Hasan Karacadağ Filmleri ve Yerel Korku Sinemasının Handikapları

Editör:
Verda Ceylan

Korku filmleri, 1896 yılındaki ilk örneğinden itibaren sinema içerisinde kalıcı olmuş ve bugüne kadar güçlü varlığını sürdürmüştür. Korku sinemasında işlenen konular ise dönemine ve kültürüne göre farklılıklar göstermiştir. Halk hikayeleri, mitolojik yaratıklar, efsaneler, ezoterik öğretiler, tarihi fenomenler ve doğal afetler bu konuların başlıcalarını oluşturmuştur. Seri katil filmleriyle birlikte gerilim de korku türünün içine girmiş, izleyiciyi film boyunca diken üstünde tutan filmler çokça rağbet toplamıştır. Ancak folklor ve mitsel anlatılardan yararlanılarak oluşturulan karakterler ve konular, izleyiciyi etkileyebilme gücüyle hemen hemen her dönemde güncel kalmış ve çoğu zaman korku sineması doğaüstü temalar içinde karşımıza çıkmıştır.

Orhan Oğuz yönetmenliğinde büyü ve lanet temalı türk korku filmi Büyü 2004| söylenti dergi

Evrensel korku sinemasında karşılaştığımız bu çeşitliliği ne yazık ki Türk sinemasında göremeyiz. Genellikle Türk korku sineması, hikayesini ve karakterlerini İslami kökenli cin anlatıları ve büyü gibi metafizik inançlardan alır. Bunun dışında Arap ve Fars halk hikayelerinden alınan gulyabani, Balkan folklorunda yer bulan haliyle cadı, Hollywood tarzı şeytan ve şeytan çıkarma ritüelleri ile deprem temasına sınırlı da olsa yer verilmiştir. Türk sinemasında yer alan cin ve musallat teması ilk olarak karşımıza Orhan Oğuz yönetmenliğinde çekilen Büyü (2004) filmiyle çıkar. Çocukluktan bu yana aşina olunan ve geceleri korkunç rüyaların görülmesine sebebiyet veren cin ve musallat temasının izleyici tarafından benimsenmesi zor olmaz ve bu benimseyiş ile birlikte gelen yüksek izlenme oranları ile korku filmlerinin görece düşük bütçeleri yerli korku sinemasında bir kısır döngüye yol açar. Yazıda yerli korku sinemasına daha ayrıntılı bir bakış için bu türü büyük ölçüde etkileyen Hasan Karacadağ‘ın Dabbe serisi incelenmiştir.

Hasan Karacadağ Kimdir?

Hasan Karacadağ| film arası dergisi

1976 doğumlu yönetmenin, yönetmenlik kariyeri tıp eğitimini yarıda bırakarak gittiği Japonya’da başlamıştır. Burada aldığı sinema eğitimiyle birlikte Japonya ve Türkiye’de pek çok ödül alan yönetmenin tanınması 2006 yılında ilk filmini çekmeye başladığı Dabbe serisi ile olacaktır. Cin ve büyü temasının işlendiği Dabbe serisi, gişede giderek ivme kazanan bir başarı elde etmiş olsa da kullanılan klişeleşmiş korkutma yöntemleri ve benzer temaların varlığı Karacadağ’ın filmlerinin en sık eleştirilen noktalarındandır.

Dabbe (2006)

IMDb

Serinin ilk filmi Dabbe, Tarık adında genç bir adamın kısa süreli bir internet bağımlılığından sonraki intiharının tüm dünyada yayılmaya başlayan intihar vakalarıyla ilişki kurmasıyla başlar. İlk olarak bu intiharların internette yayılmaya başlayan bir çetenin eseri olduğu düşünülse de filmin doğaüstü korkutma unsuru açığa çıkar ve bu intiharların cinler tarafından ele geçirilerek öldürülen insanlardan ibaret olduğu, cinlerin internet ağına benzer biçimde zamanla tüm insanlığı ele geçireceği aktarılır.

Film, geleneksel bir halk anlatısı olan cinler ve güncel bir konu olan interneti bir şekilde birbiriyle ilişkilendirmesi açısından ilgi çekicidir. Filme göre kıyamet yaklaştıkça kötülük insanlar arasında yayılacak, cinler insanlara görünerek onlara korku salacaktır. Buna benzer biçimde internette yaygınlaşmakta her eve girerek insanların yaşamlarını şekillendirir hale gelmektedir. Milenyumun sosyal ve kültürel yapısı ile paralel olarak kurgulanan bu ilişkilendirme, serinin diğer filmlerinde de görülerek başka karakter ve konuların yer bulduğu filmlerin ortak noktasını oluşturmuştur. Cinler aracılığıyla yayılan kötülük ve tehlike ile teknolojinin yaygınlaşması arasında kurulan ilişkilendirme başka bir açıdan bakıldığında da fundamentalist dini görüşleri anımsatmaktadır.

Dabbe 2 (2009)

IMDb

Oyunculuklar ve konu bakımında diğer filmlerin olukça gerisinde kalan serinin ikinci filmi Dabbe 2 ise kara bulut kümeleri şeklinde tasvir edilen cinlerin, dünyayı ele geçirmesi ve tüm insanlığı yok etmesini konu edinir. Bu kıyamet senaryosu, kırsalda bir evde kapana kısılan aile ve arkadaş grubunun yaşadıkları üzerinden aktarılır. Filmde yer bulan tüm kötülüklere karşı insanı yalnız başına bıraktığı düşünülen Tanrı’ya karşı isyan etme ile kırsalda müstakil bir ev ya da villada yaşayan insanların başına gelen doğaüstü olaylar motifi, serinin sonraki filmlerinde de karşımıza çıkacaktır.

Dabbe 3: Bir Cin Vakası (2012)

the movie database

Serinin üçüncü filmi olan Dabbe 3: Bir Cin Vakası, bir süredir uyurgezerlik problemi yaşayan Ceyda ve ailesinin başına gelenleri konu edinir. Bu problemin psikolojik sebeplere dayandığı düşünülerek tıbbi yardım alınmasına rağmen Ceyda’nın durumu daha da kötüye gider ve ailenin tamamını etkileyecek bir role bürünür. Ceyda’nın uyurgezerliği geceleri insanları kontrol eden bir cin kabilesi tarafından ele geçirilmesiyle ilgilidir ve çözüm yolu psikolojik tedavide değil ailenin evlerinin yakınında bulunan ve cinlerin musallat olduğu düşünülen köyde aranmalıdır.

Olağandışı hal ve tavrılar sergileyen kişilerin tedavisinin bilimde değil doğaüstü yöntemlerde aranması, köklerini folklor ve dinden alarak korku sinemasında evrensel olarak işlenen kurgulardandır. Öyle ki Hristiyanlıkta kilisenin resmi onayı, Müslümanlıkta ise halkın dini yorumlamalarıyla birlikte cin ve şeytan gibi kötücül ruhların musallat oldukları bedenlerden çıkarılması için çeşitli ritüeller ve seanslar uygulandığı bilinmektedir. Bu tarz şeytan\cin çıkarma ritüelleriyle günümüzde bile karşılaşılabilmektedir.

Dabbe 4: Cin Çarpması (2013)

IMDb

2013 yılında çekilen Dabbe 4: Cin Çarpması, hikayesinin kurgulanış biçimi ile benim serideki en sevdiğim film olmuştur. Bir cin çıkartma ritüeliyle başlayan filmde, psikiyatrist olan Ebru ve cin çıkartma ritüelini yöneten Faruk Akat, Faruk’un cin çıkarma konusundaki yetkinliğini kanıtlaması ve Ebru’nun akademik çalışmasını tamamlaması için cinlerin musallat olduğu düşünülen ve hiçbir tıbbi tedaviye cevap vermeyen Kübra‘nın vakasını araştırmak amacıyla yola çıkarlar. Babalarının hataları sebebiyle hayatları tepetaklak olan Ebru ve Kübra’nın başına gelenleri konu alan film, aynı zamanda bilim ve din çatışmasının en görünür biçimde vurgulandığı filmlerden biridir.

Dabbe 5: Zehr i Cin (2014)

box office türkiye

Serinin beşinci filmi Dabbe 5: Zehr i Cin, Dilek ve eşi Ömer‘in başlarına gelen doğaüstü olayları konu edinir. Uzaktan oldukça mutlu görülen bir çift olmalarına rağmen, Ömer eşi Dilek’i yakın arkadaşıyla aldatmakta, Dilek ise evde yalnız kaldığı sıralarda anlamlandıramadığı tuhaf ve korkutucu olaylarla karşılaşmaktadır. Bu olayların dozunun giderek artması genç kadının Bitlisli Belkıs adında büyücü bir kadından yardım istemesiyle sonuçlanır. Bu yardım çağrısıyla birlikte Dilek, kendisini içinden çıkılamayacak korkutucu olaylar ve tüyler ürpertici aile sırları arasında bulacaktır.

Bitlisli Belkıs’ın büyü ve cinlere dair geniş bilgi ve deneyimi, Hollywood tarzında ruh çağırma ritüelleri, boyutlar arası seyahat, illuminati anlatısı gibi ezoterik temalar nedeniyle filmde yer alan metafizik olay ve olguların diğer filmlere kıyasla tek bir kültür merkezinden etkilendiği söylenemez.

beyazperde

Seri 2015 yılında vizyona giren Dabbe 6 ve 2016’da çekildiği söylenmesine rağmen vizyona girmeyen yedinci filmle son bulmuştur. Genel olarak seride Arap anlatılarından yola çıkılarak kurgulanmış cin ve cin kabilesi tasvirleri, terk edilmiş köyler, büyüler, cin çıkartma ritüelleri, cinci hoca veya büyücü kadınlar, kırsalda bulunan lanetli ve loş aydınlatmalı evler, kendisine cin musallat olmuş beyaz gecelikli ve uzun saçlı kadınlar gibi yerel korku sinemasında sıkça yer bulan temaların yanı sıra yüksek ses efektleri, buluntu film teknikleri, sayılar veya kadim alfabelerden yararlanılarak aktarılan şifreler, gizemli ve şifreli rüyalar, aynalar, özellikle geceleri ziyaret edilen korkutucu yerler, dinsel ve metafizik olaylara inanmayan seküler karakterler, filmdeki karakterler üzerinde yapılan ters köşeler gibi evrensel korku sinemasında sıklıkla yer bulan olay ve temalara da yer verilmiştir.

Erman Bostan yönetmenliğinde Cadı 2024| Arakat Mag

Çok az film bu klasikleşmiş korkutma öğelerinden sıyrılarak farklılık yaratabilmiştir. Bir slasher tarzı korku gerilim filmi olan ve klinikten kaçmayı başaran bir grup mutasyona uğramış deneği konu edinen Htr2b: Dönüşüm ve Osmanlı Devleti’nin son yıllarına rastlayan bir dönemde, taşındığı gizemli köşkte bir cadının dolaştığına dair söylentileri çözmeye çalışan Fikriye’nin başından geçenleri konu edinen Cadı filmi bunlara örnek olarak gösterilebilir. Bu filmler her ne kadar kusursuz örnekler olmasa da korku türündeki çeşitliliği arttırmak için iyi ve cesur denemeler oldukları söylenebilir.

Osman Evre Tolga yönetmenliğinde Htr2b Dönüşüm 2012| cosmoturk

Bana kalırsa film ve dizi sektöründeki teknik iyileştirmeler ile birlikte konusunu daha çeşitli mitoloji ve hikayelerden alma cesaretini gösterebilecek olan filmler, türün girdiği kısır döngüden çıkması ve daha geniş kitlelere ulaşması için etkili bir yol olacaktır.

Kaynakça

Şahin, M. Süreyya. “Cin”. TDV İslam Ansiklopedisi, 1993. web 05.11.2024

Kılavuz, Ahmet Saim. “Cin”. TDV İslam Ansiklopedisi, 1993. web 05.11.2024

Denova, Rebecca. “Şeytanın Kökeni”. Çev: Ayşe Yanı, Dünya Tarihi Ansiklopedisi, 2021. web 05.11.2024

Genç, Gökhan. “Korku Filmlerinin Evrimi”. Tilki Sanat, 2020. web 06.11.2024

Öne Çıkan Görsel: Prime Video

 

 

 

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks