Bir kafenin etrafında altılı arkadaş grubunun yirmili yaşlarındaki hayatlarından bizlere bir pencere açan Friends, her birimizin hayatına sayısız kez dokundu. Bu güne kadar dizinin izleyicisi üzerindeki olumlu etkisini fazlasıyla konuştuk. Peki hiç altılı arkadaş grubunun karakterlerinin birbirinden çok farklı olduğunu daha önce hiç fark etmiş miydiniz? Gelin karakterlerin psikolojik özelliklerine doğru bir yolculuğa çıkalım.
Monica Geller

Monica, diğer grup üyelerinin söylemine göre herkesi bir arada tutan karakter. Peki bu doğru olabilir mi? Titiz, düzenli, mükemmeliyetçi bir kişiliğe sahip oluşu kendisi hakkında öne çıkan detaylar arasında yer alıyor. Elbette ki karakterin omurgasını oluşturan obsesifliği ve buna paralel olarak ilerleyen anaçlığının arkasında kendisi hakkında pek çok giz taşıyor.
Sezonlar boyunca hayatındaki insanlarla gerçekleştirdiği vedalara ve yeniden yolculuğa çıkmasına çokça tanık olduk. Karşılaştığı her virajda sevilmek, kabul görmek üzerine sıklıkla yaptığı vurgu karakterdeki ilk durağımız olacak. Dizi izleyicilerinin gözünden kaçmayacak bir konu Monica’nın annesi ile olan ilişkisi olacaktır. Ross ile zaman zaman benzer özellikleri taşısalar da ailenin Ross’a duyduğu sevgi ve saygı aynı şekilde Monica’ya yansımıyor. Annesi tarafından başarısız olacağı düşünülmesi karakterine yansıyan en büyük etmenlerden bir tanesi. Annesinin narsist kişiliği Monica’da yetersizlik, başarısızlık hissi olarak karşılık buluyor. Annesinin bir yemek davetinde Monica’dan yemek yapmasını istediği zaman dolapta başarısız olacağını düşündüğü için lazanya bekletmesi bunun en büyük örneklerinden bir tanesi. Aynı zamanda büyük annesinin cenazesinde, annesinin kendi annesi hakkında her zaman söylendiğini vurgulayışı ve hiçbir şeyden memnun olmadığını belirtmesi bize anne ile alakalı büyük bir anahtar veriyor. Nesiller arası duygu aktarımına şahit oluyoruz.
Karakterine etki eden çok fazla etmen olsa da akıllarımıza 1. Sezon 21. bölüm: Fake Monica geliyor. Kendine koyduğu sınırları zayıflığı olarak gördüğü ve kendini sıkıcı olarak nitelendirirken bu yönlerini sevip öyle ilerlemesi gereken bir deneyim yaşadı. Bizce bu bölüm karakterin kilit noktalarından birini var ediyor.
Chandler ile bir araya geldiklerinde ise gardını düşüren ve kontrolü karşı tarafa bırakmayı öğrenen bir Monica ile tanıştık. İki ayrı karakterinde birbirinden çok farklı oluşu başta soru işaretleri yaratsa da şahit olduğumuz sağlıklı ilişki dinamiği dizide bizleri duygulandıran detaylardan bir tanesi.
Chandler Bing

Chandler’ın dizide bir çoğumuzun favori karakteri olduğunu düşünüyoruz. Şakalarıyla aklımızda yer edinen karakter, Mathew Perry ile bambaşka bir noktaya çıkıyor. Yaptığı şakalarla bizleri kendine bağlayan Chandler’ın bu espritüel tavrının elbette ki bir derinliği var. Başlarda ailesine dair pek bilgimiz olmasa da şükran günü anılarından anne ve babasının o çok küçükken bir aldatma sonucu ayrıldıklarını ve bu durumun onda travmatik bir etki bıraktığını gözlemleyebiliyoruz. İlk sezonda annesinin kendisini ziyareti sırasında Ross ile öpüşmesi karakterindeki gizleri bizlere açmaya başladı. Bu olayın ardından annesine karşı olan mesafesini, kırılganlığını çok daha yakından gözlemleyebildik. Babasıyla olan ilişkisini ise Monica ile evlenmeden hemen önce tanık olma şansı yakalayabiliyoruz. Yaşadığı bağlanma problemi ve güvensizliği sezonlar boyunca Jannice ile ayrılıp barışması ve uzun bir ilişki yaşadığını görmeyişimiz açıklıyor. Farklı bir açıdan da kimsenin adını bilmediği mesleğini sevmemesine rağmen bırakamayışı buna bir örnek olarak gösterilebilir.

Monica ile bir ilişkiye başlamalarının ardından sağlıklı ve uzun bir birlikteliği bebek adımlarıyla öğrenmesi bize bu bağlanmanın ve güven ortamının karakterin kilit noktalarından biri oluşunu tekrar tekrar hatırlatıyor.
Phoebe Buffay

Sanıyoruz ki Phoebe, dizide tarzıyla ve hayat hikayesinin bir getirisiyle normalden uzak bir karakter olarak anılıyor. Her bir karakter gibi sezonlar boyunca Phoebe’nin hayatından parçaları izleyerek kafamızda bir araya getirdik. Annesinin Phoebe çok küçükken intihar edişi, babasının evi terk etmesi ve üvey babasının da hapiste oluşu, bir süre sokaklarda yaşaması hayatı hakkında sahip olduğumuz bilgilerden birkaçı. Tüm bu saydığımız travma olarak kabul edebileceğimiz olaylara sıklıkla şarkılarında yer vermesi ve gülerek bahsetmesiyle aslında önemsiz bir detaymış gibi yansıtıyor. Bu durumları kendisine savunma mekanizması olarak kullandığını söyleyebiliriz.
Aynı zamanda Phoebe’nin renkli kişiliğinin aksine ikizi Ursula’nın daha çok grilere boyanmış olduğunu gözlemliyoruz. İzleyici tarafından zaman zaman bu zıt karakter Phoebe’nin karanlık yüzü olarak temsil buluyor. Dizide Ursula’nın Phoebe’de yarattığı boşluklara, ikili arasındaki kopukluğa yer veriliyor. Buna bir örnek olarak Joey ile Ursulanın romantik bir ilişkiye başlamak üzereyken Phoebe’nin arkadaşını kaybedeceği konusunda endişe duymasını gösterebiliriz.
Sezonlar boyunca hayatıyla ilgili kritik sahnelere tanık oluyoruz. Gerçek annesiyle tanışması, kardeşinin çocuklarını doğurması, kendilerini terk eden babalarıyla yüz yüze gelişi bize o sahnelerde çok fazla şey anlatıyor. Mike hayatına girdiğindeyse karakterin hiç ciddi ilişkisi olmadığını fark edip dağılmasına şahit oluyoruz. Ailesiyle kuramadığı güvenli bağlanmayı ilişkilerinde gözlemleyebiliyoruz. Dizinin sonunda kendisini ait hissettiği yerde bulması bizleri mutlu eden detaylardandı.
Ross Geller

Monica ve Ross’un aynı evde büyümüş olması iki kişinin karakterlerinde gözlemleyebileceğimiz benzerlik ve farklılıkları yakından inceleyebilmemize olanak sağlıyor. Monica ve Ross’un sanıyoruz ki en çok benzedikleri konu işleri konusunda mükemmeliyetçi ve sorumluluk sahibi oluşları.
Öbür bir yandan, Monica’nın yanı sıra Ross bilimsel mucize olarak bakılan, büyük işler yapması beklenen ve ailede daha çok desteklenen bir çocuk. Tüm bunların yanı sıra romantik ilişkilerindeki deneyimlerini göz önüne aldığımızda arka plandaki duygusal eksikliği ön plana çıkıyor. Akademik hayatında yakaladığı başarının aksine özel hayatında ne yapacağını bilemeyen bir kişiye dönüşüyor. Peki tüm bunlar Ross’un ilişkilerine nasıl yansıdı?
Ross’un evlenmesiyle gündeme geldiği ve özellikle Rachel ile aralarındaki ara verme savaşından pek artı puanı olmadığını biliyoruz. Rachel özgürlüğünü yeni tadan ve ayaklarının üzerinde yeni yeni durmaya başlayan bir karakterken Ross, Rachel’ın bir şirkette işe başlamasıyla hayatındaki insanların değiştiğini görüyor. Her zaman takıldıkları kafede sürekli tanıdığı insanlarla etkileşimde olan Rachel’ın dünyasının değişmesi Ross için kontrol edilemez duruma geliyor. Bu durumun Ross’un her şeyi kontrol altında tutabilme isteği ve mükemmeliyetçiliğiyle rahatlıkla bağlayabileceğimiz detaylardan biri. Bu özellikler günlük hayatına da dizide gözlemleyebileceğimiz çok fazla sahnede bizleri karşılıyor. Emily ile olan beraberliğinde ise kendini fazlasıyla salıyor ve ana kaptırıyor. Ross’un bu deneyimi daha zor bir süreç ile atlatması haricinde bu durum, Monica’nın kendini olduğunun dışında biri olarak kabul etmeye çalışması deneyimiyle paralellik gösteriyor.
Rachel Green

Rachel, gelinliğiyle Central Perk’in kapısından girişiyle bizlere kendini anımsatıyor. O noktadan sonra karakterin hayatında büyük bir dönüşüm yaşandığına hep beraber şahit olduk. Barry ile evlenmek üzereyken ve ailesine göre “rahat” bir hayat sürmeye devam edecek olan Rachel, düğün hediyesi olarak gelen sosluğun onu Barry’den daha çok heyecanlandırdığını fark edip düğününü terk etmişti. İlk bölümde Monica ile yaşamaya başlamasıyla tüm ekibin de serüveni başlıyor. Varlıklı bir aileden gelen Rachel, babasının ödediği kredi kartlarını keserek Central Perk’te çalışmaya başlıyor. O güne kadar maddi sıkıntı yaşamamış ve iş tecrübesi olmayan karakterimizin bu adımı bile etkileyiciyken birkaç sezonun ardından istifa ederek yükseliyor.
Ross ile beraberliğinde bir kıskançlık krizi sonrası ara vermek istemesi kendisine “Ben değerliyim.” demesinin farklı bir yoluydu. Onun yerine karar vermek için atılan her adımda sınırlarını korumaya yönelik verdiği cevaplar da bunun bir örneği. Rachel’ın ailesine baktığımızda annesinin babasından boşanmak istemesini gelip kızına söylediğini anımsıyoruz. Rachel Barry ile evlenmek isterken sahip olduğu aile figürünü benimseyerek ilerlediğini söyleyebiliriz. Olayların seyrinin değiştiği anda ise sıfırdan ayakları üzerinde duran bir karakterle bir araya geldik.
Joey Tribbiani

Joey’nin kariyeri, ilişkileri ve arkadaşları karakterde ön plana çıkan noktalardan bir kaçı. Joey’i çalışma saatlerinin belirli olduğu, düzenli bir geliri olan bir iş tercih etmek yerine sıklıkla seçmelere katıldığı, dönemsel işler yaparken bulduk. Aslında tüm bunlar bile bizlere karakter hakkında çok fazla şey söylüyor. Çoğu kez hayatında normal kabul edilen bir düzene ihtiyaç duymamasını kısa zamanlı ve yüzeysel olan ilişkilerinde de gözlemleyebiliyoruz. Karakterin derinliği sezonlar ilerledikçe, etrafındakilerin aile kurmaya başladıklarını gözlemlemesiyle bir ilişki arayışına girmesiyle artıyor. Rachel’a olan ilgisi ardından ise hiç görmediğimiz kadar açık bir şekilde gözlemlememiz için olanak sağlanıyor. Son sezonlarda bu doğrultuda çok farklı bir Joey izliyoruz.
Bunların yanı sıra yemeğini kimseyle paylaşmadığı hepimizin anımsadığı detaylardan biri. Bu durumu karakterin yaşadığı duygusal açlık ile bağdaştırabiliriz. Chandler iş seyahatine gittiğinde onunla çatışması, kardeşlerine olan koruyucu tavrı bu hassasiyeti vurgular nitelikte.
Öne Çıkan Görsel : thesun.co.uk