Her hafta birbirinden farklı eserlerin incelemesini sizlerle buluşturduğumuz Haftalık Kitap Keşfi serimizde bu hafta Nermin Yıldırım‘ın Bavula Sığmayan isimli öykü kitabı var. 8 Aralık 2022 tarihinde Hep Kitap Yayınları’ndan yayınlanan Bavula Sığmayan’ı gelin birlikte inceleyelim!
” Karmaşık ihtiraslarım yoktu. Sadece mutlu olmak istemiştim. İnsan hep bir gün çok mutlu olacağına inanır. Şimdi değildir, henüz değildir ama bir gün muhakkak, hak edilen o mutluluk gelip kendisini bulacaktır. Gelecekte muğlak bir takvim yaprağına mühürlenmiş o günü, ufak tefek engellerin ayak altından çekileceği münasip bir zamana erteler durur insan. Okulu bitirince, işe girince, evlenince, çocuklar büyüyünce… Sonra genellikle o gün gelemeden de ölür.” Sy.72
Nermin Yıldırım, Unutma Beni Apartmanı isimli ilk romanıyla okuyucularıyla tanışır. Gazeteci olan ama çocukluktan beri bir şeyler yazdığını söyleyen Nermin Yıldırım için birinin çok derinine girmek, açmayacağı, söylemeyeceği, gizlediği hatta karanlık ne varsa oraları yazmak ilgi çekici gelir. Tüm eserlerinde de bu durumun örneklerini görmek mümkündür.
Romanlarıyla okuyucularına kendini sevdiren Nermin Yıldırım bu kez okuyucularının karşısına bir öykü kitabı ile çıkar. Bavula Sığmayan öykü kitabı, üç ana bölümden oluşur; Aile Yalanları, Dolunay Kaçıkları ve Kronos Aylakları. İçinde yirmi beş öykü bulunan bu eserde bazı öyküler birbirleriyle ilintilidir. Yazar, birbirilerinden farklı öyküleri ile de bizlere dokunmayı başarır.
Aile Yalanları
Bavula Sığmayan’ın bu bölümü birbirleriyle bağlantılı üç öyküden oluşur. Nermin Yıldırım, bir aile trajedisini mizahi bir dille okurlarına aktarır. Ailenin kızı Belgin, babası Kamuran ve annesi Müzeyyen’in anlatıcı olduğu bu üç öykü de aynı olay karşısında üç farklı bakış açısını görürüz.
Öykü, annenin kızını bir gece yarısı arayıp baban beni aldatıyor demesiyle başlar. Aile evinde görücüleriyle tanışması için Belgin’e söylenen bu yalan, ailenin iç yaşantısını tüm yönleriyle ortaya çıkarır. Kamuran ve Müzeyyen’in evliliğini okurken bize tanıdık gelen ufak tefek ayrıntıların ne kadar fazla olduğunu görürüz. Belgin’in çocukluğunu, gençliğini, yetişkinliğini okurken ise bu tarz evliliklerin çocuklar üzerinde bıraktığı etkileri açıkça anlayabiliriz. Nermin Yıldırım, karakterleri kanlı canlı karşımıza çıkarırken evlilik, aşk, ihanet, aile olmak, mutluluk gibi kavramlar üzerine de bizi düşünmeye iter.
” Bir zaman bir yerde birbirimizden vazgeçmiş, bunu da kabullenmişiz. Kamuran koltuğuna çekilmiş, ben mutfağa yerleşmişim. İçimizde öfkeler, kırgınlıklar, alışkanlıklar, sevinçler, birlikte geçmiş koca bir hayat biriktirmişiz. İki kör bıçak gibi birbirimize bilenmiş ama kesmeyi de becerememişiz.” Sy.75
Dolunay Kaçıkları
Eserin bu bölümü ise birbirlerinden bağımsız üç öyküden oluşur. İlk öykü Bir Mahizer Zamanı, Mahizer isimli bir kadının hayat hikayesini anlatır. Mahizer, doğduğu andan itibaren güzelliğiyle dikkat çeken alımlı bir kadındır. Çocukluğu, gençliği ve evliliği boyunca herkesin imrendiği güzelliği Mahizer’in yüzünü güldürmez. Kocasından çektiği eziyetlerin sonu kocası vefat edince gelir fakat o zaman da Mahizer iki çocukla hayata tutunmak zorunda kalır. Bu bölümde yer alan Narin, Ben Geldim isimli öykü de bu öyküyle benzerlik gösterir. Dönmek isimli öykü de ise bir kadının sevdiği adama veda edebilecek cesareti bile bulamayarak onu terk ettiğini ve yirmi yıl sonra geri döndüğünü okuruz.
Nermin Yıldırım’ın kaleme aldığı bu öykülerde kendimizin ve etrafımızda olan insanların yaşadıklarından birer parça buluruz. Evlilik, şiddet, ötekileştirme, toplum tarafından kabul görülmeme, yalnızlık, ayrılık… Bu durumlardan en az birine bile olsa aşinalığımız vardır. Bu yüzden öyküleri okurken kendimizi kolaylıkla karakterin yerine koyabiliriz, onunla aynı şeyleri hissedebiliriz ve yaralarımız aynı yerden sızlayabilir.
“Bir şehrin değişmesi, bir insanın değişmesi, dünyanın değişmesi hatta, kendinden öncekilere ihanet gibi. Değişmemesi de kendine ihanet olurdu ama değil mi?” Sy.114
Kronos Aylakları
Bavula Sığmayan öykü kitabının son bölümüdür. Kronos Aylakları bölümü on dokuz öyküden oluşur. Her öyküde Nermin Yıldırım’ın yaratıcı ve özgün dünyasından farklı ve renkli karakterler karşımıza çıkar. Okuyucuyu duygudan duyguya geçiren karakterler okuyucunun kendisini sorgulamasını sağlar.
Saatler Neden Durur, Elmalar ve Kurtları, Sahibinden Satılık ve Fazilet Hanım’ın Pazar Sohbetleri öyküleri birbirlerinden farklı olayları içerir fakat hissedilen duygu aynıdır; yalnızlık. Ölen eşin, babanın, annenin arkasından duyulan özlem, onu sevdiğini doya doya söylememiş olmanın verdiği pişmanlık. Böylelikle her öykünün sonunda kendimizi durup düşünürken, aynı hislerin içimizde izleri var mı diye kendimizi yoklarken buluruz.
“Herkesin kendine göre bir yas tutuşu var hayatta. Kimi konuşarak , kimi susarak, kimi sessizliğe, kimi gürültüye boğularak acısını kucaklıyor.” Sy.142
Kitaba ismini veren Bavula Sığmayan adlı öykü bu bölümde yer alır. Küçük kız kardeşin, evlenen ablasıyla ayrılmamak istemesi sonucunda ablasının kardeşi üzülmesin diye seni bavuluma koyup götürüm yalanına inanmasıyla yaşadığı hayal kırıklığını anlatır. O yaşta bir umut tutunduğu doğrunun bir kandırmaca, yalan olduğunu öğrenen küçük kızın içinde iki duygu alevlenir. Birincisi ablasına olan kızgınlığı ikincisi ise insanlara karşı kazandığı güvensizliğidir. İlk duygu ablasına görünceye kadar onunlaydır fakat ikincisi hayatı boyunca onunla beraber kalacaktır.
” En güzel yalanların verdiği ferahlık bile, gerçeğin anlaşıldığı anın ağırlığı kadar kuvvetli değildi.” Sy.148
Nermin Yıldırım, görünenin ötesine geçip okuyucularının farklı açılardan bakmalarını sağlar. Duvardaki Koku ve Kapı isimli öykülerinde bir koku ve bir kapıdan yola çıkarak kişinin birilerini bekleyerek bir ömür tükettiğine ve kişinin hayatını boş geçirdiği korkusuna kapılmasına kadar derinleşir. Öykülerin akıcılığı, sadeliği ve basit olayları altında yatan büyük, anlamlı mesajlar Bavula Sığmayan’ı farklı bir yere taşır.
“Boş bir duvara bakmakla yetiniyorum eve dönünce. Ve bütün boş duvarlar bana bakıyor. İyi bir insan olmakla aramdaki yegane mani, üşengeçlik olamaz değil mi? Başka bir çürük olmalı içerlerde bir yerlerde. Başlarda minnacık olduğu için önemsenmeyip görmezden gelinen, sonra büyüdükçe altından nasıl kalkılır bilinemeyip örtbas edilen, neticede çürüdükçe çürüyen, koktukça kokan bir şeyler…” Sy.164
Umutla dolu bir hüzün, akıp giden zaman, durup dinlenen saatler, hep bir eksikle yola devam edilen hayatlar, kayıplar, içi kurtlu elmalar, korkularımızla birleşen kokular, uzun süre beklenenler, hiç gelmeyenler, bitip tükenmeyen umutlar ve beklenmedik sonlarla elinizden düşürmeyeceğiniz bu öykü kitabını herkese tavsiye ediyoruz!
Yıldırım, Nermin. Bavula Sığmayan. Hep Kitap Yayınları. 1. Baskı.




