Hasçelikler and the City: Dijital Bir Ailenin Hikâyesi

Editör:
Asya Yüce

Yayında ve yapımda Belkıs TV’nin olduğu Hasçelikler and the City, son altı aydır birçoğumuzun gündeminde. Twitch ve Youtube’da yaptığı canlı yayınlardan ve Derde Doğru, Emlak Show gibi formatlarıyla severek izlediğim Sude Belkıs, bu kez daha büyük bir ekiple bize bir ailenin kapılarını araladı.

Hasçelikler and the City‘nin odağında geleneksel aile yapısına önem veren orta sınıf bir aile olan Hasçelikler var. Nesly olarak tanıdığımız Neslihan; Buse, Fatoş, Bedri, Uğur ve Caka hikâyenin karakterlerinin yalnızca bir kısmı. Serinin ilk bölümünden itibaren başı, sonu ve karakterlerin çerçevelerinin belli olmaması bence çok özel. Serinin yapım sürecinde yaşananları paylaşmaktan çekinmeyen Sude Belkıs, izleyenlere bambaşka bir ortaklık hissi sunuyor. Tam da anlattığım şekilde dizi gitgide dallanıp budaklanarak son birkaç bölümdür izlediğimiz üzere daha çok karakterlerin iç dünyalarına ve geçmişlerine odaklanan bir yere evrildi. Özellikle de son bölüm olan “Mayın Tarlasında” bölümüyle aileyi çekip çeviren Fatoş’un hikâyesini görüyoruz.

Saçma Hikâyeler Kuşağı

Hasçelikler and the City Bölüm 6

Hasçelikler bu kadar ilgi görmüşken sizi bu seriden biraz daha öncesine götürmek istiyorum. Yaklaşık bir sene önce Belkıs TV’de Issız Ağdam’la “Saçma Hikâyeler Kuşağı” video serisi başlamıştı. Sude’nin anlatma ve yaratma hevesini kavramak için bence bu mini seri de epey önemli. Issız Ağdam, bir mahalle kuaföründe yaşanan dramayı ele alıyordu. Sonrasında Sude’nin yayınlarını sıkı takip edenlerin önceden de bildiği Naciye Sahnede hikayesi geldi. Bu videolarda geçen karakterler seyirciler tarafından hemen sahiplenildi çünkü çokça izlenen dizilere kıyasla sahip olduğu karakterler daha “tanıdık”.

Televizyonda Kimleri İzliyoruz?

Hasçelikler and the City Bölüm 7

Ana akım televizyonda son zamanda görülen işlerin aynılığından çoğu insan yakınıyor. Televizyonda izlediğimiz çoğu dizide hem kültürel hem de ekonomik sınıflar karikatürize edilerek aşırılaştırılıyor. Bu karikatürize etme durumu son zamanlarda daha çok seküler-muhafazakâr ikiliği üstünden oluşturuluyor. Tabi bunun dışında yıllardır süregelen zengin-fakir ayrımı da devam etmekte. Kültürel kutuplaşmanın bu denli görünür olduğu bir zamanda dizilerde de aynı zıtlıkları izlememiz şaşırtıcı değil fakat tam olarak gerçeği yansıtmıyor.

Orta sınıf olarak adlandırdığımız kesim iki zıt uç arasında temsiliyet açısından eriyip gidiyor. Ekonomik olarak orta sınıf tanımlamasına katılmayabilirsiniz ama kültürel anlamda ne tam olarak seküler ne de muhafazakâr olan bir grup insan var. Hatta kendimi de bu şekilde adlandırabilirim. 15 senedir kullandığımız koltuk takımlarının üstüne annemizin çeyizinden kalan kâselerde çekirdek çitlerken izlediğimiz hayatlar, ya bizden çok daha kötü ya da hayâl edemeyeceğimiz kadar bizden uzak. İşte ana akım televizyonda göremediğimiz temsiliyeti sunduğu için de Hasçelikler çok benimsendi. Bir temsiliyet göreviyle çekilmeye başlanmadıysa bile bahsettiğim ikiliğin dışında bir anlatı kurduğu için hevesle takip ediliyor.

Kurgudan Gerçekliğe Adım

Dizideki bazı karakterlerin Instagram hesapları

Serinin başarısını etkileyen bir diğer faktör, televizyondaki ya da dijital platformlardaki işlerin sahip olamadığı bir güce sahip olması: yeni medya pratiğine çok daha iyi adapte olmak. Ekibin dizideki karakterlere Instagram hesabı açıp oradan izleyicilerle hep iletişim halinde olmaları, hatta seride adı geçen akrabalara izleyicilerin hesap açmaları insanları pasif izleyici olmaktan çıkardı.

Sevdiğimiz kurgusal dünyalarla bağ kurmak için merch olarak adlandırılan kupa, tişört ya da başka şeyler satın alıyoruz. Şimdilerde epey revaçta olan Quiz gecelerine katılıyoruz. Bu pratikler bizi izlediğimiz içeriklerle belli ölçüde ilişkilendiriyor ve o evrendeki karakterlerle birebir iletişim kurmaksa bambaşka bir deneyim sunuyor. Dijitalleşmenin sınırlarını sorgulatan bu pratikte kimi insanlar Nesly ile Sude Belkıs’ı ayırt edemiyor ya da Nesly’nin aslında kurgusal bir karakter olduğunu bilmiyor. Bunu gerçekliğe zarar veriyor gibi görenler varsa gerçekliğin kendisinin de bir tür kurgu olduğunu hatırlatmakta yarar var.

Yeni Influencer Nesly

Neslyye gelen bir PR paketi

Nesly artık öyle bir üne kavuştu ki markalar ona da PR paketi gönderir oldu. O artık yalnızca kurgusal bir karakter değil, yorumlarda fanlarına cevap veren göndermeli hikayeler atan YouTube dışında var olan biri. Büyümeye açık bu potansiyeli gören markalar da yavaş yavaş diziye sponsor olmaya başladı. Dizi için yeni medya pratiğine açık dememin bir sebebi de bu aslında. Dizi, alışılagelmiş reklamların dışında çıkan ve gündeme ayak uydurmaya çalışan markaların hemen radarına girdi. Telefon kamerasıyla çekilenve büyük bir çoğunluğunun doğaçlama olduğunu bildiğimiz bir hikâyenin finansal olarak destek görmesi serinin devamlılığı için de çok değerli.

Hepimizin Ablası Fatoş

Hasçelikler and the City Bölüm 5

Reklam ve finans mevzusuna girmişken Fatoş Hasçelik’in de markalaşmasına bakmamız gerekli. Fatoş’a hayat veren Nergis, tavrı ve laflarıyla çabucak fenomen haline geldi. Yukarıda da bahsettiğim dj’lik yaptığı bölümden sonra DJ Fatoş kurgudan gerçekliğe bir adım daha atarak Türkiye’nin çeşitli illerinde sahne almaya başladı. Hem seride hem de Fatoş’un setinde çalan şarkılar Spotify’da çok dinlenenler listelerinde ilk sıralara yükseldi. Çevremde seriyi izleyenlerle konuşurken Nergis’in Fatoş kimliğiyle sahne almasına çok şaşırdıklarını hatta biraz da içerlediklerini gördüm. Yaptıkları eleştirilerin temelinde de “faydalanmacılık”, seyirci üstünden para kazanma var. Eleştiriyi anlıyorum ama katılmıyorum. Nasıl Instagram üstünden iletişime geçmek insanların hoşuna gidiyorsa, dizide çok sevdikleri bir sahnenin içinde hissetmek amacıyla bu etkinliklere gitmelerini de çok olağan karşılıyorum.

Hasçelikler and the City Bölüm 6

Gelelim yazının asıl amacına. Seriyle ilgili halihazırda bir sürü güzel şey yazıldı. Bu sebeple artık söylenecek bir şey olmadığını düşündüm. Yaklaşık bir ya da iki ay önce başka bir inceleme okuyunca kararım değişti. Seriyi kültür turizmi yapmakla suçlayan bir yazıdı. Yazının çıkış noktasındaki farkındalığı anlıyor ve hak veriyorum fakat eleştirinin yanlış yere yapıldığı fikrindeyim. Yazıda Fatoş’un leopar giymesinin vulgar görülen kesime ait kültürel pratiklerin sosyal ve ekonomik olarak daha güçlüler tarafından sahiplenilmesinden bahsediliyor. Günlük hayatta vulgar, aşağı görülen kimi pratikler sosyal ve ekonomik sermaye sahiplerinin elinde kabul görür hâle geliyor. Buna kesinlikle katılıyorum. Peki Hasçelikler bunu mu yaptı? Bu noktada kimin neyi ürettiğine ve sahiplendiğine bakmak gerekir.

Hasçelikler and the City Bölüm4

Belkıs TV ekibi, gerek sosyal medya paylaşımlarından gerekse yayınlarından dolayı bence “Kadıköylü” stereotipine yerleştiriliyor. 90’lı yılların Cihangir sanat tayfasının yeni versiyonu gibi düşünebilirsiniz. Cihangir sanat tayfası, ülkenin ortalamasının yaşamını bilmeyen insanlar olarak eleştirilirlerdi. Şimdi karşı yakada farklı şekilde eleştirilen bir grup insan var. Tüm bu ayrımlar ve gruplamalar zaten epey sallantılı yargılar. Yapılan kültür turizmi eleştirsinin buradan doğduğunu düşünüyorum. “Kim kimin hakkında konuşabilir?” veya “Onu temsil edecek şeyler üretebilir?” Bu soruların altı dolu ve gerçekten sorulmalılar. Yazara katıldığım nokta burası. O da eleştiriyi bu niyetle başlatmış görünse de üretenlerin arka planını bilmemesi fark ediliyor.

Dizinin neredeyse her bölümünün altına sahnelerin ne kadar gerçekçi olduğu vurgusu yapılıyor. Bu, ana akımda çok sık göremediğimiz bir gerçeklik. Görece ufak bir mutfakta nişanda sunulacak tabakların telaşı, sandalyelerin yetmeyişi ve herkesin yaşadığı akraba sıkıntıları… Köpürtülmemiş, izlenme uğruna entrikalarla bezenmemiş bir biçimde hem de. Bunlar, üretenlerin de belirttiği üstüne yaşanmış şeyler.

Hasçelikler and the city Bölüm7

“Kim kimi nasıl anlatıyor” dediğimde aslında temsiliyet kavramını da işaret ediyordum. Yanlış temsiyetler ırkçı, fobik ve kültürü iyi-kötü denklemine oturtan bir söyleme yol açabilir. Hasçelikler’de karikatürize edilmiş bir karakter olmadığını düşündüğümden benim fikirlerim bu yöndeydi. Sokağa çıktığımda her gün bir sürü Nesly, Uğur ve Fatoş görüyorum. Belki onların ne Belkıs TV’den ne de diziden haberleri var. Bu durumun sebebi ise büyük ihtimalle Belkıs TV’deki diğer içeriklerin onların ilgisini çekmemesi. Algoritmaların önümüze düşürüp düşürmediklerini göz ardı edemeyiz. İzleyicilerin tıpkı dizideki karakterler olmayışı bizi turizm yargısına götüremez çünkü bence ilk refleksimiz üretene bakmak olmalı.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Şakir Paşa Ailesi Edebiyata Nasıl Yön Verdi?

Şakir Paşa ailesinin sanata, özellikle de edebiyata yaptığı katkılar hakkında bir çerçeve sunuyoruz.

Chicano Edebiyatı: Sınırda Kalmışların Sesi

Chicano edebiyatı; melez kimlik, aidiyet krizi ve kültürel direnişi sınırın iki tarafındaki hayatlar üzerinden anlatan güçlü, politik ve ruhani bir edebi hafızadır.

Harry Potter Serisinin Unutulmaz Replikleri

Harry Potter'ın büyülü replikleriyle büyücülük dünyasında kaybolmaya hazırlanın!

Küçük Gün Işığım Film İncelemesi: Kabullenmenin Gücü

Kusursuzluk arayışının değil, kendin olmanın kıymetini; sonuca değil, yolculuğa odaklanmanın anlamını keşfedeceğiniz sarsıcı ama iç ısıtan bir aile hikâyesine davetlisiniz.

Joseon’daki İstikrarsızlık: Kral Injo

İstikrarsızlığıyla Kore ulusunun gelişmesinin önünü kapamış bir hükümdar olarak hatırlanan ve günümüzde hala eleştirilen Kral Injo'nun tarihteki yeri.

Sessizliğe Karşı Yazmak: Kadın Yazarların Sansüre Direnişi

Sansür, yalnızca siyasi bir baskı mekanizması değil; aynı zamanda kültürel, ahlaki ve cinsiyet temelli bir sessizleştirme aracıdır.

Cumhuriyet Aydınları: Behice Boran

İlk kadın sosyolog, ilk kadın siyasi parti genel başkanı, Marksist, yazar ve akademisyen olan Behice Boran; Türk solunun en güçlü temsilcilerinden biri olmuştur.

Tabloları Dinlemek: Édouard Manet

Bazı bakışlar ancak bazı nefeslerle tanımlanıyor. Manet'nin fırçası, Tezer'in nefesi gibi...

Edebiyatta Semtlerin İzleri: Emirgan

İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Emirgan, şiirlerde de romanlarda da ele alınan bir semt olmuştur.

Natalia Ginzburg: Edebiyatın ve Direnişin Güçlü Sesi

İtalyan yazar Natalia Ginzburg, toplum ve aile temalarını sıklıkla işleyen, döneminin devrimci kimliğini benimsemiş ve bunu da eserlerine yerleştirmeyi uygun bulmuştu.

Editor Picks