2025 Oscar Ödülleri’nde En İyi Uzun Metraj Animasyon Film kategorisinde parlayan Flow, Gints Zilbalodis yönetmenliğinde hayat buluyor. Pek çok ödülle anılan animasyon filmi, Letonya’ya ilk Oscar ödülünü kazandırma özelliğini taşıyor. Flow, bir sel felaketinin ardından, lemur, köpek, sekreter kuşu, kapibara ve kedinin bir teknede beraber hayatta kalma hikayelerini 85 dakika boyunca diyalogsuz bir şekilde izleyiciye aktarıyor.
Kıyamet Sonrasına Açılan Bir Hikaye

Hikaye, neredeyse kıyamet sonrası bir dünyaya açılıyor. Filmde insanlığa dair iz olmaması beni onların varlığına dair hiç düşündürmedi. Orada zaten bir insan görmeyi sanırım hiç beklememiştim. İnsanlık benim için doğaya arkasını çoktan dönmüş bir konumda bulunuyor. Peşine takılacağımız kediye de yuva olan ev, elbette orayı terk eden insanlardan izler barındırıyordu. Hayvan heykelleri, kedi çizimleri.. orada çok da uzak olmayan bir zamanda insanların var olduğunu bize işaret ediyor.
Suların beraberinde bir yolculuğa çıkacağımız kedinin evi, beni çok fazla düşündürdü. Penceresi kırık bir camdan girdiği yer onun eviydi. Orada tek başına olması etraftaki seslere, hayvanlara tedirginlikle yaklaşması bana onun yalnızlığını yansıttı. Film, benim zihnimde sıklıkla ev ve yalnızlık kavramlarına dokundu. Filmdeki çok fazla etmen zaman zaman bir ev oluşturdu; sığındığı balina, suyun üzerinde dururken kullandığı top ve elbette sığındığı tekne. Bu kavramları çözümlemeye başlamışken suların yükselmesi de çok uzun zaman almadı. Su yükseldikçe kedinin gözündeki merak; yerini korku ve tedirgin dolu bakışlara bırakmaya başladı. Ben filmi kedimle beraber izledim. Hiç bilmediği, daha önce görmediği yansımaları merakla seyretti. Aynı film gibi diyalogsuz yorumlar yaptı. Film, onun için de bir keşifti ve bilinmezliklerle doluydu. Aynı peşine düşeceğimiz kedi gibi.
Suya Yansıtılan Anlamlar

Su bence filmdeki bağlayıcı kavram. Sudaki yansımasına bakan kediyle başlayan film, su boyunca ilerliyor. Bizler için yaşam kaynağı olan su; bir yandan da hayata tutunmaya çalıştığımız bir gerçekliğe eviriliyor. Hayvanlara üzerinde süzüldükleri bir ev olurken, aynı zamanda besin veren oluyor. Bu beni filmin başında kedinin köpeklerden, köpeklerin de geyiklerden kaçtığı gerçekliğe götürdü. Her biri kaçtıkları suyun bir parçası oldular, aynı birbirleriyle yaşamayı öğrenmeleri gibi. Film, içinizde çok fazla şeye dokunabilir. En çok korktuğunuzu düşündüğünüz şey bir gün eviniz olabilir.
Ev ve Aidiyet

Farklı türlere sahip olan hayvanların bir arada buluştukları nokta evleri olmamasıydı. Birbirlerinden kaçarken aynı tehlikeye karşı aynı tarafta durmayı öğrendiler. Filmin süresi oldukça kısa olmasına rağmen her birinin hikayesinde terk edilme, yalnızlık ve aidiyetsizlik kavramları vurgulanıyor.
Birbirlerine yaklaşmaya çalışırken ürkeklikleri, helikopter kuşunun kediyi korumaya çalışırken sürüden dışlanması, lemurun kendi türünden hayvanları gördüğünde heyecanlanması ve gitmelerinin ardından yaşadığı hayal kırıklığı, köpeğin sürüsünü kaybetmesi; her birinin hikayesini ön plana çıkartıyor. Öyle ki, bir arada ortak kararlar alabilir noktaya geliyorlar. Yardım isteyen köpekler için aynı anda ses çıkartabiliyorlar. Yine aynı köpeklere karşı aynı ağızdan konuşabiliyorlar.
Elbette hepsinin ön plana çıkan ayrı baskın özellikleri var. Köpek oldukça dışa dönük ve hareketliyken; kapibara sakin ve sıklıkla dinlenme halinde. Sekreter kuşu liderliği eline almışken; lemur sular altındayken bile değerli hazinelerine kendine saklamak ister bir halde. Kedi ise bu adaptasyon ve başa çıkma süreciyle en yakından tanıklık ettiğimiz hayvan oluyor. Mesafesini uzun bir süre koruyup olanları anlamlandırmaya çalışmasını; sudan korkup, sonra balıkları büyük bir merakla izleyip, arkadaşlarıyla yakaladığı balıkları paylaşmasına kadar gelişimini takip ediyoruz.

Tüm bu tutunma mücadelesini ortasında aslında temelde hepsinin eğlenme ihtiyaçlarının sahneye yansıtılması benim için çok duygu yüklüydü. Kedinin lemurun kuyruğuyla oynaması, köpeğin topla oynarken sekreter kuşunun topu tekneden atması gülümsetirken içime bir hüzün de yerleştirdi. Sonrasında o topa kedinin suda boğulmak üzereyken sığınması da bence atlanamayacak detaylardandı.
Diyalogsuz Sahneler

Filmin diyalogsuz oluşu pek çok izleyicide soru işareti yaratmış olsa da bence filme derinlik katan bir etmendi. Olanları anlayabilmek için filmi gerçekten izlemeniz gerekiyor. Filmin sonu sanırım hiç gelsin istemedim. Sahneleri keşfetmeye başladığınız an detaylar ortaya çıkıyor ve filmin nasıl aktığını fark etmiyorsunuz. Son sahnede, kediye ev olan balinayı ve kedinin yaklaşımını görmek çok duygusaldı. Filmin son dakikalarında bütün hayvanların sudaki yansımasını görmek filmin kompozisyonunu çok güçlü bir şekilde tamamlıyor.
Flow, farklı zamanlarda izleyenlere farklı anlamlar yansıtabilecek bir animasyon filmi. Aynı zamanda ihtiyaç duyduğunuz anlarda yalnızlık hissinizi yumuşatma gücüne de sahip. Herkesin içinde bir noktada duraksayacak ve tekrar tekrar izlenmesi gereken bir film.
Filmin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynakça
Öne çıkarılan görsel: ArtDog Istanbul