Sinema dünyasında yolculuk etmeye hazır mısınız? Sinema editörleri olarak, özenle seçtiğimiz 5 filmle birlikte, aksiyondan drama, bilim kurgudan romantizme kadar geniş bir yelpazede öneriler sunuyoruz. Bizimle birlikte, sinemanın büyülü dünyasında yolculuk ederken, unutulmaz bir film deneyimi yaşamanın keyfini çıkarın. Haftanın öne çıkan filmlerini takip edin ve sinema dünyasının sınırsız olanaklarına bir adım daha yaklaşın!
Saltburn (2023)
Emerald Fennell, Oscar ödüllü ilk uzun metrajlı filmi Promising Young Woman’ın ardından insan ilişkilerine bakış açınızı değiştirecek iddialı ve karmaşık Saltburn ile karşımıza çıkıyor. 2000’li yılların başlarında İngiltere’de geçen film, Oxford Üniversitesi’nde burslu bir öğrenci olarak okuyan Oliver’ın takıntı haline getirdiği okulun zengin çocuklarından Felix ve ailesinin yanına unutulmaz bir yaz için Saltburn malikanesine gitmesini konu alıyor. Barry Keoghan ve Jacob Elordi’nin başrollerini paylaştığı Saltburn, duygusal manipülasyon ve gerilimi adeta bir karakter gibi işliyor. Film, arzunun en ham biçimlerinden bazılarının keşfedilmesi ve bunların saf takıntıyla karıştırmaya başladığında ne kadar yıkıcı olabileceğini gösteriyor.
Aleyna Kavak önerdi.
And Then We Danced (2019)
Gürcistan asıllı İsveçli yönetmen Levan Akin’in üçüncü uzun metrajlı filmi And Then We Danced, Tiflis’te Ulusal Gürcü Dans Topluluğu’nda dans eden ve dans etmeye tutkuyla bağlı olan Merab (Levan Gelbakhiani) adlı bir genci merkeze yerleştiriyor. Filmde hırslı bir dansçı olan Merab’ın dengesi, tutkulu ve çekici yeni dansçı Irakli’nin (Bachi Valishvili) topluluğa katılmasıyla sarsılıyor. Merab’ın büyüme sancılarını ve Irakli ile olan karmaşık aşk ilişkisini, Gürcü halk dansının estetiğiyle buluşturan film; basit bir coming of age filmi olmanın çok ötesine geçiyor. Eşcinsel bir aşk hikâyesi anlatan ve Gürcistan toplumuna yönelik çıkarımlar yaparak ön yargıları eleştirmekten geri durmayan film, çıktığı sene Gürcistan’ın muhafazakâr kesimi tarafından büyük bir tepkiyle karşılaşmıştı. Gençliğin kırılganlığını ve coşkusunu, müzik ve dansla buluşturarak Gürcistan’ı hem geleneksel hem de yenilikçi bir perspektifle beyaz perdeye taşıyan And Then We Danced, izlenmeyi kesinlikle hak ediyor.
Ayçe Cansu Yaşar önerdi.
Miracle on the 34th Street (1947)
Doris Walker, bir organizatörüdür. Altı yaşındaki kızı Susan ile belli bir disiplinde yaşıyordur. Ancak fantastik her şeye olan sarsılmaz önyargısı, Kris Kringle adlı bir adam Noel Baba olarak çalışmaya başladığında bir sarsılma yaşar. Kringle, kendisinin gerçekten Noel Baba olduğu konusunda ısrarcı davranır ve yeni yıl ruhunu sadece Doris ve Susan’a değil, tüm çalışanlara yaymayı kendine görev edinir. Doris ise onu kovmak ister. Ancak Kris, oldukça iyi bir Noel Baba olmuştur.
Miracle on the 34th Street gibi Noel ruhunu somutlaştıran çok az sayıda klasik Noel hikayesi var. Mucizelere, uçarı hikayelere ve fantastik pek çok şeye inanmayı tercih etmek zor olabilir. Fakat bu filmin yaptığı en iyi şey, mucizeyi kalbinizde hissetmenizi sağlamak ve böylelikle inancı izleyende yeniden yeşertebilmektir. Filmin yeniden çekimleri yerine 1940 yapımı bu klasiği izlemek kesinlikle daha doğru bir tercih olacaktır.
Berfin Sayarsoy önerdi.
İstanbul İstanbul (2022)
70’li yaşlarında olan çift Constantine ve eşi, çeşitli nedenlerle farklı zamanlarda İstanbul’dan ayrılmak zorunda kalan Rumlarla birlikte buradan ayrılmak yerine kalmayı tercih eden bir çift. Constantine, eşinin ölümünü İstanbul ile ilişkilendirerek, geçmişle ilgili düşünceler ve rüyalarla karşılaşıyor. Eşi gibi, hiçbir zaman İstanbul’dan ayrılmak istemeyen Constantine, hem eşinden hem de şehirden kopamıyor. İstanbul’un göçmenlere dair acılarla dolu tarihini ana karakterinin zihnindeki yansımalarla ekrana taşıyan yönetmen Demir Özcan, imgesel bir kısa filme imza atıyor. Kayba ve sevgiye dair Rumların hafızasını yansıtan bu dokunaklı kısa filme MUBI’den ulaşabilirsiniz.
Günsu Akçatepe önerdi.
Die Hard – Zor Ölüm (1988)
1988 yılında John McTiernan tarafından yönetilen Zor Ölüm, aksiyon türünü yeniden tanımlamakla kalmadı, Bruce Willis’in bir aksiyon filmi ikonu olarak konumlanmasını sağladı. Film, New York Polis Teşkilatında görevli John McClane’in (Bruce Willis), aralarının limoni olduğu eşinin çalıştığı şirkette verilen bir yılbaşı partisine katılmak için Los Angeles’taki Nakatomi Plaza’ya gitmesini ve kendini bir anda Hans Gruber’ın (Alan Rickman) elebaşı olduğu bir terorist grubuna karşı çatışmanın içinde bulmasını konu alıyor. Silahlı teröristlerin aksine, yalnızca zekası ve becerikliliğiyle donanmış olan McClane; hem suçlulardan hem de Los Angeles polisinden kaçarken, karısı başta olmak üzere rehineleri kurtarmak ve teröristlerin planlarını durdurmak için insan üstü bir çaba sarf ediyor.
Zor Ölüm’ün en özel tarafı, şüphesiz aksiyon türüne olan devrim niteliğindeki yaklaşımı. Dönemin Schwarzenegger ve Stallone gibi, tipik kaslı ve aşırı güçlü kahramanlarının aksine Bruce Willis’in McClane’i, daha savunmasız, daha insani ve daha bağ kurulabilir bir tipleme ortaya çıkardı. Filmin, karakterin geçmişine ve karakter gelişimine verdiği önem, etkileyici aksiyon sahneleriyle birleşerek; aksiyon filmleri için yeni bir standart belirledi. Ayrıca Alan Rickman’ın kurnaz, kültürlü ve bilgili kötü adam Hans Gruber rolündeki performansı, tarihin en karizmatik kötü adamlarından biri olarak anılmasını sağladı. Eğer 2023’ün son haftasında hem yeni yıl ruhunu yakalayabileceğiniz hem de aksiyona doyacağınız bir film izlemek isterseniz; gerek çığır açan tarzı, gerek unutulmaz karakterleri, gerekse heyecan verici anlatımıyla bir klasik haline gelmiş Zor Ölüm, sizin için biçilmiş kaftan.
Sedef Hızlan önerdi.
