Hayatı boyunca kendisine birden çok isim veren George Orwell’ın asıl ismi Eric Arthur Blair’dir. George Orwell, 25 Haziran 1903’te Hindistan’da doğdu. Orta halli bir aileye sahipti. Dört yaşındayken İngiltere’ye döndü ama babası işinden dolayı Hindistan’da kaldı. Bu yüzden Orwell, sekiz yaşına kadar babasını görmedi.
Öyküden, romandan ziyade şiire daha yakındı. Birkaç kere öykü yazmayı denedi ama hepsini başarısız bulduğu için yok etti. Kitaplarla arası hep iyiydi. Charles Dickens, Tolstoy, Jack London gibi yazarların eserleri elinden düşmezdi ama onun için John Milton’ın Kayıp Cennet isimli eseri hepsinden daha önemliydi.
Okuldan sonra arkadaşları gibi üniversiteye gitmedi. Onun yerine Burma Polis Kuvvetleri’ne gitmeyi tercih etti. Bir süre sonra polislikten istifa eden Orwell’ın sadece bir amacı vardı, o amacı da yazmaktı. Yazmak onun doğasında vardı ve o bunu biliyordu. Bu amaç doğrultusunda kaleme aldıklarını okumak için beş nedeni sizin için derledik.
“Oldukça erken bir yaştan, belki beş ya da altı yaşından itibaren büyüyünce yazar olmam gerektiğini biliyordum. On yedi ile yirmi dört yaşlarım arasında bu fikirden caymaya çalıştıysam da, bunu yaparken esas doğama zulmettiğimin ve er ya da geç yola gelip kitap yazmak gerektiğinin bilincindeydim.”
1. Kült Eserleri
George Orwell, Hayvan Çiftliği ve 1984 gibi bugün herkesin bildiği ve okuduğu kült eserleri yazar. Hayvan Çiftliği, Stalin liderliğindeki Sovyet Rusya’sının 1945’te yayımlanan alegorik bir anlatısıdır.
Kitabın fikri 1937 yılında ortaya çıkar ama 1943 yılının sonuna kadar Orwell kitabı yazmaz. İspanya’dan dönen yazar bir hikaye üzerinden Sovyet mitini ifşa etmek ister. Fakat hikayenin detaylarına karar veremez. Bir gün koca bir yük beygirinin sırtına binip dar bir patikada ilerleyen ve başka yöne sapmaya çalıştığı anda atı kırbaçlayan on yaşlarında bir çocuk görür ve kitabını nasıl yazacağına karar verir. İşte o an, taşıdıkları gücün farkına varmaları halinde hayvanlara hiçbir şekilde söz geçiremeyeceğimizi, insanların da hayvanları sömürdüğünü anlar.
Kitapta, başlangıçta belirlenen kurallar vardır ve tüm hayvanlar eşittir. Daha sonra devrim sırasında iki tane domuz ön plana çıkar ve bu domuzlar dışındaki diğer hayvanlar daha çok çalışır, daha az yer ve zulüm görür. Bu kitapta bize farklı bir dünya sunulur ama kitabın sonunda bu dünyanın da çok farklı olmadığı görülür.
“Tüm hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha da eşittir.”
1984 isimli eseriyle totalitarizm eleştirisi yapan yazar, bizlere geleceğe ilişkin bir kabus senaryosu sunar. Bireysellik yoktur, insanlar makineleşir ve tek tip haline gelir. Totaliter bir dünya en ince ayrıntısına kadar aktarılır. Kitapta Büyük Birader figürü vardır. Her yerden herkesi gören, izleyen, korkutan, organsız bir bedendir. Ondan kaçmak mümkün değildir ve herkes onu sevmek zorundadır.
Eserde düşünce polisleri ve nefret haftası gibi kavramlar vardır. Düşünce neferleri, Büyük Birader’i sorgulayan her türlü unsuru tespit eder ve yok etmeye çalışır. Rejime karşı gelenler vatan haini ilan edilir, düşmanların lanetlendiği törenler düzenlenir ve Nefret Haftası ilan edilir.
“Parti’nin dünya görüşü, onu hiç anlamayan insanlara daha kolay dayatılıyordu. Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zaman görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.”

2. Anti Ütopik Eserleri
Ütopya, insanın mevcut koşullara alternatif olarak kurguladığı daha iyi koşullara sahip başka bir dünyadır. Ütopyanın temeli memnuniyetsizlik sorununa ve daha iyi bir dünya arayışına dayanır. Şair Xenophanes şöyle der;
“Açmadılar başından tanrılar her şeyi ölümlülere
Ama bizler zamanla buluruz arayarak daha iyiyi.”
Bu dizeler eski çağlardan günümüze kadar her insanın daha iyi bir evren arayışı içinde olduğunun kanıtıdır. Anti ütopyalar ise, iyimser dünyanın tersini içeren, karamsarlık dolu metinlerdir. İster anti ütopya ister distopya olarak anılsın hepsi bize yeryüzü cennetinin sonu olduğu gösterir. George Orwell’ın kült eserleri Hayvan Çiftliği ve 1984, anti ütopya türünün en güzel örnekleridir.

3. Kesin Üslubu
George Orwell, yazma sürecinin ilk zamanlarında ayrıntılı betimlemeler ve çarpıcı benzetmeler kullanarak süslü metinler yazmayı tercih eder. Natüralist romanlar yazmak istediğini kitabında paylaşır. Burma Günleri isimli ilk romanı buna bir örnektir.
Sonraki yıllarda amacı değişir ve siyasal yazıyı sanata dönüştürmek ister. Kesin bir üslup kullanarak, siyasal ve sanatsal amaçlarını birleştirerek yazdığı ve bunu tamamen bilinçli olarak yaptığı ilk eseri Hayvan Çiftliği’dir. Orwell, Neden Yazıyorum adlı kitabında bu durum için şunları söyler: “Ve dönüp eserlerime baktığımda, politik bir amacım olmayınca hep ruhsuz kitaplar yazdığımı ve ağdalı pasajlara, anlamsız cümlelere, süslü sıfatlara ve genel olarak saçmalığa kapıldığımı görüyorum.”
“Sanatın politikayla hiçbir ilgisinin olmaması gerektiği fikrinin kendisi de politik bir tutumdur.”
4. Yazar, Eleştirmen ve Gazeteci
George Orwell sadece bir yazar değil aynı zamanda bir eleştirmen ve gazetecedir. Katalonya’ya Selam adlı kitabında edebi içgüdülerine karşı gelmeden gerçekleri anlatır. Siyasi bir kitaptır. Bir eleştirmen kitabı için şunları der: “Bütün bu ıvır zıvırı niye kitabına doldurdun? İyi bir kitap yazmak yerine gazetecilik yapmışsın.”
Neden Yazıyorum adlı kitabının “Aslan ve Tekboynuzlu at: Sosyalizm ve İngiliz dehası” başlıklı yazısı kitabın ikinci yazısıdır ve büyük bir bölümünü oluşturur. Yazıya bakıldığında Orwell’ın çoğu yerde İngilizleri eleştirdiği, onlara ikiyüzlü dediği görülür. Hem savaş karşıtı olup hem de dünyanın dörtte birini ele geçirmiş olmalarını eleştirir. Kibarlığın İngiliz uygarlığının en belirgin özelliği olduğundan bahseder ama bu kibarlığın, gaddarlık ve çağ dışılıkla yoğrulduğunu söyler. İnsanlar, hala asılarak idam edilir ve dokuz kuyruklu kedi ile kamçılanır. Bu yazı, bizlere İngilizler ve o dönem hakkında çarpıcı bilgiler sunar.
5. Edebiyat Üzerine İsimli Eseri
Orwell, Edebiyat Üzerine adli seçkisinde yirmi iki yazıda birçok konu hakkında fikrini belirtir. Zekice denemelerin olduğu bu yapıtta roman sanatının savunusunu yapar. Kitapların pahalılığından, bilimkurgudan, sosyalistlerden, yeni kelimelerden, şiirlerden bahseder. Bizleri sorgulayarak denemelerinin labirentlerinde dolaştırır. Oradaki zenginliği gösterir.
” Öyle ki insanların bana verdiği nasihatlere kulak assaydım asla yazar olamazdım.”
Kaynakça
Orwell, George. Edebiyat Üzerine. İstanbul:İthaki Yayınları, 2021
Orwell, George. Neden Yazıyorum. İstanbul:Konu Fikir Sanat Edebiyat Yapım ve Dağıtım, 2021
Orwell, George. Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. İstanbul:Can Yayınları, 2017
Çil, Okan. Böyle bir Çağ İçin Doğmamamıştım. Kafkaokur 74:5







