Frank Capra: Büyük Buhran ve 1. Dünya Savaşı Yönetmeni

Nuhan Melis Akar
Nuhan Melis Akar
"Her şeye karşın yaşamak çok güzel." Kristal Yelkenli, José Mauro de Vasconcelos
spot_img
spot_img

Frank Capra, 1930 ve 1940’lı yıllarında Hollywood’un en usta yönetmenlerinden biri olmuştur. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin büyük ekonomik buhranının ruh halini yansıtan, umut dolu hikayeler yaratan Capra, bu tarzıyla daha fazla sevilmiş ve ödüller kazanmıştır.

1897 yılında dünyaya gelen Frank Capra, 1903 yılında ise ailesi ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmiştir. Önce California’da kimya mühendisliği eğitimi alan Capra; 1. Dünya Savaşı esnasında, askere gitmiş ve askerlik sonrasında da figüranlık yaparak sinema sektörüne girmiştir. 1919 yılında John Ford’un The Outcasts of Poker Flat (Poker Evinin Dışlanmışları) filminde figüran olarak yer almasıyla da Hollywood dünyasına giriş yapmıştır. 1922 yılında ise Fultah Fisher’s Boarding House (Fultah Fisher’ın Kulübesi) filmiyle kamera arkasına geçerek yönetmenlik serüvenine başlamak üzere adım atmıştır.

1926 yılında çektiği sessiz film The Strong Man (Güçlü Adam) ile yönetmenliğe başlayan Frank Capra, çoğunlukla kısa metrajlı komedi filmleriyle yazarlık ve yönetmenlik kariyerine yön vermiştir. 1930 yılında Ladies of Leisure (Aylak Hanımlar), 1931 yılında da Platinum Blonde (Sarışın) filmleriyle birlikte yönetmenliğini pekiştirmiştir.

Capra’nın en önemli filmlerinden biri, 1934 yılında yaptığı It Happened One Night (Bir Gecede Oldu) filmidir. Bu film, Frank Capra’nın altın dönemini başlatan film olarak literatüre geçmiştir. Beş ana kategoride Akademi Ödülü kazanan ilk sinema filmi özelliğini de taşıyan It Happened One Night; en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi senaryo dallarında ödül almasının yanı sıra oyuncuları Claudette Colbert ve Clark Gable’a da en iyi oyuncu ödüllerini getirmiştir.

1936’da Mr. Deeds Goes to Town (Bay Deeds Şehre Gidiyor) filmi, Frank Capra’ya ikinci kez en iyi yönetmen ödülünü kazandırmıştır. Capra, devam eden yıl içinde bir düzine film çekmeye yetecek kadar çekim yapmış ve bu çekimlere 2 milyon dolardan fazla harcamıştır. Bu harcama, Columbia’nın o güne kadarki en büyük bütçesi olma özelliğini taşımıştır. 1937 yılında gösterime çıkan Lost Horizon (Kayıp Ufuk) James Hilton’un 1933 yapımı, son derece popüler olan ve filmle aynı adı taşıyan romanından uyarlanmıştır. Bu filmden kısa bir süre sonra 1938’de çıkan You Can’t Take It With You (Para Beraber Gitmez/Yanında Götüremezsin) komedi filmi, üçüncü kez Capra’ya en iyi yönetmen ödülünü kazandırmıştır.

 

1939 yılında çektiği Mr. Smith Goes to Washington (Bay Smith Washington’a Gidiyor) filmi de Capra döneminin en önemli filmlerinden biri olmuştur. Bu film, halkın politikacılara erdem dersi verdiği bir yapım olarak tarihe geçmiştir. Frank Capra’nın 1930’lu yılların ortalarından sonuna kadar, filmlerinde kullandığı saf, idealist ve cesur bir kahraman figürü onun bireysel ifadelerin önemine olan derin inancını yansıtmasıyla ortaya çıkmıştır. Filmler genellikle kötülük ve umutsuzlukla çevrili olan bir dünyada mazlum kahramanların, kurnaz ve bencil kişilere karşı kazandığı zaferleri anlatmaktadır. Filmlerin temelinde iyimserlik yatmıştır. Ancak bazı eleştirmenler, Capra’nın bu filmlerini gerçeklikten uzak ve bir ütopyaya dayalı olarak kabul etmiş ve dönem dönem bu filmleri karalamışlardır.

1941’de albay rütbesiyle orduya alınan Frank Capra, ABD Savaş Dairesi film bölümünün başına getirilmiştir. 1942-1945 yılları arasında Why We Fight (Neden Savaşıyoruz) adlı diziyi çekmiştir. Bu dönemde yaptığı dizinin bölümleri şöyledir:

-The Nazis Strike (Nazis Grevi) 1942

-Prelude To War (Savaşa Giriş) 1943

-The Battle Of Britain (Britanya Muharebesi) 1943

-Divide And Conquer (Böl Ve Fethet) 1943

-Arsenic And Old Lace (Arsenik Kurbanları) 1944

-Know Your Enemey:Japan (Düşmanını Tanı:Japonya) 1945

-Tunisian Victory (Tunus Zaferi) 1945

Frank Capra son filmi Pocketful of Miracles’ı (Elmacı Kadın) 1961 yılında çekmiş ve bir daha kamera arkasına geçmemiştir. 1982 yılında da Amerikan Film Enstitüsü’nden Yaşam Başarı Ödülü almıştır. Kendine özgü tarzı ile halkın korkularına ve umutlarına ışık tutan Capra, eleştirmenler arasında diğer yönetmenlerle eşit bir üne sahip olmasa bile geniş bir kitlede beğenilmeye devam edilmektedir. Frank Capra’yı kalıcı bir şekilde popüler kılan,  hümanistliği ve çalışkanlığı sonucu ortaya çıkan ustalığıdır.

 

Kaynaklar:

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.