İnsanlık tarihinin en önemli gelişmelerinden bir tanesi de şüphesiz ki matbaanın keşfedilmesidir. Matbaa sayesinde insanlar kendi fikirlerini, düşüncelerini veya yorumlarını diğer insanlara aktarmaktaydı. Bu da ilk zamanlarda kitap veya gazete aracılığı ile yapılmaktaydı. Özellikle matbaa sayesinde insanların haber alabilme, bir şeyler öğrenebilme süreci kolaylaşmaya başlamıştı. İlerleyen tarihler doğrultusunda değişime ve gelişime açık olan insan sabit kalmayarak hayatlarını kolaylaştırabilecek daha farklı şeyleri keşfetmeye başladı. Bunlardan biriside elbette ki ‘medya’ dediğimiz olgudur. Bu doğrultuda radyoların gün yüzüne çıktığını belirtebiliriz. Bunun yanında insanlar matbaa anlayışını da geliştirerek çıkardıkları dergi, kitap veya gazetelere çeşitli görseller eklemeye başladılar. Böylelikle toplum yeni bir anlayış çerçevesinde kendi hayatını da şekillendirmeye çalıştı. Radyolarda bireylerin yapmış oldukları yorumlamaları dinleme fırsatı doğarak, yapılan yorumları dinleyen bireyler ise ona göre düşüncelerini, fikirlerini geliştire-bilmekteydi. Radyoların yanında dergi ve gazetelere eklenen görseller ile birlikte sadece haberler paylaşılmıyordu. Eklenen görseller ile birlikte yeni alanlarda ortaya çıkmaya başlamıştı. Örnek olarak moda anlayışını söyleyebiliriz. Verdiğimiz örnekten hareketle de dergilerde bulunan giyim üzerine olan görsellerde insanlar bu sayede kendi moda anlayışlarını da şekillendirmeye başladılar. Konuyu çok fazla uzatmadan aslında diyebiliriz ki yaşanılan bütün bu gelişmeler toplumları tek tipleştirmeye başlayan sürece de işaret etmekteydi.
Yukarıda saymış olduğumuz gelişmelere ek olarak sunabileceğimiz hatta hayatımızın tam merkezine yerleşen bir gelişmede karşımıza çıkmaktadır. Bu gelişme elbette ki bilgisayarın icadı ile beraber ortaya çıkan ‘internet’ kavramıdır. İnternet’in ortaya çıkması ile beraber toplumların birbiri ile kurduğu iletişim daha da kolaylaşmaya başladı. Daha sonrasında ise insanlar için bilgiye ulaşım çok daha kolay olmaya başladı. İnternet teknolojisi insanlara, markete gitmeden alışveriş yapma olanağı tanımakta; eğitim aracı olarak kullanımı sayesinde, eğitim mekanlarının önem ve gerekliliği azalmaktadır (Karagülle & Çaycı, 2014). İnternet’in meydana getirdiği kolaylıkları çoğaltabilmemiz elbette mümkündür. İnternet’in ortaya çıkmasının ilk zamanlarında çeşitli arkadaşlık siteleri de kurulmaya başladı. İnsanlar bu sitelere üye olarak kendilerine internet üzerinde de olsa sosyal arkadaşlar aramaya giriştiler. Toplumlar bu sitelere zamanla daha fazla yoğunlaşmaya başlayarak arkadaşlık sitelerinin kendini geliştirmelerine veya daha farklı sitelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Aslında bu siteler sadece arkadaşlık üzerine kurulmamıştı. Bunun yanında çeşitli fikir gruplarının da var olduğunu bizlere göstermişti. Böylelikle bizden olmayan grupları da tanıma fırsatı doğmuştu. Böyle bir durumda esasında farklılıklarımızı veya farklı olanları keşfetmemizi sağlamıştı. Farklılıklar iyiydi, bizden olmayanların var olması güzeldi. Çünkü varlığımızın anlamı bizden olmayanlara borçluyduk ki aynı şekilde bizden olmayanlarda varlıklarının anlamını bizlere borçluydu.
Tarihler ilerledikçe hiç bir şey sabit kalmaz. Dolayısıyla da internet mecrası da kendini geliştirdi. Bilgisayar ağlarının gelişmesiyle zaman ve mekan sınırları aşılmış, dünyanın her yerinden her çeşit ve kültürden insan birbiriyle anında iletişim kurabilmeye başlamıştır. Her türlü ses ve görüntü iletimi, tasarımı yaşamın artık vazgeçilmez unsurlarını oluşturmaktadır(Mercan, 2010). Bu çerçevede yeni uygulamalar gün yüzüne çıkmaya başlayıp insanlar ile tanışmaya başlıyordu. Yaşanılan bu gelişmelerin bir çok etkisi oluyordu. Fakat sizleri şöyle bir noktaya çekmek istiyorum. İnternetin gelişmesi küreselleşmeyi de hızlandırdı. Bu çerçevede farklılıklarımız azalmaya başlayıp, aynılıklarımızın fazlalaşmaya başladığını söylememiz sanırım yanlış olmayacaktır. Farklı bir şekilde ifade etmemiz gerekirse farklı ülkelerde bulunan bireylerin en basit haliyle giyim kültürleri, yeme-içme kültürleri benzerlikler göstermeye başladı. İnternet’in gelişimi küreselleştirmeyi de hızlandırdığı için çok uzağımızda olan kültürleri tanıma fırsatı bizlere sundu. Fakat bunun dışında küreselleşmenin etkisiyle aynı şekilde düşünme kültürlerimiz, giyim kültürlerimiz ve yeme-içme kültürlerimiz benzeşmeye başladı. Belki de yaşadığımız bu durum öyle bir noktaya geldi ki farklı bir ülkeye gittiğimizde muhtemelen yabancılık çekmeyeceğiz. Globalleşen dünyada aslında farklı olan şeyler giderek azalmaya başladı. Bunlardan biriside birbirinden çok farklı olan sosyal medya uygulamalarıydı. ‘Uygulamalarıydı’ diyorum çünkü bu sosyal medya uygulamaları da artık birbiriyle büyük bir oranda benzerlik göstermeye başladı. Daha önce ayrı uygulamalar olarak çalışan web, e-posta, haber grupları, blog, sohbet (chat) ve oyun gibi servisler yakınsamıştır. Bunun sonucunda, bu servislerin bir kısmını veya hepsini bünyesinde barındıran yepyeni uygulamalar ortaya çıkmıştır (Acun, 2011). İlk zamanlarda farklı sosyal medya uygulamalarına üye olduğumuzda veya kayıt yaptırdığımızda belli bir süre o uygulamayı çözmeye çalışıyorduk. Nasıl kullanılır, nasıl ayar yapılır gibisinden gerekli incelemelerimizi sağlıyorduk. Aslında birbirinden farklı olan uygulamalar sayesinde bir uygulamaya ısınamadığımız zaman farklı bir uygulamayı kullanmamız bizler için daha iyi olabiliyordu. Kendimizi daha rahat ifade edebileceğimiz, fikirlerimizi paylaşabileceğimiz uygulamaları daha ağırlıklı kullanmaya başlıyorduk. Lakin zaman ilerledikçe çoğu uygulamalar birbirleriyle benzerlik göstermeye başladı. Uygulamalar kendi düzenlerinden çıkmaya başlayıp tek tipleşmeye başladı. Bu durumun neden kaynaklandığını yada sebeplerinin neler olduğu elbette ki tartışılabilir. Fakat eğer dikkat edersek uygulamaların büyük bir çoğunluğunun görselleşme, blog, sohbet üzerine kurulmaya başladığını fark etmemiz mümkündür.
Şimdi isterseniz bir kaç uygulama üzerinden söylediklerimizi anlatmaya başlayalım. Öncelikli olan uygulamamız Facebook‘tur. Facebook’un ilk kullanılmaya başlandığı zamanlarda insanlar uzak akrabalarına, eski arkadaşlarına ulaşıp onlar ile sohbet edebilmek amacıyla kullanıyorlardı. Daha sonra ki süreçlerde facebook bu özelliğini yitirmeye başlayarak bir tartışma platformuna dönüşmeye başladı. Şimdilerde ise kısa (24 saatlik) hikaye özelliği ile beraber genelde görsel paylaşma üzerine yoğunlaşmaya başladı. İnsanlar elbette ki yine bir iletişim aracı olarak bu uygulamayı kullansalar da, bu amacın facebook’un ilk zamanlarında daha yoğun olduğunu söyleyebiliriz. İkinci uygulamamız ise Instagram‘dır. Bu sosyal medya uygulaması ise ağırlık olarak görsel paylaşma üzerinedir. Bu uygulamada da elbette ki mesajlaşma özelliği bulunmaktadır. Fakat görsel paylaşımı daha ön planda olduğundan dolayı mesajlaşma özelliği ikinci planda kalmaktadır. İnstagram uygulamasına da facebook’ta olduğu gibi kısa hikaye özelliği gelmesi ile beraber facebook ve instagram uygulamaları birbirleriyle benzerlik göstermeye başladı. Üçüncü uygulamamız ise Linkedln uygulamasıdır. Bu uygulamayı daha çok iş dünyasında bulunan bireylerin kullandığını belirtmemiz sanırım yanlış olmayacaktır. Linkedln uygulamasını insanlar daha çok iş hayatına girebilmek için kullanmaktadır. Bu uygulamanın da yukarıda söylemiş olduğumuz facebook uygulamasından düzen, tasarım ve işleyiş olarak bir farkının olmadığını belirtebilmek mümkündür. Diğer sosyal medya uygulamalarında olduğu gibi bu sosyal medya uygulamasına da elbette ki hikaye ekleme özelliği gelmiş bulunmaktadır. Anlatacağımız son uygulama ise Twitter‘dır. Twitter için ‘az sözcükle çok şey anlatabilme’ durumu dememiz sanırım yanlış olmayacaktır. Toplumun tanınmış sanatçıları, siyasileri, akademisyenleri bu uygulamayı ağırlık olarak kullandığından dolayı bir konu hakkında düşünmüş oldukları fikirlerini burada dile getirmektedirler. Bu sayede de bizler birinci ağızdan yorumları veya fikirleri okuyabiliyoruz. Hatta Twitter öyle bir boyuta gelmiş bulunmaktadır ki bazen ülkelerin gündem konularını bile belirleyebilecek güce ulaşmıştır. Sonraki süreçlerde Twitter’da karakter sayısını fazlalaştırdılar. En sonunda ise ‘Fleets’ özelliği getirilerek Twitter’ın da diğer sosyal medya uygulamaları ile benzerlik göstermeye başladığını belirtebiliriz.
Önceki zamanlarda bir sosyal medya uygulamasını düzgün ve sağlıklı bir şekilde kullanabilmemiz açısından o uygulamayı en ince ayrıntısına kadar inceliyorduk. Ona göre nasıl kullanılabileceğini öğreniyorduk. Fakat şimdi ise sosyal medya uygulamaları (ufak farklılıkları olmasına rağmen) birbiriyle benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla bir sosyal medya uygulamasını nasıl kullanılacağını bildiğimiz zaman diğer uygulamalarında nasıl kullanılacağını rahatlıkla öğrenmiş olabiliyoruz. Sonuç olarak diyebiliriz ki hayat tarzlarımız, kültürlerimiz birbiri ile aynı olmaya başladığı gibi kullanmış olduğumuz sosyal medya uygulamaları da birbiriyle benzerlik göstermeye başlamıştır. Unutmayalım ki;
Bizi biricik yapan farklılıklarımızdır. Bu farklılıklarımız sayesinde varlığımızın bir anlamı olmaktadır.
Kaynakça:
- Acun, R. (2011). Her dem yeniden doğmak: Online sosyal ağlar ve kimlik. Milli Folklor Dergisi, 89, 66-77.
- Karagülle, A. E., & ÇAYCI, B. (2014). Ağ toplumunda sosyalleşme ve yabancilaşma. The Turkish Online Journal of Design Art and Communication, 4(1), 1-9.
- Mercan, N., (2010). DİJİTAL DÜNYADA ZAMAN, MEKÂN, İNSAN İLİŞKİLERİ VE YABANCILAŞMA.