Freddy Fazbear’ın Pizza Dükkanı, bu kez kapılarını macera tutkunlarına açıyor ve sizleri de gizemli işletmenin içine davet ediyor! Hayran kitlesi ve korku sinemasının meraklıları tarafından yıllardır beklenen film, geçtiğimiz yıl beyaz perdeleri süslemişti. Yapımcılığını Blumhouse‘un üstlendiği bu ilgi çekici filmi gelin birlikte aydınlatalım!
Dikkat: Yazının devamı spoiler içermektedir!
Bu Pizzacı Neyin Nesi?
IMDb: 5.4 /10
Eğer çocukluğunuzun hatırı sayılır bir kısmı internet çağına denk geldiyse Five Nights at Freddy’s, kısaca FNaF, serisine bir yerlerde rastlamış olma olasılığınız çok yüksek. Bilmeyen okurlarımızın da sormasına fırsat vermeden biz soruyoruz: Peki FNaF nedir?
Video oyunu geliştiricisi Scott Cawthon‘ın indie (bağımsız) oyun projesi olarak yaşamına başlayan FNaF, 2010’larda gördüğü rağbet sonrası maskot korku oyunu furyasını başlatmış ve kült bir oyun hâline gelmiştir. Çığ gibi artan bu popülerliğin katkısı elbette seriyi genişletmiş ve beraberinde çıkacak oyunlara da önayak olmuştur. Cawthon tarafından kaleme alınan ve oyunun hikâyesine değinen aynı isimli kitaplara da ulaşmanız mümkün, fakat bu seriye asıl popülerliği oyunların kendileri kazandırmıştır. Pizzacıda bir gece bekçisi olarak çalıştığınız bu oyun, basitmiş gibi görünse de görev sırasında sizi pek çok tehlike bekliyor. Gece canlanan, animatronik olarak adlandırılan ve pizzacıda sahne alan sevimli maskot Freddy ile arkadaşlarına karşı sabah altıya kadar kendinizi korumak zorundasınız. Zorluk seviyesi her gece tırmanırken beş gecenin sonunda oradan canlı çıkmaya çalışmak çoğu oyuncu için kâbus gibidir.
Kendine özgü korku atmosferi ve ilginç oyun mekaniği ile dikkat çeken oyunun filme uyarlanması hayranlar tarafından uzun zamandır bekleniyordu. Kadroda The Hunger Games serisiyle yıldızı parlayan Josh Hutcherson ve korku filmlerinin aranan ismi Matthew Lillard gibi oyunculara rastlıyoruz. William Afton ve Vanessa arasındaki bağlantı gibi birkaç detay hariç filmin, FNaF serisinin hikâyesine genel hatlarıyla sadık kaldığını söylemek mümkün.
Geçmişin Hayaletleri
İlk bakışta basit bir çocuk filmi izlenimi vermesine karşın psikolojik temaların çokça işlendiğini görüyoruz, bu da izleyenlerde merak duygusu uyandırıyor. Ana karakterimiz Mike Schmidt, bir yanda geçmişte yaşadıklarıyla yüzleşirken öte yandan da küçük kız kardeşi Abby‘nin velayetini sağ kalan yakın akrabalarından biri olan paragöz Jane teyzeye kaptırmamak için mücadele veriyor.
Her şey Mike’ın son işini de çıkardığı bir kavga sebebiyle kaybedip yeni iş aramasıyla başlıyor. Kariyer danışmanı Steve Raglan ile yaptığı görüşme esnasında, işte tam bu noktada hayat onun karşısına pizzacıdaki işi sunuyor. Tüm bu olaylar silsilesi önceki işinden kovulmasa yaşanmazmış gibi geliyor, değil mi? Fakat durum bundan daha derin. Kardeşine göz kulak olan küçük Mike; 1987 yılında ailesiyle piknik yaparken dört yaşındaki kardeşi Garrett, gizemli bir adamın arabasına bindirilip burunlarının dibinde kaçırılıyor. Garrett’ın trajik kaçırılışı annelerinin zamansız ölümünü beraberinde getirince aile iyiden iyiye parçalanıyor ve tüm sorumluluk böylece Mike’ın omuzlarında birikmeye başlıyor.
Ailesinin dağılışını perçinleyen bu olayın izleri, genç adamda öylesine derinleşiyor ki travma sonrası stres bozukluğu ile mücadele eden bir karakter ile karşı karşıya geliyoruz. Alışveriş merkezindeki işinden çıkarılmasının altında yatan gerçek neden de kendi travmaları dolayısıyla tetiklenip bir çocuğun babasıyla, çocuğu kaçırdığını zannederek arbede çıkarmasıdır. Kullandığı uyku ilacını bulması akabinde bölgenin polis memuru Vanessa (Elizabeth Lail) tarafından sorguya çekilmesi de dahil bu tip olaylar, mental sağlığı açısından sıkıntı yaşayan bireylerin toplumda uğradığı ayrımcılığa ayna tutar nitelikte.
Çocuk Ruhlu Animatronikler
80’li yıllarda şöhretinin zirvesini yaşayan, çocuklu ailelerin gözde mekânı Freddy Fazbear’ın Pizza Dükkânı günümüzde çürümeye yüz tutmuş durumdadır. Bunun asıl sebebi ise William Afton adındaki ve aynı yıllarda aktif olarak cinayet işleyen seri katildir. Yalnızca çocukları hedef alan Afton’ın suçları, bölgede yürütülen kapsamlı soruşturmayı pizzacıya kadar getirip mekânın gözden düşmesini sağlamıştır.
Restorana ad veren Freddy, büyük bir ayı kostümüyle tanınırken, Bonnie bir tavşan, Chica bir tavuk ve Foxy ise bir tilki olarak karşımıza çıkıyor. Aslında canlı olan bu animatronikler, kelimenin tam anlamıyla çocuk ruhludurlar çünkü Afton’ın dört küçük kurbanının cesetleri springlock denilen mekanizma yüzünden içeride sıkışıp kalmıştır. Tıpkı Garrett gibi ailelerinden koparılan çocuklar mekanı lanetleyip onlara zarar vermek isteyen herkese pizzacıyı dar eder. Yetişkinlere karşı nefret duyan animatroniklerin saldırdığı kitle de, filmin başında hayatını kaybeden eski gece bekçisinin kaderinde de görülebileceği üzere, onlardır.
Polis Vanessa ile kurduğu arkadaşlık ilişkisi yardımıyla çok geçmeden animatroniklerin gizemini keşfeden Mike, eğer bu işi ve beraberinde Abby‘nin velayetini kaybetmek istemiyorsa onlarla iyi geçinmesi gerektiğini anlıyor. En başta Abby’yi işe götürmekte gönülsüz olsa da Freddy ve tayfası bu küçük kıza oldukça arkadaş canlısı yaklaşınca şaşırmadan edemiyor. “Yetişkinleri gözünü bile kırpmadan öldüren animatronikler nasıl oluyor da Abby’nin kılına zarar vermiyor?” diye sorduğunuzu duyar gibiyiz. Cevap aslında çok basit. Abby de tıpkı onlar gibi bir çocuk, dolasıyla onu tehdit olarak nitelendirmiyorlar. Bu da bizlere, robotların William Afton tarafından kontrol edilmiyorken öz benliklerini hâlâ koruduklarını gösteriyor.
William Afton’ın Gerçek Yüzü
“Önce kardeşini öldürdüm, şimdi de seni öldüreceğim. Buna simetri denir, dostum.”
Ters köşelerden hoşlanıyorsanız filmin bu kısmından memnun kalacağınıza eminiz. Yazının başında Mike’ın iş bulmasına aracılık eden kariyer danışmanından bahsetmiştik. İşinde gücünde sıradan bir insan imajı çizen Steve Raglan, göründüğü gibi biri olmaktan çok ama çok uzaktır. Bu adam aslında her şeyin sorumlusu William Afton‘dan başkası değildir. Aile dostu bir işletme kisvesi altında yürüttüğü ve kurbanlarını bulduğu restoran battığında Minnesota‘da Steve Raglan adını alıp “normal” bir yaşam sürmeye başlar. Kariyer danışmanı olarak edindiği işte bile saldırgan animatroniklerin gazabına uğraması için potansiyel kurbanlar arayan Afton, kötülüğünden hiçbir şey kaybetmemiştir. Afton’ın sürdürdüğü ikili hayat, bir nevi insanoğlunun ikiyüzlülüğünü simgelemektedir.
Beşinci gecede film climax noktasına ulaşıyor ve her şey hız kazanıyor. Oyunun hikâyesinden farklı olarak, Vanessa’nın aslında William Afton’ın öz kızı olduğunu öğreniyoruz. Bu kötü niyetli adamın planının son adımı Abby’den geçiyor. Mike evde yokken Freddy tarafından pizzacıya getirilen küçük kız da tıpkı diğerleri gibi bir animatroniğe dönüşme yolunda adımlar atıyor. Afton’ın planını anlayan Vanessa ve Mike ikilisini finalde son bir yüzleşme bekliyor.
Robotların pençesinden güç bela kurtulan ana karakterimiz, küçük kardeşini öldüren adamla yüz yüze gelirken aynı zamanda da sağ kalan tek kardeşini kaybetme korkusu yaşıyor. Mike bu kavgadan bitap düştüğünde, babasının bugüne kadar yaptıkları nedeniyle travmatize edilmiş Vanessa, arkadaşını canının son damlasına kadar koruyor. Burada verilmek istenen mesaj, ebeveynlerimizin kötü davranışlarının bizi temsil etmediği ve toksik aile bağlarından kopabilecek güce sahip olduğumuzdur. Vanessa, babası tarafından bıçaklanmak pahasına olsa bile silahıyla Afton’ı vurarak onun himayesinden kurtulduğunu bizlere gösteriyor. Vanessa’nın izinden giderek mental zincirlerinden kurtulan animatronikler de Afton’a karşı birlik oluşturarak filmi noktalıyor.
Kafalarda birçok soru işareti bırakan, özellikle de William Afton’ın akıbetine yönelik, FNaF’in devam filmi resmi olarak onaylanmış! Serinin ikinci filmi, 5 Aralık 2025 tarihinde sevenleriyle yeniden beyaz perdede buluşacak.
Filmin fragmanına ulaşmak isteyenler için:
