Haftalık Kitap Keşfi: Aylaklar Kumsalı

Her hafta, raflarda yerini yeni alan veya basımı eski olmasına rağmen fazla bilinmeyen kitapları öne çıkarmak için kurguladığımız seride bu hafta Aylaklar Kumsalı kitabı var. Alex Nogués’in kaleminden çıkan ve Bea Enríquez’in çizimleriyle hayat bulan bu kitabı okuduktan sonra kendinizi bir kumsala gitmeyi hayal ederken buluyorsunuz. Emrah İmre‘nin çevirisiyle dilimize kazandırılan kitap Can Çocuk etiketiyle raflarda yerini alıyor. Kitabın arkasında 9-10-11 yaş ibaresi bulunsa da biz oradaki + işaretinin gücüne inanıyor ve bu kitabı özellikle yetişkinlerin okuması gerektiğine inanıyoruz. Bir nevi içindeki çocuğa seslenmeyi unutanlara öneriyoruz da diyebiliriz tabii.

Kitabın içinden bir illüstrasyon, çizim: Bea Enriquez.

“İsmim Sofía. On bir buçuk yaşındayım, büyüyünce aylak olmak istiyorum.”

Gayet ilgi çekici olan ve ne ile karşılaşacağımızı merak ettiren bu cümleler ile Sofía’nın öyküsüne eşlik etmeye başlıyoruz. Hikayenin temelinde Sofía’nın ailesinin şehirden uzak bir yere taşınmaya karar vermeleri yatıyor. Sofía’nın “Burası dünyanın sonu” anneannesinin ise “Rüzgarın bile uğramadığı yer” olarak tanımladıkları ve fiber internetin, otobüs duraklarının, trafik ışıklarının olmadığı küçük köye taşınmak şehirde arkadaşlarıyla mutlu bir hayatı olan küçük kahramanımızı hayal kırıklığına uğratıyor. Ailesi buraya taşındıktan sonraki hayatları için Sofía’ya bazı sözler verseler de ne yazık ki o sözleri tutamıyorlar ve Sofía kendini yalnız hissetmeye başlıyor. Tam da böyle bir zamanda arkadaşlarıyla gittiği kumsal gezilerinden etkilenen Sofía, babasının iş yoğunluğunun aksine aylak olmaya ve hıza kapılmadan kendi isteklerine göre zaman geçirmeye karar veriyor.

Kitabın içinden bir illüstrasyon, çizim: Bea Enriquez.

Aylaklık kelimesini mizahi bir yönüyle ele alan yazar, kitap boyunca bizlere aylaklık gerçekten nedir sorusunu sorduruyor. Sofía’nın yaşamına baktığımızda yaşamak istediğimiz bazı güzel anları görürken buna kendi içimizde kötü bir kavrammış gibi davrandığımız aylaklık adını vermek biraz garip geliyor bize. Ama yine de alışılagelmiş kalıpların dışına çıkmanın ne zor olduğunu derinden hissediyoruz.

Kitabın içinden bir illüstrasyon, çizim: Bea Enriquez.

“Annem değişti, çünkü babam değişti. Annem bazen yastaymış gibi davranıyor, babamın yasını tutuyor sanki. Bence o gün rüzgar içindeki acıyı ferahlattı ve babamı aradı, bir zamanlar kalbine işlemiş olan ve hala içinde taşıdığı babamı.”

Kitapta Sofía’nın ailesini ne denli iyi gözlemlediğini ve ebeveynlerin çocukların farkında olmadıklarını düşündükleri şeyleri derinlerinde hissedebildiklerini görüyoruz. Çocuklar ebeveynlerinin sıkıntısını hemen fark edebildikleri gibi onlar kadar materyalist düşünemedikleri için yaşanan olayları anlamlandıramıyorlar. Mesela burada Sofía babasının bu kadar söylendiği bir işte neden çalışmaya devam ettiğini ya da annesinin çiçekçisini kapatıp yalnızlaşmasına neden olacaksa niye o köye taşındıklarını anlayamıyor. Çocukların gözünden dünyayı görebilmemizi sağlayan bu hikaye sayesinde kimi zaman o büyük gördüğümüz sorunların o kadar da büyük olmadığını ve çoğunlukla kendi zihnimizde bunları büyüttüğümüzü anlıyoruz. İşleri karmaşıklaştıran bazen tam tersine basitleştirmeye çalışmak olabiliyor.

Sofía sayesinde kendi aile dinamiklerimizi de inceleyip nelerde hata yaptığımızı görebiliyoruz. Çünkü günümüzün hızlı dünyasında iyi yaptığımızı sandığımız şeyler bizi ailemizden koparan birer nedene dönüşebiliyor. Ve anlıyoruz ki yaptığımız işleri bırakıp kendimizle ve ailemizle geçirdiğimiz birkaç saat o aileye binlerce lira kazandırmaktan daha anlamlı olabiliyor. Bir çocuğun iyi koşullarda büyümesi istense de o çocuğun ailesiyle geçirdiği kaliteli zamanlar her şeyden daha önemli oluyor. Aylaklık gibi düşündüğümüz, sürekli üretmek zorunda hissettiğimiz bir dönemde ara ara durup düşünmek gerektiğini hatırlatıyor bize Aylaklar Kumsalı.

Kitabın içinden bir illüstrasyon, çizim: Bea Enriquez.

“Kurbağalara bakıyorum, çam ağaçlarına; martılara ve minnacık otlara. Hiç kimseye bir şey kanıtlamaya çalışmıyorlar. Yaşam kendi kendine sürüyor. Kandinsky ve solucanlar bana yaşadığımı bir kağıttaki kesirden çok daha fazla hissettiriyor. Benim için nelerin önem taşıdığına kim karar verebilir ki?”

Her öğrencinin matematikte harika olması, dolu-boş fark etmeksizin her vaktinde test çözmesi, “ailesinin onun için uğraştığı emekleri boşa çıkarmaması için” sınavlardan en iyi notları alması gerektiği düşüncesine karşı çıkıyor Alex Nogues kitapta. Sofía’nın kelimeleriyle aslında bu düşüncenin geçmişte kaldığını, kimi insanların müzik, resim gibi alanlarda kendilerini ifade etmelerinin çok daha kolay olduğunu anlatıyor bizlere. Ülkemizdeki sınav sistemlerini, daha ikinci sınıfta test çözmeye başlayan ve resmi haftada belki bir saat ders olarak alabilen çocukları düşündüğümüzde bu eleştirinin doğruluğunu daha da derinlerde hissettiğimizi söyleyebiliriz sanırım.

“Annemle babam hem kırılganlar hem de birer süper kahramanlar. Hata yaptıkları da oluyor, isabetli davrandıkları da. Büyüyünce Sofía olmak istiyorum, tıpkı denizin bana öğütlediği gibi, ama umarım azıcık bile olsa onlara benzerim.”

Aylaklar Kumsalı hep sorunları ele alıyormuş gibi bahsetsek de arkadaşlığın gücünü, kendimizle geçirdiğimiz zamanın önemine değindiği kadar ailelerde sorunlar olsa bile günün sonunda yine sarılarak her şeyin çözülebileceğini de anlatıyor bizlere. Sofía başlarda o köye gittikleri için onlara çok kızsa da “aylaklık” yapabildiği kumsalı, bisiklete atlayıp maceralara koştuğu Fau ve Frodo’yu çok seviyor. Kısa gibi gözüken bu kitap bizlere çocukların gözünden dünyanın bize göre farklarını anlatırken bazen işe yarar olma kavramını sorgulamak için de bir kapı açıyor. Yazının başında da söylediğimiz gibi kitap çocuklardan ziyade biz yetişkinlere ve bizim içimizdeki çocuklara sesleniyor. Bu seslenişi yaparken kitabın içindeki çizimler de içimize umut tohumlarını serpiyor. Üslubu, tam da çocukların kurabileceği cümleleri içermesi ile Alex Nogues’in bu dünyayı iyi gözlemlediğini anlıyor ve kitabı büyük bir beğeniyle siz Söylenti ailesine tavsiye ediyoruz. Aylaklığı kötü görmediğimiz ve zaman zaman kendimize zaman ayırma aylaklığını yapabildiğimiz günlere!

Çocukların gözünden dünyayı anlatan diğer bir kitap önerimiz Herr Sommer’in Öyküsü hakkındaki yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

İrem Nur Kaya
İrem Nur Kaya
“Yarayla alay eder yaralanmamış olan”

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks