Gossip Girl Karakterleri Bir Şarkı Olsaydı Hangisi Olurdu?

Editör:
Damla Satıroğlu, Asiye Tuna Deniz
spot_img

Hey Upper East Siders, Gossip Girl here! Zamanını kasıp kavurmuş ve günümüzde hâlâ gündemimizden düşmeyen Gossip Girl, Cecily Von Ziegesar’ın kitabından uyarlanmış bir gençlik dizisidir. Yayımı 2007-2012 seneleri arasında süren ikonikleşmiş dizinin toplam 121 bölümü vardır. Dizi New York’un Doğu-Batı çatışmasının, zengin ailelerin hayatlarının, karmaşık ilişkilerin ve gençlerin yaşadığı dramaların üzerinde durur. Her bölümünde farklı bir kaos yaşanan Gossip Girl, karakterleri açısından da oldukça ses getirmiştir. Blair-Serena rekabeti, Nate’in çapkınlığı, Dan’in edebiyat sevdası ve Chuck Bass… Bakalım hangi şarkıyı dinlerken bu karakterler aklımıza geliyor.

Serena van der Woodsen (Blake Lively)

Serena van der Woodsen, Kaynak: cinema-quotes.com

Serena, babasının onları terk etmesinin ardından kendini kaybetmiş bir kız. Küçüklüğünden itibaren babasının yokluğunu hissetmemek için kafa dağıtmak, partilerde yeni insanlarla tanışmak ve ilişkilere yoğunlaşır. İhtişamlı yaşamının getirdiği rahatlıkla beraber uzun bir süre yaşam kaygısı çekmez, çoğunlukla kalbinin onu götürdüğü yere gider. Ailesiyle yaşadığı sorunların yanı sıra arkadaşlarıyla da çalkantılı ilişkileri vardır. En yakın arkadaşı olan Blair’le dizi boyunca küsüp barışırlar ama şunu biliyoruz ki, “Serena and Blair, they do besties better than anyone…”. Bu ikili için toksik kız kardeşler demek tam yerinde olacaktır diye düşünüyorum. Serena’nın aşk hayatı da bir o kadar karmaşık. Sürekli gerçek aşkı arayan Serena, çoğu zaman kalbi kırık bir şekilde bitirir ilişkilerini.

Işıl ışıl ve gözlerin üzerinden eksik olmadığı hayatıyla ‘Queen Serena’ bana Fergie’den “Glamorous” şarkısını anımsatıyor. Şarkıdaki son derece lüks hayatı bence o yaşıyor olmalı. Gerçekten de dizinin son sahnesine kadar o ihtişamını kaybetmiyor, “We flyin’ first class, up in the sky” ve insanların söylediklerini önemsemiyor, “…Tellin’ me these crazy things that I don’t wanna know (f- y’all)”.

Blair Waldorf (Leighton Meester)

Blair Waldorf, Kaynak: goss.ie

Rüya kız Blair… Onun hakkında çok da objektif olamayacağımı belirtmek isterim. Her zaman idealleri olan, istediği şeyleri elde etmek için “savaşta ve aşkta her şey mübahtır” mantığıyla korkusuzca sonuna dek mücadele eden ve aynı zamanda mükemmeliyetçi tavrının ona zarar verdiğinin uzun bir süre farkında olmayan bir kız Blair. Annesiyle babasının ayrılmasının ardından annesinin çoğunlukla iş seyahatlerinde olması sebebiyle evdeki yardımcısı Dorota’yla tek yaşar. Blair’in her sabah kalktığında aklında iyi veya kötü bir planı vardır diye düşünüyorum ben. Sorunları çözüş biçimi, yanlış yapsa bile her zaman ayakta dimdik duruşu, aynı zamanda komik tavrıyla her zaman “minyonlarına” liderlik etmiştir. Aşka ve arkadaşlığa farklı bakış açıları var Blair’in. Bazen ilişkilerini fazla rasyonelleştirir. İki artı ikinin dört etmediğini fark edemez. Fakat aynı zamanda bu rasyonelliği onun her zaman başarılı bir insan olmasına sebep olur. Modaya çok düşkün olmasıyla annesinin izinden gitmeye çalışan Blair için kıyafetler ve pahalı yaşam tarzı her şey. Objektif olamayacağımı söylemiştim ama Blair’in karanlık tarafından bahsetmemek olmaz diye düşünüyorum. İnsanlara fazla tepeden bakması dizi boyunca onun başına bela olur. Üniversite ve eğitim Blair için çok önemlidir fakat aşağılayıcı ve zorba tarzı orda sıkıntılar çekmesine yol açar.

Moda ikonu, Kraliçe B, ve Amerika Birleşik Devletleri’nin veya Chanel’in gelecekteki muhtemel başkanı Blair’in, Britney Spears’tan “Get Back” dinlerken aklımdan sürekli şu repliği geçiyor: “Once again the world has proven anything you can do, I can do better”.

Dan Humphrey (Penn Badgley)

Dan Humphrey, Kaynak: screenrant.com

Romantik “lonely boy” Dan, Brooklyn’de yaşar. Diğerlerinin aksine lüks ve ihtişamlı bir yaşantısı yoktur. Kazandığı lisede kendi sosyoekonomik durumundan birileri olmadığından kendini yalnız hisseder ve insanları analiz etmekle yetinir. Onun için davetlerin, partilerin ve baloların bir önemi yoktur. Hatta ara ara diğerlerinin yaşam tarzını eleştirir. Fakat yaşadığı ilişkiler ve babasının beklenmedik evliliği yüzünden lüks yaşamın kapılarını aralar. Bu sayede kullanabileceği fırsatlar olmasına rağmen yolundan çok sapmaz. Yine burslarıyla geçinmeye ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışır. Yazar kimliği özellikle dizinin son sezonlarında başına dert açar. Gizlediği büyük sırrı ben de bu yazımda gizli tutacağım diziyi izlemek isteyenler için. Fakat bu sırrın hepinizi şaşırtabileceğini düşünüyorum.

Aşk insanı Dan’in yaşadığı ilişkilerdeki tutumunu sevdiğimi söyleyebilirim. Özellikle kadınlara karşı her zaman kibar, nazik ve düşünceli. Seçtiğim şarkının, onun bu tutumu kadar tatlı olması için çok düşündüm ve The Ronettes’tan “Be My Baby” olması gerektiğine karar verdim.

Chuck Bass (Ed Westwick)

Chuck Bass, Kaynak: her.ie

Baş belası, çapkın mı çapkın ve izleyenleri sürekli onun hakkında ne düşünmeleri gerektiği konusunda arada bırakan o karakter: “I’m Chuck Bass”. Ailevi hayatının oldukça karmaşık ve toksik olmasının getirdiği davranışlarla, tepkiler her zaman onun üzerindedir. Babasının onda bıraktığı travmalarla harmanlanıp ilgisiz bir şekilde büyüyen Chuck, sevildiğine inanmakta her zaman güçlük çeker. Hayat onun için bir oyun alanıdır, babasının beklentileri altında ezilmektense uzun bir süre boyunca bu oyun parkında eğlenmeyi ve kafasını dağıtmayı seçer. Babasının yokluğunda ise daha zorlu bir gerçek hayat onu bekler. Artık para ve başarı onun için her zaman ön plandadır. Öyle ki hayatında belki de gerçekten sevdiği tek insan olan Blair için bile bu kavramlardan vazgeçememiştir. İlk sezonlarda henüz toy olan Chuck, yaşadığı bir olaydan sonra bambaşka bir insan olarak geri döner. Sert ve baskın kimliğinden ödün vermemiştir fakat daha olgun bir versiyonuna geçtiğini söyleyebiliriz. Uzun bir süre boyunca Blair için mücadele eder. İnişli çıkışlı ilişkilerinde birçok hata yapar.

Yaptığı tüm hatalardan ders aldığını umduğum Chuck için onunla bağdaşan bir şarkı seçmeye çalıştığımda aklıma direkt The Weekend – Heartless geldi. “And I’m back to my ways ‘cause I’m heartless”.

Nate Archibald (Chace Crawford)

Nate Archibald, Kaynak: x.com

Çapkınlıkta Chuck’la yarışabilecek tek karakter muhtemelen Nate’dir. Yakışıklılığının yanı sıra saygın ailesiyle sosyetenin en beğenilen bekârlarından olan Nate, dizi boyunca birçok birliktelik yaşar. Çoğunda başarısız olur fakat Nate’in gerçek aşkın peşinden koşan bir karakter olduğunu da söyleyemeyiz zaten. Babasının hapse girmesiyle birlikte çetin yollardan geçer fakat sonunda her zaman hayalini kurduğu siyasi kişiliğe ulaşır. Diğerlerinin aksine ailesinin durumunun bir getirisi olan zenginliği ve gücü pek de sevmez. Sürekli olarak ailesinin, özellikle de dedesinin kontrolü altında olduğunu hisseder. Her şeye rağmen arkadaşlarının yanında olmaya çalışan Nate; komik, sevecen ve ahlaki çizgisi olan bir karakterdir. Onu, Gossip Girl’e bir dedikodu iletmeyen tek karakter olarak biliriz.

Verdiği “old money” havasıyla onu Lana Del Rey’den dinlediğimiz “Old Money” şarkısına benzetiyorum: Şık, klas ve sade…

XOXO, Gossip Girl.


Kaynakça:

  • “Gossip Girl”. IMDbWeb. Erişim Tarihi: 14.11.2024.

Kapak Görseli: vogue.com

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Editor Picks