Hafta Sonu Gelirken: Kitap Önerileri

Editör:
Deniz Filiz
spot_img

Yoğun iş temposuyla, koşturmacayla geçmiş bütün bir haftanın sonunu bekleriz; dinlenmek, kendimize zaman ayırmak ve deşarj olmak için. Dinlenme zamanımızı kimimiz oturarak, kimimiz gezerek, kimimiz ise kitap okuyarak geçirir. Biz de, hafta sonunda sizlere iyi gelecek ve sizi kendinize getirecek bazı kitaplar listeledik. Keyifli okumalar dileriz!

 

1. Dinle, Küçük Adam – Wilhelm Reich

” İçimdeki küçük adam diyor: Kendini küçük adama maruz bırakmak, ona teslim etmek, ahmaklıktır. Küçük adam, kendi hakkında doğruyu işitmek istemez. istese de istemese de sahip olduğu, kendine düşen büyük sorumluluğu kabullenmez. O, küçük adam olarak kalmak ya da küçük büyük adam olmak ister. “

Avusturyalı psikiyatrist Wilhelm Reich 1946 yılında kaleme aldığı bu kitabı, insanlığa ve insanın içinde onu aşağıya çeken varlığa sesleniş türünde yazmıştır. Bizim görmek istemediğimiz, bilinçaltımıza ittiğimiz ve bastırdığımız o sesi acımasızca eleştiren Reich, bize bıraktığı bu eseri ile kendimizi kendimizden korumamızın mesajını veriyor. İnsanın benliğini küçük ve büyük olarak iki şekilde tezahür eden yazarımız, yalnızca bizim yapımızı gözler önüne sermekle kalmayarak onu sorgulamamızı da istiyor. Biz de bu sorgulamanın sizlere iyi geleceğini düşünüyor ve şimdiden keyifli okumalar diliyoruz!

” Senden korkuyorum, çünkü sen, kendinden kaçtığın gibi hiçbir şeyden kaçmıyorsun. Sen hastasın, çok hasta, küçük adam. Bu senin suçun değil; ama hastalığından kurtulmak, kendi sorumluluğunda. “

 

2. Oğullar ve Rencide Ruhlar – Alper Canıgüz

Alper Canıgüz‘ün 2004 yılında yayımlandığı bu romanında görmeye alışkın olmadığımız  ve müthiş derecede zeki bir karakter ile tanışıyor ve olayları onun çevresinde okuyoruz. Karakterimiz ise 5 yaşındaki Alper Kamu. Yazarın karaktere atfettiği ismin bile ikonik olduğu bu kitapta, olayların son derece mizahi ve kıvrak bir dille ele alınıyor olması da okuyucuyu kendisine bağlıyor. Polisiye&fantastik türünde okuduğumuz, baş karakterin yer yer sisteme karşı takındığı tavrıyla bir sürü alt metni keşfettiğimiz ve aslında basit hadiselere ne denli farklı bakılabileceğini de fark ettiğimiz bu yolculukta yazar, okuyucularına farklı deneyimler sunuyor. Okurken yer yer gülümseten, bazen de üzen, olan biten durumların üzerine düşündüren ve tüm bunlarla beraber heyecanımızın da bizi bırakmadığı bu serüvene en kısa zamanda çıkmanız dileğiyle!

” Neticece ahlak, herkese üç aşağı beş yukarı aynı şekilde davranabilmek değil midir? Gerekeni yapmalıydım. Ne kadar aptalca olsa da. “

3. İnci – John Steinbeck 

Amerikan edebiyatının önemli temsilcilerinden olan John Steinbeck, İnci adlı bu kısa eserinde yoksulluğun getirdiği çaresizliğin neleri doğurabileceğini büyük bir incelikle işlemiştir. Paranın olduğu ve olmadığı zamanlarda insan davranışlarının seyrinin nasıl değiştiğini ve bireyin normal hayat akışı dışında gelişen bir olay ile kendisine nasıl da yabancılaşabileceğini yazarımız son derece akıcı diliyle ve yalın üslubuyla bizlere aktarmakla birlikte aynı zamanda insanlığın özünde yatan korkunç benliğine ışık tutmuştur. Steinbeck bununla da kalmamış, baş kahraman olan Kino’nun denizin derinlerinden çıkarıp getirdiği inci ile aslında güzel olan bir şeyin, insanın hayatını yıkıma uğratabilme gücünü de beraberinde getirebileceğini gözler önüne sermiştir. İnsanın, başına gelen olayların, kendisinin hürriyetine ya da esaretine çevirebilme gücü ancak ve ancak onun elinde olduğu hiç bu kadar basit ve çarpıcı bir şekilde işlenmemişti..

 

 

4. Yaşamanın İmkânsızlığı Üzerine Bir Diyalog – Osman Çakmakçı

” Halbuki yaşamak, insanın kendisini kendi isteği uyarınca gerçekleştirmesi demektir. Tam anlamıyla var olmak, varlığımızı doldurmak, ancak kendinizi gerçekleştirmekle mümkün olabilir. Öbür türlüsü ‘idare etmek’tir. Yaşıyormuş gibi yapmaktır. “

Osman Çakmakçı‘nın Kasım 2021’de yayımlanmış, deneme/yazın türünde yazılmış bu kitabı yaşam/yaşama üzerine konuşulan diyaloglardan oluşuyor. Bu diyaloglar iki kişi arasında mı geçiyor yoksa yazarın kendi iç konuşmasını mı temsil ediyor onu kesin olarak bilemiyoruz fakat bu konuşmaların bizlerin ufkunu açtığını ve farklı bir perspektif sunduğunu görebiliyoruz. Hepimizin kolay ya da zor bir şekilde sürdürdüğü, bir şekilde devam ettirmek zorunda olduğu yaşam hakkında geçen bu söyleşi, okuyucularına en güzel şeyi sağlıyor: Düşünmeyi ve sorgulamayı. Yazarın oldukça yalın bir dille yazdığı, aynı zamanda felsefe ve psikolojiye de değindiği, derin anlamlara sahip ve bir çırpıda bitecek bu kitapta şimdiden sizlere keyifli okumalar dilerken kendi yaşamınız hakkında da bol bol sorgulamalar yapabilmenizi diliyoruz!

” Peki sence nedir yaşamanın anlamı ya da amacı?.. “

” Kesin bir anlamı ya da amacı olduğunu söyleyemem. Ama şunu söyleyebilirim. Yaşamanın amacı varsa eğer, mutlu olmak değil, bilgeleşmektir. Yaşamak; haz almak, sürekli kesintisiz biçimde mutlu olmak, bir cennet içinde yaşamak ya da acıdan muaf olmak değildir. Yaşamanın amacı olsa olsa anlamaktır; anlamaya çalışmaktır. Sonra da kabullenmektir. Sükûnettir, dinginliktir ve elbette ahenktir. “

 

5. Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek – Cengiz Aytmatov

Dünya edebiyatında önemli bir konuma sahip olan Kırgız asıllı Türk yazarımız Cengiz Aytmatov bu sefer diğer eserlerinden farklı olarak, bizi uçsuz bucaksız bozkır yaşamından alıp derin denizlere taşıyor. Her eserinde olduğu gibi eşsiz anlatımının bize yeniden eşlik ettiği bu kitapta avlanma amacıyla denize açılan bir ailenin yolculuğuna şahit oluyoruz. Yolculuk esnasında gelişen birtakım olaylar karşısında insanın ne denli fedakarlıklar yapabileceğini bununla birlikte fedakarlığın getirdiği hüzün ve suçluluk duygusu ile hayatta kalmaya çalışmanın ne denli amansız bir mücadele olduğunu yazar bizlere anlatmakla kalmayıp yaşatıyor adeta! Okurken yanınızdan suyunuzu eksik etmemenizi önerir ve şimdiden size güzel yolculuklar dileriz!

” Koca adam engin denizde, her zamanki düşüncelerine, hayallerine kavuşuyordu. Kendine özgü gizli düşünceleri vardı onun. Denizde bu hayallerine dalmasına hiçbir şey engel olamazdı. Oysa karada, günlük işlerden, kaygılardan, düşünecek zaman bile bulamazdı insan. Burada o, kendini gökle denize ait hissederdi. “

 

Kaynakça:

  • Dinle, Küçük Adam –  Wilhelm Reich / Cem yayınevi
  • Oğullar ve Rencide Ruhlar – Alper Canıgüz / İletişim yayınları
  • İnci – John Steinbeck / Sel yayınları
  • Yaşamanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog – Osman Çakmakçı / İş Bankası yayınları
  • Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek – Cengiz Aytmatov / Ötüken yayınları
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks