Hayatım adeta sürekli dolaşıp gözlemleme ihtiyacıyla şekillenmekte; pasaportum ise fotoğraf makinem.
Steve McCurry 40 yılı aşkın süredir yitip giden kültürleri, çatışmaları, antik gelenekleri ve modern kültürü fotoğraflarıyla belgeleyen modern fotoğrafçılığın ikonikleşmiş isimlerinden. Neredeyse herkes onu özellikle National Geographic dergisinin 1985 Haziran ayının kapak fotoğrafı Afgan kızın delici gözleriyle kadraja bakan resmiyle tanıdı.
Pennsylvania eyaletinin bir banliyösünde hayata gözlerini açan McCurry yerel bir gazete için işe girmeden önce Pennsylvania Devlet Üniversitesinde sinema okudu. Birkaç yıl serbest olarak çalıştıktan sonra 70’den fazla kere ziyaret edeceği ilk büyük yolculuğu Hindistan’a doğru yola çıktı.
Hindistan’da hayatı gözlemlemeyi ve beklemeyi öğrendiğini belirtir McCurry. ”Eğer beklerseniz, insanlar kameranızı unutur böylece kadrajınızda o doğal ruhu yakalarsınız.”
Fotoğrafların uzun yıllar süresince çekildiği hesaba katıldığında, toplumların belli anlarını yakalayan adeta bir zaman kapsülü olduklarını görmek oldukça ilgi çekici. Bu da Steve McCurry için derin bir anlama sahip.
Birkaç yıl sonra da Pakistan’da sınır bölgesinde bulur kendisini. Tanıştığı Afganistan mültecileri onu ülkelerine gizlice girmesinde yardımcı olurlar. Gizlice girer çünkü tıpkı Rus işgalinde olduğu gibi sınırlar Batılı gazetecilere kapatılır. Geleneksel kıyafetler ve sakalla birlikte kamufle olarak Afganistan’daki çatışmaların ilk görüntülerini dünyayla paylaşır.

”Yağmurlu bir günde taksideydim ve bu kadın ile çocuğu pencereye yaklaştı. Para istemek için belki de bilemiyorum ancak içgüdüsel olarak kamerama yöneldim ve ik poz çektim tam da o anda trafik ışığı yandı ve taksi hareket etti. İki ay sonra kameramın filmine bakıyordum. Bu fotoğrafı görüp harika olduğunu düşündüm. Bir yandan da klimalı taksinin içinde adeta güvenli bir balonun içindeydim dışarıdaysa sıcağa, trafiğe, yağmura maruz kalmış iki kişi bana bakıyordu. Bir çeşit iki farklı dünyanın karşı karşıya kalmasıydı yaşanan. Hayatta benimle bir ömür kalacak o sayılı karşılaşmalardan biriydi.”

”Hindistan’da Brindavan adlı antik bir şehirdeydim bu pozu yakaladığımda. Brindavan dulların şehri gibi bir unvanla adı çıkmış bir yer diyebilirim. Şehirde yürüyüş yaparken bu kadını gördüm ve bu haliyle nasıl hareket edebildiğini düşünmeye başladım. Etkilenmiş bir biçimde bir bakıma onu izlemeye başladım ve resmini çektim fotoğrafının çekildiğini anlayınca bana dönüp baktı ve sohbet etmeye başladık. 14 yaşındayken evlendirildiğini ve kısa bir süre sonra da dul kaldığını anlattı. Burada dul kalan kadınlara yapıştırılan bir damga diyebileceğiniz bir çeşit karma inanışı var bu sebeple ailesi onu hayatının geri kalanını geçirmesi için bu köye göndermiş.”

”’Bu fotoğraf hayatımı değiştirdi. National Geographic 1984 yılında kapağında yayınlandıktan sonra 2002 yılında yeniden yaşadığı yere gidip ona yardım etmek istedik. Bugün hala onunla iletişim halindeyiz. Umarım ki bu fotoğrafın gücü yardımıyla onun da hayatı daha iyi bir noktadadır. Bu fotoğraf, 3 milyon kadar Afgan mültecilerin Pakistan ve İran’da kaldığı zamanlardan bir mülteci kampındaki kızların eğitim gördüğü bir sınıfta-çadırda- çekildi. Bu kızı kenarda gördüm ve anında görünüşüyle, bakışıyla büyülendim ve harika bir portre olacağını hissettim. Öğretmenden fotoğraf çekmek için izin istedim, izin kağıdımı gösterdim. Ancak kızı korkutmaktan çekindim -ki gitmeye yönelmişti bile- o esnada da öğretmen yardımıma yetişti. Kıza yönelerek şöyle söyledi, ”Senin hikayeni dolayısıyla bizim hikayemizi dünyanın da bilmesi önemli, lütfen fotoğrafçıya yardım et.’’ Böylece kız oturdu ve kameraya baktı. Hayatta bir kere elinize geçecek tarzda bir şans gibidir, doğru ışık doğru ifade, poz, arkaplan. İşte fotoğrafa orijinalliğini veren bunlar. Herhangi bir planlama yok, bu küçük kız sadece orada o oturuyordu, kızın pozunu düzeltmeye de çalışmadım. Bu kız lensime tüm dürüstlüğüyle baktı.”

”Sri Lanka’dayken New York Times’tan bir telefon çağrısı aldım, Burma’ya gitmek ister miyim diye soruldu. Fırsatı hemen değerlendirdim ve ilk uçakla gittim. Bu kadın insanların saygıyla andığı bir isim ancak onunla tanıştığımda narin ve kibar havasından ve bir o kadar da zeki ve ciddi duruşundan etkilendiğimi söylemeliyim.. Burma’nın geleceinin nasıl olması gerektiği hakkında aklında çok net bir düşünce vardı. Neredeyse 20 yılını ev hapsinde geçirdi ve şimdi devletin bir parçası ve benim de kahramanlarımdan birisi.”

”Bu çocuğu Peru’nun dağlarla sarılı bölgesinde bir yolun kenarında ağlarken görmüştüm. Çocuklardan bazıları onunla oynuyordu adeta işkence ediyorlardı. Yardım edebilir miyim diye bakmak için yavaşça yaklaştığımda kafasında oyuncak tabancası vardı ve çocuk cevap veremeyecek kadar üzgündü. Hızlıca evine doğru yürüyerek uzaklaştı.”

Dünyayı gezdikçe fark ettim ki kadın bir çok durumda ağır yükleri yüklenen taraf, erkekler ise genellikle dışarıda ya da yoklar. Mutfakta çalışan, tarlada çalışan, odun taşıyan kadınlar..
McCurry sektördeki en prestijli birçok ödül almıştır en önemlilerinden biri de 4 ödül topladığı World Press Photo yarışmasıdır.
Kaynakça:
Steve McCurry ile bir söyleşi:
youtube.com/watch?v=njhkRyw3CKo
youtube.com/watch?v=kWxwJAclNEc
https://stevemccurry.com


