Fikriye Hanım ve Atatürk: Vatan Meseleleri Arasında Silinmiş Bir Aşk

Atatürk’ü değil, Mustafa Kemal’i seven; Çankaya Köşkü’nün ilk hanımefendisi: Fikriye Hanım.

Annesinin vasiyetini yerine getirmek için onun istediği kadınla evlenen, Fikriye Hanım’ın hayatındaki doldurulamayacak yerini çok sonradan fark eden Mustafa Kemal Atatürk.

Kimliği ve Kişiliği: Fikriye Hanım Kimdir?

Fikriye Hanım – wikimedia.org

Fikriye Hanım, Mustafa Kemal’in üvey babası Ragıp Efendi’nin üç yeğeninden biridir. 1897’de Selanik’te doğdu. Babası Hüsamettin Bey, Fikriye’yi ve kardeşlerini batı kültürü ile yetiştirdi; Fikriye küçük yaştan itibaren piyano ve ud dersleri aldı, Fransızca ve Yunancaya hâkimdi.

Fikriye doğduğunda Mustafa Kemal 16 yaşındaydı. Mustafa Kemal’i sevmeye başladığında ise Fikriye 16 yaşındaydı. Duygulu ve ince ruhlu bir yapısı vardı. Selvi boylu, alımlı, zarif, kumral güzeli bir genç kızdı. Fikriye ve Mustafa Kemal’in ilk kez nerede karşılaştığı hakkında net bir bilgi yok. Bu döneme dair bilinen tek şey, Fikriye’nin Mustafa Kemal Ağabey’ine olan ilgisidir. Fikriye, Mustafa Kemal Ağabey’inden sürekli ayrı kalacağını bilmeden, onun Atatürk olacağını bilmeden sevmişti onu.

Çiçeği burnunda âşık genç kız, Mustafa Kemal’in Sofya’ya ataşemiliter olarak gönderilmesiyle yıkıldı. Araya uzun süreli bir ayrılık dönemi girdi. Bu süre zarfında sadece Ragıp Bey ve Zübeyde Hanım’dan aldığı haberler vardı onun için. Kendisini Mustafa Kemal’e bağlayan haberler… İçindeki bu yoğun duygu birikimini herkesten gizledi.

Mustafa Kemal, Sofya’dan döndüğünde aradan 5 yıl geçmişti. Fikriye artık yüreğinde masum aşk çarpıntıları atan bir çocuk değildi. Zihninin onayından geçirdiği duygularıyla Mustafa Kemal’i aklı başında olarak seven 21 yaşında bir Fikriye Hanım’dı. Büyük bir ilgiyle sevdiği erkek, artık ünlü bir Paşa’ydı (Anafartalar Zaferi).

Fikriye Hanım İstanbul’da

Fikriye Hanım ve ailesi, yaşadıkları yer olan Selanik işgal edilince İstanbul’a taşındı. Fikriye Hanım, sık sık Mustafa Kemal Paşa’nın ve ailesinin Akaretler’deki 76 numaralı evine ziyaretlerde bulunuyordu. Zübeyde ve Makbule Hanımlara ev işlerinde yardım ediyordu. Paşa’nın Şişli’deki evini de Fikriye Hanım çekip çeviriyordu. O sıralar Paşa da İstanbul’da olduğu için çoğunlukla beraberlerdi. Her fırsatta Zübeyde Hanımlara yatıya giden, Paşa Ağabey’inin hizmetine koşmaktan büyük zevk duyan Fikriye’nin bu yaklaşımından Paşa da oldukça memnundu.

Akaretler’deki 76 numaralı ev, milliyet.com.tr

Fikriye’nin günleri böyle mutlu bir şekilde geçerken ülkenin durumu oldukça karışıktı. Koskoca Osmanlı İmparatorluğu yıkılıyordu. Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele’yi başlatmak için İstanbul’dan Samsun’a gidecekti. Fikriye bir kez daha yıkıldı ama bu sefer umutluydu, ilgisinin tek taraflı olmadığını hissetmişti.

Fikriye Hanım Anadolu’da

Ankara’da yeni bir hükûmet kurulmuştu. 1920’nin sonbaharı Doğu Cephesi ülkeye zafer müjdeliyordu. Sarıkamış ve Kars geri alınmıştı. Türk milleti zafer güneşinin Ankara Hükûmeti’nde olduğuna inanarak akın akın Anadolu’ya geliyordu. Fikriye Hanım da.

Kız kardeşini ince hastalıktan kaybetmiş, erkek kardeşini Kuvayımilliye’ye yollamıştı. Paşa’nın yanında olmak, ona yardım etmek istiyordu. Kaldı ki Paşa’nın da istasyondaki evde kendisine ve yaverlerine yardım edecek birine ihtiyacı vardı. Eli bu işlere yatkın Bekir Çavuş bu tarz ev hizmetlerinin çoğunu görüyordu. Hayır; evin kadına ihtiyacı vardı, bir kadın elinin değmesine. Ve bir gün Fikriye Hanım çıkageldi Ankara’ya.

Yolculuğu tehlikeli geçmişti; kimliğini değiştirmek, kamufle olmak zorunda kalmıştı. Düşman askerlerine yakalanmamak için birkaç yerde durup saklanması gerekmişti ama o bir çift mavi gözü gördüğünde yolculuğun tüm zorluklarını unutmuştu. Çocuksu heyecanı hâlâ içindeydi.

Fikriye Hanım – biyografya.com

Bu geliş, Mustafa Kemal Paşa hariç herkesin tuhafına gitti. Onca erkeğin arasında İstanbullu, batı kültürü eğitimli bir kadının yaşayabileceğine kimse inanmıyordu. Paşa için ise Fikriye Hanım’ın Ankara’ya gelişi; eve yeni bir renk, Paşa’ya ise sarsılmaz bir güvence katmıştı.

Özellikle Bekir Çavuş, Fikriye Hanım’ı çok yadırgadı. Hanım’ın Mustafa Kemal Paşa ile arasına gireceğini ve bu kadın yüzünden oğlu gibi sevdiği Paşa ile birbirlerinden uzaklaşacaklarını düşünüyordu. Fikriye’nin tez vakitte evden kaçmaya yer arayacağı düşünülüyordu ancak durumlar hiç de öyle gelişmedi.

Öncelikle Fikriye Hanım, Bekir Çavuş’un işini elinden almak yerine onun emrine girdi. Bekir Çavuş, çoktandır tüm evin işini sırtlanmış olduğundan Fikriye Hanım gelince epey rahatladı. Sökükleri Fikriye dikiyor, yemekleri Fikriye yapıyor, bulaşıkları Fikriye yıkıyor; fakat sofrayı Çavuş kuruyor, Paşa’nın kahvesini Çavuş götürüyor, Paşa’yı Çavuş giydiriyordu. Böyle olunca da Bekir Çavuş Fikriye Hanım’a dört elle sarıldı.

Zaman geçtikçe her şey Fikriye Hanım’ın eline bakmaya başladı. Bekir Çavuş’un otoritesi gitgide siliniyordu. Bekir Çavuş da durumun farkındaydı ancak durumu ilk baştaki kadar yadırgamıyor, Fikriye Hanım’a büyük saygı duyuyordu çünkü istasyondaki ev de Çankaya Köşkü de Fikriye Hanım’ın elinde yaşanır hâle gelmişti. Fikriye Hanım; sadece Bekir Çavuş’un ve Paşa’nın değil, kısa zamanda Paşa’nın arkadaşlarının ve tüm yaverlerin saygısını kazanmayı bildi. Herkese kendisini benimsetti.

Fikriye Hanım: Çankaya Köşkü’nün İlk Hanımefendisi

Fikriye Hanım – ntv.com

İstasyondaki direksiyon binası yetersiz gelince Mustafa Kemal Paşa, diğer Paşalar, yaverler ve Fikriye Hanım eski bir bağ evi olan Çankaya Köşkü’ne taşındılar. Bu evde de Fikriye Hanım’ın hâkimiyeti sürüyordu. Hanım’ın her işe dört elle sarılması, Paşa’nın rahatı ve sağlığı için büyük özen göstermesi, elinin değdiği her şeyi güzelleştirmesi herkesi mutlu ediyordu; en çok da Mustafa Kemal’i. Paşa her ne kadar Fikriye Hanım’ı sevdiğini ve zorlu savaş yıllarındaki Anadolu hayatını Fikriye Hanım’ın ne kadar güzelleştirdiğini söylemese de Fikriye Hanım bunları biliyordu. Aralarındaki bağ işte bu kadar güçlüydü.

Fikriye Hanım, köşkün her köşesini Paşa’nın zevklerine göre düzenledi. Misafir odaları, salon, salonun ortasındaki ay yıldızlı sehpa, piyanonun konulduğu köşe… Her şey Paşa’nın hoşuna gidecek şekilde düzenlenmişti. Bazı geceler Fikriye Hanım, piyanonun başına geçip Mustafa Kemal Paşa’nın çok sevdiği Rumeli türküleriyle doldururdu evin her köşesini.

Atatürk Çankaya Köşkü’nde – haytap.org

Bazı sabahlar Paşa, yanına Fikriye Hanım’ı alarak yürüyüşe çıkar ve döndüğünde çok hafiflemiş hissederdi. Fikriye Hanım’ın ona ne kadar iyi geldiğini ve ne kadar iyi arkadaşlık ettiğini anlayabiliyordu. Paşa, şundan emindi: Bu marifet, onun hayatına girmiş hiçbir kadında yoktu.

Anadolu’da Dolaşan Kara Bulutlar

Anadolu’da kan bir türlü durmuyordu. Birinci İnönü, İkinci İnönü, konferanslar, antlaşmalar derken Paşa’nın gündemi oldukça yoğundu. Ordu gitgide eriyordu. 4 Mart 1922 akşamı, orduyu teftiş etmek üzere Ankara’dan ayrıldı. Fikriye Hanım hastaydı. Sık sık sıtma tutuyordu. Paşa, Fikriye Hanım’ın durumunu anbean izlemek istediği emrini verdi.

Ülke, kritik günlerin eşiğindeydi. Mustafa Kemal Paşa Büyük Taarruz emrini vermek için hazırlanıyordu.

Paşa, 26 Temmuz 1922 sabahı emri verdi: Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!

Türk ordusu, 24 gün sonra İzmir’e girdi. Paşa’yı orada, Başkumandanlık Karargâh’ında genç bir kadın bekliyordu: Latife Hanım. Binbir güçlükle Paşa’yla görüşmeyi başardıktan sonra Paşa’yı ve askerlerini köşküne davet etti.

Paşa, bu köşkte 20 gün kaldı. Latife Hanım ile yakınlaştılar. Zübeyde Hanım, oğlunun Fikriye ile değil, Latife ile evlenmesini istiyordu. Zübeyde Hanım, Latife Hanım’ın köşkünde vefat etti. 20 günlük yatıya kalma sonrası ortaya çıkan dedikodular, Latife Hanım’ın ısrarları ve annesinin vasiyeti dolayısıyla Latife Hanım’la evlenmeyi kabul etti. 

Latife Hanım ve Atatürk – haberler.com

Fikriye yıkıldı. Zaten hastaydı. Paşa köşke döndü. Kimse konuşmuyordu. Evde soğuk rüzgârlar esiyordu. Latife Hanım’ın Çankaya Köşkü’ne yerleşmeye hazırlandığı sıralarda Paşa, Fikriye Hanım’ı hem tedavi için hem de köşkten uzaklaştırmak için Münih’e gönderdi. 

Mustafa Kemal’e yönelik davranışlarda Fikriye Hanım hep kalbini kullanmıştı. Latife Hanım ise aklını. Paşa’nın evleneceğini duyunca yataklara düşüp yurt dışına gönderilen Fikriye Hanım, Paşa’nın evlendiği haberini alınca Münih’teki hastaneden İstanbul’a gizlice kaçtı, kalbinin sesiyle. Ankara’ya gelmek üzere yola çıkarken Paşa, ‘‘Fikriye Hanım’ı durdurun!’’ emrini verdi. Yaverler ne yapıp ettiyse de Fikriye Hanım’ın o trene binmesine engel olamadı. Düşman kuvvetlerini durdurup geri çeviren Gazi Paşa, Fikriye Hanım’ı kolay kolay durduramayacaktı.  

Bazı kaynaklar Fikriye Hanım’ın Ankara’ya ulaştığını, bazıları ise tren İzmit’te durduğunda Fikriye Hanım’ın yaverler tarafından abluka altına alınıp 18 ay sonra Ankara’ya gittiğini söylemektedir. Fikriye Hanım Çankaya Köşkü’nün kapısına vardığında Paşa ile görüşmek istediğini söyledi ancak içeri alınmadı. Tanıdık yüzler; bildiği, tanıdığı, yemek yaptığı, kıyafetlerini yamadığı askerler, yaverler onu köşkten kovdu. Kovulma emrini Latife Hanım vermişti. 

Fikriye Hanım ağır adımlarla yürüdü. Kendisini bekleyen faytona bindi. Mustafa Kemal Paşa’nın kendisine hediye ettiği, üzerinde adının baş harfi olan Browning marka silahı göğsüne doğrulttu. Tetiği çekti. Derhâl hastaneye kaldırılan ve Paşa’nın kurtarılmasını emrettiği Fikriye Hanım, günlerce komada kaldıktan sonra son nefesini verdi.  

Mustafa Kemal’i severek büyümüş, hayatını ona adamış bu kadın, son nefesini de Mustafa Kemal’i severek verdi. Ölüm döşeğindeyken Fikriye’si Gazi Paşa için şu dizeleri yazmıştı:

“Döktüm payına ne kaldıysa geriye, bî-çare Fikriye’den,
Gel kurtar demeye kalmadı mecâl, çektiğim bu çileden.”

Zaman içerisinde anlaşmazlıkları had safhaya çıkan Latife Hanım ve Atatürk, çok geçmeden boşandı. Latife ile değil Fikriye ile evlense mutlu olur muydu bunu Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisi de bilmiyor ama ‘‘Fikriye Mustafa Kemal’i, Latife Atatürk’ü sevdi.’’ diyor. Anlayana. 


Kaynakça

Akay, Oğuz. Gazi; Fikriye ile Neden Evlenmedi? Latife ile Neden Evlendi? İstanbul: Truva Yayınevi. 2005. 

Belli, Şemsi. Fikriye. Ankara: Bilgi Yayınevi, 1995. 

Bozdağ, İsmet. Latife ve Fikriye: İki Aşk Arasında Atatürk. İstanbul: Truva Yayınevi. 2005. 

Fikriye. Can Dündar. Kanal D, İstanbul. 10 Kasım 1994. Televizyon. 

Diğer Yazılar

İlginizi Çekebilir

Gertrude Bell: İngiltere’den Arabistan’a Uzanan Bir Ajan Hikâyesi

Gertrude Bell; Arap çölü seyahatleri, çok dilli kültürel derinliği ve Orta Doğu'da çizdiği sınırlarla tarihe damga vurmuştur.

Hakkında Ne Biliyoruz: Suffragette

19. yüzyıldan başlayan kadınların oy hakkı mücadelesi, yıllar sonra uluslararası harekete dönüştü. Süfrajet hareketi, herkesin hakkını savunarak birçok ülkede kadınların seçim sürecine dahil edilmesini sağladı.