“Sanat insana yaşama arzusu verir.”
Friedrich Nietzsche
Her insanın yaşadığı; yaşarken de gözlemlediği ve çeşitli yollarla deneyimlediği dünyayı farklı şekillerde yorumlama biçimi vardır. Kimi bunu sayılarla kimi sözcüklerle, kimi notalarla kimiyse boyalarla yapar. Frans Hals el çabukluğu ve güçlü gözlem yeteneğiyle kendini boyalarla ifade etmeyi tercih etmiştir. Peki onun nasıl bir tarzı vardı? Öncelikle sanatçıyı yakından tanıyalım.
Frans Hals 1580’li yıllarda Hollanda’da doğdu. 1600-1603 yılları arasında klasisizm ile yakından ilgili Carel van Mander onun hocalığını yaptı. İlk çalışması, 1611 yıllında yaptığı Jacobus Zaffius adlı tablosudur. 1616-1635 yılları arasına altı önemli grup portre çalışması sığdırmıştır. Hızlı ve kesin fırça darbeleri onun tablolarının ayırt edici özellikleri arasındaydı ve o dönemin Haarlem’indeki tek portre sanatçısıydı Frans Hals. Hayatının bir kısmında tamamen Haarlem’e yerleşip çalışmalarına orada devam etmiştir. Haarlem’in az nüfuslu bir yerleşim yeri olmasından ötürü de çevresinde bilinmekteydi. Tahminlere göre hayatı boyunca 222 kadar eser yaratmıştır. 1666 yılında da hayata gözlerini yumar.

Frans Hals’ın Tarzı ve Önemli Eserleri
Resimleri uzmanlar tarafından dikkatle incelendiğinde, tonları büyük bir ustalıkla kullandığı görülmüştür. Hals, ışığın düştüğü yerlerde; özellikle figürlerin yüzlerinde çeşitli renkler kullanmayı severdi. Bunun resimlerindeki canlılığı ve hareketliliği arttırdığını düşünürdü. Yıldızlı Gece tablosuyla ünlü, günümüzde çoğu kişinin tablolarına göz aşinalığının bulunduğu ve kendine özgü üslubuyla bilinen Van Gogh: “Gözlemlediğim kadarıyla Frans Hals, 27’den fazla siyah tonuna sahip olmalı” diyerek bir yandan da ona olan hayranlığını dile getirmiştir. Van Gogh’un da belirttiği üzere fırçasını ustalıkla kullanışının yanında, renkleri kullanmakta ve onları tonlarına ayırabilmekte de yetenekliydi.

Tıpkı Girl with the Pearl Earring tablosuyla bilinen Johannes Vermeer ve defalarca otoportesini yapmış ışığın ve gölgenin ressamı Rembrandt Harmenszoon van Rijn gibi, 17. yüzyılın ünlü sanatçılarındandı Hals. Serbest fırça darbeleri özgünlüğünü yansıtan en önemli özelliklerindendir. Manet, Monet ve Goya gibi ileri gelen empresyonistleri yapıtlarıyla etkilemiştir. Özellikle Manet ve Monet, resimlerinin detaylı olmaktan çok sade oluşundan ve kurguladığı kompozisyondan etkilenmiştir. Hals’ın çizimleri eskizi andırır ve resimlerinde, yakalamaya çalıştığı anlık değişimleri çerçevelemiştir. Bu anlık değişimler, portrelerinde görüleceği üzere anlık bir gülümseme, bir bakış, ellerin ufak bir ifadesiydi.

Onun işi aslında insanı çarpık gülüşüyle yahut düşük bir göz kapağıyla, buruşmuş bir ciltle yani tüm kusurlarıyla yansıtmaktı.Hals’in Barok dönemi sanatçısı Caravaggio‘dan ve Peter Paul Rubens‘ten de etkilendiği açıktır. Barok döneminde sanatçılar koyu renkler kullanıyor ve ayrıntılara önem veriyordu. Daha ince fırça darbeleri vardı fakat Hals, akıma uygun olarak koyu renkler kullanmasının dışında Barok döneminin sanatçılarının koyduğu kuralların dışına çıkar. Daha çok anı yakalamaya yönelmiş, kısa ve hızlı fırça darbeleriyle sanat dünyasında yerini belli etmiştir. Titian ve Tintoretto isimli sanatçılardan da etkilenmiştir. Hals’u diğer portre sanatçılarından farklı kılan bir diğer ayırıcı özelliği, sıklıkla gülümseyen insan portreleri yapmasıdır.

Aşağıdaki eserinde Frans Hals yine anlık bir ifadeyi; bir müzisyenin müzik çalmayı bitirdikten sonraki memnuniyetini başarıyla aktarabilmiştir. Tabloda henüz flütünü çalmayı bitirmiş bir çocuk görülmekte. Bir eli havadayken diğer eli hala flütün delikleri üstünde duruyor. Yüzündeki ifade, keyif alarak yaptığı müziği biraz önce bırakmışlığın verdiği tatmin dolu gülümsemeyi barındırıyor. Renkleri kullanışı, özellikle çocuğun giysisinin mor ve yeşile boyanmış yerleri ışık oyunlarıyla dans etmekte.

Bir kadının portresinin bulunduğu aşağıdaki tablosu da ünlü portreleri arasındadır.

Frans Hals’un bir grup insanı betimlediği resmi The Banquet of the Officers of the St George Militia Company, grup portrelerinden biridir.

Young Man and Woman in an Inn tablosunda, görüleceği üzere siyah, gri ve kahverengi renkler baskındır. Bu üç rengin baskın olarak kullanılması tablodaki gülüşleri karartmamıştır. Tablonun geneline neşeli bir atmosfer hakimdir. Tablo sanat tarihçileri tarafından bir başka ressamın, Jan Van Hemessen‘in Merry Company tablosuna benzetilir. Aşağıda gördüğünüz ise Frans Hals’un tablosu.
Yine Frans Hals’un tablosunda da onunki gibi üç figür vardır. Çiftin yan tarafına doğru yaslanmış mutlu görünen yaşlı bir adam; Hals’un çiziminde ise kadeh kaldıran adamın boşta kalan eline başını uzatmış bir köpek bulunur. Tüm bu detaylara ve tekniklere rağmen, tablonun önünde duran bir kişi resmi farklı kılan atmosferi; ışığın ve gölgenin kullanılışındaki detayları iliklerine kadar hissedebilir.

Hızlı fırça darbelerinin kolaylıkla seçilebildiği resimlerinden biri olan ve üne kavuşmasını sağlayan resimlerinden biri aşağıda görülen eseri. Üniforması onun rütbesini belli ediyor. Ayrıca empresyonist sanatçı Manet‘nin de etkilendiği bir tablodur The Merry Drinker. Hareket eder hissi verilmiş eller ve konuşurmuş gibi yarı aralık bırakılmış bir ağız ile sanatçı, onu sanki bir konuşmanın ortasında resmetmiş gibidir.

Hals 1620-1640 yılları arasında çift portreleri yapar ve aşağıdaki resim de onlardan biridir. Isaac Abrahamsz Massa ve Beatrix van der Laen çiftini böyle bir şekilde resmetmeyi tercih etmiştir. Sıcacık duyguların tüttüğü bu resimde, üzerlerindeki giysilerden varlıklı ve yüzlerindeki gülümsemeden de anlaşılacağı üzere, mutlu bir çifti resmetmiştir Hals. Arkalarında bulunan ağaç, kadının yüzündeki utangaç gülümseme ve eşininin kalbine dokundurduğu eli resmin önemli detaylarındandır. Ön plandaki çiftin arkasında bulutların hemen altında yer alan bir başka çift de bulunmaktadır. Hemen yanı başlarındaki kuşlar ise tavus kuşlarıdır, onlar da aşkın sembolüdür. Kadının elinin nazikçe eşinin omzuna yaslamış haldeki duruşu evlilikteki sürekliliği temsil eder.

En bilinen eserlerinden biri olan Malle Babe‘de, karakterin kişiliğini yansıtmak amacıyla omzuna bir baykuş kondurmuştur. Baykuş alkolizmi simgeler. Malle Babe’nin genel hatlarıyle incelendiğinde giysilerinde, başlığında, elbisesinin yakasında kalın fırça darbeleri fark edilebilir. Hals’un dikkat çekmek istediğiyse figürün yüzüdür. Bir akıl hastalığının pençesindeki bir kadının, nereye baktığı belli olmayan gözler ve rahatsız edici gülüşünü çizmek istemiştir. Kadının gerçek anlamda kim olduğu ve sanatçının onu hangi şartlarda çizdiği hala bir soru işaretidir. Yıllar sonra Kees Verkade adlı bir heykeltıraş, Malle Babe’nin bronz heykelini yapmıştır.


Tam üç kez çalınan, neyse ki sonrasında hırsızları polis tarafından yakalanan bir tablodur aşağıda görebileceğiniz Two Laughing Boy with a Mug Beer.

Kaynak
Görsel kaynak erişim, 25 Ağustos 2022.
www.artble.com 26 Ağustos 2022.
painting-planet.com 27 Ağustos 2022.
artvee.com/artist/frans-hals/ 27 Ağustos 2022.
Liedtke, Walter, Frans Halse: Style and Substance, The Metropolitan Museum of Art, New York, 2011.