Haftalık Frekans #33

Editör:
Zeynep Kezer

Söylenti’de her hafta olduğu gibi, bu haftanın frekansını rengarenk bir seçkiyle yakalıyoruz. Alman müziğinden İngiltere’ye, İngiltere’den Amerika‘ya ve ardından Türkiye’ye uzanan bir seçkiyle müzikal bir yolculuğa hazırsanız sizleri Deichkind, Placebo, Taylor Swift ve Redd ile baş başa bırakıyoruz. Keyifli okumalar ve elbette keyifli dinlemeler!

Haftanın Müzik Grubu: Deichkind

Söylenti’nin frekansına bu hafta, 1997 yılında Hamburg, Almanya’da kurulan Deichkind grubu takılıyor. Grubun mevcut üyeleri; Kryptik Joe takma adıyla da bilinen Philipp Grütering, Henning Besser, Sebastian Dürre ve Roland Knauf. İlk olarak kariyerine hip-hop türünde giriş yapan grup, günümüzde elektro/punk tarzında müzik yapıyor.

Kendi müziklerine TechRap ismini veren Deichkind, müziğini tekno ve rap müziğin unsurlarını bir araya getirerek oluşturuyor. Çoğunlukla hiciv niteliğinde diyebileceğimiz şarkılara imza atan grup, günümüz dünyasında baş gösteren tüketim çılgınlığını ve görselliğe odaklanan toplum algısını eleştirmektedir.

Deichkind aslında punk müziğin henüz ölmediğinin canlı bir kanıtı. Şarkılarıyla adeta punk müziği yaşayan grup için günümüzde önemli bir temsilci diyebiliriz. Bundan yaklaşık on sene önce Almanya’da bile yeterince tanınmayan Deichkind, şimdilerde neredeyse tüm dünyada bilinen bir grup ve bu sayede punk müziği yaşatmaya da devam ediyor.

2000 yılında ilk albümlerini yayımlayarak o dönem için önemli bir başarı elde eden grup, bu zamana kadar birçok albüm ve tekli yayımladı. Son olarak Şubat 2023’te Neues Vom Dauerzustand albümü yayımlayan grup, tekno müziğin elementlerini ustalıkla yazılmış sözlerle etkili bir şekilde harmanlamayı başarıyor.

Seçim: Damla Satıroğlu

Haftanın Şarkısı: Placebo – Exit Wounds

Bu haftanın frekansında bulunan şarkı önerisinde sizleri Placebo‘nun “Loud Like Love” albümünde bulunan melankolik şarkı “Exit Wounds” karşılıyor. Her ne kadar “Exit Wounds” albümün kıyısında köşesinde kalmış gibi gözükse de albümün melankoli teması hakkında bizlere birçok yönden ipucu sunmakta.

1994 yılında Brian Molko ve Stefan Olsdal tarafından Londra’da kurulan İngiliz rock grubu Placebo, Molko’nun çarpıcı, bir o kadar da ahenkli vokali, ve Olsdal’ın gitar ve bas yetenekleri ile tanınır. Grubun müzikleri, genellikle melankolik ve karanlık bir atmosfere sahip ve LGBTQ+ temaları da sıklıkla işlenmekte.

Exit Wounds” ise baştan sona dinleyiciyi etkileyen bir melankoliye sahip. Molko’nun dokunaklı vokali sizi ister istemez şarkının duygusal derinliklerine doğru çekiyor. Şarkının en çarpıcı yanlarından bir diğeri ise Stefan Olsdal’ın gitar ve bas çalımındaki ustalığı. Olsdal’ın gitara olan dokunuşları, şarkının atmosferini zenginleştirirken aynı zamanda parçanın duygusal yükünü de arttırıyor.

Şarkının sözleri de ritimlerle bağlantılı olarak derin bir anlama sahip. İsabetli bir şekilde seçilmiş kelimeler, dinleyiciyi yarım kalmış ve tek taraflı bir aşk hikâyesinin içine çekiyor ve dinleyiciyle duygusal bir bağ kurmayı hedefliyor. Müzikal açıdan bakıldığında ise “Exit Wounds”, karmaşık ve katmanlı bir yapıya sahip. Yavaş tempolu ve atmosferik bir düzenleme, dinleyiciyi hem sakinleştiriyor hem de hüzne boğuyor. Genel olarak inişli çıkışlı ritimlere sahip olan parça, dinamik yapısı sayesinde dinleyicide bir tür duygusal katarsis yaratıyor.

Seçim: Berrak Akson

Want you so bad I can taste it
(Seni öyle çok istiyorum ki tadını alabiliyorum)
But you’re nowhere to be found
(Ama seni hiçbir yerde bulamıyorum)

Haftanın Müzik Videosu: Taylor Swift- All Too Well: The Short Film

Taylor Swift, 2021 yılında piyasaya sürdüğü “Red (Taylor’s Version)” albümüyle beraber, ilk olarak 2012 yılında yayınlamış olduğu All Too Well şarkısına yeni bir soluk getirdi. Şarkının uzatılmış 10 dakikalık bir versiyonunu dinleyiciyle buluşturmakla kalmayıp bir de şarkıya kısa film formatında 15 dakikalık bir klip çekerek o yıl aldığı birçok Grammy ödülünün arasına “Yılın En İyi Klibi” ödülünü de eklemişti. O kadar ses getirmişti ki klip, yayınlanmasının ardından izlenme rekorları da kırdı. Bu kısa film tadındaki klip, şarkının duygusal yoğunluğunu katmanlı bir hikaye şeklinde sunuyor.

Klip, Sadie Sink ve Dylan O’Brien‘ın başrollerini paylaştığı, geçmişe dönük bir aşk hikayesini -kimin hikayesi olduğunu hepimiz biliyoruz galiba- anlatıyor. Klibin yönetmen koltuğunda ise, hikayeyi incelikle işleyen ve aslında hikayenin bir karakteri olan Swift’i görüyoruz. Renk paleti, mekan seçimi ve karakterler, her detay şarkının duygusal tonuna katkıda bulunuyor. Sonbaharın melankolik atmosferi, kayıp aşkın acısını yansıtırken, kahramanların yaşadığı anılar sıcak ve nostaljik bir tonda sunuluyor. Sadie Sink ve Dylan O’Brien’ın etkileyici performansıysa prodüksiyonun duygusal etkisini bir hayli artırıyor.

“All Too Well”, sadece basit bir aşk hikayesinin ötesinde, Swift’in özel hayatından bir parça aslında. Heyecanla başlayan bir aşk hikayesinin yerini alan hayal kırıklığı ve duygusal çöküşü görüyoruz bu parçanın sözlerinde ve klibinde. Klipte müzikal ve görsel ögeler bir ahenk içinde işleniyor ve dinleyiciyi duygusal bir yolculuğa sürüklüyor. Hikayenin derinliği ve yaşanmışlığı, Swift’in vizyonuyla birleşerek unutulmaz bir müzik videosu çıkarıyor ortaya. Bizlere de kırmızı atkının derdine düşmek kalıyor.

Seçim: Zeynep Kezer

Haftanın Albümü: Redd – Mükemmel Boşluk

Bu haftanın frekansında Redd grubu için bir dönüm noktası olan “Mükemmel Boşluk” albümü var. 2016 yılında dinleyiciyle buluşan albüm, grup için büyük bir önem taşıyor. Kurucu üyelerinin ayrılmasının ardından grup adeta bir dönüm noktası yaşadı. Sevenleri grubun dağılıp dağılmayacağının gerginliğini yaşarken Redd, bizi “Mükemmel Boşluk” albümüyle buluşturdu. Grubun her albümünde olduğu gibi sınırları zorlayarak sıfırdan bir dünya yaratma konusundaki başarısı bu eserde de gözle görülür bir gerçek. Albüm, modern dünyanın insanı tüketen yanından aşkın bize yaşattığı temaları şeffaf bir şekilde ele alıyor. İnsanın yaşadığı kişisel mücadeleleri ele alırken şarkılara siyasi eleştirilerini soyut bir şekilde yedirdikleri bu albüm, çıktığı dönemin politik ortamını da etkili bir şekilde özetliyor. “Kalpsiz Romantik” şarkısının akılda kalıcı nakaratından “Kafakafka”nın alaycı bir biçimde yazılmış eleştirisine kendimizi her anlamda bulduğumuz bir albüm “Mükemmel Boşluk”. Sonuç olarak, “Mükemmel Boşluk”, Redd’in diskografisine tazeleyici bir katkı sağlıyor ve grubun evrimine ve müzikal çeşitliliğine katkı sağlıyor. Çıktığı dönemde bazı dinleyicilerin beklentilerine meydan okumuş ancak bu, Redd’in benzersiz seslerine sadık kalarak gelişebilme yeteneğinin bariz bir kanıtıdır. İster adına bin defa sövmek istediklerimizi düşünürken, ister şehrin karmaşasında kaybolmak istediğinizde dinleyebileceğiniz çok özel bir albüm “Mükemmel Boşluk”.

Seçim: Ayşe Demir

”Seni hecelere böldümAdına bin defa sövdümYine de hep ben öldümKendimi başkalarına gömdüm”


Söylenti’nin Frekans serisi için özel olarak hazırladığı, her hafta güncellenen Spotify çalma listesi:

Soylenti
Soylenti
Söylenti Dergi'deki kurumsal, sponsorlu ve ortak yazarlı yazıların yayınlandığı profil.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Editor Picks