Haftalık Sanat Dozu #4

Yazı İçindekiler [hide]

Soylenti
Soylenti
Söylenti Dergi'deki kurumsal, sponsorlu ve ortak yazarlı yazıların yayınlandığı profil.
Editör:
-
spot_img

Söylenti Dergi’nin kültür – sanat editörleri tarafından hazırlanan bu yazı dizisinde her hafta yeni bir sanatsal perspektifi keşfediyoruz. Bu haftaki konumuz ise çağdaş sanatın öne çıkan isimlerinden İngiliz-Ganalı sanatçı Lynette Yiadom-Boakye.

“Resme bakarak resim yapmayı öğrendim ve bakarak öğrenmeye devam ediyorum. Bu anlamda tarih bir kaynak işlevi görür. Ama benim için daha büyük olan şey, resmin zaman içinde kullanabileceği güç.”
Lynette Yiadom-Boakye

Yiadom-Boakye’nin en tanınmış eserleri karanlık, tek renkli arka planların önünde kurgulanmış siyah figürlerdir. Figürlerinin bağlamı ve hikayesi anlaşılmaz olsa da anlatı başlıkları kullanması eserlerinin anlaşılmasını artırıyor. Çalışmasının doğası gereği, izleyiciler ve eleştirmenler için, yapıtlarını tamamen politik olarak sınıflandırmaya yönelik genel bir eğilim olmuştur, ki bunu kabul edip şunu da belirtmiştir: ”Benim çıkış noktam her zaman resmin dili ve bunun konuyla nasıl bir ilişkisi olduğudur.”

Zamansızlık Teması 

Yiadom-Boakye yağlı boya tablolarında, belirli zamanları değil de daha çok kurgusal figürlere ve belirsiz zamanlara odaklanmaktadır. Verdiği bir röportajda “İnsanlar bizim endişelerimizi paylaşmıyorlar. Onlar tamamen başka yerdeler” cümlelerini kullanmıştır. Bu cümlelerden, eserlerinde bir anlatı eksikliği olduğunu ve bu eksiğin tamamlanmasını eserlerini izleyenlerin hayal gücüne bıraktığını anlayabiliriz. Esasında sanatçı, hem yazar hem de ressam olarak, var olmayan insanlar hakkında ilgi uyandıran karakter çalışmaları yaratıyor.

Kristaller için Köz Lynette Yiadom-Boakye çağdaş sanat eseri
Lynette Yiadom-Boakye, Embers for Crystals, 2011, Zagury Koleksiyonu.

Figürlerinin bir zaman dilimi içerisine yerleştirilmeleri kasıtlı olarak zordur ve sanatçı eserlerinde belirli bir dönemin modasını veya kültürünü ima eden herhangi bir şeye nadiren yer verir. Örneğin, figürleri çoğunlukla ayakkabısız olarak tasvir edilmiştir ve çok az nesne onları belirli bir döneme bağlar. Bu belirsizlik, Yiadom-Boakye’nin çalışma şekli için önemlidir ve izleyicinin, sanatçının resimlerini yorumlamak için merakını, yaratıcılığını ve hayal gücünü kullanmasını gerektirir.

Yazar yönünü kullanarak bir karakteri yaratışı gibi, hayal gücünü kullanarak hayali özneleri resmediyor. Üstelik bu insanlar “spesifik değil” ve sanatçı, “onları belirli bir zamana veya yere bağlamamaya” çalıştığını söylüyor. Kasıtlı olarak belirsiz kalmış karakterler geçmişin, şimdinin ve geleceğin birleştiği ve bireysel anlatılarının seyirciler tarafından inşa edilmeye bırakıldığı zamansız bir durumda mevcut gibi görünüyor.

Resmedemediğim şeyleri yazıyorum, yazamadığım şeyleri de resmediyorum.
Lynette Yiadom-Boakye

Benzer şekilde resimlerine şiirsel adlar veren sanatçı bunları “ekstra bir fırça izi” olarak tanımlıyor. İsimler, her çalışmanın ayrılmaz bir parçasıdırlar ancak bir açıklama veya tanımlama sayılmazlar.

Kaleidoscope dergisine verdiği röportajda sanatçı, Afrika köklerinden bahsederken ebeveynlerinin onu yetiştirme şeklinden gelen bir kimlikleşme sürecinden bahsediyor ve şöyle diyor: ”Gana, beni etkileyen bir düşünme ve görme biçimi olarak mevcut.” (Summer, 2012)

Resimlerine baktığımızda çizgi, renk ve ölçek olarak oldukça geleneksel bir biçim görüyoruz. Fakat resimlerinde işlediği konular, boyayı tuvaline işleme şekli ve seçtiği renkler bize kesinlikle onun bir çağdaş ressam olduğunu kanıtlıyor. Genellikle siyahi portreler üzerine çalışan ressam, çıkış noktasının başka şeylerle alakalı olmadığını sadece boyaların konuşmasına izin verdiğini belirtiyor.

Lynette Yiadom-Boakye / Black Allegiance to the Cunning – 2018 / Oil on canvas / 200.7 x 149.9 cm

Black Allegiance to the Cunning isimli tablosuna baktığımızda sanki bir mutfak sandalyesinde çok rahat bir şekilde oturan, gülen ve doğrudan size bakan bir figür olduğunu görüyoruz. Aslında böyle bakıldığında çok güzel ve basit bir eser. Fakat aşağıya doğru baktığınızda sandalyesinin altında kıvrılan bir tilki var. En az yukarıdaki figür kadar mutlu. Ancak tilki genellikle vahşi doğa ile ilgilidir. Şehir yerlerinde görülse bile evcil bir tilki yoktur. Dolayısı ile bu eser bize en başından beri pek de hoş olmayan gerçeküstü bir sarsıntıyı yansıtıyor. 

Lynette eserlerinin asla bir zamana sabitlenmesini istemiyor, zamansızlığın önemli olduğuna ve bunun bir evrenselliği olduğuna inanıyor: “Bu sonsuzdur, bu çağın sonu yoktur..”

Sanatçı aynı zamanda bir yazar ve bir şair. Kafiyesi olmayan düz yazı şeklinde şiirler üretir. Bu dizeler adeta La Fontaine’in masalları gibidir. Ancak onun şiirlerinde baş aktörler hayvanlardır. Genellikle güçlü karakterleri hayvanlar olarak belirler, insanların tüm zayıflıklarını bilen hayvanlar olarak.

Lynette Yiadom-Boakye / A Passion Like No Other / 2012 / Oil on canvas

A Passion Like No Other isimli eser oldukça muhteşem ve çarpıcıdır. İlk bakışta gözler adeta sizi içine çeker. Bakışlar, oldukça etkileyeci ve bir yandan da oldukça ifadesizdir. Tam bir çelişki. Boynunda sanki fırfırdan bir bağ vardır. Bu detay karnaval resme esintisi veriyor ve bu detay olmasa eser oldukça derin, neredeyse siyah görünebilirdi. Yeşiller, maviler ve grilerden oluşan eser, belki soyut bir hale bürünürdü. Tuval, ebatları çok büyük olmasa bile dikkatleri üzerine çekiyor. Fırfır geçmişten günümüze birçok eserde kullanılan bir motiftir. Lynette’in eserlerinde sıkça olduğu gibi bu motifte adeta zamansız bir unsur. Tuvaline aktardığı hisleri, çizdiği yüzler ve kullandığı renkler ile bu unsuru bile çağdaş hale getirmeyi başarmıştır.

Siz de esere bakarken kendinizi rahatsız edici bir bakış içerisine çekilirken buldunuz mu?  Lynette portrelerinin çoğunda bu enerjiyi yakalamaktadır. Yaklaşımı ve bu konudaki ısrarına rağmen hiçbir eseri basmakalıp veya tekrarlayıcı değil. Aksine hepsi hayat dolu ve birbirinden bağımsızdır.

Tüm bu detayların yanı sıra, Lynette’nin çalışmaları siyah yaşamları bugüne kadar sistematik olarak ötekileşiren bir dünyada siyah yaşamları onaylayan; onları bugüne kadar filmlerde, müzikte veya haberlerde gördüğümüz kriminalize edilmiş kültüre de bir meydan okumadır belki de. Nitekim sanatçının figürleri, siyahlığın suç veya rahatsızlıkla tanımlanmadığı başka bir boyutu öne sürüyor. Sanatçı eserlerinde düşünceli olma, yakınlık, güçlü bağlar, topluluk, dinlenme gibi kavramları öne çıkararak siyah bedenin yeni ve farklı bir temsilini sunuyor. Çalışmalarının tarihsel veya sosyo-politik manzaralar olmadan son derece yalın ve sade olması, siyah bedenleri bu tanımlamaların dışında var olabileceği fikrini destekler nitelikte.

Öte yandan sanatçı, müziğin de kişisel sanat pratiğinde önemli bir yeri olduğunu şu sözlerle dile getirmiş: “Resim etkilerimin her zaman müzikal etkilerle el ele gittiğini düşünürüm.” Milas Davis, Bill Evans gibi sanatçıları dinlemeyi çok seven Lynette, caz dinlemeye başladığında ritme dair düşüncelerinin bu müzik türünden nasıl etkilendiğinin de altını çiziyor.

Lynette’nin paylaştığı parçalardan oluşan bir seçkiyi dinleyebilirsiniz:

İçerik: Canan Avent, Esra Şahin, Gökçe Kavi

Daha fazla sanat dozu için buraya tıklayın!

Kaynak

https://www.kaleidoscope.media/article/lynette-yiadom

https://www.newyorker.com/lynette-yiadom-boakyes-imaginary-portraits

https://www.tate.org.uk/art/artists/lynette-yiadom-boakye

*Spotify listesi Tate’den alınmıştır.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks