Fransız edebiyatı, dünyanın en zengin edebiyatlarından biri olarak kabul edilmektedir. Yüzyıllar boyunca edebiyatla, dil sorunlarıyla, farklı fikirlerle ilgilenen Fransızlar eşsiz eserleriyle dünyada nam salmışlardır. Birçok farklı türde eserler üretilen bu edebiyatı incelemek elbette kolay değildir ancak Fransız Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencilerine farklı bir bakış açısı, eleştirel düşünce ve içerik üretme becerisi kazandırır. Bu bölümü okuyan öğrencilerin yanı sıra edebiyata ilgisi olan tüm okurlarımız için Fransız edebiyatına giriş niteliğinde olan 10 kitabı derledik.
1) Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry
Fransız Dili ve Edebiyatı bölümü okuyorsanız derslerde ilk gördüğünüz kitaplardan biridir Küçük Prens. Çocuk kitabı olarak bilinse de 7’den 70’e herkesin defalarca okuması gereken, hayata bakış açısını sorgulatan bir kitaptır. Yazar Antoine de Saint-Exupéry, hayata farklı bir pencereden bakmanın nasıl olduğunu okuyuculara hissettirir.
Albert Camus’un en çok okunan kitabı olan Yabancı, Meursault isimli karakterin hayata “Yabancı” oluşunu anlatır. Meursault’un hayattan kopuşuyla büyük bir kimlik problemi ortaya çıkar.
Deneme türünde yazılan bu kitap adeta bir başucu kitabı niteliğinde. Montaigne bu kitapta, hayata dair farklı konulardaki düşüncelerini kısa kısa bölümlerde toplamış. Denemeler için “Ben kitabımı yaptığım kadar kitabım da beni yaptı” diyor Montaigne. Kendisinin de belirttiği gibi, okudukça insanı düşünmeye sevk eden düşündükçe de farklı yollara çıkaran bir kitap.
4) Gargantua, François Rabelais
Fransız edebiyatındaki en absürt ve okuması bir o kadar keyifli bir kitaptır Gargantua! Abartılar, olağanüstülükler, kaba mizah dolu bu kitabı okumak her ne kadar eğlenceli olsa da aslında bu mizahın bir sebebi vardır: Kiliseyi ve onun öğretilerini eleştirmek. 16. yüzyılda, François Rabelais komik ve saldırgan bir üslupla kiliseyi, din adamlarını ve onların insanlara dayattıklarını kınar. Hümanist düşünce üzerine kurulu kitabında Rabelais mizahı aslında bir araç olarak kullanır.
Bu eseri hümanizm çerçevesinde incelediğimiz içeriğe bakmak isterseniz: Gargantua: Hümanizm ve Mizah Bir Arada
Asıl amacı Türkleri küçük düşürmek iken, amacından tamamen sapan ve Fransızları komik duruma düşüren bu kitap Molière’in en önemli eserlerinden biridir. Üstelik bu kitabın yazılış amacı ise Fransa ve Osmanlı ilişkilerinde önemli yeri olan Süleyman Ağa olayıdır. Müteferrika Süleyman Ağa’nın Fransa’ya yaptığı ziyarette Kral XIV. Louis’in sarayını beğenmemesi Kralı oldukça sinirlendirir. Bunun üzerine Kral, Molière’den Türkleri küçük düşürecek bir oyun yazmasını ister. Bunun üzerine Molière oyunu yazar ve Süleyman Ağa için yapılan törende oyun oynanır. Ancak oyun hiç de Kral’ın istediği gibi değildir; Türkler yerine Fransızlar komik duruma düşmüştür. Fransa Kralı duruma çok sinirlenir, çünkü Molière’in bu eseri sonrasında Türkler’e yoğun bir ilgi başlar.
Voltaire’in bu kitabı Aydınlanma Çağı’nın en önemli eserlerindendir. Yazar eserini Alman Filozof Leibniz’in “Yaşadığımız dünya dünyaların en iyisidir” düşüncesine karşı bir eleştiri olarak yazar. Kitapta Candide isimli genç bir adam, başına türlü türlü felaketler gelse de hocası Pangloss’un “Yaşadığımız dünya dünyaların en iyisidir” öğretisini aklından hiç çıkarmaz.
7) Madam Bovary, Gustave Flaubert
Flaubert’in bu eseri romantizmin sonu realizmin başlangıcı olarak değerlendirildiğinden Fransız edebiyatı için önemi oldukça büyüktür. Bu yüzden ilk realist eser olarak kabul edilir. Tutkunun ve hayalindekilerin peşinde olan Emma’yı konu alan kitap, döneminden çok daha farklı bir yaklaşımı olduğu için tepki alır.
8) Rameau’nun Yeğeni, Denis Diderot
Diyaloglardan oluşan bu eser felsefe sohbetleri olarak da geçiyor. Kitapta Rameau’nun yeğeninin ağzından toplumsal sorunlardan ahlaki konulara birçok konu ele alınıyor. Rameau’nun yeğeni ve bir filozof arasında geçen sohbet havasındaki felsefi konuşmalar kitabı keyifle okumanızı sağlıyor.
Fransız tiyatro tarihinin en önemli oyunlarından biri olan Le Cid beş perdelik bir trajedidir. “El Cid” olarak da bilinen Le Cid İspanya’nın milli bir kahramanını konu alır. Ancak konusunda kahramanlıktan çok iki aşığın trajedisinin ön planda olması büyük yankı uyandırır. Ahlaka ve tragedya kurallarına uygun olmadığı gerekçesiyle döneminde büyük bir tartışmaya konu olmuş. “Cid tartışması” o dönemde oldukça ses getirse de Fransız tiyatrosunun başyapıtlarından biri haline gelir.
10) Bir İdam Mahkumunun Son Günü, Victor Hugo
Hugo’nun bu eseri her okuduğunuzda size farklı hisler veren, bambaşka düşüncelerle karşılaştıran bir kitaptır. Birçok önemli eserde olduğu gibi yine dönemindeki düşüncelere karşı çıkan Hugo, bu kitapla çok tepki alır. Kitapta idam cezasına kesinlikle karşı olduğunu belirtmesi insanları adeta dehşete düşürür. Öyle ki onlar için idam cezası büyük bir eğlencedir! Tabi ki Hugo için bu durum çok farklıdır, o mahkûmun iç dünyasını anlamayı ve onu anlatmayı seçer. İdam cezası alanların da hala bir insan olduğunu ve aslında fiziki mahkumiyetten çok “İdam mahkûmu” düşüncesine mahkûm olduğunu anlatır. Beş hafta sonra idam edileceğini öğrenen bir adamın karmakarışık duygu ve düşünceleri hiç bakmadığınız bir açıdan, mahkûmun kendisi tarafından anlatılır.