Kozmetik kelimesi Yunanca ‘süslenmekte usta’ anlamına gelen kosmetikos kelimesi türetilerek günümüze kadar gelmiştir (Çomoğlu, 1).
Kozmetik, en kapsayıcı anlamıyla,
Deri,saç,tırnak, sakal ve ağız (ve rektal) mukozalarına sürülmek, fışkırtılmak veya benzeri yöntemleri uygulamak suretiyle temizlemek, güzelleştirmek, çekiciliği artırmak ve/veya yüz ve vücudun dış görünüşünü değiştirmek vesağlığını korumak amacıyla uygulanan, madde, preparat ve gereçlerdir.
Kozmetik kelimesi yalnızca, görünümü iyileştirmek için kullanılan makyaj için kullanılmaz. Kozmetik genel tanımı itibariyle de cilt bakımını daha çok amaçladığı sonucuna varılabilir.
Tarihte makyaj kozmetiklerinin uzun bir geçmişi vardır. İnsanlar yüzyıllardır güzelleşmek, kendilerini beğendirmek, genç görünmek amaçlarıyla çeşitli ürünler kullanmışlardır.
Antik Dönemde Makyaj
Tarihte ilk kozmetik kullanımı ve makyajın Antik Mısır’da yapıldığı bilinmektedir. Antik Mısır’da ölülerin eşyalarıyla birlikte defnedildiği mezarlarda bulunmaktadır. Bu mezarlarda yapılan arkeolojik kazılarda yüze sürülen boyaların karıştırıldığı küçük kaseler, merhem kapları kozmetiklerin antik dönemlerden itibaren kullanıldığının kanıtıdır. O dönemlerde kozmetik yapımı önemsenmiş, bu bilgi de resimlerden ve buluntulardan ulaşılan bir sonuç olmuştur. Kazılarda Antik Mısır’da göz makyajının önemli olduğu anlaşılmıştır. Kadınlar fildişi, tunç ya da kemikten yapılan çubuklarla gözlerinin üst kapağına, is ve kurşun karışımı boyalarla sürme çekmişlerdir.

Mısır kraliçesi Nefertiti’nin dönemin en önemli kozmetik uzmanı olduğu söylenebilir. Yine Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın güzelliğinin kaynağının kendi yaptığı kozmetik karışımlar olduğu söylenir.
Antik Yunan’da kadınlar, altın yaldızlı saç pomatları ve tırnak boyaları kullanmışlardır. Antik Yunan kültüründe misafirlere banyo yaptırıp çeşitli bakımların yapılması gelenek haline gelmiştir.
Romalılar Yunanlılardan etkilenerek kozmetik ürünleri kullanmaya başlamışlardır. Özellikle Romalıların parfüm ve kozmetik ürünler ile daha çok ilgilendiği bilinmektedir. İmparator Neron’un cildini beyazlaştırmak için tebeşir tozu kullandığı bilinmektedir. Ayrıca kullandığı sürmeler de Mısırdan getiriliyordu.
Orta Çağ ve Rönesans Dönemi
Roma İmparatorluğu’nun sona ermesinin ardından Avrupa’da kozmetik kullanımı önemli ölçüde azalmıştır. Bu durumun nedenleri arasında kilisenin yıkanmaya, kişisel bakıma ve parfüme karşı olması vardır.
Yine aynı dönemde Arap Yarımadası’nda parfüm kullanımı artmıştır. Arapların baharat ve yağ karışımları yaparak kullandıkları bilinmektedir.
Anadolu’da ise kına kullanmak, gözlere sürme çekmek gelenek haline gelmiştir.
Kozmetik ürünlerin Avrupa’da yeniden yaygınlaşması Haçlı Seferleri sırasında olmuştur. Kaynaklara göre, parfüm kozmetik kullanımı 18. yüzyıla gelindiğinde aşırı artmıştı ve İngiliz Parlamentosu önlem alması gerektiğini hissetmişti.
1770 yılında,
Bütün kadınlar, yaşı, düzeyi meslek ve derece farkı olmaksızın, aşağıdaki kanuna uymak zorundadır. Yüz boyası, koku, takma diş, göğüs, kalça, topuklu ayakkabı kullanarak koca bulan bütün kadınların evliliği koca şikayetçi olduğu takdirde, kanun karşısında hükümsüzdür. Bu suçu işleyenler büyücülükle suçlanacaktır.
kanunu çıkarılarak kozmetik kullanımının azaltılması amaçlanmıştır.
İki cinsin de makyaj yapmaya başlaması 18. yüzyıla geçilmesiyle birlikte olmuştur. Yanakların ve dudakların kırmızı renkte olması önemsenirken cildin bembeyaz olması gerektiği fikri hâlâ revaçtadır. Cildi beyazlatmak için kullanılan pudraların ana maddesinde ise hâlâ kurşun bulunmaktadır. Kurşunun da etkisiyle insanlar genellikle otuz yaşlarından sonra genç bir görünüme sahip olamamışlar hatta kurşun zehirlenmesi yaşayarak hayatını kaybedenler olmuştur. İlerleyen zamanlarda ise kozmetik ticaret hayatında kendine yer edinmeyi başarmıştır (Akçay, 7).
20.Yüzyılda Makyaj
Kozmetik ürünlerin kullanımını 20. yüzyılda önemli derecede artmıştır ve makyaj yapmak modaya uymanın bir gerekliliği olarak görülmeye başlamıştır. Bu yıllarda makyaj ürünlerine ilginin artmasında sinema sektörünün yadsınamaz bir etkisi vardır. Müzikaller, baleler ve tiyatrolardaki başrol oyuncularının makyaj yapması kozmetik sektörüne yeni bir soluk getirmiştir.

Max Factor, Elizabeth Arden, L’oreal gibi markalar talep artışını fark ederek kurulan ilk markalardan olmuşlardır. 1920’lerde Coco Channel, kırmızı ruj ve oje,koyu tonlarda göz makyajı ve bronz cilt görünümünün popüler olmasında öncü rol oynamıştır. Bronz tenin popüler olması ile birlikte soyluların beyaz tenli olması gerektiği anlayışı yıkılmıştır. Erkekler ve kadınların bronz tenli olma istediği Coco Chanel’in çok sayıda ve çeşitte ürün üretmesine sebep olmuştur. Ancak aynı dönemde Asya’da beyaz ten hala ayrıcalıklı olarak görülmektedir.
İlerleyen yıllarda kadınların ‘Bir obje değil birey.’ olduğu anlayışı yayılıp kadınlar sıfır makyaj tercih etmişlerdir (Çomoğlu, 2).
Sinema ve Makyaj
Sinema alanı gereği görsel ve işitsel duyulardan yararlanarak vermek istediği mesajı anlatan bir araçtır. Anlattığı konunun bir düzen ve estetik içerisinde olması gereklidir. Yönetmen bu düzenlemeleri sağlayan kişidir. Mizansen, görüntü içinde yer alan unsurların düzenlenmesi anlamına gelir. Fransızcada ‘mise-en-scene’ kelimesindeki türetilen Türkçede ‘sahneye koyma’ anlamına gelen mizansen kelimesi yönetmenin yaptığı işi tanımlayan en iyi sözcüklerden biridir. Mizansenin önemli altı öğesi vardır. Bunlar; mekan, kostümler, karakterlerin davranış biçimleri, aydınlatma, saç ve makyajdır.

Sinema, tiyatro müzikal bu öğelere bağlı olması nedeniyle karakterlere yapılan makyajın önemi ortaya çıkmaktadır. Sinema da diğer görsel anlatılara kıyaslayarak kadraj, açı gibi kendine has özellikleri olması nedeniyle makyajın daha farklı etkisi olmaktadır.
Karakter ve tip oluşturmada oyuncuların kişiliklerini yansıtmak için kullanılan makyaj, karakterin fizyolojik veya psikolojik değişimlerini anlatmak için kullanılabilir. Sinema alanında makyaj, kozmetik ve plastik olarak iki kategoriye ayrılır. Kozmetik makyaj ise fondöten, ruj, rimel allık gibi ürünleri kapsarken plastik makyaj daha farklı malzemelerle canavarlar, mitolojik yaratıklar gibi unsurları ortaya koymak için kullanılır (Zengin, 347).
Makyaj ve Toplumlar
İnsanların çok eski tarihlerden beri çeşitli ürünler ve yöntemler kullanarak yüzlerini ya da bedenlerini boyamaktadırlar. Kelime anlamı uydurmak, icat etmek, değiştirmek, düzenlemek , toparlamak olan makyaj kelimesi yüzyıllardır yapılan boyanma işlemine günümüzde verilen isimdir.

Yapılan boyamalar eski çağlarda soyluların süsü için kullanılırdı. Rönesans Döneminde soylular, güneş altında çalışan işçilerden farklı gözükmek için de beyaz pudraları daha fazla kullanmışlardır.
Soyluların yanı sıra savaşan ilkel insanlar, düşmanlarını korkutmak için de makyajı kullanmışlardır. O dönemde insan cildinin mavi, kırmızı ve beyaz renklerde olmasının doğaüstü nedenlere bağlanmasıyla düşmanları caydırmak için az gelişmiş toplumlar tarafından kullanılmıştır (Gündüz, 164).
Sonuç olarak, makyajın tarih boyunca farklı toplumlarda farklı niteliklerde kullanıldığını söyleyebiliriz.
_________________________________________________________________
Kaynakça
- Zengin, Ferhat. “Fotojenik Makyajdan Plastik Makyaja 2000’li Yıllar Öncesi Türk Sinemasında Makyaja Genel Bir Bakış.” Erciyes İletişim Dergisi 7.1 (2020): 345-368.
- Çomoğlu, Tansel. “Kozmetikler.” Marmara Pharmaceutical Journal 16.1 (2012): 1-8.
- Gündüz, Alev. “Boyanmanın toplumsal işlevi.” Sanat ve tasarım dergisi 6.1 (2016): 147-167.
- Akçay, Aslıhan. ‘Antik Çağ’da Anadolu’da kozmetik’. Yüksek Lisans, Trakya Üniversitesi,2019.