Genç Agrippina: Erken Roma İmparatorluğu’nun En Etkili Kadını

Editör:
Meryem Azra Barut
spot_img

Tarihin sayfalarında çok az kadın Iulia Agrippina kadar ihtişamlı bir soyağacına ve sarsıcı bir güce sahip olmuştur. Augustus’un torununun büyük kızı, Tiberius’un büyük yeğeni, Caligula’nın kız kardeşi, Claudius’un eşi ve Nero’nun annesi olan Agrippina; güce savaşarak değil, entrikaları ve durdurulamaz iradesiyle ulaştı. Böylece Roma tarihinin en etkili ve kudretli kadınlarından birine dönüştü.

Karmaşık Aile Yapısı İçerisinde Agrippina

Germanicus’un külleriyle gelen Yaşlı Agrippina | the collectorcom

Iulius-Claudius hanedanı; karmaşık bir soyağacı ile şekillenen, birbiriyle iç içe geçmiş ilişkiler ağına sahipti. Bu karmaşa yarı ensest ilişkiler ve evlat edinmelerle şekillenmiş ilişkiler bütünüydü ve imparatorluk tarihinin en dikkat çekici ve tartışmalı kısımlarından birini oluşturuyordu. Iulia Agrippina’nın annesi, bu karmaşanın en çarpıcı örneklerinden biriydi. Vipsania Agrippina (Yaşlı Agrippina); Augustus’un gerçek torunu, Tiberius’un üvey yeğeni ve geliniydi. Babası Germanicus ise, Roma’nın kahramanı olarak tarihe geçmiş bir figürdü. Marcus Antonius’un torunu olmanın verdiği ayrıcalığı taşıyor, Roma’daki zaferlerinin ve Germania’daki askeri başarılarının ardından büyük bir sevgiyle Germanicus adıyla anılıyordu.

Yaşlı Agrippina ve Germanicus o dönemin en göz alıcı ve etkileyici ailesiydi. Dokuz çocukları olmuş, ancak bunlardan sadece altısı hayatta kalabilmişti. Oğulları Nero, Drusus III ve Gaius; kızları Iulia Agrippina, Drusilla ve Livilla II. Kardeşlerden bazıları Roma tarihinin en renkli karakterlerinden olacaktı.

Agrippina henüz dört yaşındayken hayatı sonsuza kadar değişti. Babası Germanicus bir suikasta kurban gitmişti. Yaşlı Agrippina kocasının popülerliğini, bir gün imparatorun tahtını sarsmaya yetecek güçlü bir tehdit olarak görüyor, bu yüzden ölümünden İmparator Tiberius’u sorumlu tutuyordu. İmparatorun bu komployla ilgisi olup olmadığı ise bilinmiyordu.

Tiberus, Germanicus’un cenazesini resmi olarak onurlandırmayı reddetmişti. Bu, Vipsania Agrippina tarafından bir hakaret olarak algılanmış ve ona, Romaya doğru yola çıkma cesareti vermişti. Eşinin külleriyle birlikte, kalabalık eşliğinde, Augustus’un mozolesine doğru yürüdü. Sessiz ama son derece anlamlı bu yürüyüş, kentte büyük bir yankı uyandırmıştı. Bu hamle yalnızca bir acının ifade edilişi değildi, aynı zamanda bir meydan okumaydı da. Kocasının öldürülmesinin ardından hem kendisinin hem de çocuklarının haklarını geri almak için savaşmaya kararlıydı.

Germanicus öldüğünde 33 yaşındaydı ve Genç Agrippina henüz onun hakkında çok az şey biliyor olsa da, babasının ölümü, hayatını derinden etkileyecek bir dönüm noktası oldu. Annesinin kararlılığı ve mücadeleci kişiliği de Agrippina’nın karakterinin şekillenmesinde önemli bir rol oynayacaktı. Annesinden yalnızca aile içindeki hiyerarşi ve onur anlayışını değil, hayatta kalma azmini ve mücadelesindeki dik duruşunu da almıştı.

Genç Agrippina’nın hayatındaki bir başka büyük darbe MS 29 yılında geldi. Tiberius, Yaşlı Agrippina ve oğulları Nero ile Drusus’u tutuklatmış, sürgüne göndermişti. Tüm bunlar olurken Agrippina 16 yaşında, üç yıllık da evliydi. Yaşayabilmek için uyum sağlamaktan başka seçeneği yoktu.

Agrippina Roma Siyasetinin İkiyüzlülüğü ile Yüzleşir

Caligula’nın kız kardeşlerini tasvir ettirdiği sikkeleri | wikimedia

Siyasi oyunlara çocuk yaşta dahil olmuş, henüz 13 yaşındayken büyük kuzeni Gnaeus Domitius Ahenobarbus ile evlendirilmiş ve ondan bir oğlu, Lucius Domitius Ahenobarbus doğmuştu. Fakat talihi, kardeşi Caligula’nın imparator olmasıyla dönmüştü. Augustus’un eşi Livia dışında, imparatorluğun erken döneminin güç ve nüfuz sahibi olan en görünür kadınına dönüşüyordu. Caligula’nın kız kardeşi olarak Roma’daki her kadından üstün bir konuma sahipti. Caligula onları sadece sarayda değil, imparatorluğun kalbinde de onurlandırmıştı. Sikkelerde tanrıçalarla özdeşleştirilen bu üç kadından Agrippina, Roma’nın güvenliği ve gücüyle ilgili olarak Securitas‘ı, Drusilla ve Livilla ise Concordia ve Fortuna’yı temsil etmekteydi. Ancak kardeşlerin bu yakınlığı zamanla ensest söylentilerine de yol açtı.

Agrippina MS 39 yılında Roma sarayının acımasız gerçekleriyle bir kez daha yüzleşti. Güçlü erkeklerin lütfuna bağımlı olmanın korkusu, onu Caligula’ya karşı düzenlenen ve başarısızlıkla sonuçlanan bir komploya sürüklemiş olabilirdi. Bunun kesinliği tartışmalı olsa da, Caligula paranoyaya kapılarak Agrippina’yı ihanetle suçlayıp sürgüne gönderdi. Bu onun hayatının sonu gibi görünüyordu. Annesinin sürgündeyken yaşadıkları ve orada öldüğü aklına gelmiş olmalıydı.

MS 41’de Caligula öldürüldü ve Agrippina yeni imparator olan amcası Claudius tarafından Roma’ya geri çağrıldı. Claudius ona ve oğluna yeniden itibar kazandırmak için uğraşıyordu. O yıl dul kalan Agrippina, kısa süre sonra nüfuzlu bir adam olan Passienus Crispus’la evlendi. Fakat Crispus MS 47’de vefat etmiş; onun ölümüyle Agrippina sadece varlıklı değil, aynı zamanda güçlü ilişkilerle donanmış bir kadına dönüşmüştü. Ölümün ardında onun parmağı olduğuna dair fısıltılar yayılsa da, bunlar hiçbir zaman kanıtlanamadı. Agrippina belki bu söylentileri teşvik etmemişti ancak hakkındaki dedikoduları güçlü bir imaj yaratmak için kullanmış bile olabilirdi.

Planları Bir Bir Gerçekleşiyordu

Agrippina Büstü | worldhistoryeducom

Üçüncü karısı Valeria Messalina ile olan trajik evliliğinden sonra, herkes Claudius’un yeniden evlenmesinde ısrarcıydı. Bunun için de soyluluk, çocuk sahibi olabilme ve saflık açısından uygun bir aday bulmak gerekiyordu. Bunların arasında Genç Agrippina da vardı. Roma’nın en köklü hanedanından, bizzat Augustus’un soyundan gelmesi onu imparator için çekici bir adaya dönüştürüyordu.

Ancak önünde bir engel vardı: Roma hukukunda, yakın aile bireyleri arasındaki evlilik ahlaken kabul edilemezdi ve suç sayılırdı. Evlenebilmeleri için senatonun yasa çıkarması gerekiyordu. Fakat Agrippina kararlıydı. Anlatılara göre, Claudius’un yeğeni oluşunu kullandı, onunla uzun uzun vakit geçirdi. Amcasını sevgisiyle ve öpücükleriyle büyüledi. Böylece Claudius’u yasayı değiştirmeye ikna etti ve MS 49’da onunla evlendi.

Bu sadece bir evlilik değildi, bir güç ittifakıydı. Agrippina, Claudius’un hükümdarlığına oldukça olumlu katkılarda bulunmuştu. Mükemmel bağlantı kurma yetenekleri, Claudius’un o zamanın önemli siyasetçileri ve soylularıyla ilişkilerini geliştirmesini ve arka odalarda gizli anlaşmalar yapmasını sağlamıştı. Bazen korku ve baskıyla, bazen de iyi niyetle bu bağları korumuştu.

Geleneksel rollerle yetinmeyen bir kadın vardı artık. Agrippina sarayda düzeni sağladı, senatoyla yakın ilişkiler kurdu ve imparatorluk işlerinde aktif rol almaya başladı. Antik Roma’da hiçbir kadın resmi olarak siyasi güce sahip değildi ancak Agrippina’nın kamu işlerindeki yeri, geleneksel cinsiyet rollerine meydan okuyarak onu tartışmalı bir figür haline getiriyordu. Tarihte ilk kez bir kadın, imparatorla yan yana, tören kıyafetiyle halkın önüne çıkmıştı. Britanya‘da Roma’ya karşı savaşmış ancak ihanete uğrayarak Romalılar tarafından esir alınmış olan Britanya kralı Caratacus; imparator Claudius hayatını bağışladığında, hem imparatora hem de Agrippina’ya övgü ve minnettarlığını sunmuştu.

“….Yakınlarda, başka bir tahtta göze çarpan bir şekilde oturan Agrippina’ya da aynı övgü ve minnettarlık diliyle saygılarını sundular. Bir kadının önde oturması gerçekten de bir yenilikti, eski geleneklere oldukça yabancıydı. Aslında Agrippina’nın da atalarının yarattığı imparatorluğa ortak olduğunun bir ilanıydı.” (Annales, 12.37)

MS 50’de Augusta unvanı alarak Claudius’la birlikte Roma’yı yönetti; imparatorla eşit, hatta zaman zaman ondan üstün bir figür hâline geldi. Agrippina’nın iknaları sonucunda imparator; oğlunu da evlat edindi, ona Nero adını verdi ve halefi olarak ilan etti.

Nero ve Agrippina | wikimedia

Agrippina’ya hiçbir şey yetmemeye başladı. Herkesi kendine bir tehdit olarak görüyor ve onları ortadan kaldırmaya uğraşıyordu. Claudius’un eski taliplerinden Lollia Paulina‘yı, büyücülerle iş birliği yapma ve evlilikleri hakkında bilgi toplama suçundan sürgüne gönderdi, ardından öldürttü. Hatta öldüğünden emin olmak için kesik başını Roma’ya getirttiği bile söylenir.

Claudius artık Agrippina ile evli olmaya ve baskıcı kişiliğine dayanamıyor, oğlu Nero’yu evlat edindiği için pişmanlık duyuyordu. Kendi oğlu Britannicus‘u vâris ilan etmek istiyordu, böylece Agrippina’yı güçten düşürebilecekti. Bunları öğrenen Agrippina korkmuş ve Britannicus’u saf dışı bırakmaya ve vâris olarak gösterilmesini engellemek için uğraşmaya çoktan başlamıştı. Ona yakın olan herkesi uzaklaştırdı ve gerçek olmayan bahanelerle görevlerinden aldırdı. Hatta Britannicus’un öğretmenini, oğlu Nero’ya karşı komplo kurmak suçundan idam ettirdi.

İmparatoru ise zehirlemeye karar verdi. Düzenlenen bir şölen sırasında zehirlenen imparator gün doğmadan hayatını kaybetti. Claudius’un bu şüpheli ölümü bir süre gizli tutuldu, bu sayede Nero’nun tahta çıkabilmesinin önü açılmış oldu.

Her şey istediği gibi ilerliyordu. Senato ve ordu, Nero’yu oybirliğiyle imparator ilan etti. Agrippina, Roma İmparatorluğu’nun en güçlü kadını olmakla kalmadı, perde arkasındaki gerçek güç haline geldi. Bir annenin adı ilk defa bu kadar yüksek sesle anılıyordu. Nero’nun emriyle yazıtlarda Agrippina’nın oğlu ifadesi yer aldı. Bu yalnızca bir onur değildi, tarihe geçen bir iktidar ilanıydı.

Agrippina Nero’nun Gölgesinde Kalmıştı

Agrippina’nın içinde bulunduğu gemi kazası | the collectorcom

Nero imparatorluğunun ilk yıllarında yönetimi annesine, öğretmeni Seneca‘ya ve danışmanı Burrus’a bırakmıştı. İmparatorluk işlerini yöneterek hâkimiyetini artık gizlemeden sürdürüyordu. Agrippina sadece imparatorluğu yönetmiyor, oğlunun özel hayatını da çekip çeviriyordu. Azatlı bir kadınla sevgili olmasını tasvip etmiyor, Octavia’dan boşanmasını engellemeye çalışıyordu. İmparatorun evli bir kadın olan Poppaea Sabina ile olan ilişkisi, anne-oğul ilişkisini geri dönülemez biçimde bozdu. Nero’ya göre Agrippina, Poppaea ile evlenmesinin önündeki tek engeldi. Bu durum Nero için artık katlanılmaz bir hale dönüşmüştü ve annesinin aşırı etkisinden kurtulmaya uğraşıyordu. Üstelik saraydaki yıllarında pek çok düşman kazanmıştı ve hepsi Agrippina’dan kurtulmak için çeşitli komplolar üretiyor, onu ortadan kaldırmaya uğraşıyordu.

Her şeye rağmen halkın gözünde hâlâ sevilen bir figürdü. Onu ortadan kaldırmak bu sebeple zordu ve ölümü asla bir infaz gibi görünmemeliydi. Bir kaza izlenimi yaratılmalıydı. Agrippina’ya karşı birçok suikast girişimi olmuş ancak çoğundan kurtulabilmişti. Önce onu zehirlemeye çalışmışlardı ama bundan panzehir içerek kurtulmuştu. Sonra ise kır evine dinlenmeye giden Agrippina’nın, kaldığı odanın tavanını o uyurken üzerine düşecek şekilde hazırladılar. Şans ki, bu da başarısız oldu.

Nero ise daha da ileri giderek başka bir fikre yönelmişti: Bir tiyatro oyunu sırasında gördüğü, parçalanmak üzere olan geminin bir benzerini kullanacaktı. Tanrıça Minerva için düzenlenecek olan bir festivali uzlaşma amacıyla bahane etti. Her şeyden habersiz olan Agrippina, oğlunun nazik teklifini kabul ederek gemiyle yola çıktı. Gemi batacak şekilde tasarlanmıştı, böylece yolculuk sırasında can verecek ve Nero’dan şüphelenmeyeceklerdi. Ancak düşünüldüğü gibi olmamış, Agrippina ve bir hizmetçisi kurtulmuştu. Agrippina soğukkanlılığını korumuş olmasına karşın hizmetçisi bağırarak yardım isteyince suikastçılar tarafından imparatorun annesi sanılarak öldürülmüştü.

Nero before the Corpse of his Mother, Agrippina the Younger | museodelpradoes

Agrippina hemen oğluna haber göndererek yaşadığı felaketi anlattı. Nero ise annesinin yaşadığını öğrenince deliye dönmüş, başladığı işi bitirmek için suikastçılarını onun evine yollamıştı. Sonunda Nero’nun suikastçıları görevlerini yerine getirmeyi başarmışlardı. Agrippina’nın son anlarına dair en etkileyici anlatımı tarihçi Tacitus‘tan okuruz: Saldırganlarla karşı karşıya kaldığında, rahmini göstererek, “Burayı parçalayın!” diye haykırmıştı. Yani ölümünün, oğluna hayat veren organının zarar görmesiyle gerçekleşmesi gerektiğini haykırıyordu. Nero, annesinin intihar etmiş gibi gösterilmesini emretmişti. Agrippina öldüğünde 44 yaşındaydı. Bedeni yemek odasındaki bir koltukta, sıradan bir cenaze töreniyle yakıldı.


Kaynakça

Tacitus: Claudius Marries Agrippina the Younger, Claudius Adopts Nero, War with Caractacus in Britain, Death of Claudius (Book 12, A.D. 48-54), Web.

Athanasiou, Christina. “Agrippina the Younger: The First Empress of Rome, in a Male Dominant Society.” Roman Empire Times, Roman Empire Times, Web.

Suetonius. On İki Caesar’ın Yaşamı. çev. Özaktürk, Gül F. ve Telatar, Fafo Ü. Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2019.

Southon, Emma. Agrippina: Empress, Exile, Hustler, Whore. Unbound Digital, 2018.

Kapak Görseli: coinsweekly.com

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Yağmurun Sesine En İyi Eşlik Eden Kitaplar

Böyle günlerde kitap okumak yalnızca bir hobi olmaktan çıkıyor ve bir terapi gibi konumlanıyor hayatımızda çünkü bazı hikâyeler içimize işliyor; sessizce, derinden ve iyileştirerek.

Mutlaka Keşfetmeniz Gereken 10 Yabancı Konsept Albüm

Müziğin hikâye anlatan yüzünü keşfet! Rockt'tan rap'e, pop'tan progresife 10 yabancı konsept albüm; her biri duygusal, özgün ve zamansız bir müzik yolculuğu.

İngiliz Edebiyatının En Etkili İlk Cümleleri

İngiliz edebiyatının unutulmaz romanları, ilk cümleleriyle okuru içine çekerek anlatının tonunu ve derinliğini okuyucuya işler.

Lorde – Melodrama Albüm İncelemesi : Gecenin Ardından Kalanlar

Şiirsel anlatımıyla bizi teatral bir yolculuğa çıkaran Melodrama'nın albüm incelemesi sizlerle.

Çocuklara Öfke, Üzüntü ve Diğer Yoğun Duygular Nasıl Anlatılır?

Çocuklar duygularını gözlem ve taklit yoluyla öğrenir. Ebeveynlerin farklı yöntemlerle duyguları öğretmesi, farkındalık ve sağlıklı iletişimi güçlendirir.

Korku Sinemasının Kalbinin Attığı Yer: Halloween Film Rehberi

Ölülerle yaşayanlar arasındaki perdenin indiği büyülü gece, günümüzde kostümler, şekerler ve korku filmleriyle kutlanır.

Milli Mücadele’nin Kadınları: Halide Edib’in Eserlerindeki Kahraman Kadınlar

Feminist yazında özellikle öne çıkan Halide Edib Adıvar, eserlerinde kadınları genel olarak eğitimli, idealist, vatan aşığı ve cesur kimseler olarak resmetmiştir.

Sonbaharda Evde Yapılacak Ritüeller

Sonbaharın huzur dolu ritüelleri: kitap okumak, yazmak, tatlı yapmak, yoga yapmak ve çalışmakla hem zihni hem bedeni ısıtan, eve ve kendine dönüş mevsimi.

1923’ten 2025’e: Cumhuriyet Romanında Kadın ve Kimlik

Cumhuriyet romanında kadının kimlik yolculuğu, 1923’ten 2025’e uzanan yüz yıllık süreçte özgürleşme, dönüşüm ve çok seslilikle yeniden tanımlanıyor.

Türk’ün Ateşle İmtihanı Kitap İncelemesi: İstiklâl Savaşı Hatıraları

Türk'ün Ateşle İmtihanı, 1918 yılından 1923'e kadar olan olayları anlatarak sadece Halide Edib'in değil bir ulusun hatıralarını kapsamaktadır.

Editor Picks