Yaşadığı dönemin en popüler bestecisi olup günümüzde de eserleri müzik severler için başyapıt olma özelliğini koruyan, henüz 20 yaşındayken müziğe olan yeteneği sayesinde İtalya’nın en büyük bestecisi olan Gioacchino Antonio Rossini’yi gelin daha yakından tanıyalım!
Gioacchino Antonio Rossini Kimdir?
Gioacchino Antonio Rossini, 29 Şubat 1792’de İtalya’nın Pesaro kentinde dünyaya gelmiştir. Müzisyen bir ailede yetişen Rossini’nin annesi opera sanatçısıdır, babası ise korna ve trompet çalan bir müzisyendir. Ailesinin müzikle iç içe olması sayesinde Rossini, çocukluğundan itibaren şarkı söyleyerek ve piyano çalarak müzikle bağının güçlenmesine sebebiyet vermiştir. 10 yaşına geldiğinde, kiliselerde ve tiyatrolarda şarkı söyleyerek para kazanmaya başlamıştır. Ergenlik çağına geldiğinde ise sesinin değişmesinden ötürü şarkı söylemeyi bırakmıştır ve eşlikçilik yapmaya başlamıştır. Eşlikçilikten sonra ise müzik yönünü orkestra şefliğine yöneltmiştir. Operaya ilgi duymasının sebebi, ailesinin müzikle sıkı bir bağı olmasından ötürü birçok enstrümanı başarılı bir şekilde çalmasıdır.
Rossini 14 yaşına bastığında, müziğe olan yeteneği kilisedeki hocaları tarafından keşfedilmiştir ve böylelikle müzik okuluna yazılarak ilk eserlerini üretmeye başlarmıştır. Öğrenim görmüş olduğu müzik okulu sayesinde erken yaşta opera deneyimine sahip olmuştur. İlk operası olan Evlilik Sözleşmesi’ni (La Cambiale di Matrimonio), 18 yaşındayken bestelemiştir. 20 yaşına geldiğinde ise 5 tane opera besteleyerek İtalya’nın en büyük bestecisi olmuştur.
1830’lu yıllarda Fransa’nın Kralı X. Charles’ın bestecisi olarak çalışmıştır. Sevil Berberi, Evlilik Sözleşmesi, William Tell Overture, Otello, Cezayir’de İtalyan Kız, Giyom Tell, Külkedisi, II. Mehmet gibi pek çok önemli eserini de bu dönemde bestelemiştir.
Rossini, Osmanlı’nın padişahlarından biri olan Fatih Sultan Mehmet’in sevdiği kadın Anna ile olan aşkını anlatan “II.Mehmet” ve “İtalya’da bir Türk“ adlı opera eserleri ile de tanınmaktadır. 1853 yılında ise Sultan Abdülmecit’in adına iki marş bestelemiş ve bunun karşılığında Abdülmecit tarafından Mecidiye Nişanı ile ödüllendirilmiştir.
Bir Başyapıt: Sevil Berberi
Dönemin başyapıtı olarak kalmamış, sahnelenmesinin üstünden yıllar geçse de başyapıt özelliğini korumaya devam eden bir eser: Sevil Berberi (Il Barbiere di Siviglia). Rossini, aşkı ve mücadeleyi anlatan bu ölümsüz operasını daha 24 yaşındayken üç haftada bestelemiş ve Roma’da sahnelemiştir.
Eserin hikayesi komik oluşuyla akıllarımızda yer edinmiştir, peki nasıl? 17. yüzyılda İspanya’nın Sevilla kentinin bir sokağında sabaha karşı bir grup müzisyen Bartolo‘nun evinin önüne sessizce yaklaşır. Grubun başında Kont Almaviva‘nın uşağı Fiorello vardır. Hemen ardından Kont da gelir ve müzisyenler eşliğinde serenat yapar. Bu serenat, Kont’un aşık olduğu güzeller güzeli Rosina içindir. Kont’un amacı ise Rosina ile evlenmektir. Amacına ulaşmak adına sokakta rastladığı Sevilla’nın ünlü berberi Figaro‘dan yardım isteyen Kont, gecenin devamında bolca entrikalı ve komik olaylar yaşar.
Rossini Usulü Külkedisi
Sevil Berberi ile anı yıl içerisinde bestelemiş olduğu ve Sindirella masalından esinlendiği Külkedisi (La Cenerentola) operasını, 3 hafta gibi kısa bir sürede bestelemiştir. Eserin prömiyeri 25 Ocak 1817’de Roma’da Teatro Valle’de verilmiştir.
Rossini, bu operası için Külkedisi masalının içeriğini daha da zenginleştirmiştir. Masaldaki kötü üvey anne yerine Don Magnifico adıyla bulunan bir üvey baba vardır. Masalda Külkedisine devamlı sihirleri ile yardım eden iyi peri yerine Alidoro adlı bir filozof ve veliaht prensin lalası bulunmaktadır. Operanın sonunda Külkedisi‘nin bulunması ise, masaldaki gibi balodan kaçarken ayağından düşürmüş olduğu kristal camdan ayakkabı tekinin tüm genç kızlara sınanması ile değil, taşıdığı bir çifte bilezik ile olmuştur.
Rossini’nin lakabı Mösyö Kreşendo’dur. Kreşendo, bir müzik eserinde gerçek anlamda seslerin daha da veya gittikçe güçleneceğini belirten harekettir. Bu lakabın kendisine verilmesinin sebebiyse, neredeyse tüm yapıtlarında Kreşendo‘yu kullandığı içindir. 37 yaşına kadar opera besteleyen Rossini, toplamda 39 tane opera bestelemiştir. 1868 yılında kolorektal kanseri nedeni ile hayatını kaybeden ünlü bestecinin cenaze törenine Paris’te dört binden fazla kişi katılmış ve Père Lachaise Mezarlığı‘na defnedilmiştir. Daha sonra naaşı, 1887 yılında doğduğu ülke olan İtalya’ya, Floransa‘daki Santa Croce kilisesine taşınmıştır.
Hareketli besteleriyle içimizi kıpır kıpır eden Rossini, günümüzde besteleriyle ve operalarıyla hayatımızdaki müzik yolunda bize ışık olmaya devam etmektedir. Yazımızı sonuna gelmişken sizleri kendisinin ölümsüz eserleriyle baş başa bırakıyoruz.
Kaynakça
