Hızla değişen sosyal medya trendlerine bir yenisi daha eklendi: Trad-wife ya da uzun haliyle traditional wife (geleneksel eş) kavramı. Son yıllarda özellikle TikTok gibi sosyal medya platformlarında popülerleşen bu akım, feminizme meydan okuyor. Ancak, tradwife akımı sadece çiçekli elbiseler ve ev yapımı yemeklerden ibaret değil; aynı zamanda milyonlarca izlenen videolarla yapılan gelenekselliğe dönüş reklamı.
Trad-wife Nedir?

Trad-wife kavramı, geleneksel cinsiyet rollerini benimseyen, eşi “eve ekmek getirirken” genellikle ev işlerine ve çocuk yetiştirmeye odaklanan evli, anti-feminist kadınlara verilen isimdir. Bu kadınlar, modern çalışma hayatına katılmak yerine evde kalarak geleneksel eş rolünü üstlenmeyi tercih ederler. Bu hareketi destekleyen kadınlar, feminizmin femininiteyi öldürdüğünü ve getirdiği özgürlüklerin mutluluk sağlamadığını iddia ederler. Bu yüzden, feminizmi redderek 1950’lilerin geleneksel aile yaşamına dönülmesinin dengeli ve mutlu bir aile hayatının anahtarı olduğunu savunurlar.
TikTok’ta 100 binden fazla takipçisi olan Ivy Van Dusen (@ivyoutwest) trad-wife hayatını açıkladığı videoda ev hanımlığının normal yaşam tarzı olduğunu anlatıyor. “En eski yaşam tarzı. Bundan önce ev hanımı deniyordu, ondan önce ise sadece kadın deniyordu.” Fakat tradwife akımını benimseyen kadınlar ev hanımları ile benzer gözükseler de birbirleriyle karıştırılmamalıdır.
Nasıl Ortaya Çıktı?

Trad Wife akımı, yaklaşık 10 sene önce Reddit isimli platformda yayınlanan “Red Pill” (kırmızı hap) isimli anti-feminist yazıdan ortaya çıktı. İsmi Matrix filminden gelen Kırmızı Hap düşüncesi, kadınların kontrol edilmesi gerektiğini ve erkeklerin üstünlüğünü savunan bir ideoloji. Özellikle solcu feministlere karşı ortaya çıktığı söylenebilir. “Kadının yeri evidir” anlayışını sürdürerek, geleneksel aile yapısının korunmasını savunmak için ortaya çıkan bu akım, sosyal medyada genç kadınların geleneksel hayat stili yaşamayı tercih ettiklerini anlatmaya başlamalarıyla popülerleşmeye başladı.
Trad-wife ve Ev Hanımlığı

Ev hanımlığı, tarih boyunca toplumlarda norm haline gelmiş zorunlu bir rolken, trad-wife kavramı günümüzde bilinçli bir şekilde öne çıkarılmakta. Hepimizin tanıdığı ev hanımları, kendilerinin seçmiş olduğu yaşam tarzı olmasına rağmen genellikle hayat şartları ve toplumsal baskılarla bu rolü üstlenmişlerdir. Trad wife akımını benimseyen kadınlar ise bunu modern ve doğru bir yaşam tarzı olarak sunmaktadır. Ancak bu kadınların aksine, ev hanımlarının gündelik hayatı çiçekli elbiselerle romantize edilmiş görüntülerden uzak bir gerçeklik taşır.
Ev işleri ve çocuklarla meşgul bir ev hanımının saç, makyaj ve elbiseler ile kamera karşısına geçmesi çok zordur. Bu durum, trad wife akımının yalnız gerçek hayatı görmezden gelmekle kalmayıp, aynı zamanda hemcinsleri için yeni toplumsal baskılar oluşturduğunu da göstermektedir. Ev hanımlarının gündelik rutinlerini gerçeklik dışı göstermekle kalmaz, aynı zamanda hemcinslerini yetersiz hissettirmeye de başlar. Yorucu bir günün ardından telefonda gördüğü ilk şey bu akım olan bir ev hanımının üzerinde kuracağı etki, oldukça fazladır. Trad-wife akımı, her ne kadar özgür bir tercih olarak gösterilse de zorluklarla kazanılmış hakların ve normların yeniden düzenlenmesine bir aracı haline gelebilir.
Sosyal Medyada Trad-Wife Akımı

Son yıllarda Trad-wife akımı, gelenekselliği ve kadın rollerini romantize eden içeriklerle kendini öne çıkarmakta. TikTok ve Instagram gibi platformlarda ev işleri, yemek tarifleri ve çocuk bakımı gibi başlıkları içeren videolar özellikle son zamanlarda hızla yayılarak popülerleşmeye başladı. Sosyal medya, bu akımı sadece “doğru” hayat tarzı olarak sunmakla kalmıyor, aynı zamanda bu içeriği üretenlere ekonomik fırsatlar yaratıp yeni kitleler oluşturuyor.
Para kazanması gereken kişinin erkek olduğunu savunan kadınların, çalışmayıp sosyal medyayı bir kazanç kaynağı yapmaları trad-wife yaşam tarzının çelişkilerini öne çıkarıyor. Ekonomik bağımsızlığa karşı tavır sergileyen ve erkek egemen ekonomiyi destekleyen trad-wife ev hanımları, sosyal medya üzerinden içerik üreterek kazandıkları parayla bu açıdan kendileriyle zıtlaşıyorlar.
Gelenekselliğin Pazarlanması

Feminizm, kadın emeği ve bağımsızlığı için savaşırken, trad-wife akımı bu durumun tam zıttını savunarak eşe bağımlılığı pazarlıyor. Geleneksel, 1950’li yılların Amerikan aile rolünü idealize eden bu akım ve sosyal medya içerikleri, bir pazarlama aracı haline geliyor. Kolay ve çekici olarak gösterdikleri bu yaşam stilinin aslında bir boşanma durumunda kadını savunmasız bir şekilde oratada bırakacağı ve genç kadınlar için bir hayal kırıklığı sonucu doğuracağı kesin.
Sosyal medyada hızla yayılan bu içerikler, ev işleri, yemek tarifleri ve temizlik gibi günlük uğraşları romantize ederek, kadınları “feminen” rollere geri dönmeye teşvik ediyor. Aynı zamanda bu içerikler, süreci bir tüketime dönüştürüyor. Influencerlar, trad-wife kimliği altında ev yapımı ürünlerden mutfak eşyalarına kadar birçok ev içi ürünü pazarlıyorlar.
Akımın en tanıdık örneklerinden biri; Hannah Neeleman (@ballerinafarm). Sosyal medya platformlarında çiçekli elbiselerinin içinde çocuklarıyla video çeken Neeleman, aynı zamanda eşiyle birlikte kurduğu Ballerina Farm isimli web sitesinde süt ürünlerinden mutfak eşyalarına kadar geniş bir ürün yelpazesi satmakta. Ancak, izleyicilerin özendiği bu yaşam tarzı, büyük ölçüde ekonomik ayrıcalıklarla mümkün. Neeleman ve özellikle eşi Daniel Neeleman, zengin ailelerden geldikleri için bu hayatı sürdürebilirken, gerçekte çoğu ev hanımı benzer bir imkana sahip değil. Bu noktada, hem yoğun emek harcayan ev hanımlarının çabası küçümseniyor hem de onları yetersiz hissettiren, ulaşılması güç bir ideal yaratıyor.
Trad-Wife Akımı ve Dini/Siyasi Bağlantılar

Trad-wife akımı, yalnızca sosyal medyada trend olmanın ötesinde, bazı dini ve siyasal topluluklar tarafından da benimsenmiş bir ideoloji haline gelmiştir. Dini bağlamda Mormonlar ve siyasi bağlamda Trump destekçileri olmak üzere bu gruplar, geleneksel aile yapılarının, cinsiyet rollerinin ve kadınların “feminen” rollerinin savunuculuğunu yaparak bu akımı benimsemiştir.
Mormonluk ve Trad-Wife

Eşe itaat ve geniş aile gibi değerleri olan Mormonluk, trad-wife akımı olmadan önce de bu düşünceyi destekleyen bir dindir. Mormonluk, cinsiyet rollerinin katı bir şekilde tanımlandığı ve gelenekselliğin savunulduğu bir inanç sistemidir. Bu toplulukta; kadınlar genellikle ev işleri ve çocuk bakımıyla ilgilenirken, erkek aileyi geçindirme sorumluluğunu üstlenir. Bu dini anlayış, trad-wife akımının temel değerleriyle büyük ölçüde örtüşür.
Mormon kadınları, aile dışındaki akademik eğitim ve kişisel gelişim gibi kavramları bir kenara bırakarak kendilerini tamamen ailelerine adar ve bunu yaparak cennete yaklaştıklarına inanırlar. Bu anlayış, eğitimli ve güçlü kadın imajı yerine sabırlı, sadık eş ve anne modelini savunarak feminizme karşıt bir duruş sergiler.
Feminist perspektiften bakıldığında, bu yaşam tarzı,kadınları toplumsal eşitsizlik ve bağımsızlık arayışından uzaklaştırarak adeta bir hapis hayatı gibi görünür. Feminizme göre; kadınların toplumsal baskılar ve dini inançlarla sınırlandırılması, cinsiyet eşitsizliğine karşı verilen uzun mücadelenin geriye gitmesi anlamına gelir.
Trump Destekçileri ve Trad-Wife

Amerika’da Donald Trump destekçileri, geleneksel aile yapısının ve cinsiyet rollerinin geri inşa edilmesini savunur. Trump’ın kampanyaları ve politikaları Elon Musk gibi diğer güçlü erkek figürleriyle beraber genellikle erkeklerin güçlü bir lider olarak öne çıkmasını destekler. Bu erkek egemen politikalar trad-wife akımını ideolojik olarak besler. Erkeklerin evin ve kadının koruyucusu olarak gören trad-wife akımına benzer şekilde Trump’ın, 2024 yılında “Kadınlar istese de istemese de onları koruyacağım” sözleri dikkat çekmiş ve özellikle rakibi Kamila Harris tarafından tepki toplamıştır.
Trump’ın söylemleri ve politikaları toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirdiğini söylemek yanlış olmaz. Bu bakış açısı, kadınları yeniden ev işlerine ve geleneksel rollere geri iterken aynı zamanda LGBT bireyleri de tehlikeye atmaktadır.
Neden Bu Kadar Tartışmalı?

Trad-wife akımı, doğal ve doğru bir yaşam tarzı olarak sunulsa da özellikle feminizm çerçevesinde bakıldığında oldukça tartışmalıdır. Feministlere göre, trad-wifeların savunduğunun aksine bu yaşam stili kadınları özgürleştirmek yerine, onları belirli kurallarla sıkıştırarak bir kafese kapatır. Yalnızca bireysel bir kısıtlama değildir bu, aynı zamanda erkek egemen toplum yapısını yeniden üreterek kadınları geleneksel cinsiyet rollerine sıkıştırır. Birçok feminist için bu akım geriye dönüş demektir, çünkü kadınların eğitim, kariyer ve bağımsızlık gibi kazanımları yerine, eve hapseden bir hayat stili sunmaktadır.
Ev hanımlarıyla trad-wife kadınları arasındaki fark da önemlidir. Ev hanımlığı, birçok kadın için bilinçli bir tercih olabilir ve bu olumsuz bir şey değildir hatta feminizmin desteklediği kişisel tercih özgürlüğünün güzel bir örneğidir. Fakat trad-wife akımı, ev hanımlığını kusursuz ve huzurlu bir yaşam olarak pazarlarken, gerçek ev hanımlarının yaşadığı zorlukları görmezden gelir. TikTok, Instagram ve YouTube gibi platformlarda çiçekli elbiseler ve büyük evleriyle mutlu bir tablo çizen içerikler, kadınlar üzerinde toplumsal baskılar yaratır. Ev hanımları zaten emekleri ve çabaları için yeterince takdir toplamazken, bu içerikler emeklerini göz ardı ederek yanlış lanse eder.
Sonuç olarak; bunun, sadece bir sosyal medya akımı olmadığını ve bir ideolojiye dönüştüğünü göz ardı etmemek gerek. Trad-wifelık kadınları ev içi rollere yönlendirerek feminizmin ilerlemesine meydan okuyarak adeta yeni bir toplumsal baskı yaratmakta. Bir kadının çalışmak istemeyerek evde olmayı tercih etmesi en doğal hakkıdır, ancak bu tercih bir akım olduğunda diğer kadınlar üzerinde baskı oluşturabilir. Ev hanımlığı bir seçim olabilir, ancak trad-wife ideolojisi bu hayat tarzını tek doğru yol gibi sunar ve kadınlara açık bir kapı bırakmaz. Bu durum da kadınların ekonomik bağımsızlık ve hayatlarını şekillendirmeleri gibi doğal haklarını dolaylı yoldan etkiler ve bir bakıma yasaklamış olur.
Kaynakça
Neeleman, Hannah (@ballerinafarm). TikTok, Web. Erişim: 20.03.2025
Van Dusen, Ivy (@ivyoutwest). “My thoughts on #tradwife.” TikTok, 15 Mart 2024, Web. Erişim: 20.03.2025
Ray, Siladitya. “Trump Says He’ll ‘protect’ Women ’Whether the Women like It or Not’-Harris Calls Line ‘Very Offensive.’” Forbes, Forbes Magazine, 4 Nov. 2024, Erişim: 21.03.2025
Burke, Caroline. “Opinion: How Mormonism Churns out the Most Influential #tradwives.” Katie Couric Media, 16 Feb. 2024, Erişim: 21.03.2025
Freeman, Hadley. “‘Tradwives’: The New Trend for Submissive Women Has a Dark Heart and History.” The Guardian, Guardian News and Media, 27 Jan. 2020, Erişim: 20.03.2025
Akalın, A. (2024). Red Pill Hareketi ile Woke Kültürü Arasında Bir Köprü Olarak ‘Oneitis’ Kavramı Erişim: 21.03.2025
Trad-wife akımı ve feminizm arasındaki çatışmada çok güzel noktalara parmak basılan bir yazı olmuş. Keyifle okudum, teşekkürler.
Uzun zamandır dikkat çeken ve ilgi toplayan bir konuydu Trad-wife akımı. Olayın kökenini ve perde arkasını böyle görmek ve öğrenmek çok aydınlatıcı oldu. Harika bir yazı, kalemine sağlık.