Gotik edebiyat, karanlık ve kötücül olanlara dair hikâyelerin anlatıldığı, kendine has tarzı ve hayal gücü ile korkunun merkezine doğru bir yolculuktur.

Gotik Nedir?
Doğu Avrupa ve İskandinavya kökenli olan gotik kelimesi, Got’lara dair anlamına gelmektedir. 5. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne neden olan kabilelere Got’lar denilmiştir. Zamanla kelimenin anlamı genişlemiş ve bir kavim olan Got’ları değil, Roma İmparatorluğu’nun çöküşü ile Rönesans’a kadar geçen çağı betimlemek için kullanılmıştır.
12. ve 16. yüzyıllar arasında sanatsal bir terim olarak kullanılan gotik, ilk olarak mimari üslubu tanımlamak için kullanılmış sonrasında da resim ve edebiyat alanına da geçmiştir.
Muhalif Tür: Gotik Edebiyat
Her bir sanat akımı, döneminin toplumsal olaylarından, sosyolojik unsurlarından etkilenerek ürünlerini ortaya koymaktadır. Gotik edebiyat, başlangıcından günümüze kadar geçen süreçte çağının değerlerine yabancılaşan, otoriteye karşı olan ve onunla mücadele eden bir edebi türdür. İnsanı dehşete düşüren, o korkutucu muhalif tavrı ile anlattıklarını etkileyici kılmayı başarır, okuyucuda merak duygusunu uyandırır.
Gotik edebiyat, 18. ve 19. yüzyıllarda popüler olan bir edebi akımdır. Bu akımın özellikleri arasında karanlık, gizemli ve ürkütücü atmosferler, gotik mimarinin kullanımı, doğaüstü olaylar ve karakterler, psikolojik gerilim ve insan doğasının karanlık yönlerinin keşfi yer alır.
Gotik edebiyatı, korku, gerilim ve doğaüstü unsurlar içeren karanlık ve melankolik hikâyeleriyle tanınır. Gotik edebiyatın örnekleri arasında, karanlık şatolar, hayaletler, cadılar, zombiler, vampirler ve diğer doğaüstü yaratıkların olduğu hikâyeler bulunur. Gotik edebiyatın diğer özellikleri arasında, ölüm, yıkım ve acı dolu aşk gibi temalar da bulunur.

18. yüzyılın sonlarında İngiltere’de en popüler zamanlarını yaşayan gotik romanlar, 19. yüzyılın başlarında zirvedeki yerlerini kaybederler. Bu dönemlerde gotik edebiyatın temaları politik, kültürel ve sosyolojik değişimlerle çeşitlenmeye başlar. Dinsel ve geleneksel yaklaşımların yerini seküler bakış açıları alır. 19. yüzyılda tarım toplumumun endüstri toplumuna yönelmesi, kent yaşamına geçiş, gelişen kapitalizm ve burjuva sınıfının iktidarı elinde tutma arzusu gibi etkenler gotik edebiyatta bilimin insan hayatındaki yeri, sosyal ve sınıfsal endişeleri ele alınmaktadır. Mary Shelley, Frankenstein ilk örneğidir. Frankenstein’ın canavarının ortaya çıkmasının nedeni 18. yüzyıl gotik eserlerindeki doğaüstü bir durum ya da lanet değildir. Aksine Frankenstein’ın canavarı, 19. yüzyıl burjuvasına dair endişelerin ve dönemin bilimsel gelişmelerinin ürünüdür.
20. yüzyılda ise gotik, edebiyat dışında sinema, bilgisayar oyunları, çizgi romanlar gibi geniş bir alanda da varlığını sürdürür. Ancak 20. yüzyıl gotiğinde belirleyici rol, Freudyen bir yaklaşımdır. Freud, gotik korkunun tüm unsurlarını kişisel olana koyar, iyiyi ve kötüyü şeytana ve ilahi olana değil; kontrol edilemeyen açgözlü id’e ve kontrol eden süperegoya indirgeyerek açıklar. Dolayısıyla 20. yüzyıl gotik edebiyatında korkunun kaynağı ne doğaüstü bir oluşum ne de geçmişten ve toplumdan gelen bir lanettir. Yirminci yüzyıl gotik sanatçılarının tanımladığı gibi, korkunun kaynağı sadece insanın kendisidir. Korku ve kaos sistemini ortadan kaldırmak için hayaletlere, vampirlere veya canavarlara gerek yoktur. Asıl savaşmamız, kontrol etmemiz ve hatta gerekirse hapsetmemiz gereken kendi benliklerimizdir.
20. yüzyıl gotik edebiyatını 18. ve 19. yüzyıl gotik edebiyatından ayıran en önemli fark ise anlatının öznesi olmaya yönelik Freudyen yaklaşımdır. Gotik edebiyatın konusu dönemin sosyolojik, teknolojik ve bilimsel gelişmelerine göre değişiklik gösterse de ortaya çıkışından bu yana değişmeyen gotik nitelikler de vardır.
Gotik Edebiyatın Ana Karakteristik Özellikleri
Gotik edebiyatın değişmeyen temel nitelikleri, güç, direnme, yok etme ve ölüm içgüdüsü, düşmüş ihtişam, umutsuzluk, insan doğasının ahlaksızlığı, her türden depresyon ve her şeyden önce insanın bilinmeyene ve doğaüstüne olan ilgisidir. Bu duygulardan aldığı hazzı abartarak ortaya çıkarmak için gotik, gerekli atmosferi kurgulamaktadır. Ürkütücü yerler, iskeletler, iblisler, vampirler, hayaletler, batıl inançlar, lanetler, cinayetler, kötü ruhlar ve intikam gotik yazının malzemesini oluşturur ve gotik olmak için gerekenleri belirler.
Gotik edebiyatta, karanlık, ürkütücü ve gizemli atmosferler oluşturulur. Genellikle olaylar, karanlık ve ürkütücü mekânlarda, çarpık veya yıkık binalarda gerçekleşir. Gotik edebiyatta, doğaüstü olaylar sıkça kullanılır. Bu olaylar genellikle hayaletler, vampirler, cadılar, canavarlar veya diğer doğaüstü varlıklarla ilgilidir. Aynı zamanda psikolojik gerilim de yer almaktadır. Okuyucuyu psikolojik olarak rahatsız eden unsurlar içerir. Bu unsurlar ise karakterlerin iç dünyası, sapkın eğilimleri, fobileri ve zayıf noktalarıyla ilgilidir.
Gotik edebiyatta, gotik mimari unsurların kullanımı da oldukça yaygındır. Gotik katedraller, şatolar ve manastırlar gibi yapılar sıkça kullanılır. Karakterlerin genellikle karmaşık ve çarpık olduğu görülür. Karakterlerin geçmişleri, sapkın eğilimleri ve yıkıcı arzuları genellikle hikâyenin ilerleyişinde önemli bir rol oynar.
Son olarak gotik edebiyatın en belirgin özelliğinin okuyucuda korku ve dehşet hissi uyandırması olduğu söylenebilir. Bu nedenle, Gotik edebiyatın amacı, okuyucunun korku, heyecan ve merak hislerini uyandırmaktır.

Gotik edebiyatın en ünlü örnekleri arasında, Mary Shelley’nin Frankenstein, Bram Stoker’ın Dracula, Nathaniel Hawthorne’un Scarlet Letter, Emily Bronte’nin Wuthering Heights ve Edgar Allan Poe’nun hikayeleri ve romanları gibi eserler bulunmaktadır. Edgar Allan Poe, Amerikan edebiyatında gotik hikayelerinin mimarı olarak kabul edilmektedir.
Yerli Gotik Edebiyat

Kaynak: https://www.bilgiyayinevi.com.tr/
Yerli gotik edebiyatı denildiğinde akla ilk gelen isim Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kaleme aldığı Gulyabani olur. Peri, cin inanışları üzerine şekillenen eser, eğlenceli karakterleri olsa da gotik türünün hakkını verir.

Selim Nüzhet Gerçek tarafından kaleme alınan Canvermezler Tekkesi adlı roman da, Claude Farrère’in La Maison Des Hommes Vivants isimli romanından uyarlanmıştır. Kitabın orijinal hali Osmanlıca olsa da günümüz Türkçesi ile de artık raflarda bulunmaktadır.
1980 sonrası dönemde ise Farah Yurdözü’nün Madrit’te Metafizik Aşk, Yaşam Bir Korku Filmi isimli kitapları; Elif Karakaş’ın Lanetli Genler ile Ve Sonra Bir Gün adlı eserleri ve Sadık Yemli’nin Muska adlı romanı Türk edebiyatında gotik roman örnekleri olarak verilebilir. Günümüz yazarları arasında, yeraltı edebiyatının öne çıkan isimlerden biri olan Hakan Günday kitapları da örnek olarak verilebilir.
Gotik edebiyat, romantizmden korkuya, bilim kurgudan fantastik kurguya kadar birçok türü içinde bulunduran kitaplar sunabilir. Bu nedenle gotik edebiyat türünde kitaplara merak salanlar için pek çok harika kitap bulunabilmektedir.
Kaynakça:
https://www.actualidadliteratura.com/tr/novela-gotica/ Gotik Roman Nedir? Erişim Tarihi: 17.03.2023
https://www.bilgiustam.com/gotik-edebiyat-nedir/ Gotik edebiyat nedir? Erişim Tarihi: 17.03.2023
https://bibliyoraf.com/gotik-edebiyati-okuma-rehberi/ Yeni başlayanlar için gotik edebiyatı Erişim Tarihi: 17.03.2023
V. Özge YÜCESOY, Korku Edebiyatı (Gotik Edebiyat) Ve Türk Romanındaki Örnekleri, İSTANBUL, 2007, http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/42376.pdf Erişim Tarihi: 18.03.2023


