Garip Şiirinin Geleceğimize Etkileri: Garip Bize Ne Kattı?

Editör:
Sinem Aykın

Garip akımı, edebiyatımızın değerli ozanları olan Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat Horozcu‘nun oluşturduğu; Cumhuriyet şiirine yeni bir soluk kazandırmayı amaçlayan bir şiir akımıdır. 1941 yılında yayımlanan Garip kitabı ile varlığını resmîleştirmiştir. Bu yazımızda Garip şiirinin günümüze ve geleceğe etkilerini ele alacağız.

Herkes Birer Şiir Okuyucusudur

Melih Cevdet Anday | birikimdergisi

Orhan Veli, Garip akımını ortaya koyarken yayımladığı poetikada şunları söyler:

“Şiir bugüne kadar burjuvazinin malı olmaktan, yüksek sanayi devrinin başlamasından evvel de dinin ve feodal zümrenin köleliğini yapmaktan ve müreffeh sınıfların zevkine hitap etmiş olmaktan başka bir işe yaramamıştır.”

Garip şiirinin oluşum aşamasında bu farkındalık hiçbir zaman arka planda kalmamış, zümre yahut birey ayırmaksızın şiiri “herkesin okumasına değer bir söz oyunu” olarak ele almışlardır. Bu yüzdendir ki Garip akımının edebiyatımıza girdiği tarihten bu yana şiir yalnızca entelektüel birikim edinmek gibi fazladan bir ihtiyaç değil; her bireyin kendi zevk ve isteğine cevap veren kelime dolusu bir arkadaştır. Bugün şiiri eğitim ve zümre ilişkisi içerisinden çıkarıp dillerimizde, nereden ezberlediğimizi dahi bilmeden, tekrar eden mısralara dönüştüren o kahraman Garip şiiridir.

Kızlara çeyizlerinden bahsediyorum
Mahpuslara affı umumiden…
Çocuklara müjdeler veriyorum
Babası cephede kalan çocuklara…
(Yalan – Melih Cevdet Anday)

Kuralsızlık Katı Kurallardan Daha Etkili Olabilir

Oktay Rifat | malumatfuruş

Garip akımı dönemde şiir üzerinde etkisini yitirmemiş hece ve aruz veznini reddederek ölçüsüz, kalıpsız ve hatta kafiyesiz şiirler yazmayı hedef alır. Bu düşünce poetikada yerini alırken şiir okuyucuları ve dönem şairleri Garipçileri birer başkaldırı yapmakla eleştirir. Eleştirilerin, çevredeki seslerin kendi inançlarımızdan dahi fazla önem kazandığı günümüzde Garip şairlerini örnek almak bizi kendi halimizden vazgeçirmeye çalışan her vukuata karşı güçlendirir.

Orhan, Melih ve Oktay üçlüsü kendilerini sıradan olarak ifade ederken korkmayıp, her yeni düşünce gibi kendi çıkışlarının da bir yeri olduğunu biliyorlardı. Sıradan olmak, diğerlerine benzemek bir endişeden çok fikir birliğine açılan kapının anahtarıydı. Alelade şiirler yazmak onları anlayacak, tanıyacak ve ellerinden tutacak sayısız okuyucu anlamına geliyordu. Biz Garip şiiri okuyucuları ise doğallığımızı korumanın bizleri birleştirip güçlendireceğini kavramış olduk.

Bizler de Şiire Konu Olmaya Değeriz

Garip şiir kitabı birinci baskı

Garip şiirinin popülerliğini artırması ve okuyucu kazanmasında en önemli faktör belki de sıradan insanın gerçekliğini sanata aktarmasıydı. Duyguyu, mecazı, kahramanlığı bir kenara bıraktı bu yenilik. Öyle ki nasırlı bir çay ocağı çalışanını tanımayanımız kalmadı.

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi’ye
(Kitabe-i Seng-i Mezar – Orhan Veli Kanık)

1938 yılınınn nisan ayında eline tutuşturduğu kalemiyle dizesine başlayan usta ozan aradığını Süleyman Efendi‘de buldu; insanda, etrafta, çarşıda, aynada, karşımızda buldu. Biz gibiler, ona aradığı esin olduk.

 Bugünün ve Geleceğin İzini Yazacak Bizleriz

1940lar Eminönü balıkpazarı iskelesi | eskiistanbul

Garip şiiri sadık kaldığı fikirlerine karşılık olarak eleştiri yağmurunda ıslanmaya devam ederken Garip şairlerini okumayanlar tarafından bağımsızlık peşinde, kuralsızlık ile yoldan sapmış bireyler olarak görülüyorlardı. Şiirin estetik değerini savunanlar bir yana, aynı zamanda sanatta toplumu önde gösteren şairler ve okuyucular Garip şiirinin bu hiçbir kalıba sığmayan stiline uzak kalmaktaydılar.

Tüm bu uzaklaşmanın sebebi ise yalnızca tanımamak ve okumamaktı. Garip şiiri içeriğinde günlük hayatın, insanın, aşkın, basitliğin izlerini taşımanın yanında en çok da toplumsal konuları işliyor ve bundan çekinmiyordu. Toplumsal şiirde kullanılan dil, dönemde herkes tarafından kullanılması zorunluluk sanılan ciddiyet, Garip şiirlerinde kendini sıcak ve günlük bir yapıya bırakmıştı. Garip şiiri toplumu dizelerinde taşırken geleceğe, bizlere verdiği önemi kelimelerin önünde tuttu. Düzen ve zamanın, geleceğin tasasını bizlere şiirleriyle gösterdi ve bizler okudukça uyuyamadık. Uyuyamadık halimizi düşündüren endişelerin şiirsel sesinden…

Uyuyamayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o eski sen değilsin
Sen şimdi işsiz bir telgrafhane gibisin,
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketinin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku girmez ki
Uyumayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur, metin, sade
Çalacaksın.
(Telgrafhane – Melih Cevdet Anday)

İzah Mizahı Sırtında Taşır

Soldan sağa Sait Faik Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday | Sait Faik Abasıyanık Müzesi

John Morreall mizahın, kavrayış değişikliğine, olmasını istediğimiz şeylerin resminin hemen değiştirilmesine sebep olması açısından basit bir gülmeden, kahkahadan ayrıldığını söyler. Bütün bu tanım ve tespitlerden hareketle, geleneksel şiire; biçim, tema ve ruh olarak bir karşı oluş tavrıyla beliren Garip şiirinde özellikle 1940’ların ortalarına dek mizahın (humour) önemli bir kaynak olduğunu belirtmemiz mümkündür.

Zira bu hareketin geleneksel olana karşı yıkıcılığı ve mekanikliği bozma istekleri, temsilcilerinin tavırlarındaki gariplik ile seslendikleri sıradan insanın garipliğini mizahı kullanarak birleştirmeleri, onlara göre geleneksel ve mekanik olan bir resimde (Türk şiirinde) deformasyon yapmak istemelerini gösterir ki mizahın Garip açısından önemi de bu noktada netlik kazanır.

Mizah yoluyla toplumsal çalkalanmayı, II. Dünya Savaşı’nın basit insanlara etkisini, ekonomik buhranı, savaş sırasında süregelen siyasi magazini şiire taşıyan en önemli şair ise Orhan Veli olmuştur. Politikaların, siyasi gelişmelerin kendi gibi sıradan insanlara etkisini ve halkın yorumlayışını neredeyse kara mizah olarak algılanacak bir kullanım ile şiirine aktarır. Böylelikle siyaset halkın anlayışına, yorumuna, tepkisine, onayına açılan hayati bir konu haline gelmiştir. Öyle ki Garip şiirinin döneminden itibaren bize kattıklarına göz atacak olursak çoğumuzun farkına varmadığı karikatürist, mizahi tepkilerin kaynağının Garip olduğunu görebiliriz. Günümüz imkanları ile sosyal medya paylaşımlarıyla fikrini beyan eden toplum, kendini göstermek ve etkili anlatmak için en sık mizah yoluna başvurmaktadır.

Bu ne acayip bilmece
Ne gündüz biter ne gece
Kime söyleriz derdimizi
Ne hekim anlar ne hoca

Kimi işinde gücünde
Kiminin donu yok kıçında
Ağız var kulak var burun var
Ama hepsi başka biçimde

Kimi peygambere inanır
Kimi saat köstek donanır
Kimi katip olmuş yazı yazar
Kimi sokaklarda dilenir

Bu düzen böyle mi gidecek
Pireler filleri yutacak
Yedi nüfuslu haneye
Üç buçuk tayın yetecek

Karışık bir iş vesselam
Deli dolu yazar kalem
Yazdığı da ne
İpe sapa gelmez kelam
(Pireli Şiir – Orhan Veli Kanık)

Yaşamak Güzeldir

1960 yılından İstanbul | Harry Weber

Garip şiiri bahsettiğimiz samimiyeti ve sıradan insanlara hitap eden dili sebepsiz yere seçmemişti. Her şiirin, her akımın bir amacı olduğu gibi Garip şairlerinin amacı bizlere seslenmek ve zaman zaman duygulara buladığı anlam dolu sözleri bize ulaştırmaktı. Gün oldu İstanbul’u dinlerken duygulandık, gün oldu tabağımızdaki gökyüzüne daldı gözlerimiz, bazen de yaşamanın güzelliğini fark ettik dizelerde.

Her duyguda, her hecede, her şiirde bir kez daha farkına vardık yaşamın güzelliğinin. Hele okuyorsak, hele nefesimiz yetiyorsa…Bize bu güzel dersi Garip verdi. Yaşamaya değer her anı onları okuyarak kazandık. Güzel günlere inandık. İnanıyoruz, daha da güzellerine…

Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendine korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsa dünyada
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey,
Çok güzel şey doğrusu!
(Çok Güzel Şey – Melih Cevdet Anday)


Kaynakça

  1. “Alışılmış Şeylerden Şüpheye Davet” Garip (I.Yeni) Poetikası. Açık Ders Ankara. Web. Erişim Tarihi: 14.08.2024
  2. Fedai, Özlem.  Garip ve İkinci Yeni Şiirinde Bir Kaynak Olarak Humour ve İroni. International Preodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic 4. 1-I (2009). Erişim Tarihi: 15.08.2024

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Şakir Paşa Ailesi Edebiyata Nasıl Yön Verdi?

Şakir Paşa ailesinin sanata, özellikle de edebiyata yaptığı katkılar hakkında bir çerçeve sunuyoruz.

Chicano Edebiyatı: Sınırda Kalmışların Sesi

Chicano edebiyatı; melez kimlik, aidiyet krizi ve kültürel direnişi sınırın iki tarafındaki hayatlar üzerinden anlatan güçlü, politik ve ruhani bir edebi hafızadır.

Harry Potter Serisinin Unutulmaz Replikleri

Harry Potter'ın büyülü replikleriyle büyücülük dünyasında kaybolmaya hazırlanın!

Küçük Gün Işığım Film İncelemesi: Kabullenmenin Gücü

Kusursuzluk arayışının değil, kendin olmanın kıymetini; sonuca değil, yolculuğa odaklanmanın anlamını keşfedeceğiniz sarsıcı ama iç ısıtan bir aile hikâyesine davetlisiniz.

Joseon’daki İstikrarsızlık: Kral Injo

İstikrarsızlığıyla Kore ulusunun gelişmesinin önünü kapamış bir hükümdar olarak hatırlanan ve günümüzde hala eleştirilen Kral Injo'nun tarihteki yeri.

Sessizliğe Karşı Yazmak: Kadın Yazarların Sansüre Direnişi

Sansür, yalnızca siyasi bir baskı mekanizması değil; aynı zamanda kültürel, ahlaki ve cinsiyet temelli bir sessizleştirme aracıdır.

Hasçelikler and the City: Dijital Bir Ailenin Hikâyesi

Hasçelikler and the City; dijital dünyada temsiliyet, samimiyet ve medya sınırlarını sorgulayan gerçekçi bir aile anlatısıyla izleyicileri içine çekiyor.

Cumhuriyet Aydınları: Behice Boran

İlk kadın sosyolog, ilk kadın siyasi parti genel başkanı, Marksist, yazar ve akademisyen olan Behice Boran; Türk solunun en güçlü temsilcilerinden biri olmuştur.

Tabloları Dinlemek: Édouard Manet

Bazı bakışlar ancak bazı nefeslerle tanımlanıyor. Manet'nin fırçası, Tezer'in nefesi gibi...

Edebiyatta Semtlerin İzleri: Emirgan

İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Emirgan, şiirlerde de romanlarda da ele alınan bir semt olmuştur.

Editor Picks