Filtresiz Şair: Birhan Keskin

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.
spot_img

”En acısını sevgilim en acısını
Tadayım istedin:
En acısı buydu.”
(Y’ol, s. 30)

Herkesin kolay kolay anlayamayacağı dolayısıyla da önüne gelenin dizelerde saklı manaları bilmeden, sağda solda laf olsun diye paylaşamayacağı bazı şairler ve yazarlar vardır. Birhan Keskin de hayata ve insanlara meydan okuyan, soyadı gibi keskin olan kalemiyle birlikte bunlardan birisidir. Zaten anladığım kadarıyla herkese hitap etmek ya da kelimenin tam anlamıyla, herkesi memnun etmek gibi bir gayesi de yoktur. Keskin, otobiyografisinde çocukluk anılarından bir parça anlatır: “İlkokulun ilk yılı, sol elimi iple bağlıyor öğretmenim. Sağ elimle yazmalıymışım. Okulu sevemedim, bu kır saçlı öğretmeni de. Kaçıyorum, annem geri getiriyor tekrar. Uzun sürdü. Okumayacak bu çocuk diyorlar. Üçüncü sınıfta elimi bağlayan öğretmenden kurtuldum. Sonrası daha kolay olmaya başladı. Bizimkileri yalancı çıkarttım, okudum, yetmedi yazdım da.”

Hakkında söylenen her şeyin aksini kanıtlayan ama bunu onlar için değil de en başta kendisi için yapan, herkes sağ elle yazacak diye bir kaide yok tutumunu aynı şekilde şiirlerine de yansıtan Keskin’i kimisi eskilerden beri takip eder, kimisi de Ezel dizisindeki “Beni hep aynı yerimden yaralayan o eve yine de döneyim döneyim istedim.’’ dizelerinden bilir. Gelin, bu vurucu ama bir o kadar da nahif ifadeleriyle birlikte Türk şiirinde özgün bir ses yaratan şairimizi biraz daha yakından tanıyalım.


Birhan Keskin Kimdir?

‘’Hayatımda ne varsa şiirimde de o var.’’ diyen Keskin, şair ve yazar kimliğiyle Türk edebiyatında oldukça etkin bir rol oynar. 1963’te Kırklareli’nde dünyaya gelen şair, 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirir. İlk şiirini 1984 yılında, 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyken yayınlayan şair, edebiyat dünyasına böylece giriş yapar. Şiirlerini Şiir Atı, Fanatik, Düşler, Sonbahar, kitap-lık ve Kaşgar gibi dergilerde yayımlayan Keskin, parçalanmış dünyada yaşanan aşkı, ayrılığı, acıyı, üzüntü ve can sıkıntısını ironik bir dille anlatır. (Yılmaz-Ardalı Büyükarman,2020: 1676) 1995-98 yılları arasında arkadaşlarıyla birlikte Göçebe dergisini çıkaran şair, çeşitli yayın kuruluşlarında editör olarak çalışmıştır. En sevdiği şairler arasında da “ustam’’ diye hitap ettiği, 2015 yılında hayatını kaybeden Gülten Akın yer alır.

İlk kitabı Delilirikler(1991) ve ikinci kitabı Bakarsın Üzgün Dönerim (1994) ile güçlü bir etki yaratan şairimiz, Şiir kitabı “Ba” ile Gülten Akın’dan sonra Altın portakal şiir ödülünü kazanan 2. kadın şair olmuştur. Bu ödülün ardından 2011 yılında da, “Soğuk Kazı” adlı yapıtıyla Metin Altıok Şiir Ödülü’nü kazanmıştır. Ayrıca Sema Kaygusuz’un “Karaduygun’’ adlı öykü kitabında yer alarak da, Türk edebiyatında ilk kez bir şair olarak, bir kitabın kahramanı olmuştur.

eskiden olsaydı, tuzlu düşler anımsardım
ağzımda eriyip yok olan tadını güneşin
alevin ipekle savaşını, saçlarının altından
akan ırmaklarda yıkandığım sabahları anımsardım
tenine dokundukça bıçak sırtı bir nefeste susan
felç olan sözleri hatırlardım
elveda ırmak
hoşça kal alacakaranlık
(Ve İpek Ve Aşk Ve Alev)

Birhan Keskin’in edebi etkisi yalnızca Türkiye ile de sınırlı değildir. Çevirisi George Messo’ya ait olan ve Keskin’in şiirlerinden oluşan & Silk & Love & Flame (Ve İpek Ve Aşk Ve Alev) adlı seçki, 2013 yılında Arc Publications tarafından ingilizce olarak yayınlanmıştır. Kitabın çevirmeni ve aynı zamanda Türk edebiyatı açısından da bir nevi kültür elçisi olan George Messo, Birhan Keskin için şunları söyler:

“Şiirleri, daha önceden Türkçe olarak gördüğüm her şeyden farklıydı. O kadar da yeni. İlk başta şaşırtıcıydı ama aynı zamanda da büyüleyici. Daha fazlasını okumam lazımdı ve sonunda yeni bir tercüme denemeleri yapmaya karar verdim. Bunları Birhan’a gösterdikten ve bir kitap basma ihtimalini konuştuktan sonra, & Silk & Love & Flame’i oluşturduk.’’

Ah siz, nasıl da “Siz”siniz buram buram, onlar avam.
Bu cahilin, yoksulun, barbarın ışık neyine, onlar ziyan!
Siz “It was very amazing” derken “and fun”
Onlar özür dileyenlerdi ağacın ruhundan.
Balkonunuz çok yüksek sizin baş döndürüyor.
Dünya pek alçak bir yer olacak yakında öyle görünüyor.
(Öteki, Y’ol)

Şiirlerinde genellikle insanın varoluş sancılarından, doğa ve aşkın ilişkisinden, kederden, terk edilmişlikten ve bazen de yitip gitmekten, memleket meselelerinden, insanlığın içine düşmüş olduğu bu yavanlıktan yakınan şair, sahip olduğu şiir üslubu ile insanların kıyıda köşede kalmış duygularına hitap ederken, aynı zamanda vicdan yoksunu tüm kalpler için de bir vurgun niteliğindedir. Osman Çakmakçı’ya göre, Birhan Keskin’in anlattıkları bir yaşantının dökümüdür. Ne umut kırıcı ne de umut vericidir. Sadece bir hikâye’dir, bitmiştir ve yok olmuştur. Yazdığı dizeleri yaşayan ve insanın içi neyse dışına da yansıyacağına inanan Keskin’in dünyanın acımasızlığına, insanların şeytanı aratan kötülüklerine ve sokakta oyun oynaması gereken yaştaki çocuklara yapılan zulme de bir isyanı vardır. Gazze saldırısında ölen ve yaralanan çocuklarla ilgili yazdığı “Gazze” adlı şiirinde ayrıca bu konuları ele alır. Keskin’in dizelerinde sık sık yer alan, insanlığın gelmiş olduğu durum ile ilgili bir röportajında şunları dile getirir: “Dünyaya kazık çakmak istiyor, herkes. Bir de tabii, insanın doğasında kötülük de var, kabul etmek lazım. İnsanda her şey zıttıyla kaim. İnsan doğasının kötü yanlarını bugüne dek hiçbir sistem, hiçbir inanç ya da ideoloji törpüleyemedi.”


– “Yeryüzünün en güzel hali hangisi?’’

– “insan elinin değmediği bütün halleri güzel.’’

İlhan Berk’in, hakkında “İyi bir şiirde dünyanın yaşamında bir ânı görüyor. O, onun için her şey oluyor.” dediği şairimiz Birhan Keskin’in verdiği bir röportajdan seçtiğim manidar bir kesit ile yazıyı sonlandırıyorum.


”Şiir gibi aşk”, ya da ”şiir gibi bilmem ne” gibi söylemleri kullanıyoruz. Daha önce de söylemiştim, bir daha söyleyeyim: Şiir herhangi bir sözcüğün önüne ya da arkasına takılacak bir sıfat değildir. Mesela ”şiir gibi kadın” diye, şiir biraz kavranmadan, anlaşılmadan söyleniyor. Oysa şiir, kendi başına bir şeydir. Bir şeyin önüne ya da arkasına takılamaz. Aslında burada şiir’i bir nevi yüceltme de var tabii. Şiir gibi kadın derken övgüyle bahsetmek söz konusu ama bunu yapanlar şiir bile okumuyorlar ki! Hem okumadığın, hem de hiç takip etmediğin bir şeyi böyle kullandığın zaman evet, o zaman şiire haksızlık olur. Dillerine pelesenk olmuş bir şey. Ama gelgelelim ki okumuyorsun, anlamıyorsun. Bir ”şiir gibi” dir gidiyor. Çok saçma bence. “ diyor şair.

KAYNAKÇA:
Yılmaz, Okan ve Ardalı Büyükarman Didem (2020) BİRHAN KESKİN’İN ŞİİRLERİNDE BİRLEŞEN, TAŞAN, ÇOĞALAN BEDEN, Motif Akademi Halkbilimi Dergisi
İğrek, Musa (2013) ‘Birhan Keskin’in şiiri tanımlanmayı istemiyor’, Londra: Zaman Gazetesi
Koşar, Emel (2019) BİRHAN KESKİN’İN “SOĞUK KAZI”SI, Kültür Araştırmaları Dergisi
https://tr.wikipedia.org/wiki/Birhan_Keskin
https://www.sabah.com.tr/ekler/pazar/roportaj/2010/04/04/keskin_ezel_gununden_beri_hem_kadin_hem_sair
https://www.metiskitap.com/catalog/interview/3028 metis

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Love Bombing Kavramının Chuck Bass ile Eşleştirilmesi

Chuck Bass'in Blair'e yaptığı aşk bombardımanının gerçek aşk değil de manipülasyon olması.

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Editor Picks