Özellikle de kadınlar olarak, kadınların güçlü gösterilmesinden korkulmayan filmleri ve dizileri izlemeyi seviyoruz. İzlemenizi önerdiğimiz tatmin edici, eğlenceli ve ilham verici; odağında güçlü kadın karakterleri barındıran birkaç diziyi derledik.
Anne With an E, 2017-2019
Dizi, çektiği zorluklara rağmen hayattan umudunu hiç kesmeyen ve her daim hayata olan sevgisini ve şefkatini dile getiren temiz kalpli Anne’in hikayesini anlatıyor. Anne, bebekken ailesini kaybettiği için verildiği yetimhaneden Cuthbert’lar sayesinde çıkıyor ve sonunda kendine bir aile buluyor. Küçük yaşına rağmen çok güçlü bir kadın olarak gördüğümüz Anne, yeni ailesine ve arkadaşlarına adapte olmaya çalışırken bir yandan da önceki hayatından ona kalan travmalarla baş etmeye çalışıyor. Haksızlığa susmayan, doğayı ve insanları seven, en güzel yanlarını gören Anne, izlerken içinde barındırdığı umudu ve gücü bize adeta bize aktarıyor.
Gilmore Girls, 2000-2007
Duygusal olmalarına rağmen aynı zamanda hayatta gelmek istedikleri yere gelmek için çok çalışan anne ve kızının hikayesini anlatıyor Gilmore Girls. İki kadının feminist görüşlerinin günlük hayatlarına karıştığını sık sık görüyoruz. Lorelai, genç bir kadın iken içinde olduğu hayattan memnun olmadığı için ailesini geride bırakıyor ve kendi hayatını inşa etmeye çabalıyor. Daha sonra kendi ismini verdiği kızı Rory (Lorelai’ın kısaltması) annesini rol model alarak büyüyor ve başarmak istediği şeyleri herhangi bir erkek figürüne ihtiyacı olmadan, sadece çok çalışarak başarmaya çabalıyor. Bunlarla beraber anne ve kızın kişisel hayatlarında yaptıkları hataları ve katılmadığımız görüşlerini de dizide görmemiz karakterleri bizim için daha gerçekçi kılıyor. Hem aralarındaki ilişki yüzümüzü gülümsetip bizi eğlendiriyor hem de sahip oldukları cesaret, çalışkanlık ve özgünlük bize ilham veriyor.
The Handmaid’s Tale, 2017-günümüz
The Handmaid’s Tale, erkeklerin kadınlar üzerinde şiddetli baskı kurduğu distopik bir gelecek zamanı anlatıyor. Gelecek bir zamanı anlatsa da dizideki kadınların üstesinden gelmek zorunda kaldığı zorbalıklar hiç de yabancı değil. Dizide kadınlar, çocuk sahibi olabilenler ve olamayanlar olarak ayrılıyor; doğum yapabilenler damızlık olarak yönetici erkeklere veriliyor, yapamayanlar ise ayrımcılığa uğruyor hatta bazen ağır işlerde çalıştırılıp işkence görüyorlar. Her ne kadar distopya olsa da bilinçlenmek, şoka uğramak ve hatta olması mümkün bir gelecekten korkup kadınların mücadeleye devam etmesi için The Handmaid’s Tale izlenmeli.
Big Little Lies, 2017
Madeline, Celeste, Jane, Bonnie ve Renata isimli beş güçlü kadının hayatına odaklanan dizi, kadın olmak, anne olmak, arkadaş olmak gibi konular üzerine beklenmedik yorumlar yapıyor. Şaşırtıcı senaryosuyla dizi, kadınları yan rolde kullanmak yerine onlara özgün karakterler atıyor. Beş kadının da birbirinden farklı karakterleri diziyi izlerken beklenmedik birçok tepkiyle karşılaşmanıza sebep oluyor ve size heyecanlandırıyor. Çocukları onlar için her şeyden önemli olan, hayatlarındaki erkek figürlere bağımlı olmayan ve en önemlisi de birbirlerine ne olursa olsun, iki elleri kanda da olsa destek olmanın yolunu bulan kadınların alışılmadık ama bir o kadar da günlük olan hayatlarını izlemek tatmin edici. Ayrıca tüm zamanların en çok beğenilen giriş jeneriklerinden birisine sahip ; giriş jeneriğini buradan izleyebilirsiniz.
Fleabag, 2016-2019
Annesinin ve en yakın arkadaşının ölümünün ardından yas tutan ve bu tür bir travmayla başa çıkmaya çalışan Fleabag, son yılların en başarılı dizilerinden birinin baş karakteri. Hayatın, aşkın ve yasın karmaşıklığı üzerine önemli noktalara değinen dizide,Fleabag lakaplı bir kadının hayata olan duruşlarını ve tavırlarını zaman zaman bizim gözlerimizin içine bakarak yansıtmasını görüyoruz. Fleabag, kendisinin de hemfikir olabileceği gibi tam anlamıyla bir feminist olmasa da, yine de yaşadığı travmalar ile güçlü bir kadın olarak başa çıkıyor. Özellikle dizinin ikinci sezonunda Fleabag’in kendini iyileştirmeye çabalamasını bazen gülüp eğlenerek bazen de duygulanıp onunla birlikte üzülerek izliyoruz.
Feud, 2017
Çok bilinmeyen bir dizi olan Feud, 1930’lu yıllarda önemli iki oyuncu olan Bette Davis ve Joan Crawford arasındaki mücadeleyi anlatıyor. Başka bir seçeneği kalmayan kadının bulunduğu sektörde iyi bir yere gelebilmek için erkeğin baskısına göz yumması ve manipülasyonuna uğramasının bir örneğini anlatıyor dizi. Sektörün içindeki erkeklerin, kadınların nasıl birbirine rekabet yoluyla düşman olmasına sebep olduğunu da görüyoruz. Dizi ayrıca olayların yaşandığı zamanda Hollywood‘da kadın yıldızların çektiği zorlukları ve maruz kaldıkları ayrımcılığı da bize tekrar gösteriyor.
Dizilerin Odağında Olmasalar da Güçlü Olan Kadın Karakterler
Her zaman çok sevdiğimiz kadın karakterler izlediğimiz dizinin odağında olmayabiliyor ama yine de bu diziler onlar için izlenmeyi hak ediyor. Onların çabalarına ve hırslarına odaklanmayı seviyoruz.
Normal People, Marianne Sheridan
Normal People, aralarında iletişim sıkıntısı olan fakat birbirlerini herkesten daha iyi anlayabilen iki gencin hikayesini anlatıyor. Dizi Connell ve Marianne’in ilişkisine odaklansa da zaman zaman onları birey olarak inceliyor. Dizinin başlarında Marianne, okuldakiler tarafından “ucube” ve “çirkin” olarak görülse de izleyiciye okulun en başarılı öğrencilerinden biri olarak tanıtılıyor; bu da bize onu, odaklanmak istediği şeylere diğer insanların onun üzerindeki baskılarına aldırmadan odaklanabilen bir kadın olarak gösteriyor. Okuldaki arkadaşlarının zorbalığının yanında evde de abisinin zorbalığına maruz kalan Marianne, yetersiz bir anne figürüne sahip ve bir baba figürüne sahip değil. Bütün bunların yol açtığı travmalara rağmen Marianne, akademik hayatına odaklanmayı seçiyor ve üstelik bunu büyük bir başarıyla yapabiliyor.
Succession, Shiv Roy
Succession, üç kardeşin, babalarının şirketinin başına geçmek için içerisinde bulunduğu rekabeti anlatıyor. Shiv Roy, her ne kadar zengin ve başta olma hırsına yenik düşmüş bir kadın olsa da, sahip olduğu güçlü karakteriyle kardeşlerini, kocasını ve hatta babasını ürkütüyor. Dizi ilerlerken Shiv’in sahip olduğu hırsıyla ciddiye alınması gerektiğini kanıtlamasını izliyoruz. Karakter olarak kusurlara sahip olsa da erkek kardeşlerinden daha fazla çalışmak zorunda kalmasına rağmen ataerkil şirket normlarına karşı çıkmaya ve en az kardeşleri kadar şirketin başına geçmeyi hak ettiğini kanıtlamaya olan ısrarını izlerken içten içe en çok onu destekliyoruz.
Bojack Horseman, Princess Carolyn
Bojack Horseman, gerçekçi ve kompleks kişiliklere sahip olan birçok karakter barındıran bir yetişkin animasyonu. Dizide en fark edilir karakter gelişimine sahip olan ise, Princess Carolyn. İnsanlara yardım etmeyi seven hatta bununla beslenen bir kadın olan Princess Carolyn, dizinin başlarında her ne kadar Bojack’in etkisi altında olan toy bir karakter olarak gözükse de, dizi ilerledikçe yaşamak istediği hayatı yaşamak için çok çalışmaktan korkmayan, diğer insanlara ihtiyaç duymayan bir kadına dönüşüyor. Annesi, kendisine benzeyeceğini düşünüp Princess Carolyn’i küçümsese de, Princess Carolyn bir hizmetçinin kızıyken daha sonra çok çalışıp kendi şirketinin başına geçiyor, düşe kalka da olsa sonunda başarılı bir şirketin sahibi oluyor. Princess Carolyn’i çok güçlü bir kadın yapan diğer bir olay ise, bir aileye sahip olmayı isteyen P.C., çocuk sahibi olamayacağını öğrenince tek başına evlatlık ediniyor ve kızı Ruth ile başka kimseye ihtiyaç duymadan kendi ailesini kendi kuruyor. Bir çok özelliği ve tavrıyla Princess Carolyn, diziyi izlerken biz kadınlara, animasyonda çizilmiş bir kedi kadından beklemeyeceğimiz kadar yakın oluyor.
