Güneşin Oğlu (2008): Yaşasın Ölüm!

Emre Yenidere
Emre Yenidere
Benden bu kadar. Katilimin gözlerinden öperim.
spot_img
spot_img

Bir gün bir şölene davet edilirsin. Sonra oraya vardığında bir bakarsın ki yemek listesinde adın yazılı.
Güneşin Oğlu (2008)

Güneşin Oğlu anlattığı hikâye ve bu hikayenin anlatım tarzı dolayısıyla tam bir Onur Ünlü filmi. Kendine has olay örgüsü tarzını bu filmde de kullanan Ünlü filmde çok nadir görülen bir güneş tutulması sebebiyle hayatları tümden değişen bir grup insanın hikayesini eğlenceli bir şekilde ekrana aktarıyor. 2008 yapımı filmin başrollerini Haluk Bilginer ve Özgü Namal paylaşıyor.

Hikâye, Köksal Engür’ün hayat verdiği Fikri Şemsigil karakterinin iç sesiyle başlıyor. Fikri Şemsigil yaşlılığı doruklarına kadar yaşayan bir emekli öğretmen. Öyle ki yaşlanmak onu öylesine yormuş ki hayattan daha büyük tek mucizenin ölebilmek olduğunu söylüyor. Fikri’nin düşüncesine göre hayatı bu kadar çekici kılan şey aslında bir sonu olmasından başka bir şey değil. Sonsuza kadar yaşamayacak olmak hayatın tüm albenisi oluşturan şey. Buna rağmen insanlığın ölüme karşı olan korkularını da en iyi şekilde ekrana aktarıyor film. Fikri hayatının sonbaharını yaşarken bir yandan da karşı binasında yaşayan genç kadına abayı yakmış şekilde karşımıza çıkıyor.

Tarihte bilinen en büyük güneş tutulmasını bekleyen insanlar için bir profesör dünyanın büyük bir değişimin kapısında olduğunu ve özel ruhların her şeye hazır olmasının gerektiğini söylediğinde Fikri bu durumu ciddiye almayacaktır. Fakat tutulma gerçekleştiğinde Fikri kendisini farklı bir bedenin içinde bulacak ve film boyunca da kendi bedenine dönmeye çalışacaktır ama ne yaparsa yapsın bunu başaramayacak bu durum da karşımıza hikâye olarak çıkacaktır. Güneşin Oğlu anlattığı hikâyeyi birçok farklı karakterin gözünden anlatabilmesi açısından bize herkesin iç dünyasını anlama fırsatı sunduğu gibi aslında her karakterin içindeki ruhun aynı olmasından dolayı hikâye bütünlüğünü de korumayı başarabilmiştir.

Fikri ilk defa beden değiştirdiğinde kendini büyük bir oyunun içerisinde bulmuştur. Ortada çözmesi gereken bir bulmaca vardır. Genç bir adamın bedeninde kendisi varsa kendi bedeninde kim olduğu sorulacak soruların ilkidir. Fikri bunların hepsini araştırmalı ve bir sonuca ulaşmalıdır. Daha sonradan öğreneceği üzere de tüm bu sorunları çözmek ve kendi bedenine dönmek için ise sadece gün batımına kadar vakti vardır. Hikâye ilerlerken Fikri bir katille tanışacak ve akıllara kazınan Hamiyet Hanım Paradoksu‘na imza atacaktır.

Hamiyet Hanım paradoksuna göre eğer işiniz öldürmekse ölümden en çok siz korkacaksınızdır. Çünkü bir katil ne olursa olsun ölümle beraber uyumak mecburiyetindedir. ”Bazen insan o kadar korkar ki” der Fikri Şemsigil ”kendi bedeninin içine saklanmaktan başka bir çaresi kalmaz.” Tam da bu noktada kurtulmaya çalıştığı katil bedeninden neden hiç kurtulamadığını ve neden bir türlü Hamiyet Hanım’ı ölmekten kurtaramadığını farkedecektir Fikri.

Finale yaklaşırken Fikri uzun süre akıllarda laf edecek bir cümle kurmak üzere Şule ile buluşmaya gider. ”Başıma ne geldiyse senin yüzünden geldi ama yine de meftunum sana.” dediği Şule olayı anlayamaz. Çünkü Alper Canan sanarak buluştuğu kişinin içerisinde aslında Fikri Şemsigil vardır. Fikri’nin planı Şule’yi öldürmektir. Çünkü Fikri öldürdüğü bedenin içine girmektedir ve kendi deyimiyle ”istediği şeye sahip olamamış ve bu yüzden bari istediği şeyin kendisi olmak” istemiştir. Planları bozan ise Şule’nin hamile olmasıdır. Gün batarken Alper Canan bedenindeki Fikri’nin ölümünü bize gösterir film.

Beklenen ölümün hemen öncesinde ise ”Seni seviyorum de” sekansıyla yine kendi yapımı olan 2007 tarihli Polis filmine ve Yeşilçam’a selam göndermektedir.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.