Bir kitap uyarlaması olan Fi dizisi; zeka oyunları hırs, öfke ve tutkuyu oldukça fazla hissettiren ilk kitap uyarlama internet dizisidir. Birbirinden ilginç karakterlerinin derlemesini yaparak dizinin karakterinin hangi kitapları önerdiklerine bakalım.

“Herkesin senin hakkında bir fikri var. Tanımları, sıfatları, sözcükleri.. Nasıl birisin, ne istiyorsun, neleri seversin, hayallerin nerde başlıyor, nerde bitiyor… Sen; birinin aşkısın, annenin kızı, babanın oğlu, başarılı, ezik, yetenekli, sünepe, güzel, çalışkan, merhametli, acımasız, kıskanç ya da sinsi… Başkalarının senin hakkında söylediklerini kendi gerçeğin sanabilirsin… Başkalarının hayallerini kendi hayallerin sandığın gibi. Gerçekte ne olduğunu sadece bir şekilde anlarsın: Seçim yapmak zorunda kaldığında. Ancak seçimlerin, sana ne olduğunu gösterir… ”
-Can Manay
Can Manay- Masumiyet Müzesi

Can Manay, geçmişini yok sayan ve kendine yeni bir dünya kurarak herkesi ve en başta da kendini bu yalana inandırarak hayat sürmeye çalışanlardandır fakat hayatı planladığı şekilde ilerlemez. Her ne kadar saklamaya çalışsakta kendi benliğimiz, kişiliğimiz hep içimizdedir ve onu değiştiremeyiz. Can’ın da içinde barındırdığı karanlık kişiliğini Duru’yu gördükten sonra tekrar gün yüzüne çıkar. Takıntılı, arzulu, tutkulu, narsist kişilik bozukluğu ve bencil kişiliği ile oynadığı akıl oyunları ve manipülasyonlarla Duru’yu kazanmaya çalışır.
Takıntılı kişiliği ve aşka duyduğu arzu ile tüm her şeyini tek bir kadına bağlayan sadece onun için çabalayan Can Manay elbette ki Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi kitabını önerirdi.
Masumiyet Müzesi kitabındaki Kemal’in Füsun’a olan aşkı ile takıntılı ve tutkulu kişiliğinin ortaya çıkması, Kemal’in Füsun evlense de ve başka bir adamla birlikte olsa dahi hep Füsun’u arzulaması, vazgeçmemesi ve yıllarca onu bekleyerek geçirmesi, Füsun’un eşyalarını saklaması ve o eşyalar ile Füsun’la bağ kurması ki bu sakladığı eşyalar; Füsun’un evliyken evine misafir olarak gittiğinde evlerinde aldığı eşyalar ve eskiden Füsun’la buluştuğu evde ya unuttuğu ya da kemalin Füsundan saklayarak kaldığı eşyalardı. Füsun’un içtiği 4312 sigara izmaritini tutması ve hepsini kitapta aşk olarak işlemeleriyle Can Manay da kendi yaptıklarını özdeştirecek ve aşk olarak savunacaktır. Bizce Can Manay Masumiyet Müzesi kitabını önerirdi.
Duru Durulay- Nana

Dans etmeyi ve sahneyi oldukça çok sevmesi Duru’nun öne çıkan özelliklerinin bir tanesi. Tüm bunların yanında, sevgilisi Deniz’in merkezin de olmak istemesi ise izleyicinin gözden kaçıramayacağı detaylardan. Tüm bu istenilen ilginin aksine Deniz’in hayatının merkezi müziktir. İlgi aşığı Duru, Can’ın kendisine davranışları, ilgisi ve manipülasyonlarıyla ona yönelmesine neden olur. Duru için bu aşk değil, Can’ın onun isteklerinin farkında olarak ona oynadığı manipülatif oyunları belli bir süreliğine kanması olarak sonuçlanıyor. Duru tekrar kendine gelip, bu oyunlara uyandıktan sonra tekrardan sahne aşkı ile sadece sahne de olmak ister. Sevimli görünümünün altındaki hırslı kişiliği ile ilgi odağı olmayı seven Duru, Emile Zola‘nın Nana kitabını önerirdi.
Emile Zola’nın kitabındaki Nana, kitapta güzelliği ille vurgulanan genç bir kadındır. Dans olmasa da oyunculuk yapan Nana sahneyi sevmektedir. Oldukça arzulanan ve bu durum içten içe hoşuna giden Nana aynı zamanda lüks yaşamı da sevmektedir. Tıpkı Duru gibi Nana’nın ailesi ile sorunları vardır ve ailesiyle anlaşamamaktadır. Kitapta Nana’nın da kendinden oldukça büyük biriyle lüks yaşamı için birlikte olduğu, başka bir adamla evlendiği fakat mutluluğğu bulmadığından tekrar sahneye dönmek istemektedir. Bir çok kişi Nana’nın yaptıklarını savunamaz ama Duru savunabilir. İkilem de neden kaldığını ve ya neden her problem de yeniden sahneye döndüğünü ve ilgi odağı neden olmayı sevdiğini Duru’nun iyi bildiği duygular olduğundan; Duru Durulay Emile Zola‘nın “Nana” kitabını önerirdi.
Deniz Sarızeybek- Musiki ile Tedavi

Müziğin mucizesine, sanatın yüceliğine, insanların sevgi ve hoşgörüyle birbirlerine davrandıklarında bu dünyanın cennet olabileceğine fakat problemin insanlarda olduğunu ve insanların şükürsüz olduğu dizide bir kaç yerde vurgulanmasıyla dikkatlerimizi çekiyor. Deniz’in hayatının sadece müziğin ve öğrencilerinin oluşu karakterin öne çıkan özelliklerinden. Sevgilisi Duru, aynı zamanda öğrencisi de olmasıyla Deniz’in hayatındaki tek merkez olmak ister. Bu durum da aralarında çatışmalar başlamasına neden olur. Bencillikten burnunun ucunu göremeyen Deniz, Can’ın oyunları ve manipülasyonlarını da fark edemez ve ilişkileri iyice zarar gören çift ilk sezonun son bölümünde ayrılırlar ve Deniz ruhundaki ve kalbindeki acıları, haykırışları susturabilmek için başka bir ülkeye de gitse de tekrardan müzik ile sarar.
Müziğin ve sanatın yüceliğini ve mucizeviliğini savunan Deniz, ses ve müziğin insan, toplum ve tüm canlıların bir mucizesi olduğunu ve tedavi amaçla kullanabileceğini, ruhların sıkıntısını, bedenlerinde hissettiği eksiklikleri tamamlamak ve hissetmemiz için elbette M. Daubresse‘nin Müsiki ile Tedavi kitabını önerirdi.
M. Daubresse‘nin de savunduğu müzikle acıların, bedendeki ve ruhlardaki yaraları sarması, iyileştirmesi için yazdığı “Müsiki ile Tedavi” kitabında olduğu gibi. Her yaranın bir dermanı var yeter ki sen ne ile yaranı saracağını bil ancak o zaman iyileşirsin. Deniz’in ruhda ki tedavi yöntemi müzik olduğundan Deniz karakterinin önereceği kitap ta elbette Müsiki ile Tedavi olurdu.
Özge Egeli- Beden Emek Tarih
Kadın, hayvan, LGBT, özgürlük, adalet ve gerçekçiliği oldukça sert ve agresif bir dil ve tavırla savunan Özge, babası tarafından tramvalara sahip ve annesini, eşi ile yaşadığı sıkıntılardan dolayı bipolar hastası olan ve sonucunda onu kaybeden bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Sadece annesinin hemşireliğini yapmış bir kadın ile bir bağı olduğunu söyleyebiliriz. Dizide gazetecilik sektöründe çalışan Özge, bir gün Can Manay’a röportaja gider. Fakat röportaj iyi geçmez ve hem Özge’nin hem de Can’ın kaderi buradan sonra değişmeye başlar. Röportajda Can’a bir soru yöneltir ve Can’ın hoşuna gitmeyen bu soru ile Özge işinden aniden atılır. Devamında sektörde iş bulamaz. Can Manay nefreti büyüktür ama hiç tanımadığı bir adam bir gece kapısını çalar ve Can’a karşı birlikte ittifak kurarlar. Can’ın kadınlara yaptıklarını gün yüzüne çıkarmak için her şeyi yapan Özge çoğu kez başarısız olsa da vazgeçmez ve bunu en sonunda başarır.
Kadın haklarını savunan, adaleti arayan ve vazgeçmeyen kendi gibi güçlü duruş sergileyebilecek bir kitap; Gülnur Acar Savran‘ın “Beden Emek Tarih” kitabını önerirdi. “Kadın erkek eşitliği mi?, kadınların özgül kimliğinin olumlanması mı?” tartışmasına da yaratan kitap, cinsel yönelimle ilgili biyolojist yaklaşımların ve cinsiyet, toplumsal cinsiyet ikiliğiyle ilgili inşacı teorilerin de ortaya koyuyor. Kadınların yalnız olmadığını, her zaman bir yol bulunabileceğini ne kadar zarar görse de vazgeçmeyerek savaşan kadınların olması gerektiğini ve bu olguları savunan Özge, bu kitabı önerirdi.
Sadık Murat Kolhan- Vicdan

Sadık karakteri seyirciye ilk gördüğünde oldukça zengin, patron, keskin otoritere sahip ve katı biri olarak yansıyor. Ancak Sadık’ın ilerleyen sahnelerde geçmişte işlediği bir suç ile vicdanından ötürü hiç bir zaman rahat olamadığından dolayı keskin bir buz haline büründüğü gün yüzüne çıkıyor. İlk başta sadece Can’dan intikam almak için Özge ile iş yapan karakter zaman içerisinde Özge’nin vicdanına, insan ve adalet sevgisine olan hayranlığı sevgiye dönüşür ve Sadık vicdanını geri kazanmak için çabalamaya başlar. Kendi içerisinde aslında duygusal ve sağ duyulu olan karakter vicdanını rahatlattığı zaman oldukça yumuşak ve iyi birine dönüşmüştür.
Sadık Murat Kolhan, kendi içerisinde yaşadığı huzursuzluk ile sadece vicdanını temizlediğinde huzuru bulduğunu anlayınca aslında Özge’ye duyduğu aşkı saflığa, huzura duyduğu aşk olduğunu görüyoruz. Böylece insanın hep iyileşebileceğine sonradan da olsa inanmış ve bunun için çaba göstermiştir. Bu sebeple Sadık Murat Kolhan, Tolstoy‘un Vicdan kitabını okumamızı önerirdi.
Bilge Görgün- İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon

Çalışkan, zeki, sınıfın ödevlerini para karşılığı yapan inek öğrenci Bilge, bir gün hocası Can Manay’a yakalanır. Psikolog olmak için doğmuş olan Bilge’nin kötü bir babası ve engelli bir kardeşi vardır. Soğuk ve mesafeli Bilge’nin annesinin intiharından önce aslında o kadar da soğuk biri olmasa da ilerleyen sahnelerde bunun nedenleriyle karşılaşıyoruz. O günden sonra engelli kardeşinin bakımını üslenmesi, maddi durumunun yetersizliğinden ve artık para karşılığı ödev yapamayacağından dolayı Can Manay’ın asistanı olur.
Psikolojiye duyduğu ilgi ve çalışkanlığıyla Can Manay’ın yanında gayet iyi bir kariyer kendine çizer ama karşısında oldukça büyük bir psikolojik bir vaka olduğundan habersiz şekildedir. Can Manay’ın onun için büyük bir idol oluşu fakat Can’ın narsist kişilik bozukluğu ile en çok bu konu da kendini yetiştiren Bilge, Pascal Morelli ve Pascale Coudrec‘den İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon kitabını önerirdi.
Kaynakça:
“Fi Dizi Analizi” Yazar Atar. Blogspot.com. Web. 10.07.2017
“Fi Dizisi: Oyuncular ve Genel Dizi İncelemesi” Çıplak Yazar.com. Web. 08.08.2019
“Puhu Tv Fi Dizisi Oyuncuları, Karakterleri” Puhutv.com.Web.
“Fi 2. Sezon Çi 3. Bölüm: Oyun İçinde Oyun” Wannart.com. Web.28.11.2017