Gotik Rock Müziğin Efsanesi: The Cure

Editör:
Berrak Akson
spot_img

Robert Smith‘in müzik grupları arasında yeni bir akımın doğmasına sebebiyet veren göz makyajı ve saçı, alışılagelmişin dışında gitar tınılarına sahip olunması, new-wave müzik akımının öncülüğünü sürdürmeleri ve daha nicesiyle ele aldığımız gotik rock efsanesi The Cure‘a gelin birlikte bakalım!

Grubun Kariyer Yolculuğu Ve Üye Değişiklikleri

1970’li yılların sonlarına doğru kurulan ve 80’li yıllarda dünyaca ünlenen bir grup olan The Cure, müzik literatürüne adını altın harflerle yazdırmış İngiliz alternatif rock grubudur. Grubun müzik tarzı solist Robert Smith‘in o döneme göre oldukça farklı olan ikonikleşmiş saç ve makyaj tarzı, yazdığı kasvetli şarkı sözlerinden dolayı gotik rock olarak da anılmaktadır.

Best Cure Videos CREDIT Andy Vella
Fotoğraf: Andy Vella

The Cure, kariyerine ilk olarak 1976 yılında Robert Smith tarafından kurulmasının ardından “Easy Cure” adıyla başladı. Okul arkadaşları olan Michael Dempsey, Lol Tolhurst ve Porl Thopmson birlikte 1978 yılına kadar demo kayıtları yaparak hayran kitlelerini oluşturmaya çalıştılar. Daha sonradan isimlerindeki ‘Easy’ silindi ve “The Cure” olarak devam ettiler.

1979 yılının Mayıs ayında çıkış albümleri olan The Imaginery Boys, ilk günden itibaren büyük bir ilgiyle karşılaştı ve grup İngiltere çapında bir turneye çıktı. Grubun bilinen ve belki de en ünlü şarkıları olan “Boys Don’t Cry” ve “Jumping Someone Else’s Train” de bu dönemde piyasaya sürüldü. Yıl sonunda basçı Micheal Dempsey gruptan ayrıldı, Simon Gallup ve Mathieu Hartley ekibe katıldı. Bu dönemlerde grup, Seventeen Seconds adlı ikinci albümlerini yayımladı ve ilk ‘gerçek hit singlelları‘ olan “A Forest” ile müzik kitlelerince tanınmayı başardılar. 80’lerin ilk yıllarında Mathieu ve Simon’da gruptan ayrıldı. Bu ayrılıklar yaşanırken The Cure, müzik yapmaya ve yeni albümler çıkarmaya devam etti.

The Cure, rock müziği benimsemiş her grup gibi 80’li yıllarda rock müzik dışındaki farklı müzik türlerini de denemek istemiştir. Pop müzik tınılarına oldukça sahip ve dans şarkısı olan Let’s Go To Bed, The Walk ve bir jazz şarkısı olan The Lovecats’i yayımladılar. 1983 yılında ise bu şarkıların da bünyesinde bulunduğu Japanese Whispers adlı derleme albümlerini hayranlarıyla buluşturdular. Hayranları tarafından albümün favori parçası The Lovecats olurken The Cure, rock dışındaki müzik türlerine olan yeteneğini müzik camiasına kanıtlamış oldu.

1984 yılına gelindiğinde ise yeni albümleri olan The Top yayımlanırken yine bir turneye çıktılar. Bu esnada Porl Thompson gruba geri döndü, aynı zamanda Andy Anderson ve Phil Thornalley gruba katıldı. The Top Turnesi‘nin ardından Andy ve Phil gruptan ayrıldılar ve onları yerine Simon geri döndü ve Boris Williams gruba katılmış oldu. Grupta sürekli üye değişikliği olsa da kendi yaptıkları müziklere sahip çıkmaya devam ettiler.

Tarzlarının Bir Parçası Olan Bazı Albümleri

The Cure, Japan - 1987.© Masataka Ishida
The Cure, Japan – 1987. Masataka Ishida

The Cure‘un diskografisi, müziğin evrimini ve değişimini yansıtan bir tablo gibidir. İlk albümleri The Imaginery Boys ile kariyerine başlayan grup, kısa bir sürede Seventeen Seconds, Faith ve Pornography gibi daha karanlık temaya ve deneysel çalışmalara devam ederek müziğini şekillendirdi. Aynı zamanda bu karanlık temalarının dışında daha romantik ve daha canlı, neşeli çalışmalar da yayımladı. Örneğin; Kiss Me, Kiss Me, Kiss Me ve Wish gibi albümler, grubun çeşitli yönlerini de gösteren zengin bir repertuara sahip. Böylelikle The Cure; müziğin sınırlarını zorlamış, alternatif rock tarihinde iz bırakmış ve hayranlarını derin ve dokunaklı şarkılarıyla büyülemiştir.

The Cure, alternatif rock’ın önde gelen isimlerinden biri olarak kariyerlerinin her döneminde dinleyicileri etkilemeye devam ediyor. Melankoli ve romantizmin ustaları olarak, müziğin duygusal derinliklerini keşfetmek isteyenler için her zaman bir kapı aralıyorlar. Grup, unutulmaz şarkılarıyla müzik dünyasında yerini sağlamlaştırmayı başarmıştır. The Cure ayrıca canlı performanslarıyla da ünlüdür. Sahnede enerjik ve tutkulu bir şekilde çalarken, izleyicilere unutulmaz anlar yaşatır. Özellikle The Cure in Orange gibi konser belgeselleri, grup üyelerinin sahne performanslarına olan bağlılıklarını ve yeteneklerini de yakından göstermekte.

Three Imaginary Boys (1979)

The Cure’un ilk albümü olma özelliğini taşıyan Three Imaginary Boys, 1979 yılının Mayıs ayında Fiction Records tarafından piyasaya sürülmüştür. Albümün orijinalinde toplamda 13 şarkı bulunmakta fakat son düzenlemelerin ardından eski kayıtların da albüme dahil olmasıyla bu sayı 33 şarkıya çıktı. Albümün prodüktörlüğünü ise Chris Parry üstlenmiştir. Albümün globalde en çok dinlenen şarkısı özelliğini Boys Don’t Cry taşımakta.

I tried to laugh about it
(Gülmeye çalıştım)
Hiding the tears in my eyes
(Gözlerimdeki yaşları gizleyerek)
‘Cause boys don’t cry
(Çünkü erkekler ağlamaz)

Wish (1992)

Grubun depresif ve karanlık tarzından daha farklı olarak Wish albümü biraz daha hareketli bir tarza sahip. 21 Nisan 1992 yılında Birleşik Krallık’ta Fiction Records tarafından ve aynı zamanda Amerika’da Elektra Records tarafından yayımlanmıştır. 25 Kasım 2022 yılında da albümün otuzuncu yıla özel deluxe sürümü yayımlandı. Bu sürümde daha önce yayımlanmamış dört demo kaydı, enstrümantal demo kayıtları ve Lost Wishes adlı enstrümantal kaset ve remix versiyonları bulunmakta. Albümün en çok dinlenilen parçası ise cuma günlerini aşkınıza adayabileceğiniz Friday I’m In Love‘dır.

Monday you can fall apart
(Pazartesi ayrı düşebilirsin)
Tuesday, Wednesday break my heart
(Salı, çarşamba kır kalbimi)
Oh, Thursday doesn’t even start
(Perşembe, başlamaz bile)
It’s Friday I’m in love
(Bugün cuma, ben aşığım)

Kiss Me, Kiss Me, Kiss Me (1987)

Pop ve rock müzik türlerinin birbiriyle harmanlandığı bir albüm olan Kiss Me, Kiss Me, Kiss Me; The Cure’un yedinci albümüdür. 1987 yılında çıkarılmış olan bu albüm Billboard Top 40 listesine giren ilk albümleri olmayı başardı. 2000 yılında ise albüm, Colin Larkin’in (İngiliz yazar) Tüm Zamanların En iyi 1000 Albümü listesinde 256. sırada yer almıştır. Platformlarda en çok dinlenilen üçüncü şarkı olan Just Like Heaven bu albümde yer almakta.

You, soft and only
(Sen, tatlı ve biricik)
You, lost and lonely
(Sen, kaybolmuş ve yalnız)
You, just like heaven
(Sen, cennet gibisin)

The Cure ve Yakın Tarih

momento mori from Kuala Lumpur, Malaysia – The Cure Live in Singapore – 1st August 2007,

70’lerin sonlarında kurulan ve aktif bir şekilde 80’li yıllarda faaliyet gösteren bir grup olan The Cure, son olarak 4:13 Dream albümünü piyasaya sürdü. Fakat daha yakın tarihlerde eski albümlerini albüm yıl dönümleri olarak tekrar kaydedip yayımlamışlardır.

Geçen sene grubun solisti ve kurucusu olan Robert Smith, NME Awards ödül töreninde önümüzdeki senelerde her birinde onar şarkı bulunan iki yeni albüm yayımlayacaklarının sinyalini vermişti. Bundan önce 67 dakikalık bir albüm geleceğini söyleyen Robert Smith; albüm kapağı, şarkı sıralaması gibi detayların da tamamlandığını belirtmişti. Bu albümlerden birinin adının da Songs of a Lost World olduğu ve gelecek albümün bu ay içinde yayımlanacağı düşünülüyor.

Grubun yeni albümünün bekleyişi sürerken sizleri The Cure’dan ayırmamak adına yayımlanmış son albümlerini dinleyip bekleyişinize müzikle devam edebilirsiniz:


Kaynakça:

  • The Cure Resmi Web Sitesi. Erişim Tarihi: 05.09.2023. Web
  • Udiscovermusic. Erişim Tarihi: 05.09.2023. Web
  • MySpace. “The Cure“. Erişim Tarihi: 05.09.2023. Web
  • Discogs. “The Cure-Three Imaginery Boys“. Erişim Tarihi: 05.09.2023. Web
  • Post-Punk. “The Cure-Three Imaginery Boys“. Erişim Tarihi: 05.09.2023. Web
  • Pitchfork. “The Cure to Reissue Wish With 24 Unreleased Tracks for 30th Anniversary“. Erişim Tarihi: 12.09.2023. Web

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.

Yusuf Atılgan’ın Evreninde 5 Farklı Tema

Yusuf Atılgan’ın metinlerinde yalnızlık, yabancılaşma, aidiyetsizlik, bastırılmış arzular ve bitmeyen bir arayış birbirine karışır.