Oblomovluk sizce nedir? Toplumsal bir kaderin Oblomov’u içine düşürdüğü kaçınılmaz uyuşmayı rastgele bir tembellikle karıştırmamak gerekir. Tembel; işten kaçan ve işsizlikte mutluluğu bulan adamdır. Oblomov’sa hiçbir zaman işe giremeyen, işsizlikten de zevk alamayan bir adamdır.
Gonçarov’un kült haline gelen eseri Oblomov’dan alıntıları sizler için derledik. Keyifli okumalar.
- Düşünmeyi besleyen sevgidir. (sf. 32)
- İnsanı, yalnız insanı anlatın bana, insanı sevin. (sf. 32)
- …temiz ve bakir kalan ruhu belki de daha derin, daha özlü bir aşkı bekliyordu… (sf. 71)
- Kafası bir kitaplıktı; ama ayrı ayrı ve hiçbiri tamam olmayan ciltlerle dolu bir kitaplık. (sf. 75)
- Birinden ötekine geçemiyor, dalgalar gibi ondan buna, bundan ona gidip geliyor. Onlara ne iradesiyle karşı koyabiliyor, ne de aklıyla bir yol açabiliyordu. (sf. 116)
- Oblomovkalılar gönül acılarına da pek inanmazlardı; hayatın uzak bir amaç peşinde koşmakla geçebileceğine akıl erdiremezlerdi; taşkın duygulardan nefret ederlerdi. (sf. 144)
- Eskiden bir çocuğa hayatın ne olduğu erkenden anlatılmaz, yaşamanın çileli, çetin bir iş olduğu düşüncesi verilmezdi; çocuğu kitaplarla yormazlardı. Çünkü kitaplar türlü sorunlar çıkarır, bunlar da insanın yüreğini, kafasını kemirir, hayatı kısaltırdı. Yaşama düzeni çoktan ve herkes için kurulmuş bitmişti; bu düzeni insana anası babası öğretirdi. (sf. 145)
- Ağır ağır yanan bir ateş, ne kadar şairane olursa olsun şiddetli bir yangından daha iyidir. (sf. 200)
- – Ho, ho! İlya sen şairmişsin be! -Evet, hayat konusunda şairim, çünkü hayat bir şiirdir. (sf. 220)
- Casta Diva’yı hatırladıkça fena oluyorum, dedi. Parçalanan bir kadın kalbi; bu müzikte ne derin bir acı vardır; hiç kimse derdini bilmez… Yapayalnızdır… Sırrı omuzlarını çökertir… İçini aya döker… (sf. 222)
- -Neler gördünüz yüzümde?
-Tutulmuş gözyaşları. Ne fena bu erkeklerin duygularından utanmaları. Sahte bir gurur. Akıllarından utansalar daha iyi ederler. (sf. 223) - Belki de hayatta bu kadar güvenle yürümesi, yanı başında inandığı bir dostun bulunmasından, adımlarını onun sağlam adımlarına uydurmasından geliyordu. (sf. 234)
- Her kadınla erkeğin gizli amacı da bu değil midir? Dostunda değişmez bir huzur, akışı bozulmayan bir ruh bulmak. Aşkın temeli budur ve bundan uzaklaştık mı ıstırap başlar. (sf. 250)
- İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat. (sf. 286)
- Hayatın çiçekleri döküldü, sade dikenleri kaldı. (sf. 287)
- “İçini dökmek mutluluğun temelidir; insanın içinden geçen hiçbir şey dostundan saklı kalmamalı.” (sf. 344)
- Yiyorum, içiyorum, uyuyorum, gezmeye çıkıyorum. Ama birden keyfim kaçıyor.
Bir boşluk duyuyorum.. (sf. 578)
İş Bankası Kültür Yayınları
Çevirenler: Sabahattin Eyüboğlu – Erol Güney