Gladiator 2 Film İncelemesi: Roma’nın Tozlu Sayfalarında Yeni Bir Hikâye

Editör:
Eyüp Can Gürer

Ridley Scott‘ın ünlü başyapıtı olan Gladiator filminin ikincisi 15 Kasım’da ülkemizde vizyona girdi. Film, ilk filmin 16 yıl sonrasında geçiyor. Filmde ünlü yapımlardan tanıdığımız çok fazla başarılı oyuncu var. Bu filmde kastı Paul Mescal (Lucius), Pedro Pascal (Acacius), Joseph Quinn (Geta), Denzel Washington (Macrinus), Fred Hechinger (Caracalla), Peter Mensah (Jugurtha) ve ilk filmde Lucilla rolüyle tanıdığımız Connie Nielsen paylaşıyor.

İlk filmin ardından 24 yıl geçmesi ve başarılı birçok oyuncunun kasta dahil olmasıyla birlikte filme olan beklenti iyice artmıştı. 2000 yılında çıkan Gladiator’ün En İyi Film Oscarı aldığını da düşünürsek bu beklenti hiç de abartı değil. Film Oscar ödüllerine toplam 12 adaylık ve 5 ödülle adını yazdırdı. Şimdi hazırsanız Gladiator 2 film incelemesine başlayalım.

Dikkat yazımız spoiler içermektedir!

Lucius ve Acacius

Lucius ve Acacius Movie Database

İlk dakikalarda başroldeki Hanno adlı karakterimizin denizde gemi mürettebatıyla gelen düşmanlarıyla savaştığını görüyoruz. Liderleri Acacius, Hanno’ya karşı geliyor. Yani daha ilk dakikalardan Ridley Scott bizi aksiyonun içine atıyor. Burada Honno’nun eşi Arishat‘ın ölmesiyle intikam ateşiyle kaynamaya başlayan Hanno’nun motivesi de yavaş yavaş belli oluyor. Savaşı kaybeden Hanno ve mürettebatı Roma‘lılara esir düşüyor.

Başroldeki Hanno, aslında ilk filmden tanıdığımız -o zamanlar 12 yaşında- Lucius. Bu bir spoiler değil aslında. Çünkü filmin PR çalışmasında bundan çokça bahsedilmişti. Yani zaten herkes bunu bilerek filme gitti. Arenada imparator kardeşlerin Lucius’un söylediği bir şiiri Lucilla’ya söylemesiyle Lucilla, onun oğlu Lucius olup olmadığından şüphelenmeye başlıyor. Çünkü kendi oğluna küçükken öğrettiği şiirle aynı şiir olduğunu fark ediyor. Lucius’un arenada babası Maximus‘un yaptığı kum hareketini yaptığını gördükten sonra Lucilla iyice emin olmaya başlıyor. Oğlunu arenada kurtarmak için planlar yapmaya başlayan Lucilla de böylece hikâyeye iyice dahil oluyor. Lucilla, kocası Acacius’tan bu konuda yardım istiyor. Acacius ise bu yardımı geri çevirmiyor. Lucius’un Acacius’u öldürmek istemesiyle Acacius’un onu arenadan kurtamaya çalışması etkileyici bir ikileme sebep oluyor. Ayrıca Pedro Pascal‘ın oyunculuğunu yine döktürdüğünü söylemeden geçemeyeceğim.

Şahsen ben bu filmin tamamen farklı bir film olduğunu düşünüyordum. Yani bir devam filmi olduğunu düşünmemiştim. Bu yüzden önceki filme yapılan atıflar çok hoşuma gitti. Lucilla’yı oynayan oyuncu Connie Nielsen’ı da tekrar görmek beni çok mutlu etti. Fakat her ne kadar bu bir devam filmi olsa da izlerken daha çok remake havası verdiğini de gözden kaçırmamak gerek. Yani en azından benim düşüncem bu yönde. Yine de ne olursa olsun güzel bir gişe filmi olduğunu söyleyebilirim.

Maximus ve Lucius’un Benzerliği

Maximus ve Lucius Screenrant

Gelin Maximus ve Lucius’un benzerliğine bakalım. Filmi izlerken ilk filmle çok fazla benzer yönü olduğunu fark ediyoruz. Özellikle Lucius ve babasi Maximus’un motivesi ve amacına giden yolda yaşadıkları zorluklar birebir aynı. Yani karakter inşası aynı şekilde çizilmiş. İkisi de ailesini kaybediyor ve bu şekilde motiveleri belirleniyor. Bu yüzden bir remake havası da seziyoruz. Bu filmde ilk filme nazaran daha fazla duygusal sahnelerin olduğunu görüyoruz. Özellikle Lucilla ve Lucius’un sahnelerinde. Fakat aksiyonun da eksik kalmadığını söyleyebiliriz. İkisinin dengesi bence iyi ayarlanmıştı.

Filmdeki Farklılıklar

Arena nytimesom

Bu filmde ilk filmin aksine arenada daha farklı savaşlar görüyoruz. Karakterler birbiriyle savaşmak dışında babunlarla ve gergedanlarla savaşmaktan, arenanın sular içinde kalmasına kadar birçok engelle karşı karşıya kalıyorlar. Günümüzde gittikçe gelişen efektler sayesinde de bunlar ekrana çok güzel yansıyor. Filmin sinematografisi gerçekten çok iyiydi. Kamera açıları çok güzel ayarlanmıştı ve sahnelerdeki ışığın parlaklığı sahnenin atmosferine uyuyordu.

Filmdeki en etkileyici zıtlıklardan biri Lucius’un Roma’ya olan düşmanlığıydı. Çünkü babası Maximus’un gerçekleştirmek istediği, tüm insanların bir arada özgürce yaşayabileceği bir Roma hayali vardı. Lucius ise karısını öldürdükleri için haklı olarak Roma’ya düşmandı. Küçükken Roma’dan ayrılması onun tüm kaderini değiştirmişti ve bambaşka biri olmuştu. Şahsen bir karakterin bir olayla tüm kaderinin değişmesi gibi kelebek etkisi tarzındaki olaylar beni çok etkiliyor. Bu tarz olayların filmin etkileyiciliğini artırdığını düşünüyorum.

Lucius ile Macrinus’un Anlaşması

Macrinus Movie Database

Lucius’u kölesi olarak alan Macrinus karakteri de filmi taşıyan karakterlerden biri. Lucius, karısının ölümüne neden olan Acacius’un kellesini alma fırsatını yakalamak için Macrinus ile bir anlaşma yapıyor. Macrinus’un hırsı uğruna yaptığı kurnazca planlar ise filmin hareketliliğini artıran bir diğer etken. Denzel Washington gerçekten muhteşem bir oyunculukla karşımıza çıkıyor. Marcinus, imparator kardeşlerin güvenini kazanarak onların içine sızıyor ve onları alt ederek en üst seviyelere ulaşmaya çalışıyor. Hatta Lucilla’nın oğlunu kurtarmak için yaptığı planı imparator kardeşlere söyleyerek imparator kardeşlerin ona olan güvenini iyice zirveye çıkarıyor.

İmparator Geta ve Caracalla

Geta ve Caracalla Screenrant

Filmi izlerken beni en çok sinir eden karakterler İmparator Geta ve Caracalla kardeşlerin tavırları oldu. Muhtemelen izleyen herkes de sinir krizi geçirmiştir. Arenada insanların birbirini öldürmesini zevkle izleyen bu iki kardeşin acımasızlıkları bana ilk filmdeki Commodus’u hatırlattı. Hatta bana kalırsa ondan bile daha acımasızlar. Tek amaçları eğlence. Eğlence uğruna herkesin ölmesine hazırlar. İnsanların birbirini öldürmesinden zevk alıyorlar. Macrinus’u her ne kadar sevmesem de imparator kardeşleri alt etmesini de zevkle izledim açıkçası. Tabii bu karakterleri canlandıran Joseph Quinn ve Fred Hechinger‘in başarısını göz ardı etmemiz mümkün değil.

Lucius Annesinden Nasıl Ayrıldı?

Lucilla Movie Database

Bir flashback sahnesiyle Lucilla’nın tahtın tek varisi olarak kalan 12 yaşındaki oğlu Lucius’u, onu öldürmek isteyen adamlardan korumak için Roma’dan uzaklaştırdığını görüyoruz. Bu yüzden Lucius annesine kızgın olsa da Lucilla’nın da kendince mantıklı sebeplerinin olduğunu görüyoruz. İkisinin birbiriyle olan sahneleri güzel işlenmişti. Sahnedeki duygular izleyiciye geçiyordu. Paul Mescal ve Connie Nielsen duyguları izleyiciye geçirmekte gerçekten başarılılar.

Lucius ve Macrinus’un Savaşı

Lucius ve Macrinus moviewebcom

Filmin sonuna doğru Lucius ve Macrinus savaşıyor. Burada ilk filmdeki son sahneyi hatırlıyoruz. Lucius burada Maximus’u, Macrinus ise Commodus’u temsil ediyor. Galip gelen Lucius, babasının Roma hayalini gerçekleştirmek istediğini söyleyerek tüm askerlere açıklama yapıyor. Böylece daha önce de bahsettiğim gibi Maximus ve Lucius’un karakter yolculuğunun ne kadar benzediğini görmüş oluyoruz. İki karakter de benzer yollardan geçiyor.

Sonuç olarak Gladiator 2, hem etkileyici sahnelerle dolu bir devam filmi hem de ilk filme yapılan göndermelerle nostalji havası yaratan bir film. İlk film 465 milyon dolar gişe hasılatı elde etmişti. Bakalım bu filmin hasılatı ne kadar olacak?

Filmin fragmanını izlemek isteyenler için:

Kaynakça:

Öne çıkan görsel: Movie Database

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Şakir Paşa Ailesi Edebiyata Nasıl Yön Verdi?

Şakir Paşa ailesinin sanata, özellikle de edebiyata yaptığı katkılar hakkında bir çerçeve sunuyoruz.

Chicano Edebiyatı: Sınırda Kalmışların Sesi

Chicano edebiyatı; melez kimlik, aidiyet krizi ve kültürel direnişi sınırın iki tarafındaki hayatlar üzerinden anlatan güçlü, politik ve ruhani bir edebi hafızadır.

Harry Potter Serisinin Unutulmaz Replikleri

Harry Potter'ın büyülü replikleriyle büyücülük dünyasında kaybolmaya hazırlanın!

Küçük Gün Işığım Film İncelemesi: Kabullenmenin Gücü

Kusursuzluk arayışının değil, kendin olmanın kıymetini; sonuca değil, yolculuğa odaklanmanın anlamını keşfedeceğiniz sarsıcı ama iç ısıtan bir aile hikâyesine davetlisiniz.

Joseon’daki İstikrarsızlık: Kral Injo

İstikrarsızlığıyla Kore ulusunun gelişmesinin önünü kapamış bir hükümdar olarak hatırlanan ve günümüzde hala eleştirilen Kral Injo'nun tarihteki yeri.

Sessizliğe Karşı Yazmak: Kadın Yazarların Sansüre Direnişi

Sansür, yalnızca siyasi bir baskı mekanizması değil; aynı zamanda kültürel, ahlaki ve cinsiyet temelli bir sessizleştirme aracıdır.

Hasçelikler and the City: Dijital Bir Ailenin Hikâyesi

Hasçelikler and the City; dijital dünyada temsiliyet, samimiyet ve medya sınırlarını sorgulayan gerçekçi bir aile anlatısıyla izleyicileri içine çekiyor.

Cumhuriyet Aydınları: Behice Boran

İlk kadın sosyolog, ilk kadın siyasi parti genel başkanı, Marksist, yazar ve akademisyen olan Behice Boran; Türk solunun en güçlü temsilcilerinden biri olmuştur.

Tabloları Dinlemek: Édouard Manet

Bazı bakışlar ancak bazı nefeslerle tanımlanıyor. Manet'nin fırçası, Tezer'in nefesi gibi...

Edebiyatta Semtlerin İzleri: Emirgan

İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Emirgan, şiirlerde de romanlarda da ele alınan bir semt olmuştur.

Editor Picks