Genco Erkal: Hayat Amacını Sahnede Bulmuş Bir Adam

Editör:
Mehmet Samet Acar, Gülizar Nehir Gülkanat
spot_img

Türk tiyatrosu deyince aklımıza gelen isimlerden en sahicisi, en muhalifi, en özgünü ve yeri en doldurulamayacak kişilerden biridir Genco Erkal. Duruşuyla, tiyatro sevdasıyla, çalışkanlığıyla, kavgasıyla, coşkusuyla 60 yılı aşkın bir süre boyunca hem Türk tiyatrosuna, hem de izleyicilerine kattıkları onun ne kadar saygıdeğer bir insan olduğunun en açık kanıtıdır aslında. Tiyatroya aşık bu adamın, Genco Erkal’ın hayatını ve kariyerini sizler için inceledik.

”En Mutlu Olduğum Yer Tiyatro Sahnesi”

Genco Erkal Kimdir? l ListeList
Liste List

28 Mart 1938’de terzi bir anne ve deniz subayı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiştir Genco Erkal. İçine kapanık bir çocuktur. İlköğrenimini Galatasaray Lisesi‘nde okuduktan sonra annesinin Genco’yu biraz sosyalleşmesi ve içine kapanıklılığından kurtulması için yazdırdığı Robert Koleji‘nde liseye başlar. Küçükken yaptığı kukla gösterileri, çocukluğunda izlediği tuluat tiyatrolarından sonra Robert Koleji yıllarında tanıştığı tiyatro ‘onun hayat amacını bulduğu yer olur’. Türkçe ve İngilizce olarak bir çok oyunda yer alan Genco, en çok sahnede mutlu olduğunu fark eder ve önce okulun tiyatro kulübü başkanı olur, oyunlar yönetmeye başlar, sonra kulübünün ilk Anadolu turnesini düzenler. Ancak babasının tiyatroyu meslek olarak yapmasını istememesi üzerine psikoloji okumak durumunda kalır. Asıl amacı babasının isteği üzerine sağlam bir üniversite diploması almak, sonrasında kendi istediği şekilde yeniden tiyatroya dönmek, tiyatroyla iç içe bir yaşam sürmektir.

Genco Erkal Kimdir? l ListeList
Liste List

Psikoloji okuduğu sırada ”Amatör Genç Oyuncular” isimli tiyatro topluluğuna katılan Genco Erkal, 1958 yılında bu toplulukla birlikte ”1. Erdek Şenliği” isimli ilk kültür sanat şenliğini düzenler. Aynı yıllarda, Türk tiyatrosunun en önemli yönetmenlerinden olan Muhsin Ertuğrul ile tanışır ve bu tanışıklık ona profesyonel olarak başlayacağı, sonrasında bir meşale haline gelip etrafındaki herkesi ışığıyla aydınlatacağı tiyatroculuk kariyerine ilk adımını atmasına vesile olur. Yıldız Kenter ve Müşfik Kenter‘in o sırada İstanbul’da yeni açılmış olan tiyatrolarındaki ”Çöl Faresi” oyununda bir rol için Genco Erkal’ı çağırmaları, Genco’nun bir seferlik deneme diyerek babasından zar zor izin almasıyla başladığı tiyatro serüveninin uzun yıllar devam edecek ve benzeri bulunamayacak bir kariyerin kıvılcımı olduğunu kim bilebilirdi?

Genco Erkal’ın Robert Koleji’nden arkadaşı Üstün Ergüder‘in aktardığına göre Robert Koleji’nde öğrenci oldukları yıllarda bir haftasonu Genco Erkal ile Üstün Ergüder, Genco Erkal’ın Nişantaşı’ndaki evlerine misafirliğe giderler. Genco Erkal’ın anneannesi ile Üstün Ergüder baş başa kaldıkları bir vakit Genco Erkal’ın anneannesi Üstün Bey’e biraz da dizini döverek şunları söyler: ”Bu çocuğa mukayyet ol, köçek olacak bu!” 

Nazım Hikmet’le Tanışma

Sanatını Nazım Hikmet'i anlatmaya adayan insan: Genco Erkal
Gaia Dergi

”Hava kurşun gibi ağır! Bağır, bağır, bağır, bağırıyorum!
Koşun! Kurşun eritmeğe çağırıyorum!”

Genco Erkal’ın Nazım Hikmet ile ilk tanışması Nazım Hikmet şiirlerinden ”Kuvayı Milliye” destanını okuması ile olmuştur. ”Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar. Korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar.” dizelerini okuduğu anda adeta titrediğini söyler Genco Erkal. Bu tanışıklık uzun yıllar sürecek bir idealin, duruşun, kavganın, tutuklanıp sorgulanmanın, yol arkadaşlığının da başlangıcı olacaktır. Oynadığı ve sahneye koyduğu oyunlarda sergilediği eleştirel bakıştan dolayı özellikle 1980 darbesi ve sonrasında çok kez sansüre uğrayacak, Nazım Hikmet şiiri okuduğu için ağır kabahatli bir suçluymuşçasına ifadeler verecek, beraat edecek ancak hiçbir zaman dik duruşundan vazgeçmeyecektir. Bir nevi Nazım Hikmet onunla yol arkadaşı olacaktır bu serüvende. Bu tanışıklıktan sonra 1974 yılında ”Kerem Gibi” isimli oyunu sahneye koyar Genco Erkal. 1994 yılında Nazım Hikmet şiirlerinden uyarlayarak sahnelediği ‘‘İnsanlarım”, Fazıl Say ile 2001 yılında yapacakları ”Nazım Oratoryosu” ve 2002 yılında Nazım Hikmet’in 100. doğum günü için yapılacak olan ”Nazım’a Armağan” gösterisine giden yolda Nazım Hikmet’in anısına yapılan onca oyunun, okunan onca şiirin ilk adımıdır ”Kerem Gibi”.

Genco Erkal'dan bir Nâzım destanı: “Yaşamaya Dair”
BirGün Gazetesi

”Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da. Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. Bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte, yani yürekte.”

Genco Erkal’ı sadece tiyatro oyuncusu olarak anmak ona haksızlık olur. Çünkü o tiyatro yaparken mevcut sorunlara zekice işlenmiş bir dille dokunan, her oyunda ”Bu oyun izleyiciye ne mesaj veriyor?” kaygısı güden, geleneksel tiyatro ile batı tarzı tiyatroyu sentezleyerek çağdaş bir tiyatro anlayışı oluşturmaya çabalayan bir kişiliktir. Aynı Nazım Hikmet’ten etkilendiği gibi arkadaşı Aziz Nesin‘in, Can Yücel‘in eserlerinden ve düşüncelerinden etkilenmiş, Brecht tarzında oyunları özgün bir bakışla sahneye koymuş, yurt dışındaki birçok oyunu yerinde seyrederek daha etkili ve kaliteli bir tiyatro yaratma çabası gütmüştür. Özellikle siyasi tiyatro oyunları onun kavgasını en iyi anlatan, zaman zaman başını belaya sokan, ancak hiçbir zaman davasından ve inandıklarından vazgeçmeyen bir kararlılığı ortaya koymasını sağlayan oyunlar olurlar.

Dostlarla Kurulmuş ”Dostlar Tiyatrosu”

50'inci yılını kutlayan Dostlar Tiyatrosu'nun resimli tarihi - Sözcü
sozcu.com.tr

”Amatör Genç Oyuncular” topluluğuyla uzun bir süre birçok oyun sahneye koyduktan sonra, kendi özgün düşüncelerini ortaya koyabilmek, sadece burjuva kesimi değil doğrudan halkı ve Anadolu’yu göstermeci bir anlayışla sahnelemeye çalışan bir tiyatro anlayışı yaratabilmek için kendilerine ait bir tiyatro kurmaya karar verir. Tiyatrosunun adını ”Dostlar Tiyatrosu” koyar. Çoğu daha önceden birlikte sahne aldığı dostlarından oluşan ekipte Mehmet Akan, Şevket Altuğ, Arif Erkin, Atilla Alpöge ve Bilge Şen gibi isimler vardır. İçerik olarak politik, yapısal olarak dünya tiyatrosu ile geleneksel Türk tiyatrosunun bir sentez halini aldığı ilerici bir tiyatro görüşünü yansıtmayı hedeflerler.

Dostlar Tiyatrosu, sadece içerik olarak değil Türk Tiyatrosu’nda daha önce yapılmamış bir çok şeyi yapmasıyla da oldukça önemlidir. Örneğin 1970 yılında Küçük Sahne‘de sergiledikleri ”Rosenbergler Ölmemeli’‘, ilk belgesel tiyatro çalışmasıydı. Ardından yine Küçük Sahne’de gösterimi yapılan Vasif Öngören‘in eseri ”Asiye Nasıl Kurtulur?’‘dan sonra 1970 yılında Enzensberger’in ”Havana Duruşması” oyununu sahneye koyarlar. ”Havana Duruşması”, oldukça yoğun bir çalışmadan sonra sahneye konulan bir oyundur. Küba Devrimi’ni anlatan oyun sahnelenmeden önce bir çok uzmanı dinleyen, konuyla ilgili erişebildikleri her türlü kitap ve kaynağı okuyan Dostlar Tiyatrosu ekibi, oyunu böyle bir ön çalışmadan geçirdikten sonra sahneye koyar. Bu da Dostlar Tiyatrosu’nun belgesel tiyatro türünün ikinci örneğidir. Havana Duruşması o zamanların yani 1970’lerin politik ortamına oldukça uyan, sert bir siyasi oyundur. Öyle ki 12 Mart Muhtırası yaşandığında, sıkıyönetim komutanlığı oyunu yasaklar. Bunun üzerine Dostlar Tiyatrosu Küçük Sahne’den ayrılarak Ses Tiyatrosu‘na taşınır. Ses Tiyatrosu, eski adıyla Fransız Tiyatrosu, 1885 yılında kurulmuştur ve Türkiye’nin en eski tiyatrosu konumundadır.

Çizgi roman karakterlerinin perdeye taşındığı ilk oyun ”Abdülcanbaz”, ”Azizname”, ”Alpagut Olayı”, ”Galileo Galilei”, ”Yalınayak Sokrates”, ”Aslan Asker Şvayk” ve Gogol’un ünlü eseri ”Bir Delinin Hatıra Defteri” gibi bir çok oyun halk tarafından oldukça sevilerek defalarca sahnelenir. Özellikle ”Bir Delinin Hatıra Defteri”ndeki karakter resmen Genco Erkal’la bütünleşmiştir. Ayrıca bu oyun ülkemizdeki ilk tek kişilik oyun olma özelliğini de taşıyacaktır. Oyunu sahneye koymadan önce Genco Erkal birçok kaynağı okur, akıl hastanesine gidip oradaki hastaları gözlemler. Zaten psikoloji okuduğu için konuya büyük oranda hakimdir. Çevresinden gelen tek kişilik oyun yapılamayacağı, rezil olacağı gibi söylemlere aldırmayan Genco Erkal ”Bir Delinin Hatıra Defteri”ni sahneye koyduğu ilk gece resmen kıyamet kopar. Ankara Sanat Tiyatrosu’nda sahnelenen oyun aylarca kapalı gişe yapar ve günümüze kadar 4 farklı yorumla tekrar tekrar sahnelenir. Dik duruşla ve elindeki metne duyduğu güvenle cesur işler yapmaktan çekinmeyen bir Genco Erkal vardır her zaman. Sivas’93 isimli Madımak Oteli‘ndeki olayları konu alan belgesel tiyatroyu ondan başka kimse yapmaz mesela, 1976 yılının 1 Mayıs gösterilerinde halkla birlikte bağıra bağıra ”Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?” şiirini okuyan da ondan başkası değildir. Çünkü o hiçbir zaman korkulara yenik düşerek sessiz kalanlardan, gözlerini sorunlara kapatıp burjuvazi tiyatrosu yapmaya çalışanlardan değildir. Halkla iç içedir ve yan yanadır her zaman.

”Genco”

dostlartiyatrosu.com

Genco Erkal, her zaman hem sahneye koyduğu politik ve yenilikçi birçok eserle, hem de tiyatrocu kimliğiyle bütünleştirdiği insani onuru, değer yargıları ve öncelikleriyle toplumdaki sorunlara duyarlı, idealist ve çağdaş bir cumhuriyet insanı olmuştur. Hayatı, başarıları ve karakteri tüm Türkiye ve dünya için bir örnek teşkil etmiştir. 2019 yılında Ayşegül Yüksel tarafından yazılan ”Güneşin Sofrasında-Genco Erkal’ın Dostlar Tiyatrosu Serüveni” başlıklı kitapla Dostlar Tiyatrosu serüveninin kuruluşu kitaplaşmış, 2021 yılında yönetmenliğini Selçuk Metin‘in yaptığı ”Genco” belgeseliyle hayatı en natürel ve bizzat kendisinin anlatımıyla kayda alınmış, ölümsüzleşmiştir. Bu değerli yaşam öyküsü ile Genco Erkal, Türk tiyatrosu ve tüm Türkiye için her zaman örnek alınması, hiçbir zaman unutulmaması gereken örnek bir değer olarak varolacaktır.

Kaynakça

Kapak Görseli: ”Bir Delinin Hatıra Defteri”. dostlartiyatrosu. Web. 02.08.2024

Genco. Selçuk Metin. Netflix. Enka Sanat. 2021. Film.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.