Gibi 3. Sezona Giriş: Tipik Türk Erkeğinin, O Kadar da Tipik Olmayan Profili

Editör:
Işılay Güzel Yılmaz
spot_img

”Bu geçip giden günlerin en belirgin özelliği ne?

Bunların geçip, gitmesi.”

Başladığı günden beri hitler arasına yerleşen ve üstünden yıllar geçse de unutulmayacak, kült konumuna yerleşecek bir yeni nesil hikayesi Gibi. Yeni nesil hikayesi diyoruz, ama aslında bu yenilik eskinin suretiyle de fazlasıyla besleniyor.

İnsan kırma makinesi olan Yılmaz‘a, entelektüelleşme çabasıyla eşlik eden İlkkan ve ikinci sezonuyla birlikte iki kişi olan varlıklarını üçe tamamlayan Ersoy‘un, her daim olumlu bir insan olan tavrı birleşince ortaya asla unutulmayacak replikler çıkıyor.

Üçüncü sezonu aylardır beklenen dizinin Sarışın ve Kotlu isimli bölümü, 21 Ekim itibariyle seyircisiyle buluştu. Dizinin yayımlanan ilk bölümünün kendisinden bekleneni verdiğini söyleyebiliriz. Senaryosunu Feyyaz Yiğit‘in, Aziz Kedi‘yle birlikte kaleme aldığı dizi her hafta yeni bir bölümüyle Exxen‘de yayımlanacak.

Feyyaz Yiğit’in Yılmaz’a, Kıvanç Kılınç‘ın İlkkan’a ve Ahmet Kürşat Öçalan‘ın Ersoy’a hayat verdiği dizi her bölümünde farklı oyuncuları da ağırlıyor. Gibi’deki karakterlere hayat verdikten sonra bu üç oyuncuyu ülkede tanımayan kalmadı demek yerinde bir tespit diyebiliriz. Yapımın çıkış noktasında popüler kültür fikri yatmamasına rağmen, farklı dinamiği sayesinde popüler kültürün zirvesine oturdu. Anlatılan günlük ve sıradan hikayelerin dile getiriliş şekli, Gibi’nin seyirci için özel bir yerde konumlanmasını da sağladı. Sıradan olanın absürtleşmesinden ziyade, sıradanın düşünme yapısına kattığı farklılıklar dolayısıyla Gibi izleyiciyi düşünmeye de iten bir iş olarak görülebilir. Herkesin hayatında karşısına çıkan rutinin Yılmaz, İlkkan ve Ersoy’un başına geldiğinde, ortaya sıradanı keyifli bir hale getiren replikler doğarken, aslında bir noktada izleyicinin kendi içinden olan hikayelere ihtiyacını da karşılamış oluyor.

İlkkan Böyledir! Battaniyesini Verir ve Dönüp Ardına Bakmaz Bile!

Gibi’nin alametifarikası olan replikleri; ”Kelimeler büyülüdür.” düşüncesini de destekliyor. Kelimeler bazen en etkili şey olabilirler. Bu dizinin senaryosu bu fikri de fazlasıyla haklı çıkarıyor diyebiliriz.

Yılmaz’ın üçlü grup içindeki en zeki kişi olması ve bu zekayı pratiğe dökmekteki ustalığı sayesinde gruptaki en yetkin kişi olduğunu görüyoruz. İlkkan’ın genel olarak ukala sıfatıyla nitelendirebileceğimiz tavrı bazen göze batsa da, Yılmaz’la karşılıklı oluşan artı-eksi güç çatışması neticesinde bir denge oluşturuyor. İkisinin arasında hep tampon görevi gören Ersoy’sa çok sevilen bir karakter olarak hikayedeki yerini buluyor.

Yılmaz ve İlkkan arasında çoğu zaman İsviçre konumunda yer alan Ersoy için, İlkkan’ın söylediği şu sözler Ersoy’un hikayedeki kimliğini doğruluyor diyebiliriz:

”Ersoy’a sevgiyle yaklaşırsan, karşılığında misliyle sevgi alırsın.”

Sarışın ve Kotlu anlatısı; Ersoy’un arkadaşı olan Tuncay‘ın bir sevgilisi olmaması hikayesine dayanıyor. Tuncay yalnızlıktan o kadar bunalmış ki; adak adamış. Bu adak, bir hayvan kesme zorbalığına değil de yakın arkadaşlarına 1000’er TL ödeme yapma şeklinde düşünülmüş. Bu adak fikri Yılmaz’ı ve İlkkan’ı heyecanlandırıyor. Malum, acil alım listelerinde bulunan düdüklü tencerenin fiyatı 1250 TL.

Kişi başı 1000’er TL’nin ve tabii ki bir arkadaşa yardım için üstlendikleri ‘Tuncay’a kız arkadaş bulma’ görevi için çalışmalara başlıyorlar. Bir hafta sonra Tuncay’a hala birini bulamamış olmanın sıkıntısını çektiklerini gözlemliyoruz.

Konular Biraz Böyledir: Değişirler

Tuncay için çıktıkları bu yolda İlkkan’ın şu sözleri aydınlatıyor dünyayı: ”Tuncay için düşünmek yetmez! Tuncay’ı; Tuncayca, Tuncay’la düşünmek gerekiyor.”

Eylem adamı İlkkan!

Tuncay’ı henüz hiç görmediğimiz halde yaşadığı umutsuzluğa şahitlik ediyoruz.

Ersoy’un: ”Tuncay bu gece şehri terk ediyormuş!” cümlesiyle, Tuncay’ın yaşadığı Emre Aydın şarkılarına konu olacak çaresizliğini iliklerimize kadar hissediyoruz!

Tuncay bu gece şehri terk ediyormuş! Sanırsın Batman, Gotham‘ı terk ediyor.

Yaşadıkları üzüntünün kaynağının; Tuncay’ın yaşadığı talihsizlik mi, yoksa adak parasına ulaşamayacakları fikri olduğundan emin olmadığımız bir anda Yılmaz düşüncelerimizi netleştiriyor.

”Hayır işlemek karşılığında bir miktar para almak.”

Tuncay mevzusunun üstüne Ersoy’un akrabası Bedo, Yılmaz’ı arıyor. Bedo’ya cevap verilmesini istemeyen üçlünün çok haklı bir gerekçeleri var aslında; çünkü Bedo ona sorulan sorulara çok geriden ve bambaşka bir yerden ya da çok ileriden, gelecekten cevaplar veriyor. Bir tür rahatsızlığı olduğunu düşünüyorlar.

Yılmaz’ın anlattıklarından; Bedo’ya  ayak numarasını sorduklarında, ayak numarası dışında her bilgiyi öğrenebileceğimizi anlıyoruz. Yıllardır hangi takımlı olduğunu bile bilmiyorlar. Hatta onun tuttuğu takıma dair yıllardır ortada kalan bir iddia bile mevcut.

”Seks isteyen bir kadın, Tuncay için mayın tarlasında vals yapmak demektir.”

Bu sahnede, Ersoy’dan beklenmeyen, İlkkan tarzı bu cümleyi duyduktan sonra seyircinin tavrı da Yılmaz ve İlkkan gibi olmuştur herhalde diye düşündürüyor. Ersoy’un kurduğu bu cümle, en düz insanın bile bazen şaşırtacağını hatırlatıyor bize.

Bedo’nun arama nedeni herkesi şaşırtıyor ve Tuncay için aranan kadının sonunda bulunmuş olabileceğini düşünüyoruz. Bedo’yla görüşmeden önce, Bedo’dan istedikleri yanıtları alabilmek için planlamalar yaptıklarını izliyoruz.

Ersoy:”Bedo’yu basit sorularla yoralım.” teklifinde bulunuyor; ancak Yılmaz kabul etmiyor. Bedo’dan cevaplarını almaları gereken üç soru var:

1- Kızın adı nedir?

2- Bu kız tam olarak ne söyledi?

3- Tuncay’la bu kızı en kısa sürede nasıl bir araya getirebiliriz?

Bedo sayesinde bir kız arkadaşı olan Tuncay’dan beklenen artık ödeme yapmasıdır; ancak Tuncay ilişkinin sağlamlığından emin olmadan adağını yerine getirmek istemiyordur. Bir süre sonra Tuncay yeni kız arkadaşıyla aynı evde bile yaşamaya başlar ve sonunda beklenen an gelir! Yılmaz ve İlkkan’ın dahil olmadığı en iyi arkadaş listesinden sadece Ersoy’a 1000 TL çıkar.

Artık her şey yoluna girdi derken, Tuncay’ın sevgilisi Özge bir gün bayılır ve komaya girer. Doktor kızın uyanacağına dair kesin bir şey söylemez. Kızın akrabası, arkadaşı özetle kimsesi olmadığından kızın bakımından sorumlu kişi Tuncay olur.

Yılmaz’ın, İlkkan’la tuvalet eğitimine dair yaptıkları derin sohbet sırasında yeni bir şey daha öğreniyoruz: ”Her geldiğinde yapacağız diye bir şey yok, o günler geride kaldı. 200 bin sene önce öyleydi.”

Bu entelektüel seviyesi arşa değen sohbetten sonra Yılmaz’ın kadim bilgileri doğrultusunda dünya aydınlanıyor.

Tuncay’ı ve komadaki kız arkadaşının beraber yaşadıkları eve ziyarete gidiyorlar. Komadaki kızın başucunda konuşurlarken bir yandan da kuru pasta yiyerek, gazlı içecek içiyorlar. Kuru pasta kutusunun kızın üstünde durması, artık onu bir insan konumundan çıkarıyor. Onlar için o kız bir masa görevi gören bir eşyadan farksız diyebiliriz. Kimine göre ofansif sayılabilecek bu sahnenin, ofansif tavrına rağmen verdiği keyif için izleyici olarak bir süre kendimize kızabiliriz; ancak neticede mizah denilen türün izahı da olmamalı.

Her bölümün nevi şahsına münhasır tavrına rağmen, karakterleri tanıdıkça olaylara nasıl tepki verecekleri tahmin etmek kolaylaşıyor. Bu bir karakteri benimsemek, onun gibi düşünebilmek anlamına gelen çok özel bir durum diyebiliriz. Gibi’nin gelecek bölümlerinde bizi neler beklediği ise meçhul!

Dizinin tüm bölümlerine Exxen platformundan ulaşabilirsiniz.

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Tove Ditlevsen – Bağımlılık | 11 Alıntı

"Dışarıdaki dünya insafsız ve karmakarışık ve ona karşı gücümüz yetmediğinden, ondan kaçınmayı yeğliyoruz."

Çocukluk Travmaları: Belirtileri, Sonuçları ve Çözüm Yolları

Çocukluk döneminde yaşadığımız olaylar karşısında hissettiğimiz duygular ve düşündüğümüz düşünceler travmalar doğurabilir. Peki, bu travmaların belirtileri, sonuçları ve çözüm yolları nelerdir?

Söylenti Radarında Bu Ay: Sombr

"back to be friends" şarkısıyla zirveye tırmanan genç sanatçı Sombr'ın müzik serüvenine yakından bakalım

Sevmek Zamanı Filminden Unutulmaz Replikler

Halil'in boya yapmak için gittiği bir evde gördüğü resme aşık olmasıyla gelişen olayları konu alır.

2025 Gen Z Protestoları: Nepal, Fas ve Türkiye Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz

2025’te Türkiye, Fas ve Nepal’deki Gen Z protestoları, dijital dayanışma, özgürlük ve adalet talepleriyle yeni bir küresel siyasal uyanışın simgesi haline geldi.

Keşfetmemiz Gereken Yazarlar: Truman Capote

Başarı ve parıltılı bir hayatın ardında yalnızlığını saklayan bir deha. Zamansız eserleri ile Truman Capote.

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Editor Picks