı Sözleri

Stevie Nicks sahnede, reddit.com

“I took my love, took it down
(Aşkımı aldım ve aşağı indirdim)
I climbed a mountain and I turned around
(Bir dağa tırmandım ve geri döndüm)

Bu sözlerle giriş yapıyor Nicks şarkıya. Şarkının yazıldığı dönem, Nicks ve Buckingham’ın hararetli kavgalar yaşadığı bir döneme denk geldiğinden, “aşağıya doğru çekilen aşk” sözleriyle ikiliden bahsedildiğini tahmin edebilmek pek zor değil. “Aşkımı aldım ve aşağı indirdim” derken Nicks, bir yeniden değerlendirmeden bahsediyor sanki. Aşkın sarhoşluğundan biraz uzaklaşıp, duygularla yüzleşme ihtiyacını ve sona yaklaşmanın kabulünü anlatıyor.

Ardından gelen, sonunda tekrar geri dönmek için koca bir dağa tırmanma imgesi de Nicks’in çalkantılı ilişkisinde gösterdiği çabaların boşunalığına değiniyor gibi. Bu sözler, henüz şarkının girişi olsa da, tahmin ediyorum ki inişli çıkışlı ilişkilerden geçmek zorunda kalmış herkeste buruk bir yankı uyandıracaktır. Başka bir açıdan baktığımızdaysa, Stevie Nicks bu dağı bir hayat yolculuğu olarak da tanımlıyor olabilir.

Stevie Nicks ve Lindsey Buckingham, Far Out Magazine

“And I saw my reflection in the snow-covered hills
(Ve karla kaplı tepelerde yansımamı gördüm)
’Til the landslide brought me down
(Ta ki heyelan beni aşağıya indirene kadar)”

Zamanın öngörülemez akışını tasvir ediyor bu dizeler. Aspen’in karla kaplı dağlarına bakarken gelen “Evet, başarabiliriz!” dürtüsüyle yazıyor Nicks bu şarkıyı. Heybetli, güçlü ve karla kaplı dağların yansımasında kendini adeta zirvede görüyor, ta ki aklına heyelan gelene kadar. Heyelan, zamanını geçişini anlatan bir metafor olarak kullanılıyor şarkıda ve karla kaplı tepelerin dingin görüntüsü ve huzurlu atmosferi, aşağı doğru gelen bir heyelanla yok oluyor. Şarkıdaki tezatlığın zeminini bu sözlerle atıyor Stevie Nicks; önce kendisini karın dinginliğinde görüyor ve ardından değişimin kaosu o sakinliği alt üst ediyor.

“Oh, mirror in the sky, what is love?
(Gökyüzündeki ayna, aşk nedir?)

Can the child within my heart rise above?
(Kalbimdeki çocuk yukarı çıkabilir mi?)”

Zorluklarla karşılaştıktan sonra, sıra bu karşılaşmayla beraber gelen içsel çatışmalara geliyor. “Aşk nedir, içimdeki çocuk hala var olabilir mi, o çocuk o hayallerin peşinden gidebilir mi, kalbimin sesi doğru kararı verebilir mi?” ve daha bir çok soru saklı Nicks’in bu satırlarında. “Gökyüzündeki ayna” metaforuyla, insanın tanrı suretinde yaratılışına atıfta bulunuyor ve dua ediyor Nicks, önündeki bu sayısız seçeneklerle ne yapacağını soruyor ilahi bir güce. Kalbindeki çocuğu, büyüdükçe kaybedeceğinden korktuğu gençlik masumiyetini yaşatabilmek için dua eder gibi konuşuyor gökyüzüne.

“Can I sail through the changin’ ocean tides?
(Okyanusta değişen gelgitlerin üstünden geçebilir miyim?)
Can I handle the seasons of my life?
(Hayatımın mevsimleriyle başa çıkabilir miyim?)”

Yeniden yeşermek için, yeniden yaşayabilmek için yaprak döker ağaçlar. Bizler de hayatımızdaki eskilerin, yeniye yer açmak için solup gittiği mevsimler yaşıyoruz kendi içimizde. Yolculuğumuzda, yelkenleri kimi zaman dingin sularda kimi zaman kükreyen dalgalarda açıyoruz. Tam da buna parmak basıyor Nicks, nasıl başa çıkacağız bütün bu korkutucu değişimlerle? 

“Well I’ve been afraid of changin’
(Değişmekten korkuyordum)
Cuz I built my life around you
(Çünkü hayatımı senin etrafında kurdum)
But time makes you bolder, even children get older
(Ama hayat insanı cesurlaştırıyor, çocuklar bile büyüyor)
And I’m gettin’ older too…
(Ve ben de yaşlanıyorum)”

Bu sözlerle değişimin kaçınılmazlığını ve gerekliliğini kabul ediyor Stevie Nicks. Kariyer hayatı, ilişkiler, içsel savaşlar hepsinin temelinde bu statüko sorunsalı yatıyor aslında: Mevcut durumda kalmak bir anlam ifade etmiyor fakat devam etmek de değişmek de fazlasıyla acı veriyor. Yaş ilerledikçe, gençlik yıllarında doruklarda olan idealist ve optimist düşünceler yavaş yavaş yerini daha realist, rasyonalist hatta pesimist düşüncelere bırakıyor.

“Ah, take my love, take it down
(Aşkımı al ve aşağı indir)
Oh, climb a mountain and turn around
(Bir dağa tırman ve geri dön)
And if you see my reflection in the snow covered hills
(Ve eğer karla kaplı tepelerde yansımamı görürsen)
Well, the landslide will bring it down
(Bil ki, heyelan onu aşağı indirecektir)”

Bu kıta, ilk kıtayla çok benzese de hem sözleriyle hem de Nicks’in vokal tonuyla bambaşka bir yola götürüyor şarkıyı. Nicks, vokallerindeki düşüşle, elinde olmayan değişikliklerle artık yüzleştiğini itiraf edercesine söylüyor bu sefer kıtayı. İlk kıtada kendi yansımasını görüyordu Nicks, fakat bu sefer karşısındakinden istiyor kendisini görmesini. Fakat yine de sonuç değişmiyor, yine heyelanın kendisini aşağı çekeceğinden çok emin yazıyor bu kıtaları.

Neredeyse 50 yıldan fazla bir süredir kulaklarda yanılanan Fleetwood Mac klasiği Landslide, tüm bu yönleriyle zamansız bir klasik olmaya layık bence. Hayatla, hayallerle ve ilişkilerle gelen belirsizlikler ve değişimin zorunluluğu gözler önüne seriliyor Nicks’in sihirli sözleriyle. Hatta Stevie Nicks, bir röportajında Landslide’ın anlamının da zaman içinde dönüştüğünü dile getiriyor. Şarkının, yıllar boyunca yaşanan çeşitli olaylarla farklı noktalarda bağ kurduğunu ve kendisini asla bırakmadığını dile getiriyor.

 

Kaynakça

Honeypunchmag.com, “Fleetwood Mac”, Web. [23.12.2024]

Americansongwriter.com, “Behind the Song: Fleetwood Mac, “Landslide””, Web. [25.12.2024]

Medium.com, “Lyrical Analysis of Fleetwood Mac’s Landslide”, Web. [25.12.2024]

 

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Editor Picks