Hakkında Ne Biliyoruz?: Nasyonel Sosyalist Japon İşçi Partisi

Editör:
Mehmet Samet Acar
spot_img

Neo-Nazi partiler, genellikle Avrupa’daki aşırı sağcı partiler ile özdeşleşmektedir. Sözlük anlamıyla Neo-Nazi, Adolf Hitler‘in ve Alman Nazi partisinin dünya görüşünü ve programını benimseyen gruplar olarak tanımlanır. Bazı çevrelerin ise herhangi bir aşırı sağcı partiye Neo-Nazi etiketi yapıştırdığı sıkça görülür. Her ne kadar Asya’daki aşırı sağ hareketler Avrupa’daki aşırı sağ partilere göre pek dikkat çekmese de, Japonya’da 1980’li yıllarda faaliyete geçen Nasyonel Sosyalist Japon İşçi Partisi ilginç bir arkaplana sahiptir.

Yakın Dönem Japon Tarihi

Atom bombası atıldıktan sonra Hiroşima, Catalog Archives

Meiji restorasyonlarının meyvesini verdiği 19. yüzyılın sonlarında Japonya, 1895’te Çin’i, on yıl sonra ise de Rusya’yı savaşta yenerek rüştünü ispatlamıştı. Artık Japonya sadece modernleşen ve sanayileşen bir ülke değil, ayrıca bölgesel bir güç olmuştu. 1930’lu yıllara geldiğimizde Japonya’da yükselen ultra milliyetçiliğin de etkisiyle Kore’deki asimilasyon politikalarına hız verilmiş, savaş ekonomisine geçilmiş ve Mançurya başta olmak üzere Japonya gözünü Çin’e dikmişti. İkinci Dünya Savaşına da Japonya, Nazi Almanyası ve İtalya ile girmişti. Japonların Pearl Harbor Baskını sonrası Amerika’nın da harbe katılmasıyla beraber savaşın seyrini Mihver Devletlerinin aleyhine değiştirmiş ve savaşın sonu Japonlar için çok trajik bir şekilde sonlanmıştı. Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları, insanlığın daha önce eşine benzerine rastlamadığı türden bir trajedi olarak tarihe geçmiştir. Savaş sonrasında ise Japonya üzerinde yoğun bir Amerikan etkisi görülmüştür. Öyledir ki, Japon anayasası bile Amerikalılar tarafından yazılmıştır. Bu anayasa hala yürürlüktedir. Başta Japon ordusu tamamen lağvedilse de, özellikle Kore Savaşı sonrasında sadece savunma amaçlı olacak şekilde kısıtlandırılmıştır. Ülke, anayasal monarşi ile yönetilse de Japonya’da İmparatorluk makamı sadece semboliktir. Japon siyasetindeki en güçlü parti kuşkusuz Liberal Demokrat Parti‘dir (LDP). Birkaç istisna dönem haricinde iktidarda hep LDP olmuştur.

Günümüz dünyasında artan göç hareketleri, göç alan ülkelerin halkınının bir kısmında rahatsızlık uyandırmış ve bunun da etkisiyle aşırı sağ hareketler oy potansiyelini ciddi biçimde arttırmıştır. Japon Nasyonel Sosyalist Japon İşçi Partisi, esasında göçmen sorunundan daha çok ülkedeki Amerikan etkisine bir tepki olarak kurulmuş gibi görünse ve asıl ideolojik iskeletinde Alman Nazi ideolojisi ve Turancılık gibi unsurlar bulunsa da, ideolojisi gereği sahiplendiği göçmen karşıtı duruşu göz ardı edilmemelidir.

Nasyonel Sosyalist Japon İşçi Partisi’nin Kuruluşu

Nasyonel Sosyalist Japon İşçi Partisi’nin Bayrağı ve Propaganda Posterleri, “NSJAP – National Socialist Japanese Workers Party.” Wayback Machine, archived on 16 Aug. 2022

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ufak tefek de olsa birkaç Neo-Nazi hareketler göründü ancak faaliyetleri bir süre sonra yasaklandı. 1982 yılına geldiğimizde bahsi geçen Nasyonel Sosyalist Japon İşçi Partisi adı altında tekrar kuruldu ve faaliyetlerine devam etti. Gazeteler ve makaleler yayımlayan parti; propaganda afişleri de asıp dağıttı, hatta zaman zaman Amerikan Büyükelçiliği önünde protestolar bile düzenlediler. Miras aldıkları siyasi ideolojisi Alman Nazi çizgisindedir ve Anti-Semitik unsurlar da içerir. Partinin bayrağı, Alman Nazi Partisi’nin bayrağıyla benzerlik göstermektedir. İmparatorluk makamına mesafeli bir tutum sergilerler. Hirohito’dan itibaren İmparatorluğun, Amerikan etkisine girdiğini ve İmparatorluk makamının her zaman dış etkiye açık olduğunu düşünürler. Yine de Şogunluk makamının Japon tarihindeki önemini göz ardı etmezler ve Şogunluğu, Alman Führerliği’ne uygun şekilde restore etmeyi ve korporatist bir otarşi hedeflemişlerdir. Göçmen karşıtı olan bu Nasyonel Sosyalist Japon İşçi Partisi’nin asıl ilginç yanı ise Turancılığa referans vermesi ve ırksal geçmişlerini Japon-Turan ırkına dayandırmalarıdır.

Ural-Altay dil grubunun içerisinde gösterilen Türkçe’nin yanında Macarca, Fince, Moğolca, Japonca ve Korece gibi diller de yer alır. Bu dillerin hepsinin de eklemeli diller olması bu dillerin tek bir ailede toplanmasının nedeni olmuştur. Günümüzde Ural-Altay dil ailesinin geçerliliği tartışılsa da Japonya’daki ultra milliyetçiler Ural-Altay dil ailesini baz alarak Turancılığı, partinin ve dolayısıyla da Japon milliyetçiliğinin bir unsuru haline getirmiştir.

Kaynakça

Kapak görseli: Kurashita Yuki | Flickr

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks