Göç: Yeni Bir Hayata Doğru Adım Atmak

Editör:
Ceren Atak
spot_img

Canlılar yapısı gereği kendilerini hep bir yere ait hissetme gereksinimi duymuşlardır. Canlılar içinde en özel sayılan insanlar ve insanların kendilerine ait hissettiği mekanlarla kurdukları bağlar, kendilerini güvende hissetmelerini sağlamıştır. Son yıllarda popülerleşen özellikle de mülteci kelimesiyle sık sık yan yana duyduğumuz göç kelimesi bu bağı derinden etkileyen çok karmaşık bir olgudur. Bu olguda çok sayıda faktör işin içindedir. Bu yazıda göçün faktörlerine ve örneklerine değineceğiz.

Göç Nedir?

Göç, RAS JDIR, TUNISIA – MARCH 04: (Photo by Spencer Platt/Getty Images)

Göç; birey ve grupların sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel nedenlerle bir yerden başka bir yere gitmeleri, coğrafi olarak yer değiştirmeleri, yaşadıkları yeri sürekli ya da geçici olarak terk etmeleridir (Oral, Çetinkaya, 2017).  Göç, genellikle bir ülkeden başka bir ülkeye veya bir bölgeden başka bir bölgeye gerçekleşebilir. Göç, farklı nedenlerle gerçekleşebilir ve çeşitli sonuçlara yol açabilir. Göçün nedenleri arasında ekonomik, siyasi, sosyal, çevresel ve demografik faktörler yer alabilir.

Göçün Nedenleri

Göç, Kaynak: t24.com.tr

Göç, bireyin veya bireylerin kendi isteğiyle oluşan bir durum olabileceği gibi iradeleri dışında da gelişebilen bir durum olabilir. Göçün iradi veya zorunlu olmasının yanında sayısal büyüklüğü de göçün etki boyutunda önemli bir belirleyici unsurdur. Uzun bir süreçte bireysel veya küçük çaplı göçlerle, kısa sürede büyük kitlesel göçlerin etki boyutu oldukça farklı sonuçlar meydana getirir. Özellikle siyasal iktidarların karşılamada zorlandığı veya karşılayamadığı kitlesel göç dalgaları mekânsal, sosyal ve siyasal birçok karmaşık sorunun ortaya çıkmasına zemin hazırlar (Li, Frieze, 2012).

Göçün itici ve çekici nedenleri, insanların bir yerden başka bir yere göç etmelerini etkileyen faktörlerdir. İtici nedenler, insanları bir yerden uzaklaştıran veya göç etmeye zorlayan faktörlerdir. Çekici nedenler ise insanları bir yere çeken veya göç etmeye teşvik eden faktörlerdir. İşte göçün itici ve çekici nedenlerinden bazıları:

İtici Nedenler

  1. Ekonomik Zorluklar: Yüksek işsizlik, düşük ücretler, yoksulluk gibi ekonomik zorluklar insanları göç etmeye itebilir.
  2. Savaş ve Çatışma: Savaş, iç çatışmalar, terörizm gibi faktörler insanları güvenliklerini sağlamak için göç etmeye zorlayabilir.
  3. İnsan Hakları İhlalleri: Siyasi baskı, diktatörlük, ayrımcılık gibi insan hakları ihlalleri insanları başka bir yerde daha özgürce yaşamak için göç etmeye itebilir.
  4. Doğal Afetler: Yıkıcı doğal afetler, iklim değişikliği, kuraklık gibi çevresel faktörler insanları göç etmeye zorlayabilir.
  5. Sosyal ve Kültürel Faktörler: Etnik veya dini ayrımcılık, ailevi sorunlar, toplumsal baskı gibi sosyal ve kültürel faktörler insanları göç etmeye itebilir.

Çekici Nedenler

  1. Ekonomik Fırsatlar: Daha iyi iş imkanları, yüksek ücretler, ekonomik kalkınma gibi faktörler insanları bir yere çekebilir.
  2. Eğitim ve Kariyer Fırsatları: Daha iyi eğitim olanakları, kariyer fırsatları, araştırma veya öğrenim için daha iyi imkanlar insanları göç etmeye teşvik edebilir.
  3. Aile Birleşimi: Aile üyelerinin bir arada olmak istemesi, aile birleşimi için göç etmeyi teşvik edebilir.
  4. Yaşam Kalitesi: Daha iyi sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler, yaşam standartları gibi faktörler insanları bir yere çekebilir.
  5. Politik ve Sosyal İstikrar: Demokratik bir ortam, politik ve sosyal istikrar insanları göç etmeye teşvik edebilir.

Bu itici ve çekici nedenler, insanların göç etme kararlarını etkileyen faktörlerdir. Her göç olayı, farklı kombinasyonlarda bu nedenlere bağlı olarak gerçekleşebilir.

Göçün Tarihteki Önemli Örnekleri

Kavimler Göçü

Kavimler Göçü, Kaynak: indyturk.com

4. ve 5. yüzyıllar arasında Orta Asya’dan Avrupa’ya gerçekleşen büyük bir göç dalgasıdır. Bu göç dalgası; Hunlar, Gotlar, Vandallar, Burgundlar, Lombardlar gibi farklı kavimlerin hareket etmesiyle gerçekleşti (Çapan, Güvenç, 2017).

Bu dönemde, Orta Asya’da yaşayan kavimler arasında siyasi ve demografik değişiklikler yaşandı. Hun İmparatorluğu’nun yükselişi diğer kavimlerin de harekete geçmesine neden oldu. Hunlar, batıya doğru ilerleyerek diğer kavimleri de peşlerine takıp Avrupa’ya göç etti.

Kavimler Göçü, Roma İmparatorluğu‘nun çöküşüne ve Orta Çağ Avrupa’sının şekillenmesine katkıda bulundu. Göç eden kavimler, Roma İmparatorluğu’nun sınırlarını istila etti ve yerleşik toplumları yerinden etti. Bu durum, Avrupa’da siyasi, demografik ve kültürel değişimlere yol açtı.

Kavimler Göçü, Orta Çağ Avrupa’sının etnik ve kültürel çeşitliliğinin oluşmasına da katkıda bulundu. Göç eden kavimler, kendi kültürlerini ve dillerini getirdi ve yerel halklarla karışarak yeni etnik gruplar oluşturdu.

Transatlantik Köle Ticareti

Transatlantik Köle Ticareti, Kaynak: binevigazete.com

15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar süren Transatlantik köle ticareti, Afrika’dan Amerika’ya milyonlarca kölenin zorla göç etmesine neden oldu. Bu göç, köleliğin yayılmasında büyük bir rol oynadı ve Afrika, Amerika ve Avrupa arasında büyük bir insan ticareti ağı oluşturdu.

İkinci Dünya Savaşı Göçleri

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Nazi zulmünden kaçan Yahudiler ve diğer savaş mağdurları, Avrupa’dan diğer bölgelere göç etmek zorunda kaldılar. Bu göç dalgası, milyonlarca insanın hayatını etkiledi ve kalıcı olarak dünya nüfusunun dağılımını değiştirdi.

Hint-Pakistan Bölünmesi

1947’de Hindistan ve Pakistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte, iki ülke arasında büyük bir göç dalgası yaşandı. Müslümanlar Hindistan’dan Pakistan’a, Hindu ve Sih toplulukları ise Pakistan’dan Hindistan’a göç etti. Bu göç, şiddetli çatışmalara ve büyük bir insanlık trajedisine neden oldu.

Türkiye’de Göç

Anadolu’ya Göçler, Kaynak: emekveadalet.org

Türkiye, doğusunda ve güneyinde çatışma ve istikrarsızlıkların yaşandığı bazı Orta Doğu ve Asya ülkeleriyle, batısında refah düzeyi ve insan hakları standartları yüksek Avrupa ülkeleri arasında köprü konumundadır. Orta Doğu’daki ve özellikle komşu ülkelerdeki çatışma, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkların varlığı, doğu sınırlarının dağlık ve kontrolünün zor olması, Ege ve Akdeniz sahillerinin coğrafî yapısının yasadışı geçişlere uygunluğu gibi nedenlerle, Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine geçmeyi hedefleyen göçmenler için geçiş güzergâhı durumundadır. Özellikle son yıllarda artan ekonomik ve bölgesel gücüyle Türkiye, düzenli ve düzensiz göç hareketleri için çekim merkezi haline gelmiştir. Tüm bu etkenler dikkate alındığında, göç, Türkiye’nin ekonomik, sosyo-kültürel ve demografik yapısını, kamu düzeni ve güvenliğini derinden etkiler (Göç İdaresi Başkanlığı).

Ülkemiz coğrafi ve stratejik konumu sebebiyle tarih boyunca kitlesel sığınma hareketleri de dahil olmak üzere geniş anlamda göç hareketlerinin nihai durağı olmuş ve milyonlarca göçmene ev sahipliği yapmıştır.

Cumhuriyet Öncesi Dönem

Türkiye’de göç, Cumhuriyet öncesi dönemden günümüze kadar olan süreçte çeşitli nedenlerle gerçekleşmiştir. Cumhuriyet öncesi dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun hoşgörü politikası ve sığınmacılara açık olması, farklı grupların Türkiye’ye göç etmesine neden olmuştur:

– 1492 yılında on binlerce Yahudi’nin İspanya’dan gemilerle kurtarılarak Osmanlı İmparatorluğu topraklarına getirilmesi,

– 1672 Thököly Ayaklanması’nın ardından matbaacılığın öncüsü İbrahim Müteferrika ile itfaiyeciliğin öncüsü Kont Ödön Seçenyi (Seçenyi Paşa)’nin ve 1699 yılında Macar Kralı Thököly Imre ve eşinin Osmanlı İmparatorluğuna iltica etmeleri,

– 1709 yılında İsveç Kralı Şarl’ın beraberindeki yaklaşık 2 bin kişilik grupla birlikte Osmanlı İmparatorluğuna sığınması,

– 1718 Pasarofça Antlaşması’nın ardından Macar Kralı II. Rakoczy Ferenc’in Osmanlı İmparatorluğuna sığınması,

– 1830 Polonya İhtilali’nin liderlerinden bugünkü Polonezköy’ün kurucusu Prens Adam Czartorski’nin 1841 senesinde Osmanlı İmparatorluğu’na iltica etmesi,

– 1848 Macar Özgürlük savaşını kaybeden Prens Lajos Kossuth ve yaklaşık 3 bin Macarın 1849’da Osmanlı İmparatorluğu’na gelmeleri,

– Farklı istatistiki veriler bulunmakla birlikte, 1856-1864 senesinde ise Rus Ordusundan kaçan yaklaşık 1.500.000 Kafkas nüfusu Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kabul edilerek, Balkanlar’a ve Anadolu’nun çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir.

– 1917 Bolşevik İhtilali’nin ardından Vrangel’in yaklaşık 135 bin kişiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğundan koruma talep etmesi.

Cumhuriyet Sonrası Dönem

Cumhuriyet Dönemi Göçleri Cumhuriyet dönemiyle birlikte Türkiye’de göçlerin karakteri ve nedenleri değişmiştir. Özellikle 20. yüzyılın başından itibaren çeşitli siyasi, ekonomik ve sosyal faktörler göçleri etkilemiştir.

  • 1923 Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi: Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan anlaşma sonucunda, Türkiye’de yaşayan Rumlar Yunanistan’a, Yunanistan’da yaşayan Türkler ise Türkiye’ye zorunlu göç etmek zorunda kalmıştır.
  • 1940’lar ve 1950’lerde Balkanlar ve Kafkasya’dan göç: II. Dünya Savaşı ve sonrasında Balkanlar ve Kafkasya’da yaşanan siyasi ve toplumsal değişimler, Türkiye’ye büyük bir göç dalgasına neden olmuştur. Özellikle Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya, Gürcistan ve Ermenistan gibi ülkelerden Türkiye’ye göç edenlerin sayısı oldukça fazladır.
  • 1960’lar ve 1970’lerde işçi göçü: Türkiye’nin ekonomik kalkınma sürecinde ihtiyaç duyulan iş gücünü karşılamak amacıyla Almanya, Fransa, Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerine işçi göçü gerçekleşmiştir. Bu dönemde milyonlarca Türk işçi Avrupa’ya göç etmiştir.
  • 1990’lar ve 2000’lerde göçmenler ve mülteciler: 1990’ların başında Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Balkan Savaşları sonrasında Türkiye’ye göç eden göçmen ve mülteci sayısı artmıştır. Ayrıca, 2011’de başlayan Suriye İç Savaşı ve Irak’taki çatışmalar nedeniyle Türkiye, milyonlarca Suriyeli ve Iraklı mülteciye ev sahipliği yapmıştır.

Sonuç olarak ülkemiz, 1923’ten günümüze kadar 6,5 milyondan fazla kişiye kucak açmıştır. Bu sayıya çalışma ve eğitim gibi amaçlarla gelen yabancılar dahil değildir. Türkiye’ye çalışma, eğitim ve  diğer amaçlarla gelmiş olan yabancılara ilişkin rakamlara bakıldığında son 15 yılda yaklaşık 3.3 milyon yabancının ikamet izni aldığı kaydedilmiştir (Göç İdaresi Başkanlığı).

Kaynakça

Çapan, F., & Güvenç, B. (2017). Kavimler Göçü ve Batı Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü. 21. Yüzyılda Eğitim Ve Toplum Eğitim Bilimleri Ve Sosyal Araştırmalar Dergisi6(18), 629-640.

Li, M., & Frieze, I. H. (2013). Before the big decision: Psychological theories on premigration motivation. Immigration: Policies, Challenges and Impact. New York: Nova Science Publishers, 3-27.

Oral, B., & Çetinkaya, F. (2017). Sosyolojik bir olgu olarak göç, tanımı, nedenleri ve göç kuramları. Turkiye Klinikleri J Public Health-Special Topics3(1), 1-8.

TC İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı. “Göç Tarihi”. Erişim: 03.09.2023

Öne çıkan görsel: tuicakademi.org

 

 

 

 

 

 

 

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Editor Picks