Gülten Akın, eserlerinde özellikle kadını ve toplumsal sorunları sıklıkla ele alır. Şiirleri biraz kendinden biraz da toplumdaki diğer kişilerden izler taşır. Ancak özünde evrenseldir ve herkes kendinden bir parça bulur. Kadın, öteki konumda tutularak, ataerkil otorite tarafından belirlenmiş sınırlara hapsedilmiştir. Tanımlanmış kimliklere uymaya zorlanarak, benlik oluşumu engellenmeye çalışılmıştır. Kadın, yaşamdan koparılarak ev içine mahkûm edilmiş ve annelik, eş olma, ev işleri gibi vasıflarla isteği dışında tanımlanmıştır. Tüm bu sıkışmışlığı ve belirlenmişlikleri ele alan Gülten Akın, şiirlerinde bunların altını çizmiştir. Bir kadın olarak deneyimin içinden bakabilen Akın, tüm bunları sorgulamamıza da vesile olmuştur.
Gülten Akın Kimdir?

Türk Edebiyatının önemli sanatçılarından biri olan Gülten Akın, 1933 yılında Yozgat’ta doğmuş ve 2015’te aramızdan ayrılmıştır. Anadolu’nun çeşitli ilçelerinde bulunmuş ve Türk toplumunun yaşam biçimini yakından gözlemlemiştir. Hayatının bir bölümünü Ankara’da geçirmiş ve önemli işler yapmıştır. Varlık ve Yeditepe gibi dergilerde eserleri yayımlanmıştır. Deli Kızın Türküsü, Kestim Kara Saçlarımı, Kırmızı Karanfil basılan eserlerinden birkaçıdır. Deli Kızın Türküsü gibi bazı şiirleri bestelenmiştir.
İlk dönem şiirleri “ben” odaklıdır. 1970’de ülkenin zor süreçlerden geçmesiyle, toplumsal konulara da odaklanmıştır. Devrimci ve aydın yönü öne çıkmıştır. O dönemin siyasi olaylarından etkilenen Gülten Akın, oğlunun cezaevine girmesiyle anne ve şair yönlerini birleştirmiştir. 42 Gün ve Sevda Kalıcıdır kitapları o süreçlerin izlerini taşımaktadır.
Kısıtlanmış, Eve Hapsolmuş Kadınların Görüntüsü

“Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön
Yasaktı yasaydı töreydi dön
İçinde dışında yanında değilim
İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi
Bu nasıl yaşamaydı dön”
Gülten Akın’ın Kestim Kara Saçlarımı şiirinde, kadınların toplumsal baskılarla çevrilip hapsolduğu bir hayat görülür. Toplumda yazılı olmayan kuralların çoğu, kadınları sınırlamaya yöneliktir. Etrafında duvar ören bu kurallar ve düşünceler silsilesi kadını yalnızlaştırır ve bir benliğinin oluşmasını engeller. Gülten Akın şiirlerinde, kendi hayatı olmayan, başkalarının kurallarına ve ahlâk anlayışlarına göre yaşamak zorunda kalmış kadınları gösterir.
“Kestim kara saçlarımı n’olacak şimdi
Bir şeycik olmadı -Deneyin lütfen-
Aydınlığım deliyim rüzgârlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın”
Kestim Kara Saçlarımı şiirinin devamındaki dizeler tüm haksız yargılamalara ve yasaklara başkaldırı niteliğindedir. Kadın, saçlarını keserek bağımsızlığını ilan eder ve dönüşümün habercisidir. Hapsedildiği yerden çıkarak aydınlığa kavuşur. Şair, geçmişten gelen öğretileri sorgulamak ve yıkmak zor olsa bile bunun mümkün olduğunu göstererek umut verir.
“O telefona çıkma, o kapıyı açma
Ona dokunma
Sarnıcı besleyen suyu sonsuza
Sakla, sende sürsün aşk.”
Saklayan Kadınlar Şiiri eserinde bu kuralların, bir kadının her eylemini nasıl etkilediği görülür. Kadın, en basit eylemi dahi sonuçlarını düşünmeden gerçekleştiremez. Bir deney hayvanı gibi, ona ne yapıldığını sorgulamadan itaat ederek, her şeye katlanmak zorunda bırakılır.
“Saklayıp başını bağasına
Ölü gibi dursun istendi
Öteki kadınlar bir yerlerden
Şakıyıp gelirlerdi
Bakışlar, bir erkek bir kadın
Yoğun elektrik havai sözler
O dışa düşendi
Mutfak oda yatak arasında
yatakla beşik
Nice nice yol döşendi
Aptal dakikalar, içine sığmama
Gelgeç albeni
Uyandı…Bitti”
Evdeki Kadın Şiiri’nde bu kısıtlanmışlık hâli iyice görülür durumdadır. Evdeki kadın görünmezdir. Dışarda devam eden yaşamdan kopuk, evin içine kapalıdır. Emeği görülmez, istekleri beyhudedir. Sadece anne ve eş olarak görevleri olan, basit bir makine gibidir. Kadının sırf cinsiyeti sebebiyle, insandan uzak bir varlık olarak görüldüğü anlaşılır. Tanımlanmış benlik ve görev bilinciyle hareket eden kadın, tüm hayatını anlamsız tekrarlarla sürdürür.
Kadınlığın Bir Sorumluluk Haline Gelmesi ve Bunun Sorgulanması

“Beraberliğiniz kimselerde yok
Kadınlığınıza seslenince ürkek
Dostluğunuzu tuttular mı cesur
Nerede geçirdiniz tüm ömrünüzü
Böyle karalanmamış çocuk”
Güvercinli Kadın şiirinde, bir cinsiyet ayrımı görülür. Erkeklik bir güç simgesiyken, kadınlık utanılacak bir ayıptır. Büyük bir adaletsizlik vardır. Sadece kadın oluşuyla tanımlanan ve sınırları çizilen varlık, ayrıca bundan utanmalıdır. Bu durum ile varoluşu değersizleştirilerek, kimlik bunalımı yaşamasına sebep olur. Böylece benliği olmayan kadın, sırf varlığı sebebiyle kendini sürekli suçlu hissetmektedir. Küçük yaşlarda kanıksanan bu durum, çocukluğunu yaşayamadan büyümesine sebep olmaktadır. Kadınla ilgili çoğu şey saklanması gereken, ayıp denilen şeye evrilir. O, eril toplumdaki bir araçtır. Ancak bundan daha fazlası olduğu Gülten Akın’ın dizelerine yansır. İçinde hep tereddütle yaşayan bu kadınların da hisleri ve kurdukları bağlar vardır. Bir anne ve eşten daha fazlasıdır, en önemlisi bir insandır.
“Çarşılarda erkek adları söylenir kadınlar gizli
Sana kim taktı bu sorumluluğu kadınsın
Nereden aldın “olmaz”ları o “geçilmez”leri
Bir yanından -senin değil öbür yanın- geçiyorum.”
Kadının toplum hayatındaki gizli saklı konumunu Sorumlu Kadın şiirinde irdeler. “Kim dedi size kadın olmak bir sorumluluktur? Kim çizdi bu sınırları?” der şair. Tabii, böyle bir durumda muhatap bulmak zordur. Töre derler, atalarımız derler ama somut bir şey sunamazlar. İçi boş bu güç, kadınların köleleştirildiği bir sistemdir. Bir efsaneden fazlası değildir.
Kaynakça
- Öne Çıkan Görsel.
- Bozpınar, Çağla. “Gülten Akın’ın Şiirlerinin Psikanalitik Kuram Kuram Açısından İncelenmesi”. International Journal of Turkish Academic Studies (TURAS), C. 2, S. 2 (2021): 70-87.
- Yılmaz, Enser. “Yalnızlık ve Kadın Bağlamında Gülten Akın’ın Şiirleri”. Mecmua Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi 1 (2016): 31-38.
- Lafcı, Selin. “Gülten Akın Şiirlerinde Kadın ve Kadın Algısı”. Web.
- Akın, Gülten. Kestim Kara Saçlarımı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2024.
- Akın, Gülten. Kırmızı Karanfil. İstanbul: May Yayınları, 1971.


