Georges Méliès: Kadrajın Ardındaki Büyücü

Editör:
Verda Ceylan
spot_img

Georges Méliès, sinemanın ortaya çıktığı ilk anlarda; yani Lumière kardeşlerin 1895 yılında Paris’te ilk sinematograf gösterimini yaptığı sırada oradaydı. İlerleyen süreçte sinematografı izleyen ilk insanlardan biri olma özelliğinin yanı sıra sinema ile ilgili pek çok ilke de imza atacaktı. Kendisine sadece yönetmen demek aslında yetersiz kalır. Zira yeni bir buluş olan sinemayla hikayeyi, görsel efektleri, kurguyu ve daha pek çok numarayı tanıştıran kişi olarak Georges Méliès’in sinema tarihinde yeri ayrıdır.

1- İllüzyondan Sinemaya Uzanan Yolculuk

Oggito

Georges Méliès, 1861 yılında Paris’te dünyaya gelmişti. Küçük yaşlarından itibaren illüzyona ve sihirbazlığa büyük ilgi duyan Méliès Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim aldıktan sonra kariyerine illüzyonist olarak başlamıştı. 1888 yılında Robert-Houdin Tiyatrosu’nu satın alması hayatındaki dönüm noktalarından biri olmuştu. Burada türlü türlü sihirbazlık numaraları sergilediği gösteriler düzenliyordu. İstediği işi yapan ve bunu türlü numaralarla daha da keyifli bir hale getiren Méliès’in hayatındaki dönüm noktalarından biri de ilk film gösterimine şahit olmasıydı. 1895 yılında sinematografın mucidi Lumière kardeşler Paris’te ilk sinema gösterimini gerçekleştirmişlerdi. Görüntüler seyircileri o kadar etkilemişti ki meşhur Trenin Gara Girişi filmi sırasında trenin gerçekten üstlerine geldiğini düşünen kalabalık kaçışmıştı. Bu filmleri seyreden Méliès sinemaya aşık olmuştu. Çünkü onun yıllardır tiyatrosunda yaptığı illüzyon ve sihirbazlık gösterilerine sinema büyük bir yenilik getirebilirdi. Bunu düşünerek büyük bir heyecana kapılmış ve sinemacı olmaya karar vermişti. Lumière kardeşlerle iletişime geçip bir sinematograf almaya niyetlenmiş ancak Lumière kardeşler tarafından geri çevrilmişti. Sinemanın bir geleceği olmadığını düşünen mucitlerinin aksine ondaki potansiyeli gören ve filmci olmayı kafasına koyan Méliès, ne yapıp etmiş ve kendine bir cihaz satın almıştı. 1896 yılında ise evinin bahçesinde ilk filmini çekmişti.

The Public Domain Review

Georges Méliès sadece hareketli görüntüleri kaydetmek ile uğraşmıyor, çekeceği görüntüler için hikayeler de oluşturuyordu. Çekime başlamadan evvel öyküsünü kurguluyor, ardından çekeceği sahneleri çiziyordu. Sahneler için gerekli olan dekor ve kostümleri ayarlıyordu. Oyuncular ile oluşturduğu mizansen ardından da çekimleri gerçekleştiriyordu. Evinin bahçesine camdan inşa ettirdiği stüdyoda çekimleri yapıyor, böylece aydınlatma konusunda da bir sorun yaşamıyordu. İşleri ilerleten Méliès, Star Film Company adlı prodüksiyon şirketini kurarak çekimlerini gerçekleştirmeye devam etti. Filmlerinde oluşturduğu öyküler daha çok fantastik öğeler barındırıyordu. Bu da onun illüzyonist kimliğinin bir yansımasıydı. Öyküleri buna göre oluşturuyor; kostüm ve dekorların yardımıyla istediği etkiyi yaratabiliyordu. Tiyatro sahnesinde yaptığını sinema ile yapmak ona özgür ve eşsiz bir deneyim sunuyordu.

2- Ay’a Yolculuk

Oggito

Georges Méliès sinemaya 400’den fazla film armağan etmişti. Bu filmlerin kimisi günümüze ulaşamadı; kimisi ise kaybolduktan sonra tekrar gün yüzüne çıktı. Bu filmler pek çok ilki de içeren yapımlardı. Bilim kurgu türünde ilk örnekler olan bu filmler fantastik öğelere de sahipti. Bu temalar karakterlerin kostümleri ve dekorlarla da destekleniyor, maket kullanımı ile de çeşitlendiriliyordu. Ayrıca bazı filmlerin karelerini teker teker boyayarak renklendirmesi, sinemaya siyah ve beyaz haricinde renklerin gelmesini de sağlamıştı. Böylece sinemaya daha ses gelmeden renk gelmişti…

Méliès sadece öykülü film çekmemiş yani işin sadece senaryo kısmına katkı sağlamamıştı. Aynı zamanda geliştirdiği çekim teknikleri ile de sinemaya büyük yön vermişti. Stop motion, ağır çekim, çift pozlama, üst üste bindirme gibi pek çok tekniği keşfetmiş ve uygulamıştı. Keşfettiği çekim tekniklerinden en özeli ise sahne değişmeden görüntüyü değiştirmesiydi. Sahne çekiliyor ardından görüntü durduruluyordu. Sahnede değişiklikler yapıldıktan sonra çekime devam ediliyordu. Böylece karakteri veya bazı nesneleri yok etmek veya ilave etmek mümkün oluyordu. Yani bir nevi sihir yapmış gibi oluyordu. Bu teknik Méliès tarafından tesadüfen, teknik bir aksaklık sonucu keşfedilmişti. Bir gün çekim yaparken kamera tutukluk yapınca nesneler ve varlıkların yer değiştirdiğini fark etti. Başlangıçtaki görüntüde yer alan insanlar ve araçlar, sahne değişmeden birden ortadan kayboluyor başka nesneler ve insanlar yerlerine geçiyordu. Bu buluşu ise ilk olarak Escamotage d’une dame au théâtre Robert-Houdin (Robert Houdin’de  Bir Kadının Yok Oluşu) filminde kullanmıştı.

Silent London

Georges Méliès sinemasında ilgi çeken detaylardan biri de güncel olaylar hakkında yaptığı filmlerdir. Filmlerin peş peşe gelen sahneler ile bir bütün oluşturması ve süresinin uzaması sinemaya onun bir katkısı olmuştu. Bu süreye o dönem gerçekleşen birkaç güncel olayı aktarmak büyük bir işti. 1902 yılında yaptığı Le Sacre d’Edouard VII (VII Edward’ın Taç Giyme Töreni) filmi ilginç detaylar barındırır. Bunlardan en önemlisi filmin taç giyme töreni gerçekleşmeden seyirci ile buluşmasıydı. Bir diğeri ise L’ Affaire Dreyfus (Dreyfus Davası) isimli filmdir. Méliès, Dreyfus davası olarak anılan ve o dönemde kamuoyunda büyük bir ilgi uyandıran bu olayı da beyaz perdeye taşımıştı.

Georges Méliès denince akıllara gelen en önemli yapım ise kuşkusuz Le Voyage Dans La Lune (Ay’a Yolculuk) olacaktı. Jules Verne‘in aynı adlı romanı kadar H. G. Wells‘in Aydaki İnsanlar kitabından da ilham alan bu film aslında konu itibariyle kitaplardan farklıdır. Filmin konusu dünyadan aya giden ve oradaki halkın elinde esir kalan bir grup astronotun başından geçenlerdir. Filmin meşhur sahnesi sinema tarihi denince akıllara gelen ilk görsel olan ayın yüzüne roketin saplanmasıdır. Astronot grubunun lideri olarak başrolde Georges Méliès rol almıştı. Sahneler arasında karartma tekniği ile geçişin sağlanması sinemadaki ilklerden biriydi. Yaklaşık 14 dakika süren filmde sahneler birbirini takip eden olaylardan oluşmaktaydı.

3- Bir Devrin Sonu

Antti Alanen Film Diary

Sinemaya birden fazla yenilik ve yüzlerce film armağan eden Georges Méliès için işin rengi bir süre sonra değişmeye başlamıştı. Saatlerini ayırdığı ve bütün bütçesini yatırdığı sinema endüstrisindeki değişiklikler onu olumsuz etkileyecek boyutlara ulaşmıştı. Farklı ülkelerde de sinemanın gelişmesi ve ticari bir boyut kazanması onu yarışın dışına itti. Sanayileşen ve ticarileşen bu sektörde barınması zorlaşmaya başlamıştı. Seyirciler de filmlerine olan ilgisini kaybediyordu. Bütün bunlar ile birlikte dünya büyük bir savaşın eşiğindeydi. İlerleyen yıllarda da beklenen savaşın patlak vermesi bütün her şeyi olduğu gibi Georges Méliès’in kariyerini de altüst edecekti.

Sinema keşfedildiği günden beri büyüleyici bir sanat olarak izleyicileri kendine çekti. Yeni bir buluş iken ondaki bu potansiyeli ve sihri gören Georges Méliès, dönemine göre farklı bir misyon yüklediği bu sanatı geliştirerek büyüttü. Gelecek yönetmenlere sadece ilham vermekle kalmadı; onlara pek çok tekniği de armağan etmiş oldu. Teknolojinin de gelişmesi ile günümüzdeki görselliğe ulaşan sinema aslında bu etkisini ilk olarak Georges Méliès’e borçluydu. Méliès günümüzdeki teknik imkanları ve hayal gücünün ulaştığı sınırları görse kim bilir ne düşünürdü? Veyahut bu imkanlar onun ne gibi sihirli işler üretmesine vesile olurdu? Belki de en önemlisi Méliès’in kendi döneminde kendi büyüsüyle gerçekten illüzyon yapmış olmasıydı…

KAYNAKÇA

Teksoy, Rekin. Rekin Teksoy’un Sinema Tarihi Cilt 1. İstanbul: Oğlak Yayıncılık, 2005.

Duca, Lo. Sinema Tarihi. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1947.

Britannica. “Georges Méliès” Erişim: 24/07/2024.

Oggito. “Georges Meliès Erken Sinema ve Sihir” Erişim: 22/07/2024.

Oggito. “Georges Méliès ve Cehennem Kazanı” Erişim: 22/07/2024.

Google Arts & Cultures. “Méliès Bir Sihirbazın Hikayesi” Erişim: 20/07/2024.

İyiki Görmüşüm. “Sinemada Bilimkurgunun Başlangıcı: Georges Méliès” Erişim: 20/07/2024.

Blogmontparnos. “Georges Méliès à Montparnasse” Erişim: 19/07/2024.

The Public Domain Review. “Le Voyage Dans la Lune (1902) ” Erişim: 28/07/2024.

Silent London. “In-Camera Kings: The Vfx Magic Of Georges Méliès and Early Trick Filmmakers” Erişim: 28/07/2024.

Antti Alanen Film Diary. “ 1897. Cinema anno due [3]: Georges Méliès: Grand Spectacle d’Actualités – Machines – Trucs – Grivoiserie et Tableau animé” Erişim: 28/07/2024.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.